Bu makalede; Fazla mesai ücreti almadan çalıştırılan zincir market işçilerinin, çalışma koşullarındaki zorluklara dikkat çekerek, hukuki haklarını nasıl savunabilecekleri ve yaşadıkları sorunlara karşı neleri yapıp, neleri yapmamaları gerektiği konularına değinmeye çalıştım.
Günümüzde oldukça yaygın hale gelen, her biri ülke genelinde binlerce mağaza kurmuş zincir marketler, biz tüketicilerin de gözünü boyayan reklamlarla büyüdüler ve büyümelerine devam ediyorlar.
Ekonomik olarak aynı kalitede ürünü daha uygun fiyata satma vaadi, bu firmaların vatandaşlar tarafından ilgi görmesine sebep olmaktadır. Peki aynı kalitede ürünün daha uygun maliyetle satmak nasıl olur? Bunun çeşitli yöntemleri var elbette ama ilk ve en önemli yöntem işçi maliyetlerini azaltmak!
Zincir marketler en başta uygun fiyata satış yapabilmenin yolunu isçi maliyetlerini en aza indirmekte aramıştır. İşçi maliyetlerini en aza indirmek de az sayıda personel çalıştırmakla başlıyor. Az sayıda personel çalıştırmanın da doğal sonucu fazla mesai yapılması, izinsiz bir çalışma sistemi, personelin görev tanımı bellisiz şekilde her iş yaptırılarak çalıştırma esaslı tek kişiden en fazla verimi alınması, iş sağlığı ve güvenliğine aykırı çalışma metotlarının oluşmasıdır.
Ayrıca bu şirketler İŞKUR kurumu destekli çalışanlar ile çalışarak yine işçi maliyetinin azalmasını sağlamaktadır. Bu yöntem de İŞKUR destekli olmayan yada destek süresi biten personel hedef haline gelmektedir. Bu personellerin işi kendisi bırakması, gerçeğe aykırı istifa belgesi imzalaması ya da haksız suçlamalar ile tazminatsız işten çıkarılması sağlanarak yeni İŞKUR destekli personel alımı yapılmakta, böylelikle sürekli İŞKUR destekli personel ile çalışmaya devam edilmektedir. Görüleceği üzere uygun fiyatla sürümden kazanıp çok kar etmek uğruna eziyet gören on binlerce kişi adeta kölelik yapmaktadır.
Yukarıda izahını yaptığımız üzere az sayıda personelle çalıştırılan işyerinde fazla mesai kaçınılmaz olmaktadır. Bu tarz zincir marketlerde belirlenen çalışma düzeni kanuni haftalık çalışma saati olan 45 saati aşmakta, full çalışma diye adlandırılan tüm gün çalışma şeklinde geçilen günlerin sayısı artmaktadır, karşılığı ise maalesef ödeneceği veya yerine izin kullanacağı vaat edilerek ödenmemekte, yerine de izin verilmemektedir.
Fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi iş akdini haklı fesih nedenidir. Ancak bu şekilde çalışan zincir marketlerin maaş bordrolarında hileler ve gerçeğe aykırı puantajlar ile işçinin fazla mesai ücreti haklarını ispat edebilmeleri yolunu kapatmaya çalıştıkları görülmektedir.
Örnek verecek olursak; bu zincir ucuzluk marketleri, çalışanları için telafi denkleştirme formu düzenliyor. Eğer puantajlarda haftalık 45 saati aşan bir fazla çalışma varsa “hayali izin” uygulamasına geçiyor. Formları yeniden düzenleyip işçilere serbest zaman tanımlıyor. Bu formları işçilere zorla imzalattırıyor. Ancak bu serbest zamanların hiçbirinde işçiler evlerinde olmuyor. Çalıştırılmaya devam ediyorlar.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Ancak imzalı puantajlar varsa ya da fazla mesai ücreti tahakkuku içeren bordrolar imzalı ise fazla mesai tanıkla ispat edilemez. Yazılı delil ile ispat maalesef çoğu işçi için mümkün değildir.
Görüleceği üzere prosedür icabı imzaladığınızı zannettiğiniz belgeler aslında sizi haklı iken haksız çıkarmaktadır, bu noktada önemle tavsiyemiz gerçeğe aykırı bilgiler barındıran bu bordroları imzalamayın, puantajlara gerçek çalışma saatlerinizi elle yazarak giriş yapıp imzalayın, buna engel olunursa imza atmayın tüm bunları da yapamıyorsanız “İhtirazi kayıtlıdır” yazarak imza atın ve mutlaka bu belgelerin bir fotoğrafını çekin.
Özellikle Corona Virus Covid-19 Pandemisi sebebiyle sokağa çıkış kısıtlamaları, sağlık tedbirleri derken insanların markete giderek alışveriş yapma alışkanlığı sekteye uğramıştır. Ancak kar odaklı ekonomik düzen hemen bir çözüm üretmiş ve online alışveriş ile kapıya hizmet uygulamaları baş göstermiştir. Neredeyse her zincir market bu uygulamaya geçmiş ve satışları patlama yapmıştır.
Ancak bu düzen için yeni personel ya hiç alınmamış ya da az sayıda personel alınarak tüm yük mevcut çalışana yüklenmiştir. Görev tanımı market içinde kendisine verilen iş olan personel bir de elinde sipariş yükleri ile insanların evlerine sipariş taşır olmuştur. Market içi görev koşulları zaten ağır olan personel bir de sipariş hazırlama, paketleme ve taşıma işleriyle muhatap olmaktadır.
Müşteri markette kendisi gelip alışveriş yapsa alacağı ürünleri kendisi seçer, poşetini ya da aracını kendisi taşır, ödemesini yapar siparişini de kendisi alır çıkar. Ancak online sipariş ile eve teslim yapısına geçince hem mağazaya gelen müşteri ile ilgilenen personel bir yandan da koştur koştur mağazaya gelmeyen müşterinin kendisinin yapacağı işleri de yapıp siparişi teslime çıkmaktadır. Bu çalışma modeli iş koşullarının ağırlaşması, kötüleşmesi ve işçi aleyhine esaslı değişikliği demektir. Bu yönde İş Kanunu Madde 22 hükümleri gereği işçinin yazılı onayı alınması şarttır.
Zincir marketlerde diğer sorunlara ek bir de baskı mobbing ve tehdit olayları baş göstermektedir. Haklarını talep eden, kıdemi biraz artan, hukuksuz talimata itiraz eden kimseler halk deyimiyle göze alınmakta ve özellikle bu personellere baskı uygulanmaktadır.
Görev dışı işler verme, verdiği işi tekrar verme, ücretsiz izne gönderme, yalnızlaştırma, sürekli denetim adı altında rahatsız etme gibi mobbing eylemleri bu personellere karşı uygulanmaktadır. Bunun yanında en çok kullanılan yöntemlerden birisi de tehdit. Personele sayımda bir hatanı buluruz elbet, senin adını hırsıza çıkarırız, hiçbir yerde is bulamazsın, kasada açık çıkacak, ürünü okutmadan sattın deriz, satın aldığın ürünün parasını vermedin deriz, envanter hatalı tutulmuş şirket zararı var deriz gibi tehditler kullanılarak istifa vermeleri sağlanmaktadır ya da gerçekten bu iftiralar kullanılarak isten çıkarmalar sağlanmaktadır. Yine burada amaç işçinin kıdemi artmasın tazminatı da çok birikmeden tazminatsız yollayalım İŞKUR destekli elemanlar zaten gelir.
Yine personel azlığı sebebiyle her personel neredeyse her işi yapmaktadır. Bakıldığında görüntüde adı müdür olan bir personel bile kasaya bakmakta, reyon düzmekte, depoda ürün taşımakta, envanter tutmakta, bir yandan personel ile ilgilenmekte, sayım yapmakta hatta temizlik dahi yapmaktadır. Daha doğru ifade ile bu işleri yapmaya mecbur bırakılmaktadır.
Adına müdür dediği personele bile bu şekilde çalışma mecburiyeti koyan zincir marketlerin diğer personellere sunduğu koşullar ise daha da kötüdür. Görev dışı işleri kabul etmek zorunda değilsiniz ancak itirazınız sonuç vermiyor ise bu sebeple de iş akdini haklı olarak feshetmeniz mümkündür.
Zincir marketlerde personellerin yaşadığı en büyük problemlerden birisi de mağaza içinde son kullanım tarihi yaklaşan ürünlerin hemen kampanya vs. adı altında satışa zorlanmasıdır.
Ürünler satılamazsa personel bu hususta baskı görmekte, hatta kendilerinin veya ailelerinin satın almasına zorlanmakta, yine de satılamazsa işçinin prim hak edişlerinden kesilmektedir.
Şüphesiz hukuka aykırı uygulamalar olsa da ekmek parası hatırına ses çıkaramayan personel yeri geldiğinde de son kullanım tarihi çok yakın ürüne imha protokolü uygulamadı diye suçlamalara maruz kalmaktadır. Bazen bu ürünlerin personel tarafından evine götürmesi istenmekte, ama göze alınmış bir personel ise bu kişi son kullanım tarihi yakın ürünü eve götürdü diye bu sefer de hırsızlıkla suçlanmaktadır.
Maddeler halinde saydığımız ve daha sayamadığımız birçok durum işçinin üzerine basarak yükselen zincir marketlerinin yapısını ortaya çıkarmaktadır. Bu marketlerin varlığı ile ilgili bir rahatsızlık söz konusu değildir, ancak kölelik esasına dayalı bir çalışma ortamına dönüşen bu yapıların derhal düzeltilmesi için gerekli müdahaleler yapılmalı ve denetim mekanizması tarafsız ve objektif olarak bu yapılar üzerinde sıkı bir denetim ağı kurulmalıdır.
İşçi açısından ise belirtecek olursak emeğinizin karşılığında ücret aldığınızı unutmamanız size hayrına para verir gibi davranmalarına müsaade etmemenizi, gerçeğe aykırı hiçbir belgeye imza atmamanızı, işler daha kötüye gideceğini hissediyorsanız hem de burada ruh sağlığınızı daha fazla bozmadan gerekirse iş akdini haklı sebeplerle feshetmenizi tavsiye ederiz.
Bekleyip de sizi tuzağa düşürmeleriyle karşılaşmaktansa yasal yollara başvuru yapıp bir müddet issiz kalmak daha faydanızadır. Gerek çalışma sırasında gerekse de iş akdini sona erdirirken mutlaka işçi avukatı ile birlikte hareket etmenizi önemle tavsiye ederiz.
Saygılarımla …