Fetö’nün, DEVLETİ ELE GEÇİRME PLANI EMNİYET RAPORUNDA

15 Temmuz başarısız darbe girişiminden  sonra, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün (EGM) hazırladığı FETÖ raporunda örgütün bilinmeyenleri gün yüzüne çıktı. Darbe girişimi sonrasındaki soruşturmalara da rehber olan raporda yemin metinlerinden, illere göre kodlu sisteme kadar çok çarpıcı yöntemler yer alıyor. Raporda ayrıca örgütün MİT operasyonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın FETÖ’ye bağlı bir hastaneye yatırıldığı ve müdahale edileceği belirtilerek durumu Hakan Fidan’ın anlayıp müdahale ettiği belirtiliyor. Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan raporda Fethullahtcı Terör Örgütü’nün (FETÖ) kuruluşu, amaç ve hedefleri detaylıca anlatılıyor. 15Temmuz darbe girişimi sonrası oluşturulan soruşturmalarda da referans alınan EGM’nin hazırladığı 40 sayfalık raporda örgütün yapısı detaylı olarak anlatılıyor.17-25 Aralık soruşturmalarında ihbarcılar, itirafçılar ve yapılan operasyonlarda elde edilen verilerden yararlanılarak oluşturulan raporda ilginç ayrıntılar var. İddianamelerde FETÖ örgütünün il kodları ve haritalandırılması, örgüte girenlerin ettiği yemin, çalınan soruların Fetih Okutması adı altında ezberletilmesi gibi detaylar yer alıyor. Raporun giriş bölümünde FETÖ’nün kuruluş ve amacı şöyle anlatılıyor: Kuruluş yıllarından itibaren toplumun dini duygularını suistimal ederek ‘Himmet’ adı altında topladığı finans ile yurt içi/yurt dışında faaliyete geçirdiği eğitim müesseseleri üzerinden amaç ve ilkeleri doğrultusunda yetiştirdiği öğrencilerini, elde ettiği finans ve siyasi gücünü, örgütsel menfaat ve ideolojisi çerçevesinde kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm anayasal kurumlarını (yasama, yürütme, yargı erklerini) ele geçirmek, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve etkili siyasi/ ekonomik güç haline gelmek olduğu, geçmişte örgüt içinde faaliyet göstermiş kişilerin beyanlarından anlaşılmaktadır.lünmüş olup, her birisinin başında ayrı bir yetkili (imam) atanmıştır. Semt imamlarının altında o semte bağlı evlerin, ışık evlerinin imamları yer alır. Her bölgenin başında da yine bir imam (bölge imamı) vardır. Başındaki imamla beraber, bir de ‘eğitim danışmanı’ bulunmaktadır. İmam, daha çok işin finansal ayağını oluşturan esnaf sisteminin uygulanmasını sağlarken, Paralel Yapı’nın temelini oluşturan talebe kısmının başında ‘eğitim danışmanı’ bulunur.” Raporda, Türkiye’yi kapsayan beş bölgenin İstanbul, Ankara, İzmir, Gaziantep ve Erzurum olduğu, bölge imamlarının altında il imamlarının bulunduğu belirtiliyor. Büyük illerin altında en az iki “eyalet”, eyaletin en az “üç büyük bölgesi”, büyük bölgelerin ise “en az üç küçük bölgesi” olduğu belirtilen raporda, imamların “işin para kısmından” sorumlu olduklarına işaret edildi. “Ast-üst ilişkisinin, askeri hiyerarşiden daha sistemli” olduğu vurgulanan raporda, toplanan paralar için makbuz verilmediği belirtildi. Raporda, “Örgütün legal görünümlü eğitim, finans, medya gibi faaliyetlerinden sorumlu imamlar ile illegal yapılanmalardan sorumlu imamları arasında geçişlerin yaşanabildiği, eğitim alanında faaliyet gösteren bir imamın, zamanla kamu kurumlarından sorumlu olmasının veya illegal alanda görevli bir il imamının medya faaliyetlerinde görevlendirilmesinin mümkün olduğu” kaydedildi. Raporda, “Örgütün İstihbarat Ağı ve Arşivi” başlığı altında şunlar kaydedildi: FETÖ/PDY; Mülkiye, MİT, TSK ve Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde örgütlenerek, ‘güvenlik bürokrasisi’ ve ‘istihbarat’ alanında bir ağ oluşturma yoluna gitmiştir.bölümünde, şunlar kaydedildi:Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)’ isimli yapılanmanın, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1 ve 7’nci maddelerinde ifade edilen Anayasa’da belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla kurulmuş terör örgütü niteliğinde örgütlü yapıya sahip bir örgütlenme olduğu kanaati oluşmuş ise de “cebir ve şiddet” başlığı altında ifade edilebilecek faaliyetler dikkate alındığında; soruşturmanın tamamına ve ele geçirilen delillerin tümüne vakıf olan Cumhuriyet Başsavcılığımızca cebir ve şiddete ilişkin verilerin bu unsurunun gerçekleşmemesi olarak göz önüne alınıp değerlendirilmesi ile 3713 sayılı kanunun tanımladığı “terör örgütü” niteliklerinin tamamlanacağı ve soruşturma konusu yapının “terör örgütü” olarak nitelendirilebileceği değerlendirilmektedir denilmektedir.