İhtiyati Haciz Kararının Uygulanması

İhtiyati Haciz Kararının Uygulanması,

6183 Sayılı Kanunun 13. maddesinde; “Amme borçlusunun ikametgahının olmaması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapması ihtimalinde, kendisinden teminat istendiği halde belli müddetçe teminat veya kefil gösterememiş veya şahsi kefalet teklifi veya gösterdiği kefil kabul edilmemişse, mal bildirimine çağrılan amme borçlusunun belli müddet içinde mal bildiriminde bulunmamış veya noksan bildirimde bulunmasında ve para cezasını müstelsim fiil nedeniyle amme davası açılması gereken durumlarda ihtiyati haciz verilebileceği düzenlenmiştir. Aynı maddede ihtiyati haczin alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla verilebileceği düzenlenmiştir.
Bu konu ile ilgili Danıştay 4. Dairesinin 1998/4666 E. — 1999/1587 K. sayılı kararında;
“Uyuşmazlık, davacı şirketin icra müdürlüğündeki alacakları üzerine uygulanan ihtiyati haciz işleminin kaldırılması istemine ilişkindir.
6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 13. maddesinde, ihtiyati haczin mahallin en büyük memurunun kararıyla tatbik olunacağı hükme bağlanmıştır. Açıklanan yasa hükmü gereğince ihtiyati haciz kararının mahallin en büyük memuru olan vali tarafından verilmesi gerekirken
vali yardımcısı tarafından verilmesi ihtiyati haciz kararının usulüne uygun alınmadığını göstermektedir. Bu durumda, incelemenin devam ettiği ve henüz sonuçlanmadığı gerekçesiyle davayı reddeden mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, …vergi mahkemesinin 22.9.1998 günlü ve 1997/1024 E. —1998/507 K. sayılı kararının bozulmasına, 21.4.1999 gününde oybirliğiyle karar verildiği” belirtilmiştir.
Özet: (Katma Değer Vergisi yönünden şirketin bağlı olduğu vergi dairesince ihtiyati haciz kararı alınmasında yasaya aykırılık yoktur.)
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun “Takibata Selahiyetli Tahsıl Dairesi” başlıklı 5’inci maddesinde, takibatın, alacaklı amme idaresi- nin mahalli tahsil dairesince yapılacağı; 3’üncü maddesinde de, alacaklı amme idaresi teriminin, Devleti, vilayet hususi idarelerini ve belediyeleri; tahsil dairesi teriminin, alacaklı amme idaresinin bu kanunu tatbik etmekle vazifeli dairesini, servisini, memur veya memurlarını ifade ettiği belirtilmiştir. İhtiyati Haciz Kararının Uygulanması

213 Sayılı Vergi Usul Kanununun,

“Vergi Uygulamasındaki Yetki” başlıklı Birinci Bölümünde yer alan 4’üncü maddesinin ilk fıkrasında, vergi dairesi, mükellefi tespit, vergiyi tarh, tahakkuk ve tahsil eden daire olarak tanımlanmış: ikinci fıkrasının ilk cümlesinde ise, mükelleflerin, vergi uygulaması bakımından hangi vergi dairesine bağlı olduklarının vergi kanunları ile belirleneceği; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 43’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında da, katma değer vergisinin, mükelleflerin iş yerinin bulunduğu yer vergi dairesince tarh olunacağı hükme bağlanmıştır.
Bu düzenlemelerden; 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun kapsamına giren vergi, resim ve harçlardan kaynaklanan Devlet’e ait kamu alacakları hakkında tahsil işlemleri ile bu alacakların güvence altına alınması için gerekli diğer işlemlerin yapılmasına, verginin mükellefinin bağlı olduğu vergi dairesinin yetkili olduğu anlaşılmaktadır. Başka anlatımla; söz konusu düzenlemelerde yetki kuralı, takip edilmesi gereken kişiye değil, takibin konusu olan verginin mükellefine göre belirlenmiştir.
Olayda; yukarıda sözü edilen Vergi Usul Kanununun | I’inci maddesi uyarınca ve müteselsil borçlu sıfatıyla davacı Şirketin sorumlu tutulduğu kamu alacağının kaynaklandığı katma değer vergisinin mükellefi, … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketidir. Dolayısıyla, söz konusu alacakla ilgili olarak 6183 sayılı Kanunda öngörülen takip ve tahsil işlemlerinin yapılmasına, bu şirketin katma değer vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesinin yetkili olması nedeniyle davacı Şirket hakkında, davalı Vergi Dairesi Müdürlüğünce ihtiyati haciz kararı alınmasında, açıklanan yasa hükümlerine aykırılık mevcut değildir.

Bu bakımdan;

ihtiyati haciz sebeplerinin bulunup bulunmadığı araştırılmak suretiyle işin esasına girilerek karara bağlanması gereken davada, Mahkemece, ihtiyati haciz kararını alan vergi dairesinin yetkili olmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne ve mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 16.9.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.”
2004 İcra İflas Kanununda ihtiyati haciz mahkemece (İİK. md. 258)’e göre verildiği halde, 6183 Sayılı Yasanın 13. maddesinde yukarıda belirtildiği gibi en büyük mülkiye amirinin kararı yeterlidir. 5411 Sayılı Bankacılık Kanununun 132. maddesinde ise bu yetki doğrultusunda Fon’a tanınmıştır.
İcra İflas Kanununa göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve muaccel bulunması gerekli iken (İİK. Md. 257), 6183 Sayılı Yasada böyle bir kısıtlama bulunmamakta; 13. maddeye göre, bu maddede sayılan hallerden birinin mevcudiyeti halinde de Fon ihtiyati haciz kararı alıp bizzat uygulayabilmektedir.”
Bağımsız Vergi Daireleri Yönergesine göre; “İleride tahakkuk edecek olan veya henüz vadesi gelmemiş bulunan ya da vadesi geldiği halde ödeme eni tebliğ edilmemiş bulunan amme alacağının güvenliğini sağlamak üzere yapılan hacze, ihtiyatı haciz denir” diye tanımı yapılmakta ve;
Yönetmelikle (md. 29/1) ihtiyati haciz, 6183 Sayılı Kanunun 13. maddesindeki koşulların bulunması halinde, hiçbir süreyle sınırlı olmaksızın, Tahsilat Daire Başkanlığı Grup Koordinatörlüğünün önerisi ve Tahsilat Daire Başkanlıgının onayı ile haciz hükümlerine göre derhal uygulanır denilmektedir.
Fon tarafından konulan bir ihtiyati hacze, haczin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde idare mahkemesi nezdinde itiraz edilebilir. İdare mahkemesinin bu konuda verdiği karar kesindir. (6183 Sayılı Yasa md: 15)