Değerli okurlarımız, kadın hastalıkları ve doğum uzmanımız Dr. Tülay Egeli bu yazısında, siz hamile olan veya olacak anne adayları mıza ve baba adayları mız için, yürüyeceğiniz bu kutsal ve eşsiz yolda, rehberlik etmek amacıyla, gebelik öncesi konusunda, değerli bilgilerini ve tavsiyelerini, sizlerle paylaşmak amacıyla yazmıştır.
Sevgili anne ve baba adayları, bu bebeği ikiniz de istiyor musunuz? Bu karar, sizlere ilerde paylaşmanız gereken önemli bir sorumluluğu getirmektedir. Bir bebeğin fizyolojik gelişimi , bebeğin biyolojik gelişimi, anne karnında yol alırken, psikolojik doğumunun da kilometre taşları anne karnında döşenmeye başlar. Bundan dolayı, bir bebeğe sahip olma kararı, ikinizin de birlikte alacağı, ortak bir karar olmalıdır.
Sizlerin bebeği isteyip istememeniz, yani ekonomik, psikolojik, bedensel ve sosyal yönlerden, bu bebeğin dünyaya gelmesi ne hazırlıklı olup olmamanız, hamilelikten itibaren önemlidir. Unutmayın ki, annenin duyguları ve çevresinin etkisi sonucu, hissettikleri, bebeğin gelişimi için önemli olacaktır. Sonuçta anne adayı , ne sebeple olursa olsun olumsuz duygulara sahipse, bebeği doğurma konusunda bile kararsızlık yaşıyorsa, ya da çevresi çocuğu istemiyorsa, bu olumsuz duygular bebeği de olumsuz etkileyecektir.
Bazı çalışmalar, gebelik boyunca , istenmeyen bebeklerin, daha düşük kilolu oldukları, daha fazla tıbbi yardıma ihtiyaç duydukları, psikolojik ve sosyal gelişimlerinde sorunlar yaşadıklarını ortaya koymuştur.
İlişkiniz uyumlu mu? Bebek sahibi olmadan önce, bebeğin gelişimi nde ,sizlerin arasındaki ilişkinin önemli bir rolü olduğunu unutmayın. Evliliğinizin de bebeğe hazır olması önemlidir. Hamilelik dönemi nden başlayarak, anne – babanın birbirlerine destek olmaları, işbirliği içinde olan, bir aileye doğacak bebeği, olumlu yönde etkileyecektir. İşte bu nedenlerden dolayı, evlenir evlenmez çocuk sahibi olmak , birbirini henüz tanımamış eşler için, erken bir karar olabilir.
Bazen de, sorunlu evliliklerin, bir bebeğin doğumuyla düzeltebileceği düşünülür. Aslında bu ağır ve önemli sorumluluk, en iyi giden ilişkilerde bile gerginlikler yaratabilirken, sorunlu giden ilişkilerde ise bebeğin doğmas ı, sorunun hızla büyümesine yol açabilir. Bebeğin en temel gereksinimi, sizlerin yarattığı,SEVGİ VE GÜVENE dayalı huzurlu bir aile ortamıdır. Gebelik öncesi.
İletişim , iki insan birbirinin farkına vardığı anda başlar. Ailede her an iletişim var. Sözlü (açık) ve sözsüz (örtük), konuşurken veya davranırken, neyi,nasıl söylediğinizin anlamı olduğu gibi, konuşmazsanız, neyi söylemediğiniz ve neden sustuğunuzun da bir anlamı var.
Bütün bunlar iletişim biçiminizdir. Yüz ifadeniz, ses tonunuz, sessizliğinizin süresi, giyinişiniz, el,kol hareketleriniz, dokunuş tarzınız ya da hiç dokunmayışınız, ne kadar yakın ya da ne kadar uzak durduğunuz, hepsinin bir anlamı var. Bu iletişimde, sorun saydıklarınıza, çözüm odaklı mı, sorun odaklı mı yaklaştığınız, iletişimi sağlayan biçiminiz, iletişim bilincinizle yakından alakalı.
İki insan birbirinin farkına varınca iletişim başlar dedik.Birbirinin tanıdığı olan insanlar arasındaki iletişime ilişki deriz.Yakın ve önemli ilişkilerde, insanlar birbirine tanıklık eder. Özellikle evlilik, aile ortamında, eşler, anne – çocuk, baba-çocuk, birbirlerinin en önemli tanığı olurlar. Ve ilişkinin, iletişimde, sözlü ve sözsüz, altı tanıklık boyutunu nasıl deneyimledikleri, ilişkilerini sürekli etkiler. İlişkinin sağlıklı yada sorunlu olması da, bu tanıklık boyutlarının bilinmesi, yaşanması ya da yaşanmamasında yatar.
ÖNEMSENME / UMURSANMA – ilişkide ne kadar önemseniyorum.
KABUL EDİLME : İlişkide ötekileştirilmeden, olduğum gibi kabul ediliyor muyum ?
DEĞER VERİLME : ilişkide kendim olarak yeri doldurulamaz biri olarak görülüyor muyum ?
SEVİLMEYE DEĞER OLMA : İlişkide gelişmem ve mutlu olmam için zaman ve emek vermeye değer miyim ?
GÜVENİLME : İlişkide öğrenebilen, yapabilen, güvenilir biri olarak görülüyor muyum ?
HEM İLGİLİ HEM SAYGIYA DEĞER OLMA : İlişkide ilgi gösterilip, bizden biri olarak kabul görürken, bir birey olarak, sınırlarıma saygı gösteriliyor mu?
İşte yeni doğmuş bir bebek , doğumundan hemen sonra, ailenin bir tanıklık ortamı olduğunu hissediyor. Ve sezgileriyle anılar oluşturmaya başlıyor. Anne – baba, bu bebek için, güçlü tanıklar olduklarının farkındalar mı? Sağlıklı ailelerde, eşlerin birbirleri için ve anne – baba olarak çocukları için, tanıklık bilinci yüksek ve işlevseldir. Çocuk büyürken, her daim varlığının onaylanmasını, şimdi ve burada ilkesi ile,sevgi ve güven duygusunu hissetmek ister. (Gebelik Öncesi)
Evlilik , sadece bir kadın, erkek ilişkisi değildir. Evlilik, bir insan – kadın ve insan – erkeğin, yaşamı paylaşmak adına bir araya gelmesidir. Bazı geleneklerde, evliliğe sadece kadın – erkek ilişkisi olarak bakma eğilimi vardır .Böyle bir bakış açısı insan – insana ilişkiyi geri planda tutar. Ve bu anlayışla kurulan evliliklerde, kadın ve erkeğin her ikisinin de insan yönü, zaman içinde ihmal edilip, yalnızlaşır. İnsan yönü yalnız kalmış insan, ister kadın, ister erkek olsun mutlu olamaz.
Evliliğin içi tam dolmamış, bir yönü eksik kalmış olur. İNSAN – KADIN VE İNSAN – ERKEK evliliği içine doğan bir çocuk şanslıdır. Önünde her gün gördüğü, sağlıklı işleyen, işbirliği içinde yaşayan bir ilişki vardır.
Çocuğun, kendini güvende, sevilen, değerli hissettirilen, saygı duyulan, sınırları korunan, güvenilen, varlığı onaylanan, kendini ifade etmesine özen gösterilen, güvenilen, özgür bir birey olarak büyüyebilmesi için, anne – babayı sağlıklı bir ilişki içinde görmesi önemlidir. Bu onların, kendi ilişkilerine odaklanıp, çocuklarını ihmal ettikleri anlamına gelmez. Önemli olan ebeveynlerin, kendi sağlıklı ilişkileriyle, çocuklar için sevginin, özgür olduğu bir ortam yaratmalarıdır.
Evlilikte ilişkinin sağlıklı olması önemlidir. İlişkinin sağlıklı olmasının koşulları nelerdir? Bir insanın, bir başkasıyla sağlıklı ilişki kurabilmesi için, önce kendiyle sağlıklı ilişki kurabilmesi gerekir. Kendiyle sağlıklı ilişki kurabilen insan kendini gerçekçi olarak değerlendirebilir ve ilişkilerinde öyle görünmekten kaçınmaz.
Gerçekçi kadın ve erkeğin evliliğinde – mış gibilik olmaz . Eşler birbirine olduğundan farklı görünmeye çalışmaz . Bazı yerleşmiş toplumsal kalıplar döngüsünde, ilişkideki döngüyü, kontrolü sürekli elinde tutmak, korkan – korkutan şemasında dengeyi güç üzerinden yaşayan ailelerde, bu kadın ya da erkek için geçerli olabilir, yani görünüşü yetişkin ama içi olgunlaşmamış gibi, yetişkinlerin dünyasında sağlıklı çocuk yetiştirilemez.
Sağlıklı bir toplum olarak gelişebilmemizin temeli, sağlıklı çocuklar yetiştirebileceğimiz, insan – kadın ve insan – erkeğin, insan – insana konuşabildiği, evlilikler ve ailelerdir. Hem kadının hem erkeğin, insan olma yolunda bir yolculuk yapması gerekir. Ve bu yolculuk çocuklukta başlar, yolculuğun temelleri çocuklukta atılır.
Etkili ve verimli, insan ilişkileri için, insan doğasını tanımak ve bu konuda sürekli merak eden ,araştıran, sorgulayan ve öğrenen olmak önemlidir. İnsanın, ilişki içinde, iletişimde olduğu sosyal çevre ve toplumun gözünden kendine biçtiği rolleri, kimlikleri, bir de kendi özünden , kendi gözünden, kendine tuttuğu bir aynası vardır.
Bu özde, kendini gözleyen yapısıyla, önemsenecek, olduğu gibi kabul edilecek, değer verilecek, güvenilecek, sevilmeye layık bir insan mıyım diye kendini sorgular. Her insan mahrem dünyasında, bunu ancak kendisi bilebilir. Bazı insanlar, bu konuda, duyarlı bir bilinç geliştirmişlerdir. Onlar için, ilk toplumun ne dediği değil, kendi özünün ne dediği önemlidir.
Bazı insanlar, kimliklerini sosyal etiketler üzerinden kurarlar ve özleriyle ilgili bir bilinç geliştiremezler. Bu aileler, toplumda var olmayı önemser, çocuklarını büyütürken, çocuklarının duygusal ihtiyaçlarından ziyade, davranışlarını düzeltmek için uğraşırlar. Bu aile yapılarında, korku,kaygı, öfke ve güç üzerinden iletişim sağlanır.
Korkuyla, sürekli denetlenerek, dayatılarak, sadece davranış üzerinden büyütülen çocuk, sinsiliği ve kurnazca aldatmayı öğrenir. Oysa insanın iki doğası , toplumsal ve bireysel özü, bir kuşun iki kanadı gibi, bir faytonu çeken iki at gibi dengeli ve yan yana koşmalıdır. Sevgi, güven ve şükür dolu bir yaşam için, hem özümüzde, hem toplumda var olmalıyız.
Kendi özümüzde, yaşamına yön ve anlam verecek iyi ve doğruları keşfedip, içimize sindirmek, sonra bu değerlerle tutarlı olarak, bütünlük içinde yaşamak, sürekli kendi tanıklığın içinde kendine hesap vererek, anne – babalık yapmak için özümüzle sürekli bağlantıda olmalıyız.
Anne, baba olarak başarılı olabilecek miyim? İyi bir anne – baba olabilecek miyim? gibi birçok soru aklınıza takılıyor kaygılarınız, korkularınız, endişelerinizle, uçsuz ,bucaksız bir okyanusta kayboluyor gibi hissediyor olabilirsiniz. Derin bir nefes alın. Yapacağınız şey basit: ELİNİZDEN GELENİN EN İYİSİNİ YAPMAYA karar verin. Hepsi o kadar. Kaygıya verecek zaman ve enerjiniz yok.
Hayat; yaşayıp deneyimlemek,
Deneyimlerden öğrenip, gelişmek,
Öğrendiklerinle, elinden gelenin en iyisini, coşkuyla, şevkle yapmak
Yeni deneyimler kazanmak ve
Elimden gelenin en iyisini yapmaya gayret ediyorum duygusunu sürdürmek içindir.
Savaşçı, önce kendi niyetini ,güdülerinin, isteklerinin farkına vararak işe başlar.
Kızılderili bilge DON Juan, ‘Savaşçının en büyük gücü, niyetinin saflığındadır’ der.
Gebelik Öncesi.