İÇİNDEKİLER
H1N1 , Pandemik Grip, Domuz Gribi , İnfluenza A Virüsü bu terimlerden herhangi birini duymuşsanız bilin ki aynı şeyden bahsediliyor. Basit tanımla H1N1 virüsünün neden olduğu grip türüne domuz gribi deniliyor. Ancak her zaman öyle grip denilip geçilebilecek kadar basit bir hastalık değil, adından da anlaşılacağı üzere hastalık ileri safhalarında gripten oldukça farklı ve karmaşık özellikler gösterebiliyor.
İlk olarak 2009 Mart ayında Meksika’da gözüken virüsün 1918 İspanyol gribi salgını ile ilişkili olduğu düşünülüyor. Gribin adının domuz gribi olarak anılmasının da iki nedeni var, birincisi, kuş, domuz ve insan griplerine neden olan virüslerin bir karışımı olarak karşımıza çıkması, ikinci nedeni ise, virüsün domuzlarda görülen grip hastalığına neden olan virüsler ile büyük benzerlik göstermesidir.
Kış ayları geldi, çocuklar okula başladı derken her yıl olduğu gibi bu yılda grip mevsiminin açılmasıyla domuz gribi de vakit kaybetmeden sahnede yerini aldı ve yeniden bir salgın olarak karşımıza çıktı. Şu sıralar hastanelerin acil servisleri domuz gribi vakalarıyla hıncahınç dolu.
Domuz gribi, karşımıza ateş, boğaz ağrısı, öksürük, vücut ağrıları, baş ağrısı, kusma, üşüme, titreme gibi normal griple çok rahat karıştırılabilecek bir takım belirtilerle çıkıyor. Hastalık başladığında eğer inatçı ve düşmeyen ateş eşlik etmiyorsa normal grip ile karıştırılması ve doğru teşhis konulamaması son derece olası bir ihtimaldir. Bu nedenle grip artık evde bir çorba ile geçiştirilebilecek bir hastalık olma özelliğini yitiriyor.
Hastalığın en başında daha fazla ilerlemesine izin vermeden bir uzmanla görüşüp PCR( Polymerase Chain Reaction) testi veya burun akıntısı, geniz akıntısı sıvıları alınarak yapılan testlerden birinin yapılmasında fayda var. Küçük çocuklardan da minik bir çubukla kolayca alınabilen mukoza ile rahatlıkla hastalığa teşhis konulabiliyor. Testin çalışma süresi 15 dakikadır. Hastadan alınan mukoza örneğinde eğer H1N1 virüsü varsa, hastalık teşhisi domuz gribi olarak konulur. Hastanın tedavisi de buna göre düzenlenir.
Özellikle iki yaş altı çocuklar bu virüsü zor atlatıyor.
Hastalık, insandan insana öksürük, hapşırma ya da virüsün bulaştığı yerlere temas edildikten sonra ellerin ağıza veya buruna götürülmesiyle kolaylıkla bulaşır. Belirtiler başlamadan 1 gün önce ve 7 gün sonrasına kadar hastalar hastalığı bulaştırabilir.
Hastalıktan korunmak için; öpüşme yerine tokalaşma, hastalanan çocukların okula gönderilmeyip 1 hafta kadar istirahatinin sağlanması, kağıt mendil kullanımı ve mendil kullanıldıktan sonra çöp kutusuna atılması, hapşırırken dikkatli olunması, iş yerlerinde , evlerde ve okullarda en çok ortak kullanıma açık olan kapı kollarını, lavabo başlıklarını sık sık dezenfektanlar ile temizlenmesi, evde kullanılan yatak örtüleri, yastık kılıfları, yorgan, çarşaf, havlu vb. Kişisel eşyaların temizliğin dikkat edilmesi ve sık sık değiştirilmesi , her temastan sonra özenle el yıkama gibi konularda hassas olunması gerekir.
Dünyada ortalama ölüm oranları %1 civarındayken ülkemizde bu oranında altında seyretmektedir. Ölüm görülen hastaların çoğu, risk gruplarındaki hastalardır. Eğer yüksek ateş 5 günden uzun sürdüyse, solunum güçlüğü, göğüs ağrısı, nefes darlığı, bilinç bulanıklığı, ciddi ve aralıklı kusmalar, hastanın genel durumunda kötüleşme durumu varsa hastayı İnfeksiyon Kliniği’ne yatırmak veya donanımı uygun bir üst basamağa sevk etmek gerekir. Antiviral tedaviye hemen başlanmalıdır. Hafif hastalık belirtileri gösteren hastalarda H1N1 virüsü saptanmış bile olsa hastalar evlerinde izlenmelidir, durum ciddileşirse hastaneye yatırılmalıdır.