Suç tarihi yönünden 28.06.2014 tarihinden önce işlenen eski suçlardan da HAGB kararı verilebilir. Ancak; CMK m.231 sekizinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 72 maddesiyle, “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.” cümlesi eklenmiştir. Kasıtlı bir suç nedeniyle ibaresinden 28.06.2014 tarihi ve sonrasında işlenen suçların anlaşılması gerekir.
T.C YARGITAY 4.Ceza Dairesi Esas: 2017/ 22732 Karar: 2018 / 1631 Karar Tarihi: 25.01.2018
ÖZET: Suç tarihi itibariyle sabıkasız olan ve adli sicil kaydında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kaydı bulunmayan sanığın hakaret ve tehdit suçlarından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın yasaya uygun olduğu, anılan karara yönelik itirazın reddi yerine yasal olmayan gerekçeyle itirazın kabulüne ilişkin merci kararında isabet bulunmadığından kanun yararına bozma talebinin kabulüyle hükmün bozulması gerekir.
(2709 S. K. m. 174) (5237 S. K. m. 7, 106, 125, 191) (5271 S. K. m. 223, 231, 267, 268, 269, 270, 271) (5395 S. K. m. 23) (YCGK. 22.01.2013 T. 2012/10-534 E. 2013/15 K.) (YCGK. 03.02.2009 T. 2008/11-250 E. 2009/13 K.)
Hakaret ve tehdit suçlarından sanık …’un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle, 125/1-2, 43/1, 29 ve 62/1. maddeleri gereğince 5 ay 37 gün hapis ve 1.400,00 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Gölcük 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/06/2017 tarihli ve 2014/505 esas, 2017/277 sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın ortadan kaldırılmasına dair Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/09/2017 tarihli ve 2017/1894 değişik iş sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 17/11/2017 gün ve 94660652-105-41-11400-2017-KYB sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/11/2017 gün ve 2017/65793 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesince adı geçen sanık hakkında daha önce işlediği başka bir suçtan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinden bahisle, hakkında yeniden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceğine karar verilmiş ise de; incelemeye konu dosyaya ilişkin suçun işlendiği 16/02/2014 tarihi itibariyle dosya içerisinde bulunan sanığa ait adli sicil kaydından da anlaşılacağı üzere, sanığın mahkum olduğu herhangi bir kararın bulunmadığı anlaşılmakla, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I- Olay:
Hakaret ve tehdit suçlarından sanık …’un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle, 125/1-2, 43/1, 29 ve 62/1. maddeleri gereğince 5 ay 37 gün hapis ve 1.400,00 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Gölcük 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/06/2017 tarihli ve 2014/505 esas, 2017/277 sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın ortadan kaldırılmasına dair Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/09/2017 tarihli ve 2017/1894 değişik iş sayılı kararının, dosya kapsamına göre, Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesince adı geçen sanık hakkında daha önce işlediği başka bir suçtan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinden bahisle, hakkında yeniden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceğine karar verilmiş ise de; incelemeye konu dosyaya ilişkin suçun işlendiği 16/02/2014 tarihi itibariyle dosya içerisinde bulunan sanığa ait adli sicil kaydından da anlaşılacağı üzere, sanığın mahkum olduğu herhangi bir kararın bulunmadığı anlaşılmakla, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Sanık hakkında kurulan, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın yasaya uygun olup olmadığının ve buna bağlı olarak mercii kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Sanık hakkında kurulan mahkÛmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK’nun 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkrayla büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
Başlangıçta yalnızca yetişkin sanıklar yönünden ve şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hükmolunan, bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, maddenin altıncı fıkrasına, 25/07/2010 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanunun 7. maddesiyle “sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.” cümlesi eklenmiş, yine maddenin sekizinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6545 sayılı Kanun’un 72. maddesiyle “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez” cümlesi eklenmiştir.
5560, 5728, 5739, 6008 ve 6545 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
1) Suça ilişkin olarak;
a- Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin olarak;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkÛm olmamış bulunması,
b- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
c- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d- Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
e- Sanık hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmemiş olması,
Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Tüm bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve onsekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına ilişkin bir değerlendirme yapılması için, yargılamanın herhangi bir sujesinin talepte bulunması şart değildir. Maddede öngörülen şartların oluşup oluşmadığı ve bu hükmün uygulanıp uygulanmayacağı hakim tarafından her olayda re’sen değerlendirilip takdir edilmeli ve denetime imkan verecek biçimde kararda gösterilmelidir.
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için, anılan maddenin 6. fıkrasında belirtilen objektif ve subjektif koşulların bulunması ve öncelikle sanığın isnad edilen suçu işlediğinin yapılan yargılama sonucu belirlenmesi gerekmektedir.
CMK’nın 231. maddesinin 12. fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir.
Olağan kanun yollarından olan itiraz, 5271 sayılı CMK’nun 267 ila 271. maddeleri, arasında düzenlenmiş olup “İtiraz olunabilecek kararlar” başlıklı 267. maddesinde; “Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre, kural olarak sadece hakim kararlarına karşı gidilebilecek olan itiraz yoluna, kanunlarda açıkça gösterilmiş olunması kaydıyla mahkeme kararlarına karşı da başvurulması mümkündür.
CMK’nın 270 ve 271. maddelerine göre, itiraz incelemesi kural olarak duruşmasız ve dosya üzerinden yapılacak, merci gerekli görürse Cumhuriyet savcısı, müdafii veya vekili de dinleyebilecektir. Bunun yanında merci, yazı ile cevap verebilmesi için itiraz istemini Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilecek, kendisi de inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılması konusunda emir de verebilecektir.
CMK’nın itirazla ilgili yukarıda yer verilen maddelerinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik itirazın yalnızca şekil yönünden inceleneceği, esasın inceleme dışı bırakılacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararında; “İtiraz mercii, o yer Cumhuriyet savcısının suç vasfına yönelik aleyhe başvurusu üzerine incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi olay hem de hukuki yönden yapmalı, gerekli gördüğünde cevap vermesi için itirazı sanık müdafiine tebliğ etmeli ve Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiini dinlemeli, yine ihtiyaç duyduğu konular varsa gerekli araştırma ve incelemeyi yapmalı ya da bunların yapılmasını sağlamalı ve bunun sonucunda da TCK’nun 191/2. maddesi gereğince verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının isabetli olup olmadığına karar vermelidir.” şeklindeki gerekçesiyle itirazın hem maddi hem hukuki yönden ele alınması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiğine karar vermiştir.
İncelenen dosyada;
Sanık … hakkında, 2013 yılı Aralık ayı-16/02/2014 tarihlerinde işlediği iddia olunan hakaret ve tehdit eylemleri nedeniyle Gölcük Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 23.11.2014 tarihli iddianame düzenlenerek kamu davası açıldığı, yargılama neticesinde Gölcük 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/06/2017 tarihli ve 2014/505 esas, 2017/277 sayılı kararıyla, hakaret ve tehdit suçlarından sanığın, 5237 sayılı TCK’nın 106/1-1. cümle, 43/1, 62, 125/1-2, 43/1, 29, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 5 ay 37 gün hapis ve 1.400,00 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı CMK’nın 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, anılan karara katılan vekili tarafından süresinde itiraz edildiği, merci Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/09/2017 tarihli ve 2017/1894 değişik iş sayılı kararıyla, “Sanık hakkında Gölcük 3.Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1017 Esas sayılı kararı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği ve bu kararın 06/09/2016 tarihinde kesinleştiği uyaptan yapılan kontrol sonucunda görülmekle, 5237 Sayılı CMK.nın 231/6-a ve 231/son maddesinde belirtildiği üzere, denetim süresi içerisinde 2. kez HAGB kararı verilemeyeceği” şeklindeki gerekçeyle itirazın kabulüne ve kararın kaldırılmasına kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır.
Sanığın 23/11/2014 tarihli adli sicil kaydı incelendiğinde, sanığın sabıkasız olduğu ve herhangi bir kaydın bulunmadığı görülmektedir.
Gölcük 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 29/03/2016 tarihli ve 2014/1017 esas, 2016/174 sayılı kararı incelendiğinde, sanığın …, suç tarihinin 03/04/2014, kesinleşme tarihinin 06/09/2016 olduğu, sanık hakkında 5490 sayılı Yasaya muhalefet suçundan neticeten 5 ay hapis cezasına hükmolunup, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Sanık, incelemeye konu dosyadaki hakaret ve tehdit suçlarını işlediğinde, sanığın adli sicil kaydında kasıtlı bir suçtan mahkumiyeti ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kaydı bulunmamaktadır. CMK’nın 231. maddesinin sekizinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6545 sayılı Kanun’un 72. maddesiyle “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez” cümlesi eklenmiştir.
Çözülmesi gereken sorun; denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez cümlesinde yer alan “kasıtlı bir suç nedeniyle” tabirinden ne anlaşılması gerektiğidir. Yani bu ifadede kastedilen kasıtlı suç, 28/06/2014 tarihi ve sonrasında işlenen suç mu yoksa, bu tarihten önce işlenen ancak kararı bu tarihten sonra verilen suç da bu tabire dahil midir?
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 tarihli, 2008/11-250 esas ve 2009/13 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; Sanık hakkında kurulan mahkÛmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip olup, karma bir niteliği bulunan bu kurumun, maddi ceza hukukuna ilişkin yönü nazara alındığında, 5237 sayılı Yasanın 7. maddesinde tanımlanan lehe yasanın geçmişe yürümesi ilkesi uyarınca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun önceki hükümlere de uygulanması doğaldır. Hükmün açıklanmasının gereği bırakılması kurumunun maddi ceza hukukuna ilişkin sonuçlar doğuran karma bir yapıya sahip olması sebebiyle, 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6545 sayılı Kanun’un 72. maddesiyle getirilen “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez” biçimindeki düzenleme, 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca sanık aleyhine uygulanamayacağından ancak, 28/06/2014 tarihi ve sonrasında işlenen kasıtlı suçlar açısından uygulanabilecek, bu tarihten önce işlenen kasıtlı suçlarla ilgili olarak kurulan hükümlerde, salt bu düzenleme nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi yasaya aykırı olacaktır.
Bu açıklamalar ışığında; suç tarihi itibariyle sabıkasız olan ve adli sicil kaydında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kaydı bulunmayan sanık …’un, hakaret ve tehdit suçlarından, 5237 sayılı TCK’nın 106/1-1. cümle, 43/1, 62, 125/1-2, 43/1, 29, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 5 ay 37 gün hapis ve 1.400,00 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı CMK’nın 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Gölcük 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/06/2017 tarihli ve 2014/505 esas, 2017/277 sayılı kararının yasaya uygun olduğu, anılan karara yönelik itirazın reddi yerine, “Sanık hakkında Gölcük 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/1017 Esas sayılı kararı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği ve bu kararın 06/09/2016 tarihinde kesinleştiği uyaptan yapılan kontrol sonucunda görülmekle, 5237 Sayılı CMK.nın 231/6-a ve 231/son maddesinde belirtildiği üzere, denetim süresi içerisinde 2. kez HAGB kararı verilemeyeceği” şeklindeki yasal olmayan gerekçeyle itirazın kabulüne ilişkin merci Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/09/2017 tarihli ve 2017/1894 Değişik İş sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, merci Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/09/2017 tarihli ve 2017/1894 Değişik İş sayı ile verilip kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK’nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, 25/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)