MEHMET MERT: YANGINA KÖRÜKLE GİDİLMEZ

Uzun yıllardır süren bir gazetecilik geçmişiniz var, bunun yanında bir siyasi duruşunuz da var. Ülke yönetimi için sorumluluk almaya nasıl karar verdiniz?

Siyasetin bir okulu yok. Birçok meslek grubundan insanların siyaset yaptığına şahit oluyoruz. Aslına bakarsanız birçok gazetecinin geçmiş dönemlerde hatta şimdilerde siyasetle ilgilendiğini görebiliriz. Gazetecilik mesleği siyesetten çok uzak bir meslek değil. Biz zaten her saniye siyasetçilerle iç içe olan bir meslek grubuyuz. Mehmet Mert 30 yıldır gazetecilik mesleğini yapan bir kişiyim. Gençlik hatta çocukluk yıllarından bu yana sola eğilimi olan bir kişi oldum. Aydınlıktan, özgürlükten yaşantım boyunca asla taviz vermedim. Uzun yıllardır aklımda ve gönlümde aktif siyaset düşüncesi vardı. İlk defa kendimi bu kadar hazır hissettim ve bu yolculuğa başladım.

Mesleğinizle beraber yürütmenin zor olduğu bir alan siyaset. Siz siyaset yapmanın mesleğinizle çelişeceğini düşünüyor musunuz?

Ben 20 yıl önce CHP’ye üye olmuş bir kişiyim. Mesleğimizin siyaset yapmaya engel olacağını düşünsem bir siyasi partinin kurumsal kimliğinin altına girmeyi kabul etmezdim. Hayatım boyunca gizli kapaklı işlerin karşısında oldum. Evet benim gönlümde Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi olan CHP vardı ve bende gittim üye oldum. Üye olduğum partiden milletvekilliği isteğim de gayet doğal sanırım. Herşeyden önce kişinin kendi mesleğini Ankara’da temsil etmesinin çok daha değerli bir duruş olduğunu düşünüyorum.

Birçok gazeteci kökenli siyasinin meclise girdikten sonra gazeteciliği bırakıp fanatik taraftar bir partili olduğuna şahit olduk, siz nasıl bir profil olacaksınız?

Ben hayatımın hiçbir anında gazetecilikten ödün vermedim. Elbette bağlı olduğum siyasi partinin bir neferi olacağım ancak ben ilk olarak bir gazeteciyim ve yanlış gördüğüm noktalarda mesleki önceliğim herşeyden önce gelecektir. Siyaset başlamadan önce de Gazeteci Mehmet Mert vardı, kısmet olur da başladığında da Gazeteci Mehmet Mert olacak, bittiğinde de Gazeteci Mehmet Mert olarak hayatımı sürdüreceğim.

Millet İttifakı’nda yer alan dört siyasi partinin (DEVA, Gelecek, Saadet ve DP) CHP listelerinden seçime gireceği görülüyor, bu sizin şansınızı azaltır mı?

Siyaset bir talep ve gönül işidir. Kişisel başarısından önce kurumsal başarıyı ön planda tutan bir yapım var. Eğer partimizin üst yönetimi bizi değil de başkasını tercih ederlerse elbette bunu saygıyla karşılayacağım. Diğer siyasi partilerin adaylarının listelerde olmasını şahsım adına kıymetli buluyorum. Millet İttifakı’nın başarısının sırrının fedakarlık olduğunu düşünüyorum. Büyükşehirlerde listelerde birleşme olmayacağı söyleniyor, geçmiş dönemlerde vekillik yapan isimlerin bazılarının vekil adayı olmayacağı söyleniyor. Bunlar seçim dönemlerinde üzerinde çokça tartışılan konular ancak bizim gündemimizde listeye girmekten daha çok partimizin başarılı olması var.

Gazeteci kimliğinizin yanında bir meslek örgütünün de başkanlığını yürütüyorsunuz (İGD) bunun sizin için seçilme noktasında bir avantaj olduğuna inanıyor musunuz?

Ben meslektaşlarımla oluşturduğum yapıyı asla bir siyasi ikbal için kullanmadım. Ben Mehmet Mert olarak yola çıktım ve talep oluşturdum. Kimse diyemez ki Mehmet Mert siyasete derneği dahil etmiştir. Onun yeri ayrı siyasetin ayrı. Yarın olur da listede yer alırsam başkanlığını yaptığım İstanbul Gazeteciler Derneği’nden istafa edeceğim.

Yıllardır ülkeyi yöneten bir iktidar var, alışılmış bir sistem var. CHP İktidara geldiği takdirde bu alışılmış sistemde değişimi sağlayabilecek mi? CHP’nin kadroları bunun için yeterli mi?

CHP ülkenin en büyük kurumsal yapısıdır. CHP’nin ehil kadroları bu ülke gibi 10 ülkeye yetecek kadar kendini geliştirmiş kişilerdir. Cumhuriyet tarihinle yaşıt bir partiden bahsediyoruz ve Anadolu’nun en ücra köyünde bile örgütlenmiş bir partinin ülke yönetiminde kadro sıkıntısı yaşayacağını asla düşünmüyorum. Seçim kazanıldığında ülkenin herşeyden önce umudu yenilenecek. İnsanların üzerinden büyük bir yük kalkacak.

Ekrem İmamoğlu’nun sürece aktif olarak katılması denklemleri değiştirmiş midir?

Bizim bölgemizin çok yakından tanıdığı bir isim Ekrem İmamoğlu. CHP Beylikdüzü İlçe Başkanlığı döneminde bu yana siyasete kattıklarını yakından takip ediyoruz. Bugün İmamoğlu ismi ülkenin en önemli siyasi aktörlerinden biri haline gelmiştir. Ben Ekrem İmamoğlu’nun ve Mansur Yavaş’ın Kemal Bey’e çok büyük bir güç kattığını düşünüyorum. Ekrem Bey’in gittiği yerlerde mitinglerin havası değişiyor ve bu partiye büyük güç katıyor.

HDP’ye (Yeşil Sol Parti) bakış açınız nasıl, HDP özellikle CHP’li seçmen üzerinde nasıl bir etki yaratıyor?

HDP ile terör örgütü PKK’yı birbirinden ayırmak gerekiyor. Yıllarca AK Parti’ye oy veren seçmenler şu anda Millet İttifakı’nın adayına oy verince mi terörist olacaklar. Bu tür algı oyunlarına insanların kanmaması gerekiyor. HDP bu ülkenin kurumsal, hukuksal ve anayasal olarak kabul edilmiş bir partisidir. Millet İttifakı’na ciddi bir güç katacağını düşünüyorum. Terörün her türlüsünü lanetlemekle beraber, terörle ayrışma noktasında HDP’li yöneticilere büyük iş düştüğünü düşünüyorum.

Meclise gitmeniz durumunda mesleki olarak planlamanızda bir “Mega Proje” var mı?

(Gülüyor) Mega proje diye bir tabire çok fazla inanmıyorum ama elbette meslekğim ve meslektaşlarımla ilgili aklımda büyük bir proje var. Bugün gazetelerin ve televizyonların %90’ı iktidarın kontrolünde, ilk yapacağım iş medya kuruluşlarının tamamını tüpçülerden, totoculardan alıp gerçek meslek erbablarına teslim etmek.

Gazeteciliğin temeli olan “Yerel Medya’nın” içinden geliyorsunuz. Ülkemizde özellikle yerel basının durumu sıkça tartışılır. Sizin bu noktada çalışmalarınız var mı?

Her iktidar döneminde Türk Medyası üvey evlat ilan edilmiştir. Gerçek gazetecilerin durumu tüm vatandaşların malumudur. Ulusal yada yerel medya fark etmez topumun gazetecilik mesleğine bakışı ister istemez gazetecilerinde değişimine zemin hazırladı. Bu ülkede gazetecilerin Cumhuriyet kurulurken yaptığı katkılar ortadadır. Sonrasında yaptıkları ortadadır. Bugün gelinen noktada içi boşaltılmış, gazetecilerin mesleki etiği takmadığı bir dönem yaşıyoruz. Toplumun gazetecilere, gazetecilerinde kendine inanıp doğru işleri yapması için mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim. Devlet kurumları tarafından gazetelerin nasıl ayrıştırıldığını biliyoruz, bunların düzelmesi için elbet uğraşacağız.

Seçimi kazanma durumunda, 20 yıllık iktidara karşı nasıl bir tavır alınmalı. Hesap sorucu ve yargılayıcı bir tutum mu alınmalı?

Öncelikle yeni gelen hükümet kolları bir sıvayacak ve topluma umut olmak için gece gündüz çalışacak. Elbette geçmişin hesabı hukuk çertçevesinde sorulacak. Bu işi intikamcı bir duygu ile değil de adaletli bir komisyonla yürütmek çok daha doğru olur. Zaten iktidar eliyle bölünmüş bir ülke var, biz yangına odun atmak yerine ülkeyi sakinleştirmek ve devleti yeniden işler biçime sokmak zorundayız.

Olası bir Cumhur İttifakı galibiyetinde nasıl bir tablo bizi bekliyor?

Zaten yaklaşık 20 yıldır süren bir iktidar var. Sürekli yanlışları söylersek tarafsızlığımız bozlulur elbette iktidarın da doğru yaptıkları var. Ben kaybetme durumunda yeni kurulan partilerin silineceğini düşünüyorum. CHP gücünden birşey kaybetmez ancak umutların yeniden tazelenmesi biraz zaman alır. Bugün anketlere baktığımızda Millet İttifakı’nın kaybetmeyeceğini düşünüyorum ancak tersi bir durumda, birçok partinin düşünmesi için büyük bir zaman olacağını düşünüyorum.