Germiyan kelimesi Türk boylarından birisine mensup bir aşiret adı iken sonradan bir aile ile bu beyliğe alem olmuştur.
İlk defa Anadolu’da Malatya taraflarında gördüğümüz Germiyan Türkmenleri’nin Harezm hükümdarı Celâlüddin Mengüberti ile gelerek sonradan Selçukilerin hizmetine girdiklerini zannediyoruz. On üçüncü asır ortalarına doğru İkinci Giyasüddin Keyhüsrev zamanındaki Baba İshak isyanında Muzafferüddin Alişir’in bunlara karşı çıkarak mağlup olduğu Selçuknâmede görülüyor. Yine Selçuk beyleri olarak tanıdığımız Kerimüddin Alişir belki yukarıda adı geçen Muzafferüddin’in oğludur.
Germiyan aşiretinin hangi tarihte Selçukilerin batı hududuna yerleştiklerini bilmiyoruz; fakat 1276’dan evvel Germiyan aşiretini Kütahya ve havalisinde görmekteyiz ki Üçüncü Giyasüddin Keyhusrev zamanıdır.
676 H. / 1277 M. deki Cimri Hadisesinde Germiyan Türkleri bunu yakalayarak Giyasüddin Keyhusrev’e teslim etmişlerdir. 1283 de Üçüncü Giyasüddin’in katli üzerine Giyasüddin taraftan oldukları zannedilen Germiyanlıların yeni hükümdar İkinci Giyasüddin Mesud ile mücadelelerini Selçuknâmede görüyoruz; bu mücadelelerde Denizli (Ladik) ve havalisi Germiyanhlarla Selçukiler arasında mücadele sahası olmuştur.
XIII. yüzyıl asır sonlarında 699 H. ] 1299 M. de ve Üçüncü Alâüddin Keykubad zamanında Ankara’da Selçuk Emiri olarak gördüğümüz Yakub bin Alişir ihtimal ki Kerimüddin Alişir’in oğludur. Bunun mıntıkasına ki Kırşehir’de dahildir Yakub ili denilmiştir Mesalik-ül-ebsar Yakub Bey, Selçukilerin son zamanlarında ve on dördüncü asır başlarında Germiyan beyliğini kurmuş ve İlhanilerin yüksek hâkimiyetini tanıyarak diğer Anadolu beyleri gibi İlhanilerin hazinesine senevî bir vergi vermiştir. Bunun beyliği belki ikinci defa Selçuk hükümdarı olan İkinci Giyasüddin Mesud zamanındadır (1302).
Yakub bin Alişir Karamanoğullarından sonra Anadolu beylerinin en kuvvetlilerindendi. Mükemmel ve talimli bir askerî kuvvete sahip olmasından dolayı diğer komşu beylikler kendisinden çekinirlerdi. Cami-üd-Düvel kaydına göre Baş şehri olan Kütahya’dan başka Tavşanlı, Gediz, Eğrigöz (Emed) Simav, Eşme, Kula, Sirke ve Selendi, Güre, Banaz, Işıklı, Baklan, Honaz, Dazkırı, Geyikler, Şeyhler, Denizli, Gököyük, Çarşamba ve diğer bazı şehirler Germiyan beyliğine tabidir.
Yakub Bin Alişir 1305’de Menderes nehri kenarında Tripolis şehrini almış Angir (Kilise köy)’i zabtetmiş bunu müteakip Filadelfiya (Alaşehir)’yı muhasara etmiş ise de Bizans İmparatoru’nun yardıma çağırdığı Katalanlar’ın Anadolu’ya geçip Yakub Bey’i mağlup etmeleri üzerine burası kurtarılmıştır; fakat Yakub bey daha sonra Filadelfiya’yı sıkıştırarak senede muayyen bir cizyeye bağlamıştır.
Sultan-ül-Germiyaniyye Çelebi-i âzam unvanını alan Yakub Bey kendi subaşılarından yani askerî kumandanlarından olan Aydınoğlu Mehmed Bey’i Batı Anadolu’ya sevk etmiş ve Mehmed Bey Birgi, Ayasolug (Selçuk) ve havalisini elde ederek daha sonra buralarda bir beylik kurmuştur.
1314’de İlhanilerin beylerbeyi Emir Çoban, Anadolu beylerinin itaatlerini temin etmek üzere Anadolu’ya geldiği zaman Yakub Bey ona rabıtasını bildirmiştir. Mevlâna’nın torunu ve Sultan Veled’in oğlu Ulu Arif Çelebi 1312 ile 1319 seneleri arasında Germiyan ve Denizli taraflarına gelerek Yakub Beyle görüşmüştür.
Birinci Yakub Bey zamanında Anadolu beylerini ortadan kaldırmak isteyen İlhanilerin Anadolu valisi Demirtaş, Eşref ve Hamid beyliklerini zabt ve hükümdarlarını öldürdükten sonra kendisi Denizli’yi ve emirlerinden Eredna’yı da Afyon Karahisar (Karahisarı Sahib)’a gönderip oralarını da almak istemiştir; Fakat Afyon Karahisar beyi Sahib Ata torununun, Yakub Beye dehaleti üzerine bunu yakalayamamış ve bu sırada Demirtaş biraderinin İlhan Ebu Said tarafından katlini duyunca geri dönmeye mecbur olduğundan tehlike atlatılmıştır (1327).
Yakub Bey’in vefatı tarihi ve kabri belli değildir; bunun 1327’den sonra öldüğü anlaşılıyor. 707 hicret senesinde isim olmayarak “Han-ı Germiyan” unvanı ve Şehr-i Germiyan denilen Kütahya’da basılmış olan sikke bu Yakup Beye ait olmalıdır.
Yakup Bey’den sonra yerine Çağşadan lâkablı oğlu Mehmed Bey geçmiştir. Babası zamanında Katalanların eline geçmiş olan Kula ile Simav Gölü’nü Rumlardan almış olduğum torunu Yakub Bey’in taş vakfiyesinden anlıyoruz. Mehmed Bey’in vefatı tarihini de bilmiyoruz.
Mehmed B ey’den sonra oğullarının büyüğü olan ve Şah Çelebi denilen Süleymanşah, Germiyan hükümdarı olmuştur. Süleymanşah’ın 1368 den evvel Germiyan beyi olduğu Denizli’deki Ulu Cami kitabesinden anlaşıldığı gibi 771 h 1269 m de hükümdarlıkta bulunduğu son zamanlarda Kütahya’da Analca mescid kitabesiyle de malüm oluyor; bu mescit kitabesinde kendisi “Sultan-ül-âzam el-Adil Şah Çelebi” diye tavsif edilmektedir.
SSüleyman Şah, Karamanlıların taarruzlarına uğrayıp Karamanoğlu’ndan kaçarak yanına gelmiş olan Hamidoğullarından Hüsameddin İlyas Bey’e yardım ederek onun Karamanlıların işgaline uğrayan yerlerini istirdat ettirmiştir.
Osmanlı hükümdarı Murad Hüdavendigar’ın kızını alan Karamanoğlu Alâüddin Bey’in taarruzundan korkan ve Karamanoğullariyle Osmanoğulları arasında kalarak memleketinin istilâ edilmesinden endişe duyan Şah Çelebi, kızını Osmanlı hükümdarının oğlu Bayezid’e vermek istemiş ve kızının çeyizi olarak da baş şehri olan Kütahya ile beraber Tavşanlı, Emed, Simav, Gediz’i terk edeceğini bildirmiştir (780 H. / 1378 M. veyahut pek de itimada şayan olmayan kayda göre 783 H. / 1381 M). Süleyman Şah’ın kızı ile Yıldırım Bayezid’in bu izdivacından Musa Çelebi doğmuştur.
Murad Hüdavendigâr Süleyman Şah’ın bu teklifi kabul edip düğün olmuş, teklif ettiği şehirleri Osmanlılara bırakan Süleyman Şah Kula’ya çekilmiş 790 H. /1388 M. de orada vefat ederek yaptırmış olduğu Gürhane Medresesi türbesine defnedilmiştir.
Süleymanşah ilim adamlarını, şairleri himaye etmiş ve namına bazı eserler tercüme olunmuştur. Kabusnâme ile Merzibannâme bunun emriyle Türkçeye çevrilmiştir. Şair Şeyh oğlu Mustafa, Hurşidnâme’sini Süleymanşah’a ithaf etmek üzere hazırladığı sırada onun vefat etmesiyle damadı olan Kütahya sancak beyi Yıldırım Bayezid’e takdim eylemiştir.
Şahçelebi’den sonra yerine oğlu İkinci Yakub Çelebi geçti. Bunun hükümdarlığından bir seneye yakın bir zaman sonra Murad Hüdavendigar Kosova muharebesinde şehit düşmüş, Yıldırım Bayezid hükümdar olmuştu. Yakub Çelebi, bundan istifade ile kız kardeşinin çeyizi olarak Osmanlılara terk edilen yerleri geri almaya başlamıştı; Rumeli’de düzeni, yoluna koyan Yıldırım Bayezid 1390’da Anadolu’ya geçerek kendisini istikbale gelen Yakub Çelebi’yi veziri Hisarbey’le beraber yakalayarak Rumeli’de İpsala kalesine hapsettikten sonra Germiyan beyliğini Osmanlı idaresine bağlamıştır (1390).
Yakub Çelebi bir yolunu bulup İpsala kalesinden kaçarak Şam’a gitmiş ve o tarihlerde Şam’a gelmiş olan Demirhan’a kendisini tanıtarak Ankara muharebesinin sonuna kadar onun yanından ayrılmamış ve 1402’de Timur tarafından bütün Germiyan memleketi Yakub Bey’e verilmiştir.
Osmanlı şehzadeleri arasındaki saltanat mücadelesinde Yakub bey. Çelebi Mehmed’in tarafını tutmuş ve bu yüzden Karamanoğlu’nun taarruzuna uğrayarak memleketleri tahrip edilmiş ve nihayet Mehmed Çelebi’nin bütün Osmanlı idaresini eline almasından sonra Çelebi’nin yüksek hâkimiyetini tanımak süretiyle beyliğini muhafaza etmiştir; Çelebi Mehmed’in vefatı ve II. Murad’ın hükümdarlığı esnasında Osmanlı nüfuzundan kurtulan Yakub Bey, erkek evlâdı olmamasından dolayı Germiyan beyliğini Sultan Murad’a vasiyet etmek üzere Edirne’ye gidip memleketine dönüşünden az sonra vefat etmiştir (832 H/ 1429 M..) Kabri Kütahya’da Gök Şadırvan denilen mescidinin mihrabı önünde olup yanında zevcesi de medfundur. Şeyhoğlu Mustafa, Şeyhi Sinan, Ahmed Dâî Germiyan sarayına mensup şairlerden olup sonradan Osmanlı sarayına intisab etmişlerdir. Şair Ahmed Dâî’nin Farsçadan Türkçeye çevirdiği Kitab-üt-tâbir isimli rüya kitabı Yakup Bey namınadır. Kütahya’da Yakup beye ( Yakup Han Çelebi ) derler.
Germiyan hükümdarlarından Birinci Yakup Bey’e Aid olduğu tahmin edilen 707 H. / 1307 M. tarihli sikkesinden başka Süleyman Şah ile II . Yakup Bey’in de sikkeleri görülmektedir. Germiyan beylerine ait Kütahya, Denizli, Kula’da cami, medrese ve türbe vardır.