Doka CEO’su Robert Hauser, Andy Brown’a şirketin verilere, sürdürülebilirliğe ve büyümeye yaklaşımını anlatıyor.
Milyar dolarlık şirketlerin CEO’ları stant turu yapmak için zaman ayırmıyor ancak Doka CEO’su Robert Hauser, Bauma Münih’te tam olarak bunu yaptı. Bana şirketin devasa standını gezdirirken yeni ürünler ve yenilikler konusunda oldukça hevesliydi. 2018’de şirkete katılan ve 2021’de Doka’nın CEO’su olan Hauser, konuşmaya temkinli başlasa da ilk değindiğimiz konu pek de hafif olmayan endüstrinin nasıl şekillendiğiydi. Hauser; tedarik zinciri sorunları, enflasyon, Ukrayna’daki savaş ve enerji krizinin zorlukları gibi konular sebebiyle şirketin alternatif tedarik kaynakları bulmaya zorlandığını söyleyerek başladığı konuşmasında, bu sorunları olabilecek en iyi şekilde yönettiklerini belirtti. Alternatif kaynaklar bulduklarını ve bunları müşterilere ulaştırabildiklerine değinen Hauser, “Doka, gazdan bağımsız olmamız için pek çok önlemi hayata geçirdi. Ancak bunu yaparken aynı zamanda ham kaynaklarımıza da bakmamız gerekiyor ve çelik söz konusu olduğunda, birçok çelik şirketi hala gaza bağımlı. Altyapılar için dünya çapında hala olumlu bir durum söz konusu. Biz de satış görünümümüz konusunda ileriye baktığımızda Avrupa ülkeleri dışında genel olarak olumlu bir durumdayız” dedi. Enerji krizleri tüm piyasalar için belirsizliğe yol açıyor. Ancak inşaat sektörü diğer sektörlere göre, dikkat çekici bir şekilde dirençli oluyor. Altyapı da konut sektöründeki soğumaya rağmen çok güçlü görünüyor. Doka’ya gelince ise, Avrupa şirketin ana pazarı. Ancak şu an gözler Kuzey Amerika ve Asya’ya çevrildi. Hauser, müşteri talep ve beklentilerinde bazı farklılıklar olsa da Avrupa ve Kuzey Amerika pazarının çok farklı olmadığını, bu nedenle ürün hizmetlerinin ve dijital çözümlerin iyi bir şekilde aktarılmasını beklediğini söylüyor. Hauser, Asya piyasası hakkında ise, “Asya’da büyük büyüme fırsatları görüyoruz. Ancak bu piyasalarda işçiler farklı maaş düzeylerinde faaliyet gösteriyor. Dolayısıyla gelişme aşamasındalar, Avrupa veya ABD’deki gibi yüksek iş gücü piyasası maliyetine sahip pazarlar kadar uzakta değiller. Ancak Asya’daki iş gücü maliyeti artacak ve bu bizi daha çekici, daha verimli hale getirecek. Bu nedenle Asya bizim için çok önemli bir büyüme bölgesi” şeklinde konuştu.
Verilerin sayısallaştırılması
Motor üreticilerinden mini yükleyici üreticilerine, dev vinç üreticilerinden sondaj üreticilerine kadar inşaat sektörünün her alanında dijitalleşme yaşanıyor. Şu an her zamankinden fazla veri mevcut. Burada soru; şirketlerin müşteriler için veri üretip üretemeyeceği değil, verilere erişimin nasıl olacağı ve gerekli temel bilgileri sağlayıp sağlayamayacakları. Hauser bunlarla ilgili olarak, “Şantiyemiz zaten dijital ancak daha da dijital hale gelecek. Bir şantiyede sıcaklık, basınç, konumlandırma gibi verileri ölçmek ve bu verileri çıkarmak, depolamak, müşterilerimiz için analiz etmek hayati önem taşıyor” ifadelerini kullandı. Şantiyelerde sıcaklık ölçümleri yapılıyor. Ölçümler, betonun sertleştiğinde durumunu belirleyebilme ve kalıbını soymak için uygun zamanı anlama gibi olanaklar tanıyor. Bu ve bunun gibi diğer veriler inanılmaz derecede basit olmalarıyla beraber oldukça da yararlı. Hauser, bu verilerle şantiyede verimliliği ve güvenliği daha da artırmaya katkıda bulunabileceklerine inandıklarını belirterek, “Veri, geleceğin hedefidir. Mümkün olduğu kadar çok veriyi ölçmek ve sonra içine zeka katmak gerekiyor. İnşaat süreci için daha iyi kararlar almak gerekiyor. Peki, verileri nasıl faydalı bir şekilde kullanabilirsiniz? İnovasyon çabalarımızda buna odaklanıyoruz ve müşterilerimizle birlikte hangi veri ve bilgilerin yararlı olduğunu anlıyoruz. Ardından bu dijital çözümlerden fazlasını DokaXact platformumuza ekliyoruz. Tabi ki, yeni teknoloji ve inşaatın dijitalleştirilmesi ayrılmaz bir şekilde sürdürülebilirlikle iç içe geçmiş durumda. Basitçe söylemek gerekirse; yeni teknoloji, inşaatı daha verimli hale getirmeye yardımcı olabilir. Bu da sürdürülebilirliği artırır ve aynı zamanda emisyonların tam olarak hesaplanması için yardımcı olur. Aslında, Doka’nın 6 bin gibi şaşırtıcı bir ürünle yaptığı da bu. Tüm ürünleri için karbon ayak izini ölçtüklerini ifade eden Hauser, “Hammadde tedariğinden üretime ve bir ürünün kullanım ömrüne kadar, karbon ayak izini belirlediğimiz yaklaşık 6 bin ürün var” dedi. Böyle bir proje, dış danışmanların yardımıyla beraber yaklaşık iyi yıl kadar sürüyor. Bauma’da ürünlerin birçoğunun üzerinde bu bilgileri gösteren etiketler vardı ve Hauser bu verilerin müşterilerin giderek daha yararlı bulduğu bir şey olduğunu vurgulayarak, “Müşterilerimizin proje sürecinde ayak izlerini hesaplamaları gerekiyor. Bu sebeple ürünlerimizin karbon ayak izinin ne olduğunu bilmek istiyorlar ve ardından akıllı ürün seçimiyle kararlar alıp karbon ayak izlerini optimize edebiliyorlar” şeklinde konuştu. Bilgileri göstermenin bir başka avantajının da Doka’nın her ürünün CO2 ayak izini görebilmesi ve farklı malzemeler veya süreçler aracılığıyla ayak izini azaltmaya yönelik adımlar atabilmesi olduğunu dile getiren Hauser, her işlerinin arkasındaki itici gücün şirketin beyan ettiği 2040’tan önce net sıfır olma hedefi olduğunu söylüyor.
Genişleyen operasyonlar
Doka kendisini ‘kalıp uzmanı’ olarak tanıttığı için iskele seçeneği öne çıkmıyordu. Ancak bu yıl, şirketin ABD merkezli iskele üreticisi AT-PAC ile ilişkisini geliştirerek çoğunluk hissedarı haline gelmesiyle iş değişti. Bu değişikliğin ardından yapı iskelesinin Bauma’da göze çarpacak şekilde sergilenmesi hakkında konuşan Hauser, “Stratejimizde ‘tek durak noktası’ olmak istediğimizi açıkça gördük. İnşaat sektöründeki müşterilerimize bütünsel bir şekilde hizmet vermek istiyoruz. Bu nedenle portföyümüzü genişletmek ve portföyümüze iskele eklemek istedik. Çünkü kalıp kullanan müşterilerin de büyük olasılıkla iskeleye ihtiyacı olacak” dedi. İşi büyütmenin bir başka yolu da yeniliktir. Doka, Bauma’da kalıpları otomatik olarak kaldıran, konumlandıran ve kuran bir prototip robot sergiledi. Hauser, robotun iş gücü bulma zorluğu ve maliyeti sebebiyle olumlu karşılandığını belirtti. Robotun, 2024’ten itibaren ticari olarak piyasaya sürülmesi bekleniyor. Hauser, daha fazlasını görmek istediği ve büyümeyi teşvik edeceğine inandığı bu tür yenilikler hakkında, “Pazara sunduğumuz benzersiz değer teklifimizi artırmak istiyoruz. Doka’yı rakiplerinden farklılaştırmanın en etkili yolunun ürün ve teknoloji liderliğinden geçtiğine inanıyoruz. Bu, yaptığımız işin özünde inovasyonun olduğunu ve ürünlerimizi, hizmetlerimizi, dijital çözümlerimizi yenileyerek ileriye doğru büyük bir adım attığımızı gösteriyor. Yeniliğin havai fişeklerini görmek istiyorum” ifadelerini kullandı. İnovasyon havai fişekleri söz konusu olduğunda yeni prototip robotlar üretmek, dijital çözümleri artırmak, ürünlerin karbon emisyonlarını haritalandırmak ve azaltmak için teknolojiyi kullanmak kesinlikle iyi başlangıçlar. 2025’te gerçekleşecek bir sonraki Bauma’da bu havai fişeklerin tam olarak hangi gelişmeleri ateşleyeceğini kim bilebilir?