Epifiz bezi ve salgıladığı hormonlar ve hipofiz bezi ve salgıladığı hormonlar başlıkları altında inceleyelim.
Epifiz bezi beynin iki yarım küresi arasında bulunur. Epifiz bezinden geceleri karanlıkta salgılanan mela- tonin hormonu, biyolojik saatin düzenlenmesinde rol oynar. Bu hormonun salgılanma miktarı, gecenin uzunluğuna bağlıdır. Vücutta belirli aralıklarla tekrarlanan olaylar, biyolojik saatle kontrol edilir.
Melatonin hormonu; menstrual döngü, uyku zamanı gibi tekrarlanan olayları düzenler. Melatonin hormonunun salgılanması, hipotalamustaki gözün retinasındaki ışığa hassas nöronlardan uyarı alan bir merkez tarafından kontrol edilir.
Hipofiz bezinin çalışmasını düzenleyen hipotalamus, beynin taban kısmında yer alır. Hipotalamus vücuttaki sinirlerden ve beyinden bilgi alarak endokrin uyarıları başlatır. Hipotalamustan çıkan uyarılar hipofize ulaşır. Hipotalamustan salgılanan salgılatıcı ya da engelleyici hormonlar hipofiz ön lobunun hormon salgılamasını kontrol eder. Hipofizden hormon salgılanmasını uyaran hipotalamus salgısına RH (salgılatıcı hormon) denir. Gonadotropin salgılatıcı hormon (GnRH) buna örnektir.
Hipofiz bezi, diğer endokrin bezlerin yöneticisi olarak ifade edilir. Kafatası tabanında [(sella turcica), ( sella turkika ), (Türk eyeri)] adı verilen bir çöküntü içerisinde yer alır. İri bir fasulye tanesi büyüklüğündedir.
Diğer endokrin bezleri yöneten hipofiz bezi, ön hipofiz ve arka hipofiz olmak üzere iki lobdur. Hipofiz bezi vücuttaki çoğu hormonal faaliyeti etkiler.
Folikül Uyarıcı Hormon (FSH): Folikül keseleri, dişi üreme sisteminde bulunur. FSH dişi bireylerde ergenlik çağından itibaren yumurtalıklarda bulunan folikül keselerini uyarır. Böylece oogenez sürecinin tamamlanmasını sağlar ve foliküllerden östrojen sentezini artırır. FSH erkek bireylerde ise testisleri uyararak sperm oluşumunu başlatır.
Lüteinleştirici Hormon (LH): Dişi bireylerde FSH etkisiyle uyarılan folikül kesesinden yumurtanın serbest bırakılmasını (ovulasyonu) sağlar. LH sayesinde yumurtlama sonunda folikül kesesi yağ depolayarak korpus luteum (sarı cisim) denilen bir yapıya dönüşür. Korpus luteum progesteron ve östrojen hormonlarını salgılar. Erkek bireylerde ise testislerden testosteron salgılanmasıyla sperm oluşumunun tamamlanmasını ve spermlerin olgunlaşmasını sağlar.
Prolaktin (PRL): Gebelikte süt bezlerinin büyümesini ve süt sentezinin uyarılmasını sağlar. Prolaktinin işlevi erkeklerde bilinmemekle birlikte aşırı salınımı iktidarsızlığa neden olur.
Büyüme Hormonu [STH (Somatotropin)]: Özellikle kemiklerde olmak üzere tüm vücutta büyümeyi ve metabolizmayı uyarır. Protein sentezini ve yağ depolanmasını artırır. Çocukluk döneminde aşırı salgılanması devliğe; az salgılanması hipofiz cüceliğine yol açar. Yetişkinlik döneminde fazla salgılanması eldeki, ayaktaki ve yüzdeki kemiklerin aşırı büyümesine (akromegali) yol açar.
Melanosit Uyarıcı Hormon (MSH): Deri renginin kontrolünde etkili olur. Deride bulunan melanosit hücreleri tarafından melanin sentezinin artırılmasını sağlar. Bu hormonun yağ metabolizmasıyla ilgili işlevi de vardır.
Adrenokortikotropik Hormon (ACTH): Böbrek üstü bezlerinin kabuk bölümünü (adrenal korteks) uyararak bu bölgenin ilgili hormonları salgılamasını sağlar.
Tiroit Uyarıcı Hormon (TSH): Tiroit bezini uyararak metabolizma hızını artıran tiroksin hormonlarının salınımını sağlar.
Hipofizin arka lobundan salgılanan hormonlar, hipotalamusta üretilir. Bunlar antidiüretik hormon ve oksitosindir. Bir sinir sistemi bölümü olan hipotalamusun ürettiği bu hormonlar, nörohormon olarak tanımlanır. Bu hormonlar hipotalamustan nöronların aksonlarıyla hipofizin arka lobuna iletilir. Daha sonra salgılanmak üzere hipofizin arka lobunda depolanır.
Antidiüretik hormon (ADH): Böbrek kanallarından suyun geri emilimini sağlayarak kanın ozmotik dengesini korur. Bu hormon eksik salgılanırsa idrar çok miktarda ve seyreltik oluşur. ADH hormonunun yetersiz salglanmasına bağlı olarak böbreklerden suyun geri emilimi azalır ve idrar miktarı artar. Sık idrara çıkma diyabet hastalarında da görülen bir durumdur. Ancak ADH eksikliğinde idrarda glikoza rastlanmaz. Bu nedenle bu rahatsızlığa şekersiz şeker hastalığı denir. ADH’ın kan damarlarını daraltarak kan basıncını artırma görevi de vardır.
Oksitosin: Dişilerde doğum sırasında rahim kaslarının ritmik kasılmalarını düzenler, doğumu sağlar. Süt bezlerinden süt salgılanmasını ve sütün boşaltılmasını sağlar. Annelik güdüleri üzerinde etkilidir. Doğumun başlatılabilmesi için gebelere suni olarak oksitosin hormonu verilebilir. Oksitosin rahim kaslarının kasılıp gevşemesini sağladığı için suni doğum sancısı oluşturur ve doğumu başlatır. Oksitosinin erkeklerde ve gebe olmayan dişilerde fonksiyonu açık değildir.