İHD 36 Yaşında, İyi ki İHD Var!

İHD, 17 Temmuz 1986 tarihinde 98 insan hakları savunucusunun imzasıyla kuruldu. Derneğin kuruluş amacı “İnsan hak ve özgürlükleri konusunda çalışmalar yapmak” şeklinde formüle edildi ve bu ifade İHD Tüzüğünde de yer aldı. Kurucular arasında mahpus anneleri ve yakınları, aydınlar, yazarlar, gazeteciler, yayıncılar, akademisyenler, avukatlar, hekimler, mimar ve mühendisler, öğretmenler vardı. Kurucularımızdan yaşamını yitirenleri sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz.

İHD, kurulduğu 17 Temmuz 1986 tarihinden beri Türkiye’nin demokrasi ve insan hakları sorunu olduğunu ifade etmekte ve bu sorunun giderilmesine katkı sunmak için mücadelesini ısrarla, inatla ve umutla sürdürmektedir. İHD’nin bu mücadelesi Türkiye’de insan hakları bilinci ve kültürünün oluşmasına önemli katkılar sunmuş ve sunmaya devam etmektedir. Bu nedenle diyoruz ki, iyi ki İHD var.

İnsan hakları ve demokrasi mücadelemizin en önemli amaçlarından birisi 1980 yılında askeri darbe yapan generallerin yazdırdığı ve halka sıkıyönetim(askeri yönetim) altında kabul ettirdikleri 1982 Anayasasının reddi üzerinden yeni ve demokratik bir Anayasa yapılmasına katkı sunmaktı. Ancak Türkiye temel insan hakları ve demokrasi sorunlarını çözemediği için demokratikleşme yerine daha da anti demokratik bir anayasal rejime kaymış durumdadır. 2017 yılında OHAL rejimi altında yapılan referandumla Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi diye tabir edilen tek kişi yönetimine dayalı bu sistemin en bariz karakteri anti demokratik olmasıdır. Bu rejim sürekli olarak kendini otoriter uygulamalarla inşa etmektedir.

Türkiye’nin en önemli sorunu olan gördüğümüz Kürt sorununun çözülememesinin yarattığı ağır tahribatlar devam etmektedir. Silahlı çatışma ve savaşın coğrafi alanı Türkiye’nin yanı sıra Suriye ve Irak’ın kuzeyinde de bütün şiddeti ile sürmektedir. Ağır yaşam hakkı ihlalleri gerçekleşmektedir. Bununla birlikte ağır ekonomik krizin devam eden silahlı çatışma halinin sonuçları ile bağlantılı olduğu açıktır. DPI tarafından açıklanan bir raporda son 40 yılın çatışma maliyetinin doğrudan yaklaşık 300 milyar ABD doları, dolaylı maliyetinin ise yaklaşık 4.5 trilyon ABD doları olduğudur. Bu korkunç ekonomik maliyetinin sürdürülemeyeceği açıktır. Bunun yanı sıra seçilmiş Kürt belediye eş başkanlarının OHAL rejimi altında 2016-2017 yıllarında, ardından yapılan 2019 yerel seçimlerinden sonra da uzatılmış OHAL rejimi yasaları ile görevlerinden alınarak gözaltına alınıp tutuklanmaları ve haksız cezalara çarptırılmaları, yerlerine kayyım atanması seçmen iradesinin gaspı ve demokrasinin inkarı anlamına gelmektedir. Bütün bu antidemokratik uygulamalar yetmezmiş gibi Türkiye’nin 3. Büyük partisi olan HDP’ye kapatma davası açılması, sorunların barışçıl yollarla çözülmesi inancına ağır darbe vurmuştur. HDP’li milletvekilleri ve Kürt siyasetçilere yönelik fiziki saldırılar ve nefret söylemine dayalı davranışlar kesinlikle kabul edilemez. İHD her zaman barış hakkını savunmuş ve savunmaya devam edecektir. Türkiye’nin demokratikleşebilmesi bakımından Kürt sorununu demokratik ve barışçıl yollarla çözmesinin zorunlu olduğunu her zaman olduğu gibi bir kez daha hatırlatmak isteriz.

Türkiye’de demokrasi ve insan hakları alanındaki dramatik gerileme ile ilgili söylenebilecek çok şey var. Ancak insan hakları, demokrasi ve barış mücadelesini kesintisiz olarak yürüttüğümüz 36.yılda da önemli bazı tavsiyelerde ve taleplerde bulunmak istiyoruz. Esasen bu husustaki önerilerimizi ana başlıkları ile her yıl güncelleyerek tekrarlamaktayız.

İnsan hakları savunucularının İHD çatısı altındaki 36 yıllık mücadelesi insan onuruna dayanan özgürlük, eşitlik, adalet ve barış talebi ile artarak devam edecek ve Türkiye’nin insan haklarına dayalı demokratik bir rejime kavuşması mücadelesi sürdürülecektir.

İHD’nin kuruluşunun 36. yılında iyi ki İHD var diyoruz.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ