Bu yazıda, Kpop kültürünün, ergenlerin psikososyal gelişiminde oluşturduğu etkilerden bahsedilecektir.
“GZT”nin Ağustos ayındaki haberine göre, Güney Kore’ye gitmek için evden kaçan üç kız çocuğu, günler sonra bulunmuş. Güney Kore’de ne var ki, gençleri bu derece içine çekiyor? Ya da durum Güney Kore’den mi ibaret, yoksa daha derin bir mesele mi var? Bu aslında, hayran kültürünün (fandom) ergenlerin davranışlarında oluşturduğu bir etki. Peki fandom nedir? Fandom, popüler kültüre dair bir kitap, film serisi, TV şovu ya da müzik grubunun takipçisi olan fanların bir araya gelmesiyle oluşan gruptur.
Kpop dalgası, ya da Korece ismiyle “Hallyu” Kore müzik endüstrinin, uluslararası zeminde yayılmasıdır. Özellikle 2000’lerin başından bu yana, BoA, TVXQ, Big Bang, Girls Generation gibi erkek ve kız müzik grupları ve sanatçıları, bu dalgayı tetiklemiştir. 2012’de ise PSY’ın “Gangnam Style” müzik videosunun 3 milyardan fazla izleme sayısına ulaşmasıyla, kpop dalgası daha üst bir boyuta ulaşmıştır. Günümüzde ise, pek çok kişinin muhtemelen duymuş olduğu BTS grubu ise, Grammy ve Billboard gibi ödül törenlerinde çeşitli ödüller almanın yanı sıra, insani yardım faaliyetlerine destekleriyle de ilgi çekmişlerdir. Örneğin, 2018 yılında Birleşmiş Milletler’de UNICEF’in desteklediği bir kampanyayı duyurmak için konuşma yapmıştır. Böylesine geniş etkiye sahip grupların global zeminde kaç tane fanlarının olduğunu saptamak oldukça zordur. Yalnızca BTS’in, 90 milyonu aşkın resmi fanı bulunduğu söyleniyor. (Forbes, 2019)
Yalnızca global eğlence endüstrisinde büyük yer edinmekle kalmayıp, toplumsal meselelerle de yakından ilgilenen kpop gruplarına mensup özellikle genç fanlar, bu gruplardaki bireyleri “iyilik elçisi” gördüklerinden, idolize ediyorlar. İdolleştirmenin aşırı davranışları tetiklemesi, gençlerde o kadar yaygın halde ki, Psikoloji literatüründe “idole tapma” ( celebrity worship ) olarak yer edinmiş. Örneğin bazı çalışmalar, fanlardaki obsesif davranışların ciddileşmesi durumunda, idolize ettikleri ünlülere tapma derecesine geldiklerini ve bunun hayat kalitelerini düşürdüğünü gösteriyor. Ünlüleri aşırı idolize eden bireylerde vücut algı bozukluğu, depresyon, kimlik algısında bozukluk, stalklama davranışı ve alışveriş bağımlılığı gözlemlenmiş. (Sansone & Sansone, 2014.) Örneğin Kore’deki kız gruplarına bakıldığında, hepsinden belli bir güzellik standardına uyması, düşük kilolarda kalabilmek için ise çok ciddi diyetler yapıp uzun saatler egzersiz yapmaları bekleniyor. Özellikle kız Kpop gruplarının fanı olan genç kızlarda vücut algı bozukluğu ya da yeme bozukluğu riski daha yüksek görülüyor. Alışveriş bağımlılığı meselesinde ise, her bir kpop grubu, kendi albümlerinin yanı sıra pek çok markayla işbirliği yapıp kendi ürünlerini çıkarıyorlar. İdollerine destek olmak isteyen fanlar ise, devamlı piyasaya sürülen bu ürünleri alma yarışına giriyorlar. Çünkü en “sadık” olabilen fan, onlar için gruplarını maddi-manevi en çok destekleyebilen fan oluyor. Fanlığın aşırıya gitmesi oldukça olumsuz psikolojik etkilere zemin hazırlıyor. Güney Kore’de, obsesif davranışlar gösteren bazı fanlarda kendi kanıyla yazılmış mektupları idollerine gönderme, ünlüleri evine kadar stalklama gibi aşırı davranışlar görülüyor, hatta literatüre “sasaeng fan” olarak geçiyor. (“Parasocial Relationships: the Toxic Origins of Sasaeng Culture”, 2019.) Fanların, idolleriyle parasosyal bir ilişkisi olabileceğini söyleyen Qing, bu ilişkinin üç derecesi olduğunu, ilk derecenin daha eğlence düzeyinde olup, idolünün yaptığı işleri sevip takdir etmesi, bu işlerle alakalı içerik oluşturması sebebiyle faydalı bir süreç olduğunu öne sürüyor. İkinci seviyede, fanlar idolleriyle derin ve kişisel bir duygusal bağı olduklarına inanıyorlar ve bu sebeple zamanlarının çoğunu bu kişileri takip etmeye ayırıyorlar. Son seviye ise borderline ve daha patolojik seviye olan, sasaeng fanlığa zemin hazırlayan seviye: Bu seviyede fanlar, idolleriyle hayali bir dünya kuruyor, kontrol edilemeyen davranışlar sergiliyorlar ve idollerinden bir karşılık bulamayınca agresifleşebiliyorlar. Ancak bu seviye, idollere tapma, obsesyon gibi psikolojik rahatsızlıklar ile ilişkili olabileceğinden, kendini her fan olarak tanımlayan gencin bu seviyeye ulaşacağını iddia etmek doğru olmaz.
Peki fanların bu obsesif davranışlarının sorumlusu ya da suçlusu kpop kültürü mü? Kpop ve fandom kültürünü suçlamak; bu kültüre ilgi duyan kişileri yargılamak ya da ötekileştirmek doğru olmaz. Bir kültüre ilgi duymak, müziğini, yemeklerini sevmek ve dilini öğrenmek kişisel gelişimi olumlu etkileyebilir. Ancak ergenlik döneminde bireyler kimlik arayışına girdiğinden grup aidiyetine ihtiyaç duyuyorlar. Kpop grupları da onlara bu aidiyetten daha fazlasını sunuyor. Kore “idolleri” ve fanları arasındaki bağ bir aile bağı gibi. Ünlüler fanlarına her daim sadık olduklarını, onları her koşulda seveceklerini söylüyorlar. Hatta imza günleri gibi organizasyonlarda ünlülerle fanların yakın irtibatına “fan service” deniyor, yani hayran hizmeti. Dolayısıyla, idoller ve fanlar arasında bu bağın oluşmasına sebep olan yalnız fanların yaklaşımı değil, öncelikle eğlence endüstrisinin yapısı, idollerin davranışları ve fanlar arasında oluşan bu sinerjidir.
Bazı ebeveynler, çocuklarının hayranlık davranışlarını anlamlandıramadığı gibi azarlayıp ötekileştiriyorlar. Takip ettiği, hayran olduğu ünlüden pozitif karşılık bulan fakat ailesiyle ve çevresiyle iletişim kuramayan, bağları zayıf bazı ergenler tamamen kendini kapatabiliyor. Sonuç olarak, maalesef yazının başında bahsedildiği gibi, çocuk ve ergen fanlar, idolüne ulaşmak adına Güney Kore’ye gitmek için evden kaçmaya yelteniyor. Peki bu durum nasıl önlenebilir? Öncelikle, ebeveynler bu ilginin kaynağını çocuğuyla sağlıklı bir iletişim kurarak keşfetmeli. Örneğin çocuğuyla beraber şarkıları dinlemek ya da dizileri izlemek, beraber bir aktivite yapmak, yargılayıcı olmaktan kaçınıp çocuğunun bu içeriklere dair tepkilerini gözlemlemek daha sağlıklı olabilir. Ergenlikteki bu heves, geçici olabildiğinden, bu davranışlar aşırı derecede gözlemlenmiyorsa, zaten ileride kendiliğinden normale dönebilir. Ancak bahsedilen obsesif davranışlardan herhangi biri varsa ve çocuk iletişime kapalıysa çocuk ve ergen psikoloğuna danışmak faydalı olacaktır.
Kaynakça
https://seoulbeats.com/2019/02/parasocial-relationships-the-toxic-origins-of-sasaeng-culture/