2010 Yılında T.B.M.M. Madencilik sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu raporunda; Maden İş sendikası yetkilileri, ulusal bir enerji politikamız olmadığı üzerinde durmuşlardır.İthal kömüre ağırlık verilmemesi,kömürle çalışan termik santrallerin kurulması,yeni kömür yataklarının kurulması gerektiğibi ifade etmişlerdir .
Rödovanscı firmalar tarafından(İmbat A.Ş.ve Soma A.Ş.) verilen brifingte;TKİ Kurumu ile rödovans sözleşmelerinin imzalatıldığı,sözleşmenin imzalatıldığındabn beri üretimin 12 milyon tona,günlük ise 10.000 ton civarında olduğu,işletme başına 3.500 işçinin çalıştırıldığı belirtilmiştir.
Soma havzasında; kaza oranlarının düşük olduğu,derinliklere inilmeye başlanınca metan gazı çıkabileceği olabileceği,metan drenajı yapılması konusunda çalışmalarının yapılması gerektiği dile getirmişlerdir.Ayrıca Soma havzası’nda faaliyet gösteren işletmelerin herbirinin ayrı ayrı kurtarma ekiplerinin maliyeti artırdığını ifade etmişlerdir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından açıklanan bilgilere göre Soma Kömür İşletmeleri AŞ, 2012 yılında 2 kez, 2013 yılında 2 kez, 2014 yılında ise 13, 14, 17 ve 18 Mart’ta iş sağlığı ve iş güvenliği yönünden teftiş edilmiş, mevzuata aykırı bir durum olmadığı belirtilmiştir .
Dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız, Temmuz 2013’te aynı işletmenin farklı bir ocağının açılışını yapmış, örnek bir işletme olduğunu belirtmişti.
14 Mayıs 2014 yılında; Malum kaza meydana geldi .Kömür madeninde vardiya değişimi sırasında, 787 işçinin bulunduğu maden giriş kısmının 400 metre altında, saat 15:10 civarında elektrik panosundan kaynaklandığı düşünülen bir yangın çıktı.
Kömür madeninin 2 kilometrelik galerisinde çıkış kısmına yakın olan işçiler dışarı çıkmayı başardılar. Ancak yaklaşık 300 işçi, çıkan yangın sebebiyle 800 metre derinlikte mahsur kaldı. Yangının etkisiyle maden ocağı zehirli dumanla dolmuştu.
Komisyon,daha sonra TÜPRAG Metal Madencilik San.ve Tic.A.Ş. Efemçukuru Altın Ocağında incelemelerde bulunmuş olup alınan brifing de; işletme de yeraltı üretim yöntemiyle cevher üretimin yapılacağı,üretilen cevherin flotasyon yöntemiyle zenginleştirileceği ve Uşak Kışladağ Altın madenine taşınarak liç işlemine tabi tutalacağı ifade edilmiştir.
Komisyon 25 Mart 2010 tarihinde ise; “Kozak Yaylası”nda ve Koza Altın işletmesinde,ayrı ayrı işletmelerde incelemelerde bulunmuşlardır.
Koza altın işletmesinde alınan brifingde; altın cevherinin öğütüldükten sonra siyanürleme tanklarından geçirildiği,bir litre 200 miligram siyanür katılarak işlem yapıldığı,elektroliz yöntemiyle altın ve gümüş elde edildiği,ortaya çıkacak olan siyanürün Bergama’da hem doğal bozundurma hem de kimyasal olarak INCO tarafından bertaraf edildiği, toz ve su ile ilgili çevresel ölçüm noktalarının mevcut olduğu açıklanmıştır.
Kozak yaylasında yapılan incelemelerde,sivil toplum kuruluşları ile yöre halkı madencilik faaliyetinden dolayı ,çok sayıda ağaç kesildiği ve bunun çevresel ve ekonomik açıdan olumsuz sonuçlar doğurduğu dile getirilmiştir.
Ayni yıllarda Çanakkale Milletvekili Ali SARIBAŞ verdiği soru önergesinde özetle;
– İhaleyi Kuzey Biga Madencilik A.Ş.nin mi aldığı,hangi koşullara kaç yıllığına aldığı,
-İhaleyi alan Kuzey Biga Madencilik A.Ş.nin paravan şirket olduğu,arkasında Alamos Gold şirketi olduğu ve Kuzey Biga Madencilik A.Ş.nin ihaleyi aldıktan sonra Alamos Gold şirketine devrettiği iddiası ,
-Bölge insanının ekonomik ve kültürel açıdan mağdur edilmesinin ulusal çıkarlara aykırı olduğu yer almıştır
Adalet ve Kalkınma Partisi GENEL Başkani Recep Tayip ERDOĞAN; İstanbul Belediye Başkanı iken; Koç Üniversitesinin orman katlimına karşı durup birde kitap hazırlayıp önsözü yazmışt ı.
Prof.Dr.Ertuğrul ACUN’nun yazdığı “Ormanın Kara “ kitabın HERŞEY YEŞİL BİR MEDENİYET ile başlayan önsözünde,
Özetle;
Kamu malı olan ve sayısız
faydası olan orman alanlarını korumak, gasbedilen ,yağmalanan orman alanlarını
geri kalarak kamuya kazandırmak ve kesilen ağaçların yeni ağaçlar
dikerek,dünyanın en güzel şehirlerinden birisi olan İstanbulumuzu, sağlıklı bir
çevreye kavuşturmak elbette ki, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi’nin görevleri arasındadır.
Bu bağlam da; şehrimizdeki ormanların nasıl katledildiğini,tam bir bir bilimsellikle araştıran sayın Prof.Dr.Ertuğrul ACUN’a bu yürekli ve titiz çalışması nedeniyle teşekkür ederken bu çalışma ışığında yapacağımız girişimlerin kendisi kadar bizi de mutlu edeceğinin bilinmesini isterim diye düşüncelerini ifade etmiştir.
Dün söylenenlere bugün seyirci kalınıyor.
Nefesimiz olan KAZ DAĞLARI’ı ; Ekolojik dengeyi değiştirecek, olayı gözü dönmüş, kârdan başka hedef gözetmeyen endüstriyel sistem ve uluslararası sermaye’ye karşı mücadele vermek bir vatan borcumuzdur.Namus borcudur.
Kaz dağlarında gösterilen rakamların çok üzerinde altın rezervi var.Bir ton kaya da 7.5 gr altın olduğu söylense de rezervler çok yüksek ve içinde uranyum gibi stratejik madenler var.Dolayısıyla altın üzerinde çok büyük oyunlar oynanıyor.
Altının Kayalardan ayrıştırması esnasında toprak haline getirilmesiyle bölgenin tekrar ağaçlandırılması mümkün değildir.Çünki toprak siyanür ile yıkandığı için 100 yıl bir o topraklarda bitki yetişmez,ağaç büyümez.
Bölgemizi siyanürlü,arsenikli sulardan korumak , hayvan ile kültür ve endemik bitki çeşitliliğini kimyasal atıklardan koruyarak gelecek kuşaklara aktarmak istiyoruz.
Alamos Gold A.Ş. Görüldüğü üzere; bilinen 2010 yılından beri bu dağları mesken edinmiş.
Sonuç;
HELEN TRUVA BAHANE ALTIN ŞAHANE !…
KAYNAK : DOĞA SAVAŞÇILARI ÇEVRE ÖRGÜTÜ BAŞKANI ZAFER MURAT ÇETİNTAŞ
HABER : BÜLENT ÖZGEN