Din ve toplum arasındaki karşılıklı etkileşimi anlamaya ve yorumlamaya çaba sarf eden Din Sosyolojisi oldukça uzun sayılabilecek bir süreden beri önemli düşünsel ve pratik deneyimler elde etmiştir. Bu alanda yapılan çalışmalar önem taşıyacak bir düzeyde ilgi ve tartışmaları da beraberinde getirmektedir. Yaşanan bu gelişmeler; Din Sosyolojisi disiplininin artık yeni yeni ortaya çıkıp gelişme gösteren bir bilim dalı olmaktan çıkarak olgunluğa doğru adım atıp ilerlemeye başladığının bir göstergesi olarak düşünülebilir. Bu durum bilim dalımızın heyecana yol açan bir alan olarak hızlı bir gelişme çizgisi takip etmesini beraberinde getirmiştir.
Din Sosyolojisinin hem dünya çapında ve hem de Türkiye bağlamında bu denli alakaya yol açmasının en önemli gerekçeleri arasında 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra özellikle toplumsal ve siyasal alanda yaşanan gelişmeler gösterilebilir. Bu gelişmeler din anlayışlarının ve daha genel olarak dinin toplumsal hayattaki karşılıklarının dönüşümüne neden olarak dinin toplumsal alandaki güç ve saygınlığında meydana gelen değişimler çerçevesinde meydana gelmiştir. Yaşanan bu gelişmeler dinin toplumsal hayat içerisindeki konumu, dindarlık algılarının farklılaşması, dini grupların sosyal ve siyasal düzeydeki pozisyonları gibi konuların araştırılmasına ve tartışılmaya başlanmasına neden olmuştur. Bu açıdan toplumların yaşadıkları değişim ve dönüşümleri anlamak isteyen sosyal bilimcilerin ilgi alanına giren kurumların başında ‘din’in yer aldığını ve bu konuda Din Sosyolojisi alanının oldukça kritik ve önemli bir fonksiyonu üstlendiğini vurgulamak gerekmektedir.
Din Sosyolojisi, Türkiye’de formel olarak özellikle İlahiyat Fakülteleri ile İslami İlimler Fakülteleri bünyesinde yapılanmakta ve bu fakültelerin müfredatı içerisinde zorunlu dersler arasında yer almaktadır. Bu yönüyle Din Sosyolojisi ayrıca bir önem ve konuma sahiptir. Dahası lisans eğitimi sonrasında Din Sosyolojisi çerçevesinde Yüksek Lisans ve Doktora programları da bulunmaktadır. Ancak Din Sosyolojisi çalışmalarını sadece İlahiyat Fakülteleri ile İslami İlimler Fakülteleri’nin akademisyenlerinin çalışmalarıyla sınırlamak doğru ve gerçekçi bir yaklaşım değildir. Zira başka fakültelerde yer alan akademisyenler ile herhangi bir üniversiteye mensup olmayanların da bu alanda önemli çalışmalar yaptığı bilinmektedir.
Sosyolojik metot, düşünce ve yaklaşımların dinî alana uygulanmasıyla ortaya çıkan Din Sosyolojisi, dinlerin inanç sistemlerini, ibadet şekillerini, müesseselerini, ictimâî tezahürlerini, bunların zamanla hangi sosyal şartlara bağlı olarak değişme gösterdiklerini, bu değişimin şekillerini, sosyal sınıflarla ilişkilerini, dinî grup ve cemaatleri, çeşitli dinî ahlâk ve davranış türlerini inceleyen bağımsız bir bilim dalıdır. Din Sosyolojisi; sosyolojinin kavram, yöntem ve kuramlarından hareketle “toplumun ortak dinî hayatını, din ve toplum ilişkilerini, bu ilişkilerden doğan etki ve tepkilerle dinî grupları inceleyen” genel ve sistematik bir din bilimidir.
Bu çerçevede Din Sosyolojisi; dinlerin inanç sistemlerini, ibadet şekillerini ve kurumlarını, ictimâî tezahürlerini, bunların zamanla hangi sosyal şartlara bağlı olarak değişme gösterdiklerini, bu değişimin sosyal sınıflarla ilişkilerini, dinî grup ve cemaatleri inceler. Ayrıca dinin toplum, toplumun din üzerindeki etkileri, karşılaştırmalı bir bakış açısıyla ele alınmaktadır. Bu anlamda Din Sosyolojisi; sosyal fenomen olarak dini olayları ele almak suretiyle, dinin toplumsal yönünü, din ve toplumun, toplumsal olguların karşılıklı etkileşimini ve dini grupları incelemek ve böylece dinin toplum hayatındaki yeri ve önemini tespit etmeye çalışır. Dinin toplumsal anlam ve işlevleriyle ilgili konulara yer verilmekte; din-toplum ilişkileri sosyolojik bir bakış açısıyla tahlil edilmektedir. Dinin sosyal etkileşim süreçlerinde, sosyal kurumlarda, sosyal gruplarda ve sosyal süreçlerdeki yeri ve önemi üzerinde durulmaktadır.
Dinî inançlar, pratikler ve davranışlar ile toplumsal etken ve kurumlar arasındaki ilişkiler, dinin toplum hayatındaki yeri ve fonksiyonu, öteki toplumsal kurum ve oluşumlar üzerindeki etkileri; bilimsel, teknolojik, kültürel, ekonomik vs. değişimlerin dinî inanç, uygulama, örf ve adetler, gelenekler ve davranışlar üzerindeki tesirler; sanayileşme, kentleşme, eğitim -öğretim ve kitle iletişim araçlarının dinî tutum ve davranışlar ve değişimlerle olan ilişkileri ve bu çerçevede kendini gösteren etkileşimler, kurumlaşmış dinî otorite ve teşkilatın yapısı, gücü ve fonksiyonları, dinin kültür ve medeniyetle olan bağlantıları ve karşılıklı tesirler ve bu çerçevede kendini gösteren sorunlar din sosyolojisinin temel odaklarını oluşturmaktadır.
Din Sosyolojisi, dinin toplumdaki yansımalarıyla bağlantılı olarak toplumsal davranışın oluşumu ve etkileriyle ilgilenen bir disiplindir. Bu anlamda insanların din kaynaklı sosyal davranışları din sosyolojisinin objesidir. Bu yönüyle din, sosyal bir fenomen olduğu sürece din sosyologlarının ilgi alanına girmeye devam edecektir.
Din Sosyolojisi Bilim Dalı çerçevesinde; “Sosyolojiye Giriş”, “Din Sosyolojisi”, “Sosyal Bilimler Metodolojisi”, “Kültür ve Din”, “Sosyal Psikoloji”, “Din Bilimlerine Giriş”, “Din ve Sosyal Gelişme” gibi dersler yer almaktadır ayrıca yüksek lisans ve doktora programları bulunmaktadır.
Din Sosyolojisi alanında Yüksek Lisans yapmanın temel hedefi din sosyolojisinin temel kavramlarını derinlemesine açıklamak, ilgili literatürü dikkate almak ve toplumsal din algılarının yansımasını sosyal ve dini grupların analizini sağlamak olarak ifade edebiliriz. Bu çerçevede lisans eğitimini tamamlayan adaylar Sosyal Bilimler Enstitülerinin belirlediği koşulları sağlayabilme çerçevesinde Yüksek Lisans programına kayıt olabilmektedirler. Bu çerçevede lisans eğitimi sonunda elde edilen diploma notu, ALES puanı, Yabancı Dil Sınavı Puanı, Bilim Sınavı ve Mülakat belirleyici olabilmektedir. Bu eğitimi tamamlayanlar Dini Danışmanlık, Din Hizmetleri, Aile İrşat Büroları gibi alanlarda istihdam edilebilirken Doktora Programlarına kayıt olma hakkı da kazanmaktadırlar.
Doktora programlarının amaçları çerçevesinde ise orijinal çalışma, program ve proje gerçekleştirerek ilgili alanlarda bilimsel çalışmalara katkıda bulunmak; dinler arasındaki ilişkileri tartışmak ve birlikte yaşama kültürünü geliştirmek; Dinler Tarihi hakkında ulusal / uluslararası düzeyde yayın yapabilmek; inanç ve ritüel prensiplerini karşılaştırarak düşünmek; dini algılamanın toplumsal ve kültürel etkilerini incelemek gibi boyutlar dile getirilebilir. Doktora programlarına girişte de yüksek lisans eğitimi sonunda elde edilen diploma notu, ALES puanı, Yabancı Dil Sınavı Puanı, Bilim Sınavı ve Mülakat belirleyici olabilmektedir. Programı başarıyla bitiren öğrenciye Doktora diploması verilir ve aday Doktor unvanını kazanarak üniversitelere Doktor Öğretim Üyesi olabilmek için başvuru hakkı elde eder. Ayrıca mezunlar kamu ve özel sektörde profesyonel sosyal araştırmacı, sosyal danışman olarak istihdam edilebilirler.
Dr. İsmail KAYA