IK Dijital Dönüşümün neresinde?

Stratejik IK’dan Dijital IK’ye Geçiş Süreci

Dijital Dönüşüm Nedir? yazımızda dönüşümün ne olduğundan ve hayata geçirilirken dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan bahsetmiştik. Aslında o yazımızda kısa bir rehber sunduk sizlere.

Bu yazımızda ise yine Dijital Dönüşümden hareketle, detayda İnsan Kaynakları’na odaklanacağız.

Yazı, 2 ana eksen üzerinde şekillenecek.

İlk sorumuzun cevabına dair ipuçlarını aslında daha önce de verdik. Asıl önemli olanın “Dijital Dönüşümü” “Dijital Kültür ”e evirmek olduğunun altını çizdik. Tabi bunun çok da kolay bir iş olmadığı ön kabulünü de paylaşıyoruz. Peki “Kültür” olayı neden bu kadar kritik? Şimdi isterseniz biraz buna bakalım.

Şirket genelinde çok büyük bir “Dijital Dönüşüm” projesini hayata geçirmiş olabilirsiniz. Teknolojinin tüm nimetlerinden faydalanıp, en iyi, en hızlı, en ihtiyaca uygun ve en dijital sistemleri ve uygulamaları yapmış olabilirsiniz. Ama bunları ve faydalarını çalışanlarınıza iyi anlatamazsanız, onların bunlara en kısa sürede adapte olmasını, kullanmasını, en önemlisi de onları tüm bu sürece dahil edip, aynı heyecanı duymalarını sağlayamazsanız, o zaman verilen tüm emekler, harcanan tüm zamanlar ve paralar bir miktar boşa gitmiş demektir. Hikayeye tüm çalışanlarınızı ne kadar ortak ettiğiniz ve onları tüm bu süreçlere ne kadar aktif dahil ettiğiniz ile ilgili bir durumdan bahsediyoruz. Dijital hikayenizi bir yere kadar teknoloji ve maddi kaynaklar ile getirebilirsiniz. Ama bir yerden sonra hikayeyi çalışanlarınıza teslim etmek ve onların yazacağı hikayeyi de okumak durumundasınız. Bunu yapamazsanız, zaten “Dijital Dönüşüm Yolculuğu”’ nuz “Dijital Kültür Yolculuğu” ’na evrilmeyecektir.

IK’nın rolü işte tam da burada başlıyor. Bu yeni dönemde IK’nın, hem kendi dijital uygulamalarını , hem de şirketin en tepedeki dijital vizyon ve stratejisine uyan, tüm diğer dijital uygulamaları şirket içine anlatmak, yaymak ve benimsenmesini sağlamak gibi bir görevi olacak. Artık IK’nın mevcut sorumluluklarına ek olarak, Dijital Kültür yolculuğunun şirket içinde kabulü için Değişim Liderliği rolü de çok daha önem kazanacak. Bununla birlikte DO (Digital Office) yapılanmalarının olduğu şirketlerde, mutlaka bu konulardaki sorumluluk paylaşılarak, bu iki organizasyon arasında eşgüdümlü şekilde yürütülecektir ama çalışana direkt dokunan konularda IK’nın sorumluluğunun biraz daha fazla olacağını çok net söyleyebiliriz.

Dijital Kültür yolculuğunda, IK’nın bir diğer çok önemli rolü de, Dijital yetkinliklerin belirlenmesi ve hayata geçirilmesi noktasındaki sorumluluğu. İş süreçlerimizi büyük ölçüde dijitalize etmeyi hedeflerken, bunları yapacak yetkinliklerimizin eskide kalması mümkün olamaz herhalde değil mi? Önemini şöyle anlatalım, birkaç sene içinde şirketlerdeki yetkinlik değerlendirmelerinin, büyük çoğunluğunun Dijital yetkinlikler üzerinden yapılacağını söylersek sanırım çok da yanlış olmaz. Dijital Okuryazarlık, Dijital İçerik Yaratma ve Dijital Öğrenme vb. gibi ana odaklar altında şirketinize ve içinde bulunduğunuz sektöre özel, yetkinlik setlerinizi çalışmaya başlayabilirsiniz. Diğer yandan dijital yetkinlikleri belirlemek de tek başına yeterli olmayacak. Bunların kısa vadelerde çalışanlara kazandırılması ve var olanların geliştirilmesi konularında da IK’ya çok büyük sorumluluk düşecek. Tüm bunlara şimdiden hazırlıklı olmakta büyük fayda var. Dijital yetkinliklere daha detaylı değineceğimiz bir yazı mutlaka gelecek. Takipte kalın.

Gelelim 2. sorumuza, “IK, kendi Dijitalleşme Yolculuğunu nasıl tamamlayacak, nelere dikkat etmeli? Bu süreçte neler ön plana çıkacak?

Öncelikle; dijital IK olmakla ilgili şunu söyleyebiliriz ki, biz bu süreci sadece “tüm IK süreçlerinin dijital ortamlara taşınması ve bu şekilde yönetilerek belli başlıklarda (zaman, maliyet, insan kaynağı vb.) daha etkin ve verimli bir IK yönetimi yapılması” şeklinde algılamıyoruz. Bizce bu işin kesinlikle çok önemli ve gerekli bir boyutu ama “Dijital IK Nedir?” denince sadece bu anlaşılmamalı.

Bu iş öncelikle, bazı çok önemli aşamalardan adım adım geçmeyi gerektiriyor. Uzun ve zor bir yolculuktan bahsediyoruz. Tüm hikaye, yukarıda da anlattığımız gibi, organizasyonunuzda kendi kurum kültürünüze ve değerlerinize uyumlu bir “Dijital Kültür” ü oluşturmak ve yaşatmaktan geçiyor. Çünkü “ Bir şeyi yaşatmadan “Kültür” haline getiremeyiz. Kültür haline getiremediğimiz bir konuda da, sürdürülebilir başarıyı yakalamayız. Ve bu kesinlikle kolay bir iş değil, süreç ve zaman meselesi. Fakat bu bakış açısı ile yola çıkan ve asıl amacını “Dijital Kültürü tam anlamıyla yaşamak ve yaşatmak” olarak belirleyen şirketler, sürecin tüm aşamalarında daha hızlı ve verimli olarak ilerliyorlar.

IK’de dijitalleşmenin ilk aşaması, her zamanki gibi farkındalıktan geçiyor. Şirketlerin de aynı kişiler gibi, dürüst ve gerçekçi bir şekilde mevcut durumlarıyla “Dijitalleşme” hikayesinin hangi aşamasında olduklarını belirlemeleri gerekiyor. Aksi halde bu yolculuğu sağlıklı yürütmek çok mümkün değil. Bizce ilk ve en önemli adım bu

Digital Institute olarak, şirketlerin Dijitalleşme konusunda nerede olduklarını belirlemek için, kullandığımız bir metodolojimiz tabi ki var, onu burada paylaşmamız çok mümkün olmasa da, şunu söyleyebiliriz ki bu işin temeli her konuda olduğu gibi, ilk önce nerede olduğunu ve sonra da nereye gitmek istediğini belirlemekle başlıyor. Bu arada şundan da bahsetmeden geçmek olmaz. IK’nın dijitalde gitmek istediği yön ile şirketin gitmek istediği yönün birbiri ile uyumu, IK nın yapacağı çalışmaların şirket içinde uygulanabilir ve kabul görür olması açısından son derece önemli ve göz ardı edilmemesi gereken bir nokta.

IK’nın bu dönüşüm sürecinde, Değişim Liderliği’ne soyunmuşken, göz önünde bulundurması gereken 1-2 önemli “dijital” ayrıntı daha var. Bu kavramlar da, birçok dengeyi aynı anda gözetmek zorunda olacak IK organizasyonları için önümüzdeki dönemde kritik öneme sahip olacaklar ve aynı zamanda IK’nın dijitalleşme yolculuğunun temel belirleyicileri olacaklar.

Bunlar; Dijital İş Gücü ve Dijital İş Yeri kavramları

  1. Dijital İş gücü: RPA kavramını mutlaka duymuşsunuzdur. Açılımı “Robotic Process Automation” yani “Robotlara Dayalı Süreç Otomasyonu”. RPA ile amaç; rutin işleri insan gücünden dijital iş gücüne devrederek, burada hem hata payını azaltmak, hem işlerin daha hızlı ve verimli yürümesini sağlamaktır. McKinsey Global Institute (A Future That Works: Automation, Employment and Productivity) raporuna göre, Yapay Zeka 2030 yılında tüm dünyada 800 milyon çalışanın işini yapacak. Bununla birlikte, açığa çıkan klasik iş gücü, daha katma değerli işlere yönlendirilerek, burada da ekstra kazanç sağlanması hedefleniyor. Aslında belki bu 2 kavramın önüne biraz da “dijital” yerine “değişen” eklemek istiyorum ben. 2 bakış açısıyla da değerlendirmek istiyorum. Hem Dijital iş gücü , hem de Değişen iş gücü olarak yani.Evet her şey ve herkes giderek daha dijital oluyor. Ama dijitalleşme yanında, her şey aynı zamanda başka açılardan da değişiyor. Sadece 1-2 sene içinde, X, Y ve Z kuşakları aynı anda iş hayatında olacak ve bu noktadan itibaren artık gerçekten de “Değişen İş gücü” nden bahsedeceğiz. IK olarak birbirinden çok farklı ihtiyaç ve beklentileri olan 3 ayrı kuşağı aynı anda yönetmeye, birlikte verimli çalışmalarını sağlamaya ve onlardan “Mutlu çalışan” lar yaratmaya çalışacağız. Böyle yazarken çok kolay gibi geliyor ama ne kadar zor olduğunu gerçekten zaman gösterecek.

    Ama şöyle düşünürsek mesela; “Rutin” diye tabir ettiğimiz her şeyi robotlar yapacak, biz de oradan kazandığımız zaman da gidip, X+Y+Z li bir denklemi çözmekle uğraşacağız, belki de asıl işimiz olan “insana dokunmak” daha da önem kazanacak ve IK yapmak daha keyifli hale gelecek? Siz ne dersiniz?

  2. Dijital İş yeri: Ne demek dijital iş yeri? Ben de bilmiyorum henüz. Göreceğiz. Böyle her yerleri dokunmatik ekranlar olan ofisler hayal ediyorum mesela ben Dijital İş yeri tanım olarak şöyle geçiyor. Çalışanın daha bağlı ve daha verimli çalışabilmesi için yeni çalışma ve iletişim yöntemlerinin kullanılacağı (Slack, Workplace by Facebook, Microsoft Team vb.) ve iç dizaynı da klasik ofislerden mimari anlamda farklı olacak, rahatlık, sağlık ve mutluluk odaklı çalışma yerleri. Ama adı üstünde yine “iş yeri”.Peki Dijital yerine “Değişen” dersek nasıl olur? Değişen İş Yeri.

    Dürüst olalım. Ben artık önünde hangi sıfat olursa olsun, adı “iş yeri” olan bir yerde çalışmak istemiyorum, çalışmıyorum da zaten. Çalışmak istedikten sonra, her yer ofis, her yer iş yeri

    Ya siz?

    Ya da birkaç sene sonra gelecek Z kuşakları? Onlar isteyecek mi? Yoksa “beni özgür bırakın, ben işimi her yerden yaparım” mı diyecekler?

    Her zaman, her yerden çalışabileceğimiz (öyle haftada 1 esnek çalışmadan falan bahsetmiyorum), işimizi kolaylaştıran her sisteme hızlıca uzaktan erişebileceğimiz ve her anlamda “ daha esnek”, “daha özgür” ve “kendi önceliklerimizi kendimiz belirleyebileceğimiz” modellemeler inanın çok yakın. Ve tüm IKcı arkadaşlarım, bunlara her anlamda; hem düşünsel, hem teknik ve galiba biraz da etik anlamda hazır olmamız gerekiyor. Artık zamanı geldi

Son söz olarak;

IK değişiyor dostlar. Çünkü dünya değişiyor. IK son 10-15 yılda destek fonksiyondan stratejik IK’ya olan yolculuğunu tamamladı. Ama artık başka bir yol ayrıma geldi. Dijital IK olmaya uzanan bir yol var önünde. Bence burada da mevcut sorumluluklarına ek olarak, ondan beklenen 2 önemli sorumluluk var. “Değişimin önce kucaklayıcısı, sonra da lideri olması” ve “Geleceğin Organizasyonunu oluşturması”. IK bence bu 2 çok önemli işi yapabildiği noktada başarılı olacak.

IK ile ilgili değinmek istediğim daha çok başlık var ama şimdilik burada bitirelim. Belki sonra devamı gelir.

Bir sonraki yazıda, buluşmak üzere.

Burcu Karaağaç Mutlu – Digital Institute