Fransız İhtilali

Bir pazar günü tavan arasında barınan, çocuklarının açlıktan ağlamalarıyla, bağırmalarla kalkan ana, büyük binanın merdivenlerini birer ikişer aşarak fırına doğru koşuyor. Merdivenleri inerken kıtlık dedikodusu alanı hizmetçilerle konuşuyor ; hasbihalde bulunuyor.  Fırının önüne geldiği zaman orada, kendisi gibi çocuklarının açlığı ile acı çeken birçok analara rastlıyor. Burada bir okka ekmek alabilmek için akşamlara kadar sıra beklemek lazım. Fakat neden beklemeli ? Soylular, asıl bu felaketlere sebep olanlar rahat içinde yaşarlarken, fakir halk bu acılara neden maruz kalsın? Sıkıntıyı asıl onlar soylular çekmemeli mi? Fırınında bekleyen kadınlar bu soruyu. Sıkıntıyı asıl onlar çekmemeli mi? Fırının önünde bekleyen kadınlar bu soruyu  boyuna birbirine soruyorlar ve dedikodu gittikçe artıyor; Sesler gittikçe yükseliyor :

Ey analar ne duruyoruz ?

Haydi Versay’a.

Orada ne yapacağız ?

Hakkımızı arayacağız.

Sesler daha fazla yükseliyor.  Müthiş kalabalık hareket halindedir.  Sesler Korkunç velvele halini alıyor. Kalabalığın başına Maillard adında bir mubahtir geçiyor.  ’Ne duruyoruz, yürüyelim’ sesleri yükseliyor. Elleri baltalı, mızraklı bıçaklı, topuzlu kadınlar vahşi bağrışmalarla Versay’a  doğru ilerliyorlar. ‘Kadınlar kadar cesur olunuz…’ sesleriyle yollardaki de beraber sürüklüyorlar. Bu kalabalık Versay, önünde duruyor. İş ciddidir. Saray hassa alayının muhafazası altında bulunuyor. Süngülü neferler her tarafı çevirmiş tüfek gelde dolaşıyorlar. Topların ağızları bu arzu edilmeyen ziyaretçilere çevrilmiştir. Nerede ise ateş açacaklar ve süngüler işlemeye başlayacak ! Yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyor… Kalabalık gittikçe sarayı sarıyor. Askerlerin yanı başına ne kadar sokuluyor. Saçları yağmurdan enselerine, yüzlerine yapışan azgın kadınlar ve onlara katılan erkekler kendilerine saldırı durumuna  geçen askerlerle alay ediyorlar, onları ıslığa tutuyorlar. Ve hep biir ağızdan : ‘Kralı görmek istiyoruz. Açız. Ekmek istiyoruz…’ Feryatları göklere dayanıyor. Kral namına söz söylemeye gelenlere; Çok laf istemiyoruz ! Açız ! Ekmek istiyoruz ! Anlaşıldı mı ?’ Cevabı veriliyor.  Yağmur yağıyor… Ahali sırılsıklam bir halde…

Gürültü göklere çıkıyor. Nihayet kral kraliçe ve  veliaht halk ile Paris’e gitmeye razı oluyorlar. Arabalarıyla girince halk etraflarını çeviriyor. Araba yavaş yavaş yürüyor. Oracıkta, hemencecik bestelenmiş bir halk şarkısı başlıyor : ‘Ekmekçiyi, karısını, çırağını yakaladık !’ Bir taraftan da parmakla araba gösterilerek şarkının mevzuları anlatılmak isteniyor. Yağmur yağıyor… Fakat halk artık buna aldırış etmiyor. O bestelediği şarkıyı söyleye söyleye Paris’e doğru yola çıkıyor.  Bir aralık, kadınlar arabada kraliçenin yanına sokuluyorlar ve: ‘Bizim sevgili kraliçemiz, biz aç aldık, senelerden beri biz hiç aramadınız. Bir daha bizi bırakıp kaçmayınız. Bize bakınız. Biz de sizi sevelim. Başımızda tutalım olmaz mı? Diye hasbihalde bulunuyorlardı. (1) İtalyan tarihçi Guglielmo Ferrero’ya göre Fransız İhtilali’ni başaranların sayısı iki yüzü geçmez. Bence bu bile fazladır. Bu sayı 2 – 3 kişiye indirilebilir. Mirabeau’nun ilk meclisteki meşhur nutku, kıvılcımı tutuşturmaya kafi geldi.  Mirabeau’nun, kralın meclisin dağılmasını emrettiğini bildiren elçiye : Gidiniz efendinize deyiniz ki, biz burada milletin iradesiyle bulunuyoruz. Ve bizi ancak buradan ancak süngü kuvvetiyle çıkarabilirler !’ Tarzındaki beyan meclisi dağılmaktan kurtarılmış ve ihtilal başlamıştı. Artık meclis kraıl değil ihtilalin gereksinimlerini dinliyordu. Kralın otoritesi baş aşağı edilmişti. Başlayan yangını iki yüz değil bence 2 kişi idare etti. Bunlar Danton ve Robespierre idi denilebilir. Danton, bir nutku ile Fransa’yı tehlikeden kurtaracak kadar etkili oluyordu. Mesela ‘Vatanın düşmanlarını yenmek için ; cesaret, cesaret, cesaret daimi cesaret !’ diye haykırması milleti ayağa kaldırmaya yetiyordu. O kadar ki Robespierre, Danton’u öldürünce ihtilal topalladı. Robespierre de ölünce iki ayaktan yoksun olan ihtilal düştü. Yerini imparatorluğa bıraktı. Bunun işaret etmek istediğimiz nokta şudur ki : Danton ve Robespierre  feregat bakımından birer örnektirler. (2)

Kaynak : Mahmut Esat Bozkurt, Atatürk İhtilali, Mavi Gök Yayınları, İşte Size 1789 Fransız İhtilali’nden Kısaltılmış  Bir Parça , Sayfa 131.
Mahmut Esat Bozkurt, Atatürk İhtilali, Mavi Gök Yayınları, 1789 Fransız Büyük İhtilali, Sayfa 72.