Gelişmekte Olan Yeni DMD Terapötik Yaklaşımlar

DMD hastalığının tedavisi için geliştirilmekte olan yeni yöntemler bir makalede özetleniyor:

Duchenne müsküler distrofi (DMD) hastalığının tedavisi için geliştirilmekte olan tedavi yöntemleri ile ilgili bir güncelleme makalesi, kısa bir süre önce Pharmacotherapy adlı bilimsel dergide yayınlanmıştır.

Advances in the treatment of Duchenne muscular dystrophy: New and emerging pharmacotherapies ,” adlı makalede, DMD hastalığının tedavisi için geliştirilmekte olan son tedavi yöntemlerinin bir özeti sunulmaktadır.

Bunlar DNA’daki “dur” sinyalinin atlanması, ekson atlama, ve ütrofin modülasyonu gibi, hastalıkta eksik olan distrofin proteinini yerine koymaya yönelik tedaviler, ve distrofin protein eksikliğinin neden olduğu kas dokusundaki zararlara engel olunması veya bunların onarılması için geliştirilen tedavilerdir.

Günümüzde, DMD’nin tedavisinde rutin olarak kullanılan tek standart yöntem korktikosteroid tedavisidir. Ancak bu bir destek tedavisidir ve yalnızca hastalığın belirtilerini geciktirmeyi amaçlamaktadır.

Makalenin yazarlarından Andrea Reinig, ve Denver Kolorado’daki Regis Üniversitesi Rueckert-Hartman Sağlık Çalışanları Koleji , Eczacılık Okulundaki çalışma arkadaşlarına göre “Güvenli ve etkili farmakolojik tedavi yöntemlerini artırmaya yönelik çalışmalara büyük bir ihtiyaç vardır”.

Aşağıda, gelecekte DMD’nin tedavisinde kullanılması olası tedavi yöntemlerinin bir özeti sunulmuştur:

“Dur” sinyalinin atlanmasını sağlayan ilaçlar

Distrofin geninde, olması gerekenden önce yer alan “dur” sinyalinin sebep olduğu DMD hastalığını tedavi etmek için, ki bu mutasyon türü DMD hastalarının %10’unu etkilemektedir, araştırılmakta olan temel iki molekül vardır.

Bunlar, gentamisin ve ataluren gibi aminoglikozid antibiyotiklerdir. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar, bu maddelerin distrofin proteininin üretimini artırdığını göstermiştir. Ancak insanlar üzerinde yapılan klinik çalışmalar daha az umut verici olmuştur. Her iki maddenin de etkinliği, halen devam etmekte olan klinik çalışmalarla araştırılmaktadır.

Ataluren, Translarna adi ile, Avrupa Birliği ülkeleri dahil, dünyanın bazı ülkelerinde DMD’nin tedavisinde kullanılmak üzere onaylanmıştır. Ancak klinik çalışmalar halen devam etmektedir. Makalenin yazarlarına göre, bu klinik çalışmalardan anlamlı sonuçlar alınmadığı sürece, Amerikan Gıda ve İlaç Kurumu (AGI)’nun ataluren’i onaylanması pek mümkün görünmemektedir.

Ekson atlanmasını sağlayan ilaçlar

Mutasyonların sebep olduğu distrofin genindeki okuma hatalarını yerine getirmek üzere 51. eksonu atlamaya yönelik geliştirilen iki ana ilaç vardır. Bu tedavi yöntemi, vücut tarafından kısmen görev yapan, daha küçük bir protein üretimini sağlamayı amaçlamaktadır. Böyle bir proteinin varlığı, distrofin proteininin hiç olmamasına oranla çok data olumlu klinik sonuçlarla ilişkilendirilmiştir.

Bu ilaçlar Exondys 51 (eteplirsen) ve drisapersen’dir ve DMD hastalarının yaklaşık %14’ünü tedavi etmekte kullanılabilir. Exondys 51, AGI tarafından, yeni bir etkinlik çalışmasının yürütülmesi şartıyla, Eylül 2016 tarihinde onaylanmıştır. Ancak drisapersen’in etkinliğini ispatlayan klinik çalışmalar sonuçsuz kalınca, ilaç ile ilgili klinik çalışmalar durdurulmuştur.

Distrofin geninin başka yerlerindeki mutasyonların sebep olduğu DMD hastalıklarının tedavisi için de başka eksonları atlayan ilaçlarla ilgili klinik çalışmalar devam etmektedir.

Ütrofin modülatörleri

Vücutta, distrofine benzeyen, ütrofin adlı başka bir proteinin üretimini artırmaya yönelik olan Ezutromin adlı diğer bir potansiyel ilacın yararı ise erken klinik çalışmalarla kanıtlanmıştır. Vücutta doğal olarak bulunan ve distrofin proteinine %80 benzerlik gösteren bu proteinin kaslarda eksik olan distrofin proteininin görevini üstlenebileceği umulmaktadır. Ezutromin’in yararını test eden erken klinik çalışmalar olumlu sonuçlar vermiştir. Bu konuda yürütülmekte olan 2. aşamabir klinik çalışma ( NCT02858362 ) halen DMD hastalarını kabul etmektedir.

Semptomatik ilaçlar

Bunlar, hastalığa sebep olan genetik bozukluğun düzeltilmesine yönelik olmayıp, hastalığın belirtilerini hafifletilmesini amaçlamaktadır. Bunlar arasında metformin ve L-arjinin veya metformin ve L-sitrulin; kreatin +/- glütamin; ve heparin yer almaktadır. Bu ilaçlarkasların zarar görmesini engellemeyi amaçlamaktadır.

İdebenon ve vamorolon (VBP15)’nin amacı ise enflamasyonu azaltmaktır. Miyostatin inhibitörlerinin ve GCSF’nin amacı dakas yenilenmesini hızlandırmaktır. PDE-5 inhibitörleri kaslara giden kan akışınıartırmakta ve FG30-19 de kas hücreleri arasında zararlı bağ dokusu oluşumunu durdurmaktır.

Bu ilaçların etkisi halen per çok klinik çalışma ile araştırılmaktadır. Bu çalışmaların bazıları olumlu sonuçlar verirken bazıları da olumsuz sonuç vermiştir ve dolayısıyla daha fazla araştırma gerektirmektedir.

Makalenin yazarları, DMD’ye bağlı hastalık ve ölüm oranını azaltmaya yönelik farmakolojik çalışmaların devam etmesinin son derece önemli olduğunu vurgulamaktadırlar. “Son bir kaç yılda elde edilen farmakolojik ilerlemeler, yakın gelecekte hastaların kullanımına sunulabilecek yeni tedavi yöntemlerinin ortaya çıkabileceği yönünde iyimser olunabilmesini sağlamaktadır,” demişlerdir.