Hizmet Tespit Davası Nasıl Açılır? sorusu öncelikle işverenin kusurlu davranışları ile başlayan bir süreçtir.Bir işverenin sigortasız olarak işçi çalıştırması yasal değildir. Sigorta, işçinin bir güvencesi niteliği taşımaktadır. İşverence bu durumun sömürülmesi mümkün olduğundan kanun koyucu sigortasız işçi çalıştırılmasını yasaklayarak işçileri korumuştur.
İşverence bu kuralın ihlal edilmesi halinde de yaptırım öngörmüştür. Uygulamaya baktığımızda işverenler bu kurala riayet etmeyebilmekte, sigortasız işçi çalıştırmakta veya sigortalarını eksik bildirebilmektedir. İşçilerin bu durum karşısında hukuki yollara başvurmaları yararlarına olacaktır. Çalışırken sigortasız çalıştırılma durumuna itiraz edemeyen işçilerin işten ayrıldıktan sonra geriye dönük olarak sigortalarının yatırılmasını sağlamak amacıyla dava açmaları mümkündür. Bu ise hizmet tespit davasına başvurmak yoluyla olmaktadır.
Hizmet tespit davası sigorta bildirimi yapılmaksızın ve primleri yatırılmaksızın çalıştırılan işçinin, sigortasız çalıştığı bu süreyi sigortalı çalışmış gibi telafi etmek maksadı ile açmış olduğu bir davadır.
Hizmet tespiti davasını ve bu davanın neden açılacağını açıkladık. Peki bu hizmet tespit davasını kimler açabilmektedir? Hangi durumlarda açılabilmektedir? Açılması belli şartlara tabi midir?
Hizmet tespit davasını açabilmek için belirli şartlar bulunmaktadır. Bu şartlar yerine geldiğinde bu dava açılabilmektedir.
Hizmet tespit davasında bahsettiğimiz üzere, iş yerinde sigortasız çalıştığını öne sürerek işvereni sigortasız işçi çalıştırmakla itham eden işçinin bu durumu ispatlama yükümlülüğü bulunmaktadır. Sigortasız çalıştırıldığını ispat etme yükümlülüğü işçidedir.
Hizmet tespit davasında kullanılabilecek deliller aşağıdaki gibidir:
İşçi tarafından bir hizmet tespit davası açıldığında ispat yükünün işçiye ait olduğundan ve ispatlamak için çeşitli deliller olduğundan bahsetmiştik Bu deliller yazılı olabileceği gibi tanık beyanları da olabilmektedir. Esasen davacı işçi tanık göstermek zorunda değildir ancak iş hukukundan doğan uyuşmazlıklarda tanıkların dinlenmesi yoluna başvurulmaktadır. Mahkeme tarafından tanık beyanlarının dikkate alınabilmesi için delil olarak gösterilen tanık ifadeleri arasında çelişki olmamalı, tanıkların beyanları inandırıcı olmalıdır. Bu anlamda mahkemeye sunulacak olan tanıkların iddia sahibinin çalıştığı iddia edilen dönemde çalışmış ve SGK’ ya bildirimi yapılmış sigortalılardan olması önem arz etmektedir. Tanıkların komşu iş yerlerinden olabilmesi de mümkün olup çok eski tarihlere ilişkin olan tanık beyanları genellikle mahkemelerce dikkate alınmamaktadır.
Hizmet tespit davası kural olarak maktu harç ile açılmaktadır. Maktu harç esas itibari ile belirlenmiş olan sabit bir miktarı ifade etmektedir ve bu miktar yer yıl çeşitli nedenler göz önünde bulundurulmak sureti ile yeniden belirlenmektedir.
İşçi tarafından açılan hizmet tespit davası şartları sağlanmış ve işçinin belirtilen süreler içerisinde sigortasız çalıştığı tespit edilmiş ise hakimin davacının iddiasını geçerli bulması sonucunda SGK’ya bildirilmediği tespit edilen işçilerin tescil işlemleri Sosyal Güvenlik Kurumunca re’sen yapılır. Bu da demek olmaktadır ki hakimin kararı sonucu bir talebe ihtiyaç olmadan SGK tarafından tescil işlemleri tamamlanacaktır.
Yapılan re’sen tescil neticesinde mahkeme kararında belirtilen davacı işçinin aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından dikkate alınır. Bir de sonradan tescil yapıldığı için gecikmeden kaynaklanan eklentiler bulunmaktadır. Söz konusu sürelere ilişkin sigorta primine esas kazanç tutarları üzerinden hesaplanacak prim tutarları ile ilgili kanun hükmü uyarınca hesaplanacak gecikme zammı işverenden talep edilecektir.
Hizmet tespit davası kazanılması sonucunda iş veren bazı kalemleri ödemekle yükümlü olacaktır.
Bildirim yapılmayan her aya ait işsizlik primi (işsizlik ve sigorta primleri ayrı ayrı olup gecikme zammı ile beraber tahsil edilirler.)
İşverenin işçinin almakta olduğun maaşından gelir vergisi kesintisi yaparak Vergi Dairesi’ne ödemesi gerekmektedir. Çalışılan her ayın gelir vergisi işverenden her aya ait son ödeme gününden ödeme tarihine kadar işleyecek gecikme zammı ile birlikte tahsili yoluna gidilir
Ayrıca vergi kaybından dolayı yasal ceza bulunmaktadır. İşveren her aya ait gelir vergisi, gelir vergisinin gecikme zammı, ödeyeceği gelir vergisi kadar vergi ziyaı cezasını vergi dairesine ödemek zorunda kalır.
Hizmet tespit davasında hak düşürücü süre mevcuttur.
İşçinin sigortasız olarak çalıştığı sürenin son yılından itibaren başlamak üzere 5 yıl süre ile hizmet tespit davası açma hakkı vardır. Bu süre işçinin vefatı halinde, vefatından itibaren, mirasçılar için de geçerli olmaktadır.
Süre hak düşürücü süre olduğundan sürenin geçmesiyle birlikte mahkemede ileri sürülse bile dava reddedilecektir.
Hizmet tespit davasında görevli mahkeme İş Mahkemesidir. İş Mahkemesi’nin bulunmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olacaktır.
Yetkili mahkemenin tespitine gelince; İşçinin çalıştığı iş yerinin bulunduğu yer mahkemesi yetkili mahkemesiyken, davalı işverenin, davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi yetkili mahkemedir. Davalıların birden çok olması halinde davalılardan herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili mahkemedir.