Girişimci Olmanın Bedeli

Girişimci Olmanın Bedeli

Günümüzde özellikle sosyal medyadan zengin ve başarılı girişimcilerin lüks ve heyecan verici yaşam tarzlarını gördükçe imrenebiliriz ancak girişimciliğin bir bedeli, özellikle de psikolojik bir bedeli vardır. Girişime başlamadan önce kendi işimizi istediğimiz zaman, istediğimiz saatlerde, gönlümüze göre yapacağımız gibi mutlu bir illüzyona kapılabiliriz ancak başladıktan kısa bir süre sonra gerçekle yüzleşiriz; her zamankinden çok daha uzun çalışma saatleri, hedeflere ulaşmadaki yaşanan zorluklar ve ödenen psikolojik bedeller.

Başarılı rol modellere gıpta ederiz ve girişimcilik bize oldukça cazip gelebilir ancak girişimciliğin gerçek maliyeti ortaya çıktığında o kadar da çekici olmayabilir.

California San Francisco Üniversitesi’nde araştırma doktoru olan Michael A. Freeman, 2015 yılında girişimciliğin psikolojik bedelini inceledikten sonra cesaret kırıcı sonuçlar buldu. Çalışmanın amacı, girişimciler arasında ruh sağlığı koşullarının yaygınlığını ve özelliklerini araştırmaktı. Freeman’ın 242 girişimci üzerinde yaptığı çalışma, girişimcilerin depresyon, DEHB ve bipolarite gibi koşullara ne kadar duyarlı olabileceğini ortaya çıkardı. Araştırmanın sonucuna göre katılımcı girişimcilerin %72’sinin kaygı bozukluğuna sahip olduğu ortaya çıktı ve Freeman, bu çalışmanın bulgularının girişimcilik ile ruh sağlığı koşullarıyla ilişkili birçok duygusal, bilişsel ve davranışsal farklılıklar arasında temel bir ilişki olduğunu öne sürdükleri için önemli olduğunu ifade etti.

Peki bu kadar büyük bir girişimci yüzdesi neden kaygı bozukluğu ya da akıl sağlığı sorunları yaşıyor? Girişimcilikle ortaya çıkan bu sonuçları etkileyen faktörleri ve yapılması gerekenleri incelemek gerekir:

  • Girişimciler genellikle yalnızdır

Girişimci olmak birçok yönden yalnızlık olmaktır. Serüveniniz boyunca elbette yanınızda arkadaşlarınız, aileniz ve ekibiniz vardır ancak temelde lider sizsinizdir, asıl sorumluluk sizin omuzlarınızdadır ve bu yalnız bir alan yaratabilir. Tüm endişelerin ve endişelerin yükünü tek başına üstlenirsiniz ve bu sağlıksızdır.

Yardım istemeyi öğrenmek

Eski Kongre Üyesi ve işletme profesörü Ed Zschau, “Girişimcilik, şirket kurmakla ilgili değildir. Girişimcilik hayata bir yaklaşımdır. “ demiştir.  Girişimciler zamanlarının büyük bir kısmını şirketlerinin karşılaştıkları sorunları çözerek geçirirken, bu bitmeyen stresin bir sonucu olarak ruh hallerinde ve kişisel yaşamlarında kaçınılmaz olarak yükselen sorunları görmezden gelebilir. Çözmeye çalıştıkları sorunların tek başlarına üstesinden gelmek değil gerektiğinde özgürce yardım aramaları önemlidir.

  • Sen işin değilsin

Bir Harvard Business Review (HBR) çalışmasına göre, işleriyle fazlasıyla özdeşleşen ve hayatlarını işleri etrafında tanımlayan girişimcilerin tükenmişlik yaşama olasılıkları çok daha yüksek. Bu neredeyse obsesif denebilecek tutku, girişimi kurarken ilk zamanlarda işe yaramış olsa da, zamanla aynı duygu yoğunluğunda devam etmek girişimcilerin işlerine duygusal olarak bağımlı olmalarına, hayatlarını girişimleri olmadan hayal etmekte güçlük çekmelerine iş başarıları ve zenginlikleriyle takıntı derecesinde ilgilenmelerine yol açabiliyor.

İş- yaşam dengesini kurabilmek

Girişimciler kendilerini işleriyle bu kadar özdeşleştirince dolayısıyla iş krizlerine bağlı varoluşsal krizler de yaşayabiliyorlar. Girişimleri başarısız olursa, girişimci kimliklerini de bununla birlikte kaybedebiliyorlar. İşleri bu düzeye getirmeden iş ve yaşam arasındaki dengeyi sağlamak önem arz eder. Yüksek enerjili bir girişimci olarak çalışabilmek ancak dinlenmekle mümkündür. Girişimciler genellikle kendilerini gece- gündüz demeden çalışırken bulurlar. Bu uzun süre devam ettiğinde, uyku sorunlarına yol açabilir. Harvard Tıp Fakültesi’nin 2010 yılında yaptığı bir araştırma, uykusuzluğun yaratıcılık ve yenilik gibi bilişsel işlevlerde bozulmaya yol açabileceğini göstermiştir.  İyi bir gece uykunuz varsa, daha huzurlu, daha sakin ve daha sağlıklı düşünme yeteneğine yatkın olursunuz. Yine sağlıklı kararlar vermek, sağlam psikolojiye sahip olabilmenin olmazsa olmazları egzersiz yapmaya mutlaka vakit ayırmak ve sağlıklı beslenmeyi hayat biçimi haline getirmektir.

  • Başarısızlığın da girişimcilik sürecinin bir parçası olduğunu idrak etmek

Başarısızlık aslında girişimcilik macerasının bir parçasıdır. Bir girişimci olarak bunun farkında olsanız da, başarısızlık korkusunu yenmek, ondan kurtulmak zordur.

Başarısızlık duygularınızın tetiklenmesiyle kişisel hayatınıza sızan anksiyete ve depresyon halleri işinizi raydan çıkarabilir ve ilişkilerinizi bozabilir. Başarısız olmamaya odaklanmak ya da “ne pahasına olursa olsun başarısız olmamak” yerine, küçük ya da büyük fark etmez, şimdiye kadar elde ettiğiniz başarılara odaklanın.

  • Kendinizi ilk sıraya koyun

Kendini ilk sıraya koymak kulağa bencillik gibi gelse de, bu bencillik değil kendine saygı duymaktır. Kendini gözlemleyebilmek, keşfetmek, öz farkındalığa sahip olmak, kendini zihinsel, fiziksel ya da ruhsal olarak geliştirebilmek için doğal olarak kendini ilk sıraya koymanız gerekir. Kendi içinizde bütünlük sağlayabilmek için kendi gelişiminize odaklanmanız önemlidir.

  • Önceliklerinize ve hedeflerinize odaklanın

Girişimcilikte hüsrana uğrama nedenlerinden biri de hedeflerinizden uzaklaşmaktan kaynaklanıyor. Girişimcilik zaten başlı başına zorluklarla dolu bir mücadeleyken neden bir de öncelik, değer ve hedeflerinizle eşleşmeyen şeyler üzerinde çalışarak işimizi zorlaştıralım? Temel öncelik ve hedeflerimiz dışındaki şeyler hakkında gereğinden fazla endişelenmek ve bunlara gereksiz yere odaklanmak psikolojimizi bozmakla kalmayıp, asıl yapmak istediğimiz şeyler için vakit kaybına neden oluyor. Bunun farkında olarak girişimcilik serüveninizde yol almak sizi daha odaklanmış, daha verimli, dolayısıyla daha başarılı kılacaktır.