Başbakan Yıldırım, AK Parti Dış İlişkiler Başkanlığı ve Asya Ülkeleri Siyasi Partiler Birliği ortaklığında düzenlenen, “Göç ve Mülteciler” Asya Ülkeleri Uluslararası Konferansı’nda yaptığı konuşmada, göç ve göçmenlik sorununun yöresel veya bölgesel bir mesele olmaktan çıktığını, küresel bir konu haline geldiğini vurguladı. Başbakan Binali Yıldırım, Suriye’de son 5-6 yıldır yaşanılan olayın büyük bir insanlık dramı olduğunu belirterek, “Ne yazık ki uluslararası camia, başta BM olmak üzere, gelişmiş ülkeler bu yaşanan drama, bu yaşanan vahşete karşı yapabilecekleri halde, ellerinden geldiği halde yapmıyorlar ve bu vahşete, bu insanlık suçuna bir anlamda kayıtsız kalıyorlar, seyirci kalıyorlar ama unutmayalım ki bunun vebali, bunun sorumluluğu burada müdahale edip olayları büyütmek yerine çözüm üretmeyen ülkelerdedir ve kişisel hırslar, ülke rekabetleri uğruna hayatını kaybeden on binlerce insanın vebali bu ülkelerdedir” dedi. Dünyada evinden barkından olan, vatansız yaşayan 55 milyon insanın bulunduğunu hatırlatan Başbakan Yıldırım, “Bu onlarca ülkenin nüfusundan fazladır. Yani memleketsiz, vatansız, kimliksiz göçmenlerin ülkesi, BM içinde en büyük ülkeler arasına ulaşmış bulunuyor. Hal böyle iken bu küresel kanayan yaraya kayıtsız kalmak, aslında Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi göçlerde sadece insanlar ölmüyor, yavaş yavaş insanlık ölüyor” diye konuştu. Bölgesel anlaşmazlıklar, küresel savaşlar ve karışıklıklar, küresel terörün göçün en önemli nedenini oluşturduğuna dikkati çeken Başbakan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Göç, eğer gönüllü olursa, daha iyi bir gelecek için olursa amenna ama göç zorla insanları, can kaygısıyla, mal kaygısıyla yerinden yurdundan etmek amacıyla yapılırsa, o bir insanlık suçudur. Özellikle Suriye’de son 5-6 yıldır yaşadığımız olay, büyük bir insanlık dramıdır. Ne yazık ki uluslararası camia, başta BM olmak üzere gelişmiş ülkeler bu yaşanan drama, bu yaşanan vahşete karşı yapabilecekleri halde, ellerinden geldiği halde yapmıyorlar ve bu vahşete, bu insanlık suçuna bir anlamda kayıtsız kalıyorlar, seyirci kalıyorlar ama unutmayalım ki bunun vebali, bunun sorumluluğu burada müdahale edip olayları büyütmek yerine çözüm üretmeyen ülkelerdedir ve kişisel hırslar, ülke rekabetleri uğruna hayatını kaybeden on binlerce insanın vebali bu ülkelerdedir. Bu duyarsızlık, bu aymazlık BM gibi küresel barışın, kardeşliğin teminatı olduğu düşünülen bu organizasyonun da itibarını günden güne tüketmeye devam etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘Dünya 5’ten büyük’ derken dikkati çekmek istediği nokta da budur. Eğer yanlış yapmaya ısrar edenler olursa bu yanlışa karşı 5 büyük biraderden biri yanlış olmaya devam etsin diye ısrarcı oluyorsa bu küresel barışa da kardeşliğe de asla ve asla zerre kadar katkı sağlamaz. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan bu mekanizma artık bugünün ihtiyaçlarını karşılamıyor ve 200’e yaklaşan BM üyesi bütün devletlerin iradesinden daha büyük bir irade dünya adına karar veriyor. Bu asla ve asla adil bir durum değil, mutlaka uzun süreden beri gündemde olan BM Ana Sözleşmesi’nin yenilenmesine ve günün şartlarına göre daha katılımcı bir hale getirilmesine yönelik çalışmalar artık ipe un sermeden sonuçlandırılmalıdır. Aksi halde günden güne bu sorgulama daha da artacak ve BM’ye olan güven gittikçe aşınmaya devam edecektir.” Ülkelere “gelin bu insanlık dramına ortak olun” çağrısında bulunan Başbakan Yıldırım, “Ortak olamıyorsanız hiç değilse devamının olmaması için, bu gözyaşlarının dinmesi için, bu kadar insanın günahsızca ölmesine engel olun. Sizin hükümranlığınızı, alanınızı genişletmekten daha önemli olan bölgedeki insanların hayatıdır, huzurudur, barışıdır” diye konuştu. Türkiye’nin 3 milyonu aşan mülteci için elindeki kıt imkânlarla olağanüstü çalışmalar yaptığını anlatan Başbakan Yıldırım, “Sadece Türkiye’de 200 bin bebek dünyaya gözünü açtı, geçtiğimiz birkaç yıl içinde. Allah’a şükür ki onlar topların, tankların, mermilerin tehdidi altında dünyaya gelmedi. Onlar huzurun, barışın, kardeşliğin olduğu topraklarda dünyaya geldi. Biz, bir yandan bizi misafirimiz olan bu insanlara evlerinden, barklarından, vatanlarından ayrı kaldığında yaşadıkları acıları unutturmaya çalışırken, bir yandan da onların hayata tutunmaları için gereken katkıları yapıyoruz. Okul, eğitim hizmetleri, sağlık hizmetleri ve barınma hizmetleri, iaşe, ibate gibi hizmetleri eksiksiz vermenin gayreti içindeyiz.” ifadelerini kullandı. Emniyetli Sığınak Türkiye’nin tarih boyunca göçlerin gerçekleştirildiği bir bölgede olduğunu belirten Başbakan Yıldırım, “Doğudan batıya, batıdan doğuya sürekli göçlerde Türkiye, insanların hayat bulacağı, nefes alacağı, emniyetli sığınak haline gelmiştir” dedi. Moğol istilasından kaçanların yerleştiği yerin Anadolu toprakları olduğunu vurgulayan Başbakan şunları kaydetti: “Dünyaya hoşgörü, insanlık, kardeşlik çağrıları yapan Mevlana da bu istiladan, bu tehditlerden kaçarak Anadolu topraklarına gelen Mevlana, Anadolu’dan bütün dünyaya ‘Gel, kim olursan ol gel, burası umutsuzluk dergahı değildir’ diyerek o küresel barış çağrısını bu topraklardan gerçekleştirmiştir. Konferans katılımcılarının bütün insanlığı, bölgeleri ilgilendiren bir konuyla ilgili bir araya geldiklerini hatırlatan Yıldırım, “Eminim ki burada yapacağınız iki günlük toplantılarda bu insanlık sorununa dünyanın dikkatini çekecek ve bu konuda önemli kararlar alacaksınız. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin Başbakanı ve iktidar partisi AK Parti’nin Genel Başkanı olarak, yapacağınız her çalışmanın, alacağınız her türlü kararın sonuna kadar destekçisi olacağımızı bir kez daha paylaşmak isterim” diye konuştu. Başbakan Binali Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı: “Gittikçe bütün insanlığı, bütün ülkeleri tehdit eden bu belanın nasıl def edileceğinin, nasıl başa çıkılacağının, bu anlamda bölgesel ve küresel iş birliğinin ne kadar önemli olduğuna dikkat çekilmesi ve terörle mücadelede çifte standardın nasıl ortadan kaldırılabileceği konularının da kapsamlı bir şekilde ele alınmasının daha güzel bir dünya, daha barışçıl bir dünya, küresel kardeşlik için çok ama çok önemli olduğunu düşünüyorum.