Enerji Piyasası Kanunu’ndaki değişiklik,
Yargıtay’ın “vatandaştan alınamaz” dediği
elektrik kayıp-kaçak bedellerini, bu kez yasa
yoluyla vatandaşa yüklemenin yolunu açıyor.
Kayıp-kaçak bedelinin kim tarafından
ödeneceği konusu, 2013’te Enerji Piyasası
Kanunu TBMM’den geçtiğinden bu yana tartışma
konusu. Elektrik dağıtım şirketlerinin
bedeli vatandaşa yüklemesi üzerine davalar
açılmış, sonuçta Yargıtay, “kayıp kaçak bedeli
vatandaşa yüklenemez” kararıyla, son noktayı
koymuştu. Ancak Yargıtay’ın kararına
rağmen dağıtım şirketleri, 1 Ocak 2016’dan
itibaren faturalardaki kayıp-kaçak bedellerini
“görünmez hale” getirmişlerdi.
Yargıtay Kararı, Yasayla Aşılacak
AK Parti’nin TBMM’ye getirdiği yasa
değişikliği önerisiyle, Yargıtay’ın vatandaşı
kurtardığı kayıp-kaçak bedelinin, bu kez
yasa yoluyla, yeniden vatandaşa yüklenmesinin
önü açılıyor.
Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi,
TBMM’ye getirilen yasa değişikliği konusunda
yaptığı açıklamada, yapılmak istenenleri
şöyle özetlemişti;
* 1 Ocak 2016’dan itibaren uygulanan
bedellerin gizlenmesine yönelik tarifeye yasal
güvence sağlanacak
* Yargıtay’ın “Kayıp kaçak bedeli vatandaştan
tahsil edilemez” kararı, yasa yoluyla
yok hükmüne getirilecek
* Abonelerin açtıkları kayıp-kaçak bedellerine
ilişkin davalar engellenecek
* Mahkemeye gidip, tahsil edilen kayıpkaçak
bedelinin geri ödenmesi yönünde karar
alan abonelerin, bu parayı tahsil etmelerinin
önü kapatılacak.
Çevre Mevzuatına Aykırı
Yapılaşmaya Af
Elektrik Piyasası yasası ile AK Parti, çevre
mevzuatına tümüyle aykırı büyük yapılaşmalara
2019 yılına kadar cezadan muafiyet
getirecek, ÇED mevzuatından istisna tutulacak
yapılarla doğa talan edilecektir. Teklifle,
nükleer enerji için çevre talanına imza atılmakta;
kıyı ve imar, çevre mevzuatına aykırı
hareket edilerek istisnalar getirilmektedir.
Bu düzenleme, Anayasamızın 56’ncı maddesinde
yer alan “Herkes sağlıklı ve dengeli bir
çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek,
korumak ve kirliliği önlemek devletin
ve vatandaşların ödevidir” hükmüne aykırıdır.
Devlet kendi yazdığı mevzuata uymayarak,
çevre hakkını gözetmeyerek kamu
yatırımlarını sürdürmeye ve özelleştirme politikası
yürütmeye zorlanacaktır.
Acele Kamulaştırma Kararları
Genişletiliyor
Yasa, alışkanlık haline getirdiği “acele
kamulaştırma” kararlarını genişletmekte,
yurttaşların mağduriyetlerini arttırmaktadır.
Buna göre; özel mülkiyete konu taşınmazlar
yenilenebilir enerji kaynak alanı olarak belirlenmesi
halinde, söz konusu alanlar üzerinde
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun
27’nci maddesi uyarınca acele kamulaştırma
yapılabilecektir.
36 Milyon Abonenin Elektrik
Faturası Kabaracak
Yasa, yaklaşık 36 milyon abonenin
elektrik faturalarındaki yükleri katlamanın
yolunu aramaktadır.
TBMM Genel Kurulu’na gelen Elektrik
Piyasası Yasası’nda, elektrik faturaları
ve kayıp-kaçak bedelleri konusunda son olarak
Elektrik Mühendisleri Odası’nın (EMO)
mahkeme kararıyla bugüne kadar geri alınan
kayıp-kaçak bedellerinin yasa değişikliği ile
tekrar tüketiciye yansıtılacağına dair bir açıklama
yaptığının sorulması üzerine Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı
Mustafa Yılmaz, “O kısmını Komisyon’da
çıkarttık. Geçmişteki tarifeye eklenmeyecek,
ama gelecekte şirketlerin mağduriyetini önlemek
için bir yasa tasarısı var. Bu da normal
bir şey, kayıp-kaçak bedeli eskiden beri
var olan bir şey” cevabını verdi. Aksi takdirde
şirketlerin çalışma imkanının kalmayacağını
aktaran Yılmaz şunları söyledi:
“Hesap edin, senede 1-2 milyar lira para
kazanıyorsun, 5 milyar kayıp-kaçak bedeli
var. Nasıl olacak? 100 yıldır sistem böyle işliyor,
bütün dünyada da böyle. İlginç bir yargı
kararı çıktı, o çok boşuna çıkmış bir karar
da değil, bence piyasayı karıştırmak için
çıkmış bir karardı. Yargı’daki malum yapılanmaların
da etkisiyle bu çıktı. Daha önceden
dünya kadar dava açılıyordu, hep bütün
olarak hukuk sisteminin gereği deniliyordu.
Kaldı ki bizim kararlarımıza Danıştay bakıyor.
Bu şirketler zaten böyle bir şey olsa bırakır
giderler, ‘verdiğiniz para da sizin olsun,
biz dağıtmıyoruz’ derler.”
EPDK Başkanı Yılmaz, kayıp-kaçağın
her zaman sistemde olduğunu ancak makul
olması gerektiğini vurgulayarak, “Bunun
düşürülmesiyle ilgili gerçekten mesafe
aldık. Birkaç tane Ar-Ge projemiz var,
biz Ar-Ge bütçeleri de ayırdık. Şirket, ‘Verdiği
para devletin olsun, ben çıkmak istiyorum’
diyor. Haklı, siz de olsanız, biraz empati
yapmak lazım. Biz bildiğimiz için hem tüketicileri
koruyoruz, hem o hizmetin devam
etmesi açısından şirketleri de ayakta tutmaya
çalışıyoruz. Zaten biraz şebeke sistemlerini
pahalı aldılar yani ne olursa olsun. Zannettiler
ki biz ciddi manada büyük kâr elde
edeceğiz, ben onlara dedim ‘Burası müteahhitlik
sektörü değil, burası hizmet sektörü.’
Ama yine de orada (kayıp-kaçağın yüksek
olduğu Güneydoğu bölgesi) ciddi bir sıkıntı
var. İnşallah orası çözüldüğü taktirde
zaten diğer bölgelerde Avrupa ortalamasındayız”
şeklinde konuştu. Güneydoğu bölgesinde
bir sosyal tarife getirilmesi gibi bir çözüm
olup olamayacağı şeklindeki sorumuzu
ise Yılmaz, “Onu çalışıyorlar ciddi bir şekilde
kayıp-kaçağın olduğu noktada. Geçtiğimiz
günlerde özellikle üç tane bakanımız
oraya gitti. Kayıt altına alınması için ‘kullandığın
enerjinin bedelinin yüzde 65’ini almayacağız,
yeter ki alışkanlık oluşsun’ denildi Biz kayıda alalım, gel sana 2 yıl bedava…
Alıştıra alıştıra, çünkü 40 yıldır böyle
gelmiş. 40 yıldır kayıp-kaçakla ilgili hiçbir
şey olmuyordu. Şimdi de bunların hepsinden
bizi sorumlu tutmaya kalkıyorlar” diyerek
yanıtladı.
Enerjide Master Plan Lazım
Elektrik konusunda tüketicilerden gelen
şikâyetlerin daha çok kesinti süreleriyle
ilgili olduğunu söyleyen Yılmaz, “Daha
çok insanlar neye bakıyor, elektriğin kesilmesine,
voltaj düşüklüklerine, birtakım teçhizatlar,
çamaşır makinesi, bulaşık makinesi
gibi onlara gelen zararlar var, bunlara
ilişkin şikâyetler” dedi. Serbest piyasada
elektrik fiyatlarının düşüklüğü konusunda
ise Yılmaz, “Türkiye son 13 yılda ciddi manada
büyüdü. Büyürken, aynı oranda enerji
talebiyle ilgili ciddi artış da oldu. Bunu karşılamak
için kömür santrali yapmaya çalışsan,
8-10 sene. Biz ne yaptık? Doğalgaz. O
gün için doğru muydu doğalgaz santralleri
kurmak? Doğruydu. O günün doğrusu
oydu. Ama şimdi düşündüğümüz taktirde,
büyümeler yavaşlayınca ve diyelim ki yüzde
7’den 3’lere düştü. Oradaki yüzde 3-4 arz
fazlası, fiyatı 3-5 indirmiyor. Daha fazla indiriyor.
Bir pazarı düşünün orada yüzde 5
bir fazla varsa, herkes ürünü bitirmek için
indirim yapıyor. Bu öyle birşey. Dolayısıyla
ben sistemin kısa sürede düzeleceğini düşünüyorum.
Ama buradan şu dersi almamız
lazım: Enerjide geleceğe yönelik ciddi master
planlar yapmamız lazım. O günlük veya
2 yıllık düşünmememiz lazım. Önümüzde 10
yıllık, 20 yıllık hatta 50 yıllık planların yapılması
lazım. Sürdürülebilir enerji kaynaklarını,
yerli kaynakları sisteme nasıl dahil
edebiliriz, bunlar çok önemli.”
Faturalar Çevre Yıkımlarını da
Beraberinde Getiriyor
Kabul edilen kanun değişikliği, kayıp
kaçak elektriğin tüketicilerin faturalarına
yansıtılması için yasal güvencenin, kanun
yaptım oldu yöntemi ile yeniden düzenlenmesi
sadece yeni bir hukuka aykırı kanun
değişikliği anlamına geliyor. Böylece, denetimlerini
ve çalışmalarının özenli yapıp
yapmadığını bilmediğimiz anti-şeffaf uygulamalar
ile kayıp kaçak elektrik faturalarda
kalmaya devam edecek.
Bu politikanın bir çıktısı olan, elektrik
faturaları dikkatli incelendiğinde, sadece
kayıp kaçak bedelini değil, hava kirliliğini,
iklim değişikliğini, çevre yıkımlarının
faturalara yansıdığını görebiliriz.
Çevre, insan sağlığı, iklim, adalet artık
önemli olmayan bu değerlerin ihlal edildiği
artık ülke koşullarında normal ise elektrik
faturalarınızdaki kayıp kaçak bedeli belki
bu sorunlara ilişkin yeni bağlantılar kurulmasına
yardımcı olur.
Kayıp Kaçak Hedefleri Başarısız
Elektriğin dağıtımında tüm ülkede farklı
dağıtım bölgeleri vardır. Bu dağıtım şirketleri
ve Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim
Şirketi (TEDAŞ) belirli aralıklarla kayıp
kaçak oranlarının azaltılması amacıyla
hedef değerler belirler.
Hedefleri gerçekleştirme başarılarına
bakıldığında ise pek de iç açıcı bir tablo
yok. 2011-2015 yıllarında hedefler gerçekleştirilemediği
gibi, ciddi sapmalar var.
2011 yılında TEDAŞ yüzde 15 kayıp kaçak
hedefini tutturamadı; kayıp kaçak oranı
yüzde 18 oldu. 2012’de Türkiye ortalaması
kayıp kaçak hedefi yüzde 13,5 iken, gerçekleşme
oranı yüzde 18 oldu. 2013’te revize
edilen hedeflere rağmen, hedefler yine tutturulamadı
kayıp kaçak oranı yüzde 18 olarak
kaldı.
EPDK’nın 2015-2019 Eylem Planı’nda
yer alan hedefleri ise daha hırslı. Eylem
Planı’na göre, 2015’ten itibaren her yıl yüzde
1’lik azaltım ile 2019 yılında kayıp kaçağın
yüzde 10’a kadar indirilmesi hedefleniyor.
Ancak Planda bunun için hangi yatırımların
yapılacağına ilişkin bir bilgi yok.
Kayıp kaçak sadece Türkiye’nin sorunu
olmamakla birlikte özellikle Avrupa ve
Amerika Birleşik Devletleri ile bir karşılaştırma
yaptığımızda, durumun Türkiye’de
oldukça vahim olduğunu görebiliyoruz.
Hollanda ve Almanya’da 2015 yılında kaydedilen
kayıp kaçak oranı yüzde 4 olurken,
Avrupa ortalaması yüzde 5-6 civarında,
Amerika’da ise bu oran yüzde 6’dır.