Birincisi, belirteyim ben KGK’nın sadece isim babasıyım. 1982 yılında ilk UPS’i yaptığımızda buna bir Türkçe isim bulmalıyız diye düşündük, adına KGK dedik, iyi de tuttu. İkincisi, aynı 40 yıl öncesinde olduğu gibi bu gün de güvenilir kesintisiz enerji bizim temel işimizdir. Ama KGK bu işin sadece bir halkasıdır.
Bu gün artık ülkemizde, birçoğu da EKA da yetişmiş çok kaliteli KGK’lar üreten, üreticiler var. Biz de sistemlerimizde onların ürünlerini gururla kullanıyoruz. Dolayısı ile tüm gücümüzü bu sistemlerin en zayıf noktası olan akü teknolojisinde yoğunlaşmaya harcıyoruz. Ulaştığımız noktada kritik yükleri besleyen KGK uygulamalarında Kurşun asit akülerin kullanılamayacağı yönünde bir standardın oluşturulması gerektiğine inanıyoruz.
Kurşun asit aküler yapıları itibarı güvenilir değillerdir, içlerindeki asit oluşturduğu korozyon sebebi ile içteki bağlantıları eritecek ve günün birinde inceldiği yerden kopmasına neden olacaktır. Maalesef bunu ne zaman olacağının kestirmek için bir yöntem mevcut değildir. Birçoğumuz arabamızı çalıştırmak isteyip te akümüzün görev yapmadığı durumlara şahit olmuşuzdur.
Bu olay arabada olunca yeterince can sıkıcıdır, ancak bir kesintisiz güç sisteminde oluştuğunda çok önemli can ve mal kaybına sebep olur. Üstelik bir kesintisiz güç sistemin de 60 adet akünün bir arada çalışması gerektiğinden böyle bir arızanın oluşması ihtimali otomobilinizdekinden 60 misli fazladır. Bence can ve mal güvenliğinin söz konusu olduğu sistemlerde tamamen yasaklanmalıdır.
Başından beri misyonumuzu 100 % güvenilir enerji sistemleri oluşturmak için ülkemize yeni teknolojiler kazandırmak olarak belirledik. Çözüm, kurşun asit akülerin yerine nikel kadmiyum(Nİ-Cd) aküler kullanılmasıdır.
Hayır! Her ne kadar bu konuda da her geçen gün iyileştirmeler yapılıyor olsa da Nikel Kadmiyum 100 yıllık bir teknolojidir. Kurşun asit akülerden farklı olarak burada asit yerine bazik bir eriyik kullanılır. Akünü içindeki tüm bağlar korozyondan zarar görmeyen paslanmaz çelikten üretildiği için aradan 100 yıl da geçse kopup açık devre olma ihtimali yoktur.
Evet! ilk yatırım maliyeti kurşun asit akülere göre 2.5-3 misli daha pahalıdır. Ancak can ve mal güvenirliği söz konusu olunca maliyet teferruattır. Düşünün, sinyalizasyon sistemini enerjisiz kaldığı bir raylı taşımacılık sisteminde bir kaza kaç cana mal olur. Bir GSM şirketini enerji yokluğundan devre dışı kalmasının sebep olacağı zarar ne kadar büyük olur. Bu hallerde maliyet düşünmek anlamın kaybeder.
Tam da o hesap. Zira Nikel-kadmiyum akülerin ömrü en az 20 yıldır. Kurşun asitlerin en kalitelilerini bile, her 7 yılda bir değiştirmek gerekir. Demek ki 20 yıllık maliyet hesaplandığında hem daha pahalı değil, hem de tüm riskleri bertaraf ediyor. Ayrıca eşdeğer bir kullanım için, kurşun asit akülere kıyas ile daha düşük kapasitede bir Ni-Cd akü kullanılabileceğinden, doğru boyutlandırıldığında ek bir fiyat avantajı elde edilecektir.
NC-Cd akülerin az bilinmesinden doğan bir takım yanlış bilgiler vardır, bu da onlardan bir tanesidir. Bu akülerin şarj sırasında hidrojen gazı çıkarttıkları için patlayıcı ortam yaratıkları, çabuk şarj olmaları için iki kademeli bir şarj gerektirdikleri düşüncesi endişelerin kaynağındadır. Oysa sürekli geliştirilen Ni-Cd teknolojisinde dünya lideri olan ALCAD’ın geliştirdiği yeni nesil VANTEX Aküler iki kademeli şarj gerektirmediği gibi kayda değer bir hidrojen salınımı yapmadığı için IEEE standartlarına göre personelin çalıştığı ofis içinde çalışabilir aküler sınıfına girmektedir.
Resimde TÜRKSAT gibi çok kritik bir yerde Jeneratörlerin marş aküsü olarak kullanılan Ni-Cd aküler gözükmektedir. Bu akülerin tesis tarihi 1992 dir. 26 yıl sonra hala hizmet vermektedir.