Antalya Tabip Odası olarak bileşeni olduğumuz Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri Gezi Direnişinin 9. Yılı nedeniyle Attalos heykeli önünde basın açıklaması yaptı.
Gezi Direnişi’nin 9 . yılı nedeniyle bir basın açıklaması gerçekleştiren Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri, iktidarın o günden bugüne artan baskı ve uygulamalarını hatırlattı. Açıklamada, “ Gezi Umuttur, Umut Dimdik Ayakta! ” mesajı verildi.” Eylemde Onurlu Direnişimiz Gezi 9 Yaşında” ve “Geziyi Savunuyoruz Gezi Yargılanamaz” pankartları açıldı.
Gezi Umuttur, Umut Dimdik Ayakta!
İstanbul Taksim’deki Gezi Parkı’na Topçu Kışlası yapılmasına karşı başlayıp milyonlarca kişinin adalet, demokrasi, özgürlük talebinin isyanına dönüşen Gezi Direnişi 9 yaşında. 2013’te 79 kentin sokaklarının dolduğu “Her yer Taksim, her yer Direniş” sloganlarının tüm ülkede yankılandığı Haziran Direnişi, bugün hala güncel ve dimdik ayakta.
Gezi, farklı olanların birliğini, farklı olanların ortak hedeflerde birleşmesi gerektiğini anlatıyordu. Halkın örgütlü gücünün en güçlü iktidarlara rağmen asla yenilmez olduğunu gösteriyordu bize.
2013 Mayıs’ının son haftasında başlayan ve tüm Haziran ayı boyunca süren, tartışma forumlarının yapıldığı, almanın ve vermenin takas usulü yürütüldüğü, kütüphanesi, mizahi, müziği ile başka bir yaşamın mümkün olduğunu gösteriyordu bize. Toprağı, yeşili, ağacı korumak için kendiliğinden başlayan hareket, asıl olarak, AKP iktidarının Siyasal İslamcı Faşizme geçiş sürecine karşı oluşturulmuş bir barikattı. Gençlerin, kadınların, emekçi yurtsever milyonların baskı ve zorbalıklar karşısında birleşik bir karşı duruşunu simgeliyordu. Hepimiz oradaydık ve yaklaşık bir buçuk ay boyunca ülke tarihinin en demokratik en meşru direnişine tanıklık ettik.
Gezi Direnişi’nin yarattığı umut ışığının karanlık düzenlerinin sonu olacağını anlayan egemen güçler yalan, karalama ve iftiralarıyla Gezi İsyanı’nı itibarsızlaştırmaya çalışmaya devam ediyor. Öç alma mantığı ile hareket eden siyasi iktidar, hukuku siyasallaştırarak hayal ürünü iddialarla Gezi’yi yargılamaya, milyonların özgür iradesiyle örgütlediği Gezi Direnişi’ni birkaç arkadaşımızı kurban seçerek mahkûm etmeye kalkıştı. Ama bizler unutmadık, unutmayacağız da, Gezi’de yaşanan polis şiddeti hala hafızalarımızdaki yerini koruyor. Gezi boyunca polisler ya da sivil birtakım kişiler tarafından katledilen Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ahmet Atakan, Medeni Yıldırım, Ethem Sarısülük, Hasan Ferit Gedik’in katillerine ilişkin yargılamalar göstermelik yapıldı. Açılan davaların bir kısmı beraatla sonuçlanırken, kimine düşük cezalar verildi. Sanıklardan serbest kalanlarda oldu, hiç dava açılmayanlarda.
Gezi davası, Türkiye’de yargının bağımsız olmadığının, siyasi talimatların fezlekelere, fezlekelerin iddianameye, iddianamelerin karara dönüştüğünün; adil yargılanma hakkının, uluslararası hukukun, hukuk devleti ilkelerinin ihlal edildiğinin açık bir kanıtıdır. Yapılan trajikomik yargılama neticesinde hukuk yok sayılarak mahkumiyet kararları verildi. Her biri bu ülkenin onurlu ve kıymetli değerleri olan arkadaşlarımız tutuklandı.
Bizler biliyoruz ki bu tutuklamalar geleceğe dönük bir “korkutma” operasyonudur. Asıl korkan AKP iktidarının kendisidir. Çünkü toplumsal desteklerini de siyasal hegemonyasını da tümüyle kaybetti. Hızla bir çöküşe doğru ilerliyor. Bunun önüne geçmek için her türlü kötülüğü yapacağını da ilan ediyor. Baskılar, konser yasakları, Suriye’ye yeni askeri operasyon planları, SADAT üzerinden dile getirilen provokasyon ve suikast bilgileri…
Ama bilsinler ki onlar ne yaparlarsa yapsınlar, bu ülkenin ezilenleri, emekçi yurtsever insanları olarak birleşip mücadele edeceğiz ve bu ülkeyi karanlık güçlerin elinden alacağız.
Buradan iktidara bir kez daha sesleniyoruz; Arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın!
Gezi Umuttur! O umut ışığını biz hep beraber yaktık. Gezi biziz, hepimiziz! Gezi Halktır!
Yobaz tahakkümünüze, yasaklarınıza boyun eğmeyeceğiz! Şarkılarımız meydanlara, sokaklara çıkacak!
Basın açıklamasının ardından skandal bir kararla tutuklanan Gezi Davası tutsakları Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Osman Kavala, Mücella Yapıcı ve Çiğdem Mater’in mektupları okundu.