Ev Tekstili – Halı ve Kilim

Halı ve kilim, çoğu kişi için önemsiz gibi gözükse de mimari dekorasyonlar için en önemli tamamlayıcı parçalardan bir tanesidir. Günümüzde daha çok estetik, mimari kaygılar ile kullanılırken geçmişte kullanımı daha çok işlevsellik bakış açısındaydı. Evin sıcaklığına etki eden özelliği işlevsel kullanımına örnek gösterilebilmektedir.

Ev dekorasyonunun önemli parçalarına; Aydınlatma ve aydınlatma ürünleri , kullanılacak ev eşyaları (koltuk, masa, dolap vb.), duvarların ve yerlerin ( arka plan olarak düşünülebilir.) yapısı ve rengini ana başlık olarak örnek verebiliriz. Kullanılan dekorasyon parçalarının bir birlerine olan uyumu ve bu uyumun ortama kattığı hava dekorasyonun başarılı bir şekilde yapıldığını belirleyen unsurdur. Uyumu sağlamak için renklerin kullanımına, aydınlatmanın açısına ve derecesine ve tamamlayıcı ürünlerin kullanımına dikkat etmek gerekir. Tamamlayıcı ürünlere örnek olarak; halı ve kilim, perdeler, minderler ve kanvas tablo ahşap tablo gibi ürünleri örnek gösterebiliriz.

Halı ve kilimin nasıl kullanılacağını veya nerelerde kullanılabileceğini anlamak için öncelikle yapılarının ve birbirlerinden farklarının neler olduğuna bakmak gerekir.

Ev Dekorasyonu – Halı

Halı, yere serilmek amacıyla yapılmış, nakışlı ve nakışsız, yünden veya ipekten yapılmış örme veya dokuma yaygıya denilmektedir. Tarihçesinden ve tarihteki ilk kullanımından bahsedecek olursak milattan önce 5. yüzyıllara gitmemiz gerekiyor. Sibirya’nın Altay Bölgesinde yapılan kazılar sonucu elde edilen bulgular, milattan önce 5.yüzyılda halıların kullanıldığını göstermektedir. Türk düğümüyle yapılmış olduğu belirlenen bu kalıntılar Türk kültüründe çok eskiden beri halıların kullanıldığını ve Türk El Sanatlarının bir ürünü olduğunu göstermektedir.

Büyük Selçuklu İmparatorluğu döneminde 11. yüzyılda halının Orta Asya’dan İran’a kadar uzanan bir alanda yapıldığı bilinmektedir.  Selçukluların Anadolu’ya girmelerinden sonra halı yapımı çoğaldı. Bu dönem en eski örnekleri Konya Alaattin Camisi’nde bulunmuştur. Selçuklularda genellikle  geometrik şekiller ve bitki motifleri kullanılmıştır. 14. yüzyılda ve devamında Anadolu’da yapılan halılarda hayvan motifleri kullanımı  daha çok görülmeye başlanmıştır. 14. ve 15. yüzyıllarda hayvan motiflerinin yanında yıldız ve benzeri geometrik motiflerde kullanılmıştır.

Uşak ve çevresi 16. yüzyıldan itibaren Osmanlı’da bu sanatın önemli bir merkezi durumuna geldi. Saray Halıları adı verilen 16. yüzyıl Osmanlı eserleri, Anadolu işçiliğinde kullanılan Gördes düğümü yerine İran düğümü, malzeme olarak da ipek kullanılmaya başlandı. Bu halılarda işlenen desenler, saray ustalarının hazırladığı çiçeklerden oluşuyordu. Bu türün yapımı 18. yüzyıla kadar sürdü. 19. yüzyıl sonlarında fabrika üretiminin ortaya çıkmasıyla el tezgâhlarında dokunan ürünler daha çok değer kazanmaya başladı. El tezgâhlarından çıkan ürünler günümüzde ihracat için önemli bir mal olarak yerini korumaktadır. Anadolu’nun her yöresinde el tezgâhlarını görmek mümkündür ama bazı yörelerin halıları daha ünlüdür. Bunlar arasında Bergama, Kayseri, Sivas, Bünyan, Milas, Gördes, Uşak, Kütahya, Ladik, Here-ke, Demirci, Karaman, Kula en ünlüleridir.

Tarihçesinden biraz bahsettikten sonra kullanımı için bir kaç öneride bulunabiliriz. Genel olarak alan büyüklüğü, kullanılacak ürünün büyüklüğüne etki eden en önemli unsurdur. Alanın tamamını doldurmak yanlış bir kullanım şekli olacaktır. Serilmesi istenilen alanı belirledikten sonra, yerleştirilmiş diğer mobilyalardan biraz mesafe konularak kullanılması güzel bir seçim olabilir. Standart biçimin ( dikdörtgen ) dışına çıkarak, yuvarlak halılar kullanmak, istenilen havayı sağlayabilmektedir.

Renk uyumu dekorasyonlarınızdan göz önünde bulundurmanız gereken en önemli unsurlardan bir tanesidir. Seçimlerinizi belirli renk gruplarından yapmak, çok fazla karıştırmamak, ortama sade ve şık bir hava katar. Çok fazla renk kullanmak kargaşaya yol açar ve gözü yorabilir. Kullanılan mobilya ve zemine göre seçimlerinizi yapmalı ve uyumu yakalamalısınız.

Ev Dekorasyonu – Kilim

 posterevim-kilim-evtekstil-dekorasyon

Kilim, iki iplik sistemine dayanılarak yapılmaktadır ve iki yüzü de aynı yapıdadır. Tersi, düzü bulunmamaktadır. Dokuma türlerinin en eskilerindendir. Genellikle yün veya kıldan yapılır ve yer tezgahlarında dokunur. Farkı havsız (tüysüz) ve düğümsüz olması, diğer düz dokuma yaygılardan ayrılan yönü ise, iki iplik sistemiyle yapılması ve desenlerinin kabarık olmamasıdır.

Düğümlü üretilen dokuma türlerine göre kullanımı daha eskiye dayanmaktadır. Fakat kullanılan malzeme ve teknik, ilk örneklerinin günümüze ulaşamamasına sebep olmuştur. Günümüzde görülen en eski örneği Eski Mısır’da Haneden V.Tuthmosis ‘in mezarından çıkarılmıştır. Anadolu’da ise en eski örneği milattan önce 2300 yıllarına ait olduğu düşünülen Truva kazılarında çıkarılmıştır. Yapılan bir çok kazılarda kilim benzeri ürünlerin parçaları bulunabilmektedir. Dünya üzerinde bir çok medeniyet bu dokuma tekniğini kullanmış ve kilim dokumalar yapılmıştır.

Orta Asya’da göçebe Türkler, çadırlarında toprak zeminindeki rutubetten kendilerini korumak için düz dokuma tekniğini kullanmışlardır ve keçi yününden “kilim” adını verdikleri yaygılar kullanmışlardır. Türkler ‘in Anadolu’ya gelişi ile birlikte Orta Asya’daki dokuma geleneğini ve kültürlerini de beraberlerinde getirdiler.

Ayrı ayrı gruplar halinde farklı zamanlarda Anadolu’ya gelen, Türkmen boyları kilimlerinde değişmeyen arkaik Türkmen desenlerini dokurken, bazıları ek motifler ile sürekli zenginleşen desenler oluşturdular. Her yörenin kendine has malzemesi ve boya maddeleri, dokuyucuların kişisel ustalık ve yaratıcılıkları büyük bir çeşitlilik doğmasını sağladı.

14. yüzyıl sonlarına doğru Anadolu kilimleri Avrupa’ya yayılmaya başladı ve Avrupa evlerine, kiliselerine ve şatolarına girdi. Washington Dokuma Müzesi’nde bulunan ve 15.-16. yüzyıllara ait olduğu düşünülen atkılı sumak tekniğinde dokunmuş bir yaygı, Türk düz dokuma yaygıları içinde tarihlendirilebilen en eski örnektir.

Anadolu kilimleri Türkmen, Yörük, Kürt kilimi gibi genel; Eşme (Manisa), Kayabaşı (Silifke), Emirdağ, Dazkırı (Afyon), Pınarbaşı, Bünyan, Avşar (Kayseri), Şarkışla (Sivas) kilimi gibi dokundukları yerlere ve Dirişan (Malatya), Kirkitli (Gaziantep), Şavak (Çemişkezek), Beritan (Van) kilimi gibi dokuyan aşiretlere göre değişik adlar almıştır.

Kilimlerin kullanımı genel olarak dar alanlarda ve daha sıcak havalara sahip bölgelerde tercih edilse de, sahip oldukları güzel motifler ev dekorasyonu için güzel bir seçenek olmaktadır. İstenilen her alanda kullanılabilmesi de ayrıca özelliklerindendir.

Kilim kullanımı da halı kullanımında olduğu gibi uyuma dikkat edilme ve alanın tamamı doldurulmamalıdır. Bu iki hususa dikkat edilmesi halinde her yerde kullanılabilmektedir.

Yaşadığımız alanlar, psikolojimizi ve günlük yaşantımızı etkileyen unsurlardır. Yaşadığımız alanları da güzelleştirmek bizlerin elinde olan bir imkandır. Dekorasyon her ne kadar karmaşık gibi gözükse de yapılacak ufak değişiklikler bile ortamın havasını değiştirebilir ve bizi iyi etkileyebilir. Yaşadığımız alanlara küçük dokunuşlar yapmaktan çekinmemeliyiz. Küçük bir tablo veya ışığın renginin değiştirilmesi bile ortam havasını değiştirebilmektedir.