İlham Veren Dijital Dönüşüm Hikayeleri 3 – BAYER’in Yolculuğu

Sağlık ve beslenmede Dijitali nereye getirdi?

İlham Veren Dijital Dönüşüm hikayelerinin 3. Bölümünde BAYER’in yolculuğuna yer veriyoruz. BAYER’in özellikle sağlık ve beslenme konusunda dijitalde yaptıklarına gelin birlikte göz atalım.

BAYER’in dijital vizyonu ne? İlk neye odaklandılar?

Öncelikle tüm ülke ve tüm bölümlerden çalışanların katılımı ile “Digital Excellence Council” kurdular ve dünya çapında ortak bir dijital ajanda ile hareket etmeye başladılar. Dijital büyümeye öncelik verdiler ve bunun için de öncelikle şirket içinde dijital bir zihniyet oluşturarak ilerlemeye karar verdiler. İlk odaklandıkları başlıklarsa;

  1. Teknoloji
  2. Hızlı süreçler
  3. Etkili iş birlikleri
  4. Veri Analitiği ve Veri Uzmanlığı

Dönüşüm nasıl gerçekleşiyor? Amaçları ne ve neler yaptılar?

BAYER’in Global Dijital Dönüşüm Başkanı Saskia Steinacker’dan bir alıntı yapalım:

“Dönüşüm biten ya da bitecek bir süreç değil, dinamik ve sürekli üzerine koyarak ilerlediğimiz ve ilerlerken sürekli yeni bir şeyler öğrendiğimiz bir süreçten bahsediyoruz.Amacımız müşterilerimizin gelişen ihtiyaç ve beklentilerine hızlı ve teknolojik çözümlerle cevap verebilmek. Dönüşüm sürecimizi 3 ana başlığa odaklanarak hayata geçiriyoruz. Bunlar da;

  1. Müşteri deneyimini dijitalleştirmek.
  2. Operasyonları dijitalleştirmek
  3. Yeni iş modelleri bulmak ve uygulamak.

Müşteri deneyimi bu dönüşümden nasıl etkilendi?

Müşteriler için sonuçları iyileştirmek için yeni teknolojilerden nasıl yararlanıyorlar?

Vizyon tamamen müşteriye daha yakın olmak ve değer yaratmak üzerine kurulu.

Bu anlamda, müşteri ile çok yönlü bir ilişki kurabilmek ve bu ilişkide dijitali mümkün olduğunca fazla kullanabilmek oldukça kritik.

Müşteri ile olan ilişkilerinde önem verdikleri bir diğer nokta; sağlık alanında yeni ilaçları ve yeni çözümleri onlara en etkin ve en hızlı şekilde ulaştırabilmek. Ayrıca sağlık uzmanları için de, doğru teşhis ve tedavileri hastalara uygulayabilmeleri için, teşhise yardımcı ve farmasötik olmayan yeni çözümler üretebilmek öne çıkıyor.

Hastaların kendi kişisel verilerini daha kolay takip etmelerini sağlayabilmek ve sağlık durumlarını anlık yönetebilmeleri için yeni uygulamalar ve appler hayata geçiriyorlar. myBETApp ve Skin Peace uygulamaları bunlara güzel örnekler. Gelecek içinse, yapay zeka yardımıyla hastalıkları henüz oluşmadan ya da çok erken aşamada tespit etmeye yardımcı olacak teknolojiler üzerinde çalışmalarını sürdürüyorlar. Üzerinde çalıştıkları diğer bir başlıksa; “kişiselleştirilmiş, bireye özel tedavi uygulamaları”. Burada da herkes için aynı ilaç ve tedaviyi uygulamak yerine, bireylerin özel durumlarını da göz önüne alarak daha kişiye özgü çözümler geliştirmeye odaklanıyorlar.

Tüm bunları yaparken, yeni teknolojilerden nasıl yararlandıklarını da, yine Saskia’dan dinleyelim.

“Yapay zeka ve makine öğrenimi gibi alanlarda bir çok çalışma yapıyoruz. Silikon Vadisi’ndeki Yaşam Bilimleri iHUB dahil olmak üzere inovasyon merkezlerimiz, bu gelişen teknolojilere odaklanıyor. 2015 yılında kurulan LifeScience iHUB, insan sağlığı, hayvan sağlığı ve tarım için yenilikçi sensörler, yapay zeka / makine öğrenimi ve dijital uygulamalar için kullanım alanları bulmak için teknoloji şirketleri ve Bayer arasında işbirliğini güçlendiriyor.

Bayer Grants4Apps (G4A), sağlık ve bakım alanında yenilikçi çözümler geliştiren girişimlere ve şirketlere destek sunan başka bir küresel programdır. AI, IoT, veri ve analitiğe odaklanan altı yeni girişim, bu hızlandırıcı programda finansman ve uzman desteği aldı. Örneğin, bir Alman şirketi olan Zencorlabs, hastaları kalp yetmezliği konusunda uyarmak için yapay zeka kullanan bir akıllı telefon yazılımı ve cihazı sunuyor. Ayrıca yan etki raporları gibi hasta güvenliğiyle ilgili verileri daha verimli ve daha hızlı işlemek için yapay zeka ve makine öğrenimi uyguluyoruz. Bu amaçla, geliştirme için profesyonel hizmet firması Genpact ile ortaklık kurduk ve farmakovijilansta yapay zeka uygulamaları için uzun süreli bir anlaşma imzaladık. İleriye dönük olarak, farmakovijilansta AI uygulaması, ilaçla ilgili yeni yan etkileri daha erken ortaya çıkarma potansiyeline sahiptir ve bu nedenle, hasta güvenliğini daha iyi sağlama becerimizi potansiyel olarak daha da geliştirebilir.”

Dijital vizyonu kuruluş genelinde nasıl harekete geçirdiler? Dijital kültürü çalışanlara benimsetmek için neler yaptılar?

Aslında burada yaptıkları, çalışanlara dijitalin ne olduğunu ve neye hizmet ettiğini doğru şekilde anlatmak üzerine kurulu.
Dijitalin özellikle dijital sağlık ve dijital tarım konusunda yarattığı ve yaratacağı değeri somut örnekler üzerinden anlatarak ve daha iyi bir yaşam elde etmeye nasıl yardımcı olacağı vizyonuna çalışanlarını mümkün olduğunca ikna ve dahil ederek ilerlediler. Kısaca onları vizyonun bir parçası yapmak için çalıştılar.

Peki bunlar için hangi aksiyonları aldılar?

Yazının sonuna gelirken, hemen belirtelim.

BAYER’in bundan sonraki 10 yıllık dönem için somut bir planı yok. Çünkü her şeyin çok hızlı değiştiği bu dünyada “önemli olanın değişen şartlara ve müşteri ihtiyaçlarına göre, en doğru stratejileri hızla geliştirmek ve mümkün olduğunca esnek ve uyumlanabilir olmak” olduğunun çok farkındalar. Bundan sonra da yollarına, bu stratejiyle ve buna katkı sağlamak isteyen yol arkadaşları ile devam edeceklerini belirtiyorlar.

Bir sonraki başarı hikayesinde buluşmak üzere,