İki Yıl Aradan Sonra NATO-Rusya Konseyi Yeniden Toplandı

NATO ile Rusya arasında 90’lı yıllarda oldukça kısır olan ilişkiler, ABD’de ikiz kulelere yapılan saldırı sonrasında ABD-Rusya arasında gerçekleşen teröre karşı iş birliği sonucunda bir derinlik kazandı ve bu süreç NATO içerisinde Rusya’nın etkinliğini arttıran NATO-Rusya Konseyi’nin oluşturulması ile sonuçlandı.

NATO ile Rusya arasında 90’lı yıllarda oldukça kısır olan ilişkiler, ABD’de ikiz kulelere yapılan saldırı sonrasında ABD-Rusya arasında gerçekleşen teröre karşı iş birliği sonucunda bir derinlik kazandı ve bu süreç NATO içerisinde Rusya’nın etkinliğini arttıran NATORusya Konseyi’nin oluşturulması ile sonuçlandı. 2002 yılı sonrasında taraflar arasında yoğunlaşan iş birliğine rağmen, NATO’nun Rusya’nın etkili olduğu eski SSCB coğrafyasına kadar genişlemesi ayrıca bu coğrafyada etkin rol oynayarak üsler açması ve askerî bakımdan yoğunlaşması, Putin Hükümeti tarafından hoş karşılanmayarak yaşanan canlanma duraklamaya başlasa da ilişkiler düşe kalka devam etmiştir. Bu durum Ukrayna sorununa kadar ve Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi ile birlikte 2014 yılında tamamen kesildi. İki yıl aradan sonra, NATO-Rusya Konseyi 2014’ten beri ilk kez 20 Nisan’da yeniden Brüksel’de bir araya geldi. Büyükelçiler nezdindeki Konsey toplantısında Ukrayna, Afganistan gibi kriz bölgelerinin yanı sıra karşılıklı güven tesisine yönelik atılması gereken adımlar da ele alındı. Toplantıda NATO’nun Baltık Denizi’ndeki gerginlikleri, Rusya’nın ise NATO’nun Doğu Avrupa’daki silahlandırma faaliyetlerini gündeme getirdi. Belçika’nın başkenti Brüksel’de bir araya gelen NATO-Rusya Konseyi, Ukrayna krizi, güvenlik, askeri gerginlik risklerinin azaltılması ve Afganistan’daki durumu ise kapsamlı bir şekilde ele alındı.

Toplantı sonrası taraflar, diyaloğun devam etmesine olumlu baktıkları ancak eski ilişkilere geri dönülemeyeceği yönde fikir beyan etti. Peki, toplantı NATO ile Rusya arasında yeni bir dönemin başlangıcı olacak kararların alınmasına vesile olabildi mi? Yetkililerin yaptığı açıklamalar bunu ortaya koyuyor mu? 20 Nisan da yapılan toplantının ardından NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, NATO ve Rusya arasında derin ve kalıcı anlaşmazlıklar olduğunu belirterek, NATO Rusya Konseyi toplantısının bunu değiştirmediğini söyledi. NATO-Rusya Konseyi, Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesinin ardından ilk kez Büyükelçiler düzeyinde yapılan toplantı planlanandan 1,5 saat daha uzun sürdü. Buna rağmen toplantıda yaklaşım farklılıklarını gidermek mümkün olmadı. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Brüksel’deki NATO karargâhındaki toplantının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, NATO ile Rusya arasındaki siyasi diyaloğun açık tutulmasının tüm tarafların faydasına olduğuna dikkat çekti.

Aleksandr Gruşko Görüşme sonrası bir televizyon kanalına açıklama yapan Rusya’nın NATO Daimi Temsilcisi Aleksandr Gruşko, Rusya’yı yalnızlaştırma projesinin tutmadığını söyledi.

Toplantının yapılması NATO üyesi ülkelerin girişimiyle gerçekleştiğini açıklayan Gruşko, “ Rusya’yı yalnızlaştırma projesi tutmadı. Rusya olmadan hiçbir uluslararası problem çözülemez ya da düzeltilemez ” şeklinde değerlendirme yaptı. Toplantını iki saat yerine 3,5 saat sürdüğünü hatırlatan Gruşko, Avrupa’nın güvenliği ile ilgili tüm konuları ele aldıklarını ve görüşmenin fena olmadığını açıkladı. Yeni görüşmelerin olabileceğini ima eden Gruşko, “ Tartışmak için tartışmak istemiyoruz. Eğer olumlu yönde ilerlemek için bir istek görürsek neden devam edilmesin. ” dedi. NATO ile birçok alandaki işbirliklerin durdurulduğunu dile getiren Gruşko, “ Hem Rusya hem de NATO ülkelerinin güvenliğini pekiştiren tüm ortak projeler sona erdirildi. ” dedi. Güvenirliği artırmak için ek tedbirlerin alınması ile ilgili konuşan Gruşko, NATO’nun Rusya sınırlarındaki varlığının azaltılması için adımlar atılmadan ek tedbirlerin alınamayacağını vurguladı.

Ukrayna krizinin tam ve hızlı çözümü konusunda NATO ve Rusya’nın anlaştığını açıklayan Gruşko, ancak görüş ayrılıkların devam ettiğini ifade etti. Kriz bölgesinde NATO tarafından eğitilen birliklerin olduğunu iddia eden Gruşko, “ Krizin çözümü için NATO ciddi katkı sağlamak istiyorsa askeri varlıklarını sonlandırmalı ” şeklinde konuştu. Baltık Denizi’nde Rus jetlerin ABD’nin USS Donald Cook adlı destroyerini taciz etmesiyle ilgili değerlendirme yapan Gruşko, destroyerin Kaliningrad bölgesine ilerlediğini ve böylece Rusya’ya askeri baskı kurmaya çalıştığını savundu ve “ Nükleer başlık taşıyabilen ve menzili 2 bin 500 metre olan seyir füzeleri bulunan bir destroyerin Meksika ya da New York Körfezi’ne yakın yerde olduklarını düşünebiliyor musunuz? ” dedi. Gruşko, Rusya’nın askeri gücün kullanılması muhtemel durumlara karşı her türlü tedbirleri alacağını sözlerine ekledi. Rus “ Su-24 ” jetleri, 12 Nisan’da USS Donald Cook adlı destroyerini alçak uçuşla taciz etmişti. Olayın yaşandığı sırada ABD destroyerinin, Rusya’nın Kaliningrad bölgesine 70 mil uzakta bulunduğu belirtildi. Rusya’ya ait olan Kaliningrad, Rusya ile sınırı olmayıp Litvanya ile Polonya arasında Baltık Denizi kıyısında bulunan bölgedir. Gemi olayının ardından 17 Nisan’da ABD, Rus Su-27 jetinin Baltık Denizi üzerinde RC-135 casus uçağının da taciz edildiğini açıklamıştı. Rus jetinin ABD uçağına 15 metre kadar yaklaştığı bildirilmişti. ABD, Ocak ayında Karadeniz üzerinde casus uçağına Rus Su-27 jetlerinin “ Tehlike ” şekilde yaklaştığını duyurmuştu. Büyükelçiler düzeyindeki toplantının ayrıntıları hakkında tam olarak açıklama yapılmasa da yapılan basın açıklamasından satır aralıkları şöyle; Görüşmelerde en fazla Ukrayna sorununun görüşüldüğü anlaşılıyor; zira bu konuda Rusya ile NATO ülkeleri arasındaki anlaşmazlığın devam ettiği duyuruldu. Ukrayna konusu, taraflar arasında derin ve kalıcı bir anlaşmazlık olarak ifade edildi. Sorunun derin olduğu açık; ancak kalıcı olduğunun ilan edilmesi de ilginç. Demek ki Kırım’ın ilhakı ve Rusya’nın Ukrayna’yı, ya da en azından Ukrayna’nın bir kısmını Batı’ya kaptırmama siyaseti kalıcıdır. NATO, bu durumu çok kınıyor ama kalıcı bir durum olduğunu da ilan ediyor. Toplantıda Rusya askeri uçaklarının Baltık hava sahası ihlalleri de konu edilmiş.

Bu, Rusya’nın Avrupa’yı tehdit etmesi olarak değerlendiriliyor ve Rusya uluslararası hukuka uymaya davet ediliyor. Uluslararası hukuka uygunluk günümüzde kaç devletin dış politikasında karşılık buluyor bilinmez. Ancak Rusya’nın en azından Minsk Grubu kararlarına bağlı kalması istendiğine göre, Kafkasya’da da artan Rusya baskısının eleştirildiği söylenebilir. Anlaşılan o ki, NATO üyelerinin tamamı Rusya’nın Ukrayna ve Kafkasya politikasından aynı oranda rahatsız olmuyor. ABD, Rusya’nın Kırım’ı ilhakı ile Ukrayna ve Kafkasya’yı kendi alanı olarak ilan etmesinden Avrupa kadar rahatsız ve tepkili değil. Uluslararası ilişkilerde benzer siyasi uyuşmazlıklarda görüldüğü gibi bu tür krizler nedeniyle Avrupa-Rusya ilişkileri gerildikçe, Avrupa’nın ABD’ye daha çok yakınlaşması, onunla işbirliğini artırması doğal bir gelişme olarak kabul ediliyor. ABD de bu durumdan memnunmuş gibi görünüyor.

Dolayısıyla Rusya etkinliğini artırdıkça, Avrupa’nın etki alanı daralıyor. Brüksel’deki toplantıdan çıkan bir sonuç, ne olursa olsun NATO ile Rusya’nın stratejik diyalogu sürdürecekleri yönünde. NATO-Rusya görüşmesinde hangi konularda anlaşamadıkları açık ancak, hangi konularda anlaşma içinde olunduğu şimdilik bilinmiyor.