DSP Genel Başkanı sayın Önder AKSAKAL, gerçekleştirdiği yurt gezilerine Adana’da devam ediyor. İki günlük Adana ve ilçelerinde “vatandaşlarımıza yurtta ve dünyada yaşanan olayları anlatacağız” diyen AKSAKAL, ilk önce DSP Adana İl Başkanlığında basınla buluştu.
Burada bir basın toplantısı düzenleyerek yaşanan gelişmeler üzerine görüşlerini paylaşan DSP Lideri şunları söyledi:
“Saygıdeğer basın mensupları;
Bugün tarımın ve sanayinin önemli merkezlerinden biri olan Adana’dayız.
Hemen yakınımızda, komşumuz Suriye topraklarında sürdürülen sınır ötesi terörle mücadele operasyonlarında belirli bir aşamaya gelmekle birlikte yeni şehitler vermeye de devam ediyoruz.
Vatan görevinde canını feda eden, şehitlik mertebesine yükselen tüm evlatlarımıza, kardeşlerimize Allahtan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Allah ailelerine, yakınlarına ve Türk milletine sabırlar versin.
Tabii ki bu gidiş gidiş değildir. Kişisel ikballer uğruna vatanın ve milletin bütün değerleri hoyratça heba ediliyor. Canlarımız gidiyor, mallarımız gidiyor, ulusal birliğimiz zedeleniyor, milli varlıklarımız her geçen gün tek tek satılıyor, yok ediliyor.
Vatandaşın yaşam şartları tarifi imkânsız düzeyde zorlaşıyor.
Geleceğimize dair kaygılarımız her geçen gün daha da derinleşiyor.
Devleti yöneten AKP iktidarı 16 senenin sonunda freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı hızla gidiyor.
Yandaş medyalarının halka yutturmaya çalıştıkları manzaranın, halkın yaşadığı gerçeklerle bir ilgisinin olmadığını kendilerinden olanlar bile itiraf ediyor.
Dolar olmuş 4 lira, Euro olmuş 5 lira, mazot olmuş neredeyse 6 lira, cari açık deseniz tutana aşk olsun 80 milyar dolara koşuyor. İşsizlik, yoksulluk, icralar, iflaslar.. bunları anlatmaya kelimeler kifayetsiz!
Ancak şunu da görmeliyiz ki;
Emperyalist sistemin siyaset satrancında “piyon” olarak yer almış aktörlerini artık Türk milleti yakından tanıyor.
Demokrasiyi kafalarının arkasındaki hedefe ulaşmak adına bir tren olarak gören ve bu hedefe giden yolda gerekirse papaz elbisesi bile giymeyi mübah sayanları, bir gün önce söylediklerini ertesi gün tam tersi yönde değiştirenleri, dindar görünüp her türlü ahlâksızlığın batağına saplananları, millî ve manevi değerleri ayaklar altına alanları, milliyetçilik naraları atıp emperyal sistemin emir eri olanları, sözde Atatürkçü – demokrat görünüp cumhuriyetin kurucu iradesini hedef tahtasına oturtanları artık Türk milleti tek tek öğreniyor.
Ele geçirdikleri devlet gücünü mevcut yasaları uygulamak ve geliştirmek yerine, sahiplerinin çıkarları ve kendi iktidarlarının devamı için pervazsızca değiştirenleri ve kullananları artık Türk milleti biliyor.
Hakkı, hukuku yok sayanları, namusumuzu teslim ettiğimiz adalet kurumlarının temsilcilerinin kanunsuzluklarını – keyfiliklerini , egemen sistemin oyuncağı haline gelmiş, onların istek ve talepleri kapsamından dışarı çıkmayan yöneticilerini artık Türk milleti ibretle izliyor.
Ülkenin bugün içine düştüğü badirelerden sözde kurtarıcı (!) diye ortalıkta dolaşanların, aslında ülkeyi bu badirelere düşürenler olduğunu artık Türk milleti görüyor.
Değerli basın mensupları;
Türkiye içine düştüğü bu bataktan çıkmak zorundadır.
Ne yazık ki, zaman aleyhimize işliyor!
Ekonomide, sanayide, tarımda, hayvancılıkta, turizmde, eğitimde, sağlıkta, demokraside, insan haklarında, adalette, hukukta.. aklınıza gelebilecek her konuda sıfırı tüketmiş bir iktidarla karşı karşıyayız.
AKP iktidarı ve onun açıktan ya da dolaylı destekçisi konumunda olan parlamentodaki muhalefet, ceylan derisi koltuklarını kaybetmemek uğruna tüm bu yaşananlara sessiz kalıyorlar.
Şimdi de, bu düzenlerini devam ettirebilmek için kirli ittifaklarına YSK’yı da ortak etmiş durumdalar.
İki partili siyasal sistemi yaşama geçirmek adına, her türlü kanunsuzluğu uygulayarak sadece iki ittifak yapısını geçerli kılmaya çalışıyorlar.
Birinin adı belli oldu; “Cumhur İttifakı” dediler.
Diğeri de büyük bir olasılıkla “Demokrasi ya da Demokrat” ismiyle çıkacak meydana..
Yani topluma Amerika’daki gibi “Demokratlar” ve “Cumhuriyetçiler” tanımlarını kanıksatma peşindeler.
Bakmayın siz onların birbirlerine bağırıp-çığırdıklarına..
Hepsi aynı kavağın kaşığı!
Buradan sesleniyorum;
İktidarınız ve kirli ittifakınız için hangi kanunu çıkarırsanız çıkarın, hangi hesapları yaparsanız yapın, hangi tezgâhları kurarsanız kurun, sizin için yolun sonu görünüyor.
Birlikteliğinize, ittifakınıza ne isim verirseniz verin, sizi bu çıkmaz yola sokanlarla birlikte çırpınışınız
PÜSKEVİT İTTİFAKI
olmaktan öteye geçemeyecektir!”