Histerik Hitap Arzusu Bozukluğu: Konuşmak İsteyip De Söyleyecek Sözünün Olmaması

Son dönemlerde özellikle de sosyal medya marifetiyle ortaya çıkan en yaygın zihinsel rahatsızlık, Histerik Hitap Arzusu Bozukluğu. İnsanın zapt edemediği konuşma arzusu karşısında söz dağarcığının son derece kifayetsiz kalması, iletişim bağlamında heves/beceri paritesinin acınası zayıflığı… Bu yetersizliğin insanları düşürdüğü hal ise gerçekten içler acısı.

İnsanlardaki iletişim arzusunun bilgi dağarcığı tarafından desteklenememesiyle ortaya çıkan bu coşku bozukluğun en tipik sonucu maalesef küstahlık, yani edepsizce kendinden emin olma hali olarak ortaya çıkıyor. Bilip bilmeden her konuda konuşma cesaretinin haklılık ya da doğruluktan çok daha değerli olduğu bakış açısına dayalı bu “Pervasızlık Akımının” Roma’dan bu yana insanın yakasını hiç bırakmayan bir illet olduğunu zaten biliyorduk ama son dönemlerde, özellikle de dijital dönüşümden sonra bu pervasızlık maalesef her türlü sosyal medyanın da içine sirayet etti. Bu tür ortamlarda ileri sürülen her kişisel fikir, fikirsiz bir coşkuyla ya benimsendi ya da tepki gördü.

Entelektüel birikim yoksunluğunun konuşma iştahı yüksek olan kişilerde neden olduğu bir başka bozukluk da agresiflik olarak gözlemleniyor. Kavramsal yetersizliklerini şiddetli duygu durumlarıyla kapatmaya çalışan, kelimelerden çok ünlemlere, hatta zaman zaman hayvani sayılabilecek nidalara dayalı söylevlerle boy gösteren bu kişiler oluşturacakları etkinin rasyonel olmasını umursamıyorlar bile. Bu insanlar için anlamlı etki zihinsel bir çıktı değil, dinleyicilerinin duygusal zaafları üzerinden oluşan manipülatif bir sonuç. Bu yüzden de onlar için önemli olan diğer insanlara ne söylediklerinden öte, onlara hissettirdikleri şeyler oluyor.

Sosyal medya ortamlarında “şaka” olgusunun bu denli yaygın olmasının nedenlerinden biri de bu içerik yoksunluğu. Nasıl ki küfür kullanımı dilsel beceriksizliği örtmek için en işlevsel yöntemse, içerik yoksunluğunu saklamanın en kısa yolu da kaba saba şaka yapma takıntısı. Bu eğilimin altında da zekadan yoksun şu varsayım var: Bir konuyla ilgili ne kadar bilgisiz olursan ol, o konuyla ilgili şaka yapacak kadar zekiysen eğer, söz söyleme hakkı herkesten önce senindir. Zaten insanlar da öğrenmekten çok eğlenceyle ilgilenir!

Tüm bunların yanı sıra, Histerik Hitap Arzusu Bozukluğunun diğer insanların yaşamını zorlaştıran başka yönleri de var. Bu rahatsızlıktan mustarip bireyler ne zamanlama konusunda beceri sahibidirler ne de iletişim nezaketinden haberdardırlar. Onlar için iletişim ihtiyaçlarını gidermek o denli karşı konulmaz bir arzudur ki eyleme geçmek için zaman ya da durum tabuları yoktur. Bu insanlar için özel, tüzel, kişisel, evrensel gibi toplumsal yasalar bir kenara, gece, gündüz, acı, neşe, hatta matem, keder gibi başkalarının kişisel sınırlarının da bir önemi olmaz. Onların söz söyleme arzularını diğer insanların hiçbir duygusal hali susturamaz. Hiçbir mahrem onlar için bir engel sayılmaz.

Daha çok dijital iletişim ortamlarında gözlemlenen bu Histerik Hitap Arzusu Bozukluğu ile ilgili söylenecek son şey ise, bu grubun dışında kalan insanların sosyal medya davranışlarında bu insanlara karşı sergiledikleri tutum. Amiyane tarifle, “deliyle deli olma” eğilimleri… Özellikle de bilimsel düşünme alışkanlığı olan insanların, seslerini bir kulağa değil de arzudan şişmiş bir dile ulaştırma çabasının beyhudeliğini bir türlü fark edememeleri… İzahın, bu insanlar için geçersizliğini görememeleri… Onların gerçek anlamda iletişimin değil, birileriyle muhatap olmanın, daha doğrusu birilerinin onları muhatap almasının peşinde olduklarını, daha da hazini, bu uğurda dayak arsızı olmayı bile göze alacaklarına inanamamaları…

Son olarak şunu da söylemek gerekiyor ki artık mevcut durum bizi Sosyal Medya ve Sosyal Arena ayrımını yapmaya zorluyor. Ve bu yaklaşımla bakıldığında sosyal medya sadece bir iletişim platformudur; oysa sosyal arena sözle değil dille, ölümüne mücadele yeridir. Ve oradaki asıl amaç sadece öteki üretmekten öteye geçmez.

Eğer bu yazı ilginizi çektiyse sıradaki yazımız sizin için geliyor: En dosta bilgi aramadığında bulduğundur!