Feleğin Çemberinden Geçtiniz Mi?

Görmüş geçirmiş insanlar için “feleğin çemberinden geçmiş” deriz. Peki, nedir acaba bu feleğin çemberi ?

Felek gök, zaman, ecel, dünya gibi çeşitli anlamları olan Arapça bir sözcük. Farsça kökenli çember kelimesi ise bildiğiniz üzere halka demek, yani bir döngüsellik ifade ediyor. Gök cisimlerinin dairesel olduğunu biliyoruz. Peki ya zaman?

Tarih Tekerrür Ediyor mu?

“Tarih tekerrürden ibarettir” denir, bu ifade zaman içinde gerçekleşen olayların belli paternlerle birbirini tekrar ettiğini belirtir. Antik medeniyetlerde “dairesel” tarih anlayışı vardı, yani olaylar hep bir döngüsellik içinde devrederdi, dönerdi. Darwin’in Evrim Teorisi’nin bazı sosyal bilimciler tarafından yorumlanışıyla kadim dairesel tarih anlayışı yerini “doğrusal” tarih anlayışına bıraktı. Başka bir ifade ile insanın alt bir canlı türünden insan türüne evrilmesi bir “ilerleme” olduğu için, evrimin geçerli olduğu doğada hep daha ileri formlara doğru hareket edeceğimiz anlayışı hâkim oldu.

Evrim de mi Tekerrür Ediyor?

İnsan türü primatlara göre bilişsel açıdan çok daha gelişkin fakat acaba evrim her zaman daha iyiye ya da ileriye gitmek mi demek? Biyolojide daha iyi ya da daha güçlü olanın değil, adapte olanın hayatta kaldığı düşünülürse evrimde her zaman doğrusal olarak hareket etmiyor olabiliriz. Hatta kim bilir, belki evrim de tekerrür ediyordur!

Daireyi Neden Seviyoruz?

Bir geometrik form olarak daire bizlere tamamlanmışlık duygusu veriyor. Köşeli olmayan formların insan iletişimini olumlu etkilediği yönünde çalışmalar var. Örneğin yuvarlak bir masada yapılan bir toplantıdan, dikdörtgen masada yapılan bir toplantıya göre daha uzlaşmacı sonuçlar çıkıyor. Bunun sebeb-i hikmeti nedir dersiniz?

Hepimiz Dönüyoruz!

Makrokozmosdaki cisimler hem kendi etrafında hem de cazibesine kapıldıkları başka kütlelerin etrafında dönüyor. Mikro âleme baktığımızda da atomik düzeyde elektronların çekirdek etrafında döndüğünü görüyoruz. Yani hem mikrokozmosta hem de makrokozmosta dairesel bir hareket söz konusu. Dönme eylemi âlemde asıl gibi görünüyor, belki de bu yüzden bize bu aslî hareketi anımsatan şekil olan çemberi bu kadar çok seviyoruz.

Daire: Noktanın Genleşmiş Hali

Bildiğiniz üzere nokta en küçük geometrik şekil ve teorik olarak tüm şekiller noktaların birleşmesinden oluşuyor. Bir çizgi çizmek için dahi öncelikle nokta çizmemiz gerek, yani “tüm şekiller bir nokta ile başlar” diye slogan gibi bir cümle kurabiliriz. Daire de noktaların birleşmesinden oluşuyor mu acaba? Ya da “daire noktanın kendisidir” desem bana inanır mısınız?

İnanmıyorsanız Deney Yapalım!

Sönük bir balonun üstüne kalemle bir nokta çizin ve balonu şişirin, gördüğünüz şey sizi heyecanlandırabilir! Bizim nokta, balonun şişmesiyle bir daire oluverir. Hatta balonu ne kadar çok şişirirseniz daireniz o kadar büyük olur. Peki bu nasıl gerçekleşti? Başlangıçtaki noktamız bir üçgen ya da kareye değil de neden daireye dönüştü? Burada noktanın felsefesi sahneye giriyor. Hazır mısınız?

Noktanın Sonsuzluğu

Var olan her şeyin bir şeyden ortaya çıktığı fikri hem mistik öğretilerde hem de Büyük Patlama Teorisi’nde mevcut. (Burada mistisizmle bilimi bağdaştırmaya çalışmıyorum, sadece insan zihninin çalışma biçimini ortaya koymaya çabalıyorum. Belki de buna “insan zihninin indirgemeciliği” ya da “her şeyi bir şeyle açıklama kolaycılığı” bile diyebilirsiniz, seçim sizin.)

Örneğin tasavvuf felsefesinde nokta tanrıyı ifade eder ve onun zuhuru (belirmesi, ortaya çıkması) tüm “varlık dairesini” oluşturur. Yani varlık tanrıdan başka bir şey değildir, onun görünür kılınmış halidir. Başka bir ifadeyle çokluk (tüm varlıklar) birlikten (tanrıdan) meydana gelmiştir.

Big Bang Teorisi’ne göre ise tüm evren, yüksek yoğunluk ve sıcaklığı olan “tekillik”ten meydana gelmiştir. Söz konusu tekillikte zaman ve mekân yoktur, onun patlaması ile uzay zaman oluşmuştur ve genişlemektedir. (Nitekim Hubble Teleskobu evrenin genişlemekte olduğuna dair gözlemler yapmaya devam ediyor.) Dolayısıyla teorik olarak sonsuza giden tüm evrenin, tekilliğin (s)açılımı olduğunu söylemek mümkün. Tek bir noktadan sonsuzluğa gidiş… Çok çılgınca değil mi?

Gelelim Feleğin Çemberine…

Evrende var olan tüm cisimler gibi zamanın da dairesel olduğunu fark etmiş kişi, epey bir bilgelik edinmiş olsa gerektir ve sanırım artık ona rahatlıkla “feleğin çemberinden geçmiş” diyebiliriz. Aslında bu ifade sadece hayatın sillesini yiyecek kadar çok tecrübe biriktirmiş kişiler için kullanılır. Fakat ifadedeki “çember”, deyimi bulan kişinin, burada yorumladığımız ilk anlamıyla feleğin çemberinden geçtiğini gösteriyor.

Aslında hepimiz bir çemberin içindeyiz ve her birimiz feleğin çemberinden mütemadiyen geçmekteyiz, ve bir gün hepimiz “feleğin çemberinden geçmiş” olacağız…

Not: Bu konu hakkında yazmam için bana ilham olan kurutma makinesi çemberine ve “feleğin çemberi” üzerine yaptığı sofistike konuşmasıyla uykumu kaçırarak bu yazıyı yazmama sebep olan eşime teşekkürlerimle.

Eğer bu yazı ilginizi çektiyse sıradaki yazımız sizin için geliyor: Hayatınız Anlamlı Mı?