HEP-SEN Ankara’da Aynı Anda 2 Noktada Eyleme Geçti !

Yıllar sonra YÖK önünde ilk defa eylem gerçekleşti. HEP-SEN YÖK’e bağlı üniversite hastanelerindeki sağlık çalışanlarının maddi ve özlük hakkı sorunlarına değindi. Öğrencilerin sorunlarının da gündeme getirildiği eylemin ardından HEP-SEN ekibi şimdi de Ankara Ulus Meydanı’na gidiyor.

Kapsamlı toplu sözleşme taleplerini dile getiren sendikalardan biri olan HEP-SEN Ulus Meydanı’nda da kamu sağlık camiasına duyuruda bulunacak Ankara’da Yükseköğretim Kurumu (YÖK) önünde eylem gerçekleştiren HEP-SEN, üniversite hastanelerinde çalışan sağlık çalışanlarının sorunlarını duyurdu.

40 Üniversite Hastanesinde Görevli 200 Bine Yakın Emekçinin Sesini Duyan Var Mı ?

Basın açıklamasını okuyan HEP-SEN Genel Başkanı Yunus Şimşek, “Bu bir basın açıklaması değil, eğilmeyen bir başın, bir hareketin, emeğin serzenişidir” dedi. “Yaklaşık 40 üniversite hastanesinden 200 bine yakın emekçisinin sesini duyan var mı?” diyen Şimşek, “III. basamak yani yoğun en yoğun ve en kritik sağlık hizmeti sunan üniversite hastanesi çalışanları olarak bizler yok sayıldık, görmezden gelindik, sesimiz duyulmadı. Bugün tüm üniversite hastanelerinin bağlı olduğu yüksek öğretim kurumu önünde 40 üniversite haykırıyor; “200 bine yakın sağlık emekçisi yoksul dahi değil, atama ve yer değiştirme hakkımız, tayin hakkımız yok. Taban ve teşvik sekmesinden mahrum veya kırıntı cep harçlıklarla sürünüyoruz. Ödemelerde onur kırıcı katsayılar yüzünden uçurum farklılıklar meslek itibarımızla oynamaktadır. Aşırı iş yükü altında personel rejiminin doğru yönetilememesi istihdamın üniversite bütçesine göre yapılması, tüm faturanın kesilmesi kabul edilemez. Üniversite hastanelerinden başka bir üniversite hastanesine veya bakanlık hastanesine geçemiyoruz;Aile bütünlüğümüz kalmadı.

HEP-SEN Ankara’da Aynı Anda 2 Noktada Eyleme Geçti !

Bu Sorunlar Bilim Yuvalarına Yakışmıyor

YÖK önünde yıllar sonra ilk defa gerçekleşen eylemde konuşak Genel Başkan Şimşek, şunları söyledi, “Becayiş hakkı verilmiyor, Bizler rektörlerin değil Türkiye Cumhuriyetinin memurlarıyız. İki başlı sistem yani (sağlık bakanlığı-YÖK) sorunsalının faturası bize kesilmemeli. Özeleştiriler ve şirketlerin elinde olan yemekhane hizmetleri her geçen gün kötüleşiyor. Kreş ve beslenme ihtiyacı çalışanın en temel gereksinimidir. Saymakla bitmeyen problemler yıllardan süregelen sorunlar bilim yuvalarına yakışmıyor: Bizler böyle şartları haketmiyoruz. yetkilileri bu serzenişi duymaya ve harekete geçmeye davet ediyoruz. 40 Bilim yuvası adına saygılarımızla”

Korkma !!!

HEP-SEN ses getiren ikinci eylemini aynı gün Ulus’ta düzenledi. Geniş katılımın gerçekleştiği protesto etkinliğinde konuşan Genel Başkan Şimşek, “‘Korkma’ diye başlayan İstiklal Marşı’nın mirasçısı bir avuç gece nöbetçisi, şimdi yüzler binler on binler oldu ve Ankara Ulus meydanından sesleniyor. Yüreği emek ve adaletten yana çarpan Türkiye işçi sınıfını saygıyla sevgiyle selamlıyorum” dedi. Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü, “Her çağda, şartlar ve durumlar ne kadar kötü olursa olsun İnananlar için bir Nuh’un Gemisi vardır diyerek yola çıktık. İkna edilerek değil, inanarak çıktığımız yolda hissi senetler ve bilim yoldaşımız oldu. Çünkü bir avuç gece nöbetçisi şunu çok iyi biliyordu; İstanbul’dan yola çıkan ve sadece ama sadece 23 kişiden oluşan Bandırma Vapuru, bu ülkede Devrim yaptı! Kendi öz evladını yemekten geri kalmayan bu sistem, bu toprakların sistemi değildir. Bu sistem; sağlığın metalaştıran, sağlığı insan hakkı olmaktan çıkarıp Pazar hakkı olarak gören sermayenin sistemidir. Bu sistem, daha çok kazanmak için; anayasa, kanun, yönetmelik tanımaz alın teri bilmez. Bildiği tek gerçek vardır: SÖMÜRÜ!!!”

Bu Sistemin Uşaklığını Yapanlar, Kira Derdi Nedir Bilmezler

Bu sisteme, bu sistemin destekçilerine, rantçılara yuh olsun yuh!!

Bu sistemin uşaklığını yapanlar; kira derdi nedir bilmezler, ay sonunu getiremediği için ek iş yapanları tanımazlar, iş yerlerinde haksızlıklara uğrayanları, şiddet görenleri, gün aşırı nöbet tutup ailelerini mahrum edenleri, farklı şehirlerde olup 4 yıl bekleyerek aile bütünlüğü için kavuşmayı hayal edenleri bilmezler. Kirasını ödeyemediği için ev sahiplerinin tehditlerine maruz kalanları, yanlışsa yanlış dediği için sürülenleri, onlarca emeğe rağmen; ederi bakanlıkta tek cümle dahi olmayan 265.000 hemşireyi 55.000 ebeyi teknikeri, fizyoterapisti, sekreteri bilmezler. Bildikleri tek gerçek; rantı, lüks arabaları, memurdan 5 kat daha fazla aldıkları maaşları, koltukları ve adamlarıdır.

Kamu emekçileri ise;

Kamu emekçilerinin;  zorbalıkla, baskıyla, barajlarla sendikal tercihlerini gasp eden ve emek masasını işgal edenlere susamayız, durmayız,, sessiz kalamayız:

EVET İSYAN

Demirden sağnaklar altında uyur sevdiğim

Göğsünde hazin ayak izleri eski Şubatların

Onu yaralar kıpırdatıyor

Ve o sertelmektedir yaralardan

Kasıklarına boşalmaktadır nal sesleri

Saçları bukleli bir çocuğu öperek uyandıran

İçimize güneşler bırakan nal sesleri.

Keserle yontulmuş bir ağzı var sabahın

Varınca bayrakları, marşları duyuyorum

Karakavruk yüzümün arkasında

Kırbaçlayarak büyüttüğüm ağrıyı bırakıyorum

Bana ne çerçilerden, çerilerden, kullardan

Boşanır damarlarıma yılların kahraman gürültüsü. Çünkü kavganın göbeğidir benim yerim. Gerek şahsımı, gerekse hareketimizi durdurmaya çalışanlar bilsin ki; ‘Korkma’ diye başlayan İstiklal Marşı’nı mirası miras olarak devralmış bir hareketi susturamazsınız, tek geri adım attıramazsınız. Korkmakta haklısınız çünkü gümbür gümbür geliyoruz. Yaşasın inananların hareketi, Yaşasın hepimizin hareketi!!!

(BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)