Elbirliği Mülkiyetindeki Taşınmazın, Ortaklardan Biri Tarafından Kiraya Verilmesi

Uyuşmazlığın Hukuki Niteliği Bakımından

Uygulamada, elbirliği mülkiyetine konu olan taşınmazların, ortaklardan biri tarafından kiraya verilmesi ve diğer ortakların açık veya zımni olarak kira akdine rıza göstermiş olmaları halinde, kira gelirlerinin tek bir ortak tarafından tahsil edilerek diğer ortak/ortaklarla paylaşılmaması hallerinde görülen davaların ecrimisil davası olarak nitelendirildiği sıklıkla görülmektedir. Oysa ki gerek kanun gerek ise Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu tip davaların vekaletsiz iş görme hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira elbirliği mülkiyetine konu taşınmazdan elde edilen gelirlerin kural olarak eşit paylaşılması gerekirken, yalnız kendi menfaatine hareket eden ve kira gelirlerini diğer ortaklarla paylaşmayan ortak, diğer ortakların hakları nispetinde vekaletsiz iş gören konumundadır. Türk Borçlar Kanunu’nun 530 uncu maddesi uyarınca da diğer ortak/ortakların, kira gelirlerinin hakları nispetinde kendilerine ödenmesini isteme hakkı bulunmaktadır.

Zamanaşımı Bakımından

Vekaletsiz iş görme hükümlerine dayanan bu tip davalarda ise, ecrimisil davasından farklı olarak zamanaşımı süresi 5 yıl değil 10 yıldır.

yargıtay kararı
T.C. Yargıtay Başkanlığı

T.C.
YARGITAY
BİRİNCİ HUKUK DAİRESİ

Esas : 2013/14799

Karar : 2013/17225

Tarih : 04.12.2013

MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

TARİHİ : 19/02/2013

NUMARASI : 2011/142-2013/30

Yanlar arasında görülen alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

Davacı, babası M. S.’ın paydaşı olduğu Üsküdar 917 ada, 1 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın çatısına baz istasyonu kurulması için davalı H.S.ile Telsim Telekomünikasyon A.Ş (Vadafone A.Ş) arasında 01.11.1999 tarihde 10 yıl süreli kira sözleşmesi düzenlendiğini, ortak miras bırakanın 01.04.2003 tarihinde ölümünden sonra 2009 yılına kadar davalının kira bedellerini tahsil ettiğini ileri sürüp bu döneme ilişkin ödenmeyen kira bedelinden miras payına isabet eden 9.000,00.-TL kira alacağının 01.04.2003 tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsilini istemiştir.

Davalı, kira sözleşmesinin babalarının sağlığında düzenlediğini, ölümünden sonra mirasçıların itirazı olmadığı için sözleşmenin devam ettiğini, Telsim şirketinin Vadafone devredilmesi nedeniyle ödenmeyen kira bedellerini mahkeme kararı ve icra aracılığıyla tahsil ettiğini bu nedenle ve bina onarımı için harcamalar yaptığını, dava açıldıktan sonra 05.09.2011 tarihinde davacıya 4.500,00.-TL ödediğini, ecrimisil veya vekelet aktine dayalı talep edilen alacağın 5 yıllık zaman aşımına tabii olduğunu bildirip zaman aşımı itirazında bulunmuştur.

Mahkemece,davalının zaman aşımı itirazı kabul edilerek 2006-2009 dönemi için 6.462,95.-TL ecrimisilin, son ödeme tarihi 16.01.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki; 1086 sayılı HUMK’nun 74. ve 76. maddeleri hükümlerine paralel düzenlemeler getiren 6100 sayılı HMK’nun 26. ve 31.maddelerine göre, olayları bildirmek ve ileri sürmek taraflara, bu kapsamda nitelemeyi yapmak, belirlenecek hukuki tavsifle ilgili olarak uygulanacak kanun hükümlerini tespit ve tayin etmek, uygulamak hakime aittir.

Ecrimisil, kötüniyetli ve haksız işgalcinin ödemekle yükümlü olduğu bir tazminat (TMK 995. MD) olduğuna göre, davalının ecrimisilden sorumlu tutulabilmesi için öncelikle hiçbir haklı ve hukuki dayanağı olmadan kötüniyetli olarak taşınmazı kullanması veya kullandırması gerekir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 414. maddesi ve aynı yönde düzenleme getiren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 530. maddelerine göre; iş sahibi kendi menfaatine yapılmamış olsa bile, işgörmeden doğan faydaları edinme hakkına sahiptir; ancak zenginleştiği ölçüde, işgörenin masraflarını ödemek ve giriştiği borçlardan onu korumakla yükümlüdür. Bu yasal düzenlemelere göre, taşınmazı kiraya verip kira paralarını tahsil eden kimse, taşınmazda hak sahibi olan ( taşınmaz sahibi) menfaatine değil, kendi menfaatine hareket etmiş bulunması nedeniyle, başkasının işini gören kimsenin, iş sahibinin yerine kendi çıkarına hareket etmesi durumu söz konusudur ki böyle bir durumda işi görülen kimse ( taşınmaz sahibi ), işi görenden (kiraları tahsil edenden) TBK’nun 530. (BK’nun 414.) maddesi uyarınca işgörenin elde ettiği menfaatlerin kendine verilmesini isteyebilir.

Öte yandan, İçtihadı Birleştirme Kararları sonuçları itibariyle bağlayıcı olup, Vekaletsiz işgörme hükümlerine dayalı alacak davaları 01.10.1958 gün, 1958/15 Esas, 1958/6 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince Türk Borçlar Kanunun 146. ( BK 125.) maddesinde gereğince on yıllık zaman aşımına tabidir.

Somut olayda, tarafların babaları Mehmet Sarı’nın sağlığında paydaşı olduğu taşınmazın çatısının 01.11.1999 tarihli 10 yıl süreli kira sözleşmesi ile davalı tarafından Telsim A.Ş’ne kiralandığı, ortak miras bırakanın 01.04.2003 tarihinde ölümünden sonra da 2009 yılına kadar kira paralarını davalının tahsil ettiği, davacının miras payına (1/8) isabet eden kira bedelinin ödenmediği tarafların ve mahkemenin kabulündedir.

Bu nedenle olayın oluş şekli, belirtilen yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca davada istem, ecrimisile ilişkin olmayıp, kira gelirinden davacının miras hissesine düşen alacağın TBK’nun 530.( BK 414.) maddesi gereğince vekaletsiz iş görme hükümlerine göre tahsili isteğine ilişkindir.

Hal böyle olunca, mahkemece yanlış ve hatalı değerlendirme sonucu davacı isteği ecrimisil olarak kabul edilerek, alacağa beş yıllık zamanaşımı uygulanması doğru değildir.

Kabule görede, davacı vekili 06.12.2011 tarihli dilekçesi ile dava açıldıktan sonra davalının talep edilen alacağın 4.500,00.-TL sını ödediği, bakiye 4.764,00.-TL asıl ve işlemiş faiz alacağının bulunduğu yönündeki beyanının asıl alacağın tespitinde dikkate alınmaması da isabetsizdir.

Tarafların temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle; (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Hukuki Yardım İçin Bize Ulaşın

Davalarınız hakkında detaylı analiz ve hukuki danışmanlık hizmeti almak için, alanında uzman miras hukuku avukatı kadrolarımız ile iletişime geçebilirsiniz