Dr. Zuhal Çakırca Çakmaklı’nın Ardından

İZMİR ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ GÖZ KLİNİĞİ ŞEFİ OPR. DR. ZUHAL ÇAKIRCA ÇAKMAKLI’NIN ARAMIZDAN AYRILIŞININ ARDINDAN MESLEKTAŞLARI DEĞERLİ HOCAMIZI ANLATTI.

Covid-19 pandemisi, hepimizin yaşamlarını kısıtlama ve zorlaştırmayla kalmadı, çok sevdiğimiz değer verdiğimiz hocalarımızı da ayırdı bizden.Onlardan biri de oftalmoloji camiasına 40 yıl hizmet etmiş, yüzlerce uzman yetiştirmiş İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göz Kliniği Şefi Değerli Hocamız Opr. Dr. Zuhal Çakırca Çakmaklı oldu. Hocamızın ani kaybı, tüm oftalmoloji camiasını ve sevenlerini derinden üzdü. Kendisiyle birlikte çalışmış, kendisinden çok şey öğrenmiş meslektaşları Opr. Dr. Abdullah Yaman, Prof. Dr. Günay Haznedaroğlu, Opr. Dr. Jale Kırman Kılıçoğlu, Prof. Dr. Mehmet Ergin ve Prof. Dr. Nazife Sefi Yurdakul hocamızı anlattı.

OPR. DR. ABDULLAH YAMAN
“YÜZLERCE UZMANIN YETİŞTİRİLMESİNİ SAĞLADI”

Sayın Hocamız Opr. Dr. Zuhal Çakırca son derece dürüst, çalışkan ve sevecen bir hekimdi. Başasistan olarak 1976 ve 1978 yılları arasında İzmir’in Konak semtinde bulunan, geçmişi 1851 yılına dayanan, ilk adı “İzmir Gureba-i Müslimin Hastanesi” (Garip, Kimsesiz Müslümanlar Hastanesi) olan sonraki adıyla İzmir Devlet Hastanesinde hocamızla birlikte çalıştım. O yıllarda, hastanemizin bir eğitim kurumu olmasına karşın Dr. Zuhal Hocamızın şef yardımcısı pozisyonu nedeniyle asistanımız bulunmuyordu.

AĞIR ŞARTLAR ALTINDA ÇALIŞTI

Teknik ve tıbbi alt yapı olarak yetersiz koşullarda ve ağır şartlar altında, tüm poliklinik, göz ameliyatlarını ve yatarak tedavi hizmetlerini çalışkan hocamız sayesinde birlikte yürüttük. Kendimize ait bir ameliyathane olmadığı için yalnızca haftanın bir günü, kadın hastalıkları ve doğum kliniği ameliyathanesini kullanıyorduk. Aylar sonrasına verilen katarakt ameliyatı randevuları ve enfeksiyon olasılıklarına karşı tüm sıkıntı ve stresleri yaşayıp mücadele eden hocamız, sonraki yıllarda yüzlerce uzmanın yetiştirilmesini sağladı.

Zuhal Hocamıza Allah rahmet eylesin. Zuhal Hocamız, ışıklar içinde uyusun.

PROF. DR. GÜNAY HAZNEDAROĞLU
“OFTALMOLOJİ BİLİMİNE KATKIDA BULUNDU”

Biyoloji öğretmeni olmak üzere yola çıkıp bir yıl İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesinde eğitim gördükten sonra doktor olmaya karar vermesiyle Sayın Dr. Zuhal Çakırca ile yollarımız kesişti. Dr. Zuhal Çakırca kliniğimizin ve Sayın Hocamız Prof. Dr. Selahattin Erbakan’ın ilk asistanıydı. Çalışkanlığı, dürüstlük ve azmiyle hepimizin örnek aldığı Zuhal Hanım’ın aramızdan ayrılmasını derin üzüntü duyarak öğrendim. Aramızdan bu şekilde, Covid-19 nedeniyle ayrılışının özellikle üzücü olduğunu düşünüyorum.

HERKESİN SEVGİ VE SAYGISINI KAZANMIŞTI

Kendisini yakından tanıma fırsatını bulduğum Dr. Zuhal Çakırca, disiplinli, kibar, sevecen kişiliği ile küçüklü büyüklü herkesin sevgi ve saygısını kazanmıştı. Mesleğinde çok değerli olan, yıllarca yaptığı hizmetlerin ve klinik şefliğinin yanı sıra, onlarca göz hastalıkları uzmanı yetiştirerek Oftalmoloji bilimine katkıda bulunan Dr. Zuhal Çakırca unutulmayacaktır.

Mekânı cennet olsun.

OPR. DR. JALE KIRMAN KILIÇOĞLU
“İLK ASİSTANI OLMA ŞANSINI BERABER YAŞADIK”

Hocamız Sayın Zuhal Çakırca’nın ilk asistanıyım. Zorlu bir tayinle 1978 yılında geldiğim ve atandığım, o zamanki göz hastalıkları ihtisas süresi olan üç yılımı İzmir Devlet Hastanesinde hocamız ile geçirdim. Bu dönemin değil her günü, her saatini birlikte geçirdik. Kuruluş aşamasındaki bir göz kliniğinin tüm zorluklarıyla, ilk asistanı olma şansını da beraber yaşamış oldum. Onca yokluklar ve imkânsızlıklar içerisinde hocamız, bütün gayretiyle bana “göz”ü alfabesinden başlayarak öğretti. Benimle birlikte birçok genç arkadaşıma bu yolu açtığı ve bizleri “Göz Hastalıkları”nın yanı sıra insani değerlerle yetiştirdiği için minnettarım.

Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.

PROF. DR. MEHMET ERGİN
“DİSİPLİNE ÖNEM VERİRDİ”

Hacettepe Tıp Fakültesinden mezun olup göz hastalıkları ihtisasını yine aynı hastanede yaptıktan sonra İzmir Devlet Hastanesine geldim ve göz kliniğinde çalışmaya başladım. Klinik Şefi Dr. Zuhal Hocamızla böylece tanışmış oldum. Unutamadığım özelliklerinden biri disipline önem vermesiydi. Her sabah, mutlaka vizite yapılırdı ve kendisini bilgilendirirdik.

BİRLİKTE SOSYAL PROGRAMLARA KATILIRDIK

Klinik şef yardımcısı olarak 1982 ile1989 yılları arasında birlikte çalıştığım hocamızla çok iyi anlaşır ve kliniğimizin gelişmesi için ortak projeler yapardık. Göz kliniği olarak bir aile havasında çalışır ve klinik dışında sosyal programlara katılırdık. Göz kliniğinin gelişmesine ve onlarca uzmanın yetiştirilmesine büyük katkıları olan sayın hocamız unutulmayacaktır.

Kendisini rahmetle anıyorum.

PROF. DR. NAZİFE SEFİ YURDAKUL
“DÜRÜSTLÜĞÜ, ADALET DUYGUSU VE PRENSİPLERİ İLE TANINIRDI”

Sayın Hocamız, 1932 yılında İstanbul’da doğmuş, liseyi İzmir Kız Lisesinde okumuş. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdikten sonra İzmir’in Konak semtinde bulunan tarihi İzmir Devlet Hastanesinde kurulan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Kliniğinin ve Doç. Dr. Selahattin Erbakan’ın ilk asistanı olarak 1958 yılında göreve başlamış.

Uzmanlığını 1961 yılında alan hocamız, uzun bir dönem Ödemiş’te göz hekimi olarak hizmet verdikten sonra 1973 yılında tekrar İzmir Devlet Hastanesinde çalışmaya başlamış. Göz hastalıkları klinik şefi olarak atanarak İzmir Devlet Hastanesinde başladığı eğitim hizmetlerini, 1982 yılında Yeşilyurt semtinin Basın Sitesi mahallesinde inşa edilen ve son olarak “İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi” ismi verilen hastanede devam ettirmiş. Klinik şefliğinin başladığı 1979 yılından emekli olduğu 1998 yılına kadar geçen sürede, çok sayıda göz hastalıkları uzmanı yetiştiren hocamız, 1 Aralık 2020 tarihinde Covid-19 hastalığı nedeniyle aramızdan ayrıldı. Yetiştirdiği ilk grup asistanlarından biriyim (1979-1982). Yalnızca mesleki bilgisini aktarıp öğretmede değil, insani değerler açısından üzerimizde etkisi olan hocamızı anılarla sizlere anlatmaya çalışmak istiyorum.

KİMSEYE AYRICALIK YAPMAZDI

Zuhal Hoca denilince akla gelen ilk şeyler; dürüstlüğü, adalet duygusu ve prensipleri olmuştur. Eş dost hatırına mevcut yönetmelikler ve kuralları çiğnemez, hastane ve muayenehane hastalarını birbirine karıştırmazdı.

SÖZÜNÜN ARKASINDAYDI

Ankara’daki Nisan Kursu’ndan birine beraber gitmeyi teklif etti. Ben uçak ile gitmeyi önerdim. Hocamız annesinin uçak korkusu ve istememesi nedeniyle trenle gitmeyi tercih ettiğini söyledi. Bir akşamüstü bindiğimiz trenle 17 saat süren bir yolculuk sonunda Ankara’ya ulaştık. Hiçbir yorgunluk belirtisi olmayan hocamıza, dönüşü uçakla yapıp yapamayacağımızı sorduğumda beni üzen “Hayır.” yanıtını aldım. Annesine trenle gidip geleceğini söyleyen hocamız, başka bir ders ile “Olur mu? Anneme söz verdim, yalan da söyleyemem.” diyerek eğitimini sürdürmüştü.

HERKESE “HANIM” VE “BEY” DERDİ

Sevdiği asistanlarından biriydim. Zorunlu hizmet için gidip 12 yıl kaldığım, sevdiğim şehir Edirne’den yaşamını yitirdiği güne kadar bağımız hiç kopmadı. Asistanlık dönemi dışında uzun yıllar yanında uzman ve başasistan olarak çalıştığım hocamız, özel günleri asla unutmaz, doğum günümü kutlamayı hiç kaçırmazdı. Tüm bunlara rağmen asistanları dâhil hiç kimseye “Hanım” veya “Bey” demeden hitap etmezdi. Mesafeli tarzına karşın gidilen yerlerde ve birlikte olunduğunda ise hoca kimliğinin dışına çıkarak yanındakinin tercihleri doğrultusunda hareket edip nereye isteniyorsa gider, ne isteniyorsa yapmaya çalışırdı.

HEDİYELERDE YAŞIYOR

Güzel sanatları seven, resim ve ebru çalışmaları bulunan hocamız, çiçek yapımına merak ve yeteneğiyle özel günlerde aldığımız hediyelerde yaşamaktadır.

Eğitim ve öğretimimize katkıları için teşekkür ederiz, ışıklar içinde uyusun.

Ophthalmology Life 35. Sayı