Dijitalleşme, dijital dönüşüm, büyük değişim ya da daha net bir ifadeyle “Başka bir çağın giriş kapısında olma durumu”. Adına ne dersek diyelim, başka bir döneme girdiğimiz kesin. Corona bu geçişi daha da hızlandırıyor.
Bu değişime ve ona ait kavramlara daha önceki yazılarımda sıkça yer verdim. Okumak isteyenler blogtaki diğer yazılara göz atabilirler.
Bundan sonra ise, belli bir süre, bu “Dijital Dönüşüm” dediğimiz önemli, zor ve bir o kadar da büyük bu hareketi başarılı şekilde hayata geçirmiş, süreçlerini doğru yönetmiş ve belli tecrübeler kazanmış şirketlerin öykülerine biraz göz atma vakti. Onların neler yaşadıklarına bakmak ve bunlardan dersler almak, önümüzdeki dönemde hepimize, özellikle dijital dönüşümün kapısından geçecek şirketlere de, yol gösterici olacak.
Ayrıca bu seri özelindeki bir amacım da, dijital dönüşüm konusunda, daha somut örnekler üzerinden ilerleyerek, aslında “dönüşüm”ün ne olduğunu kafalarda bir miktar daha netleştirebilmek. Umarım kolektife faydalı olur.
Sorularımız belli:
Kısaca bu ve benzeri sorular üzerinden, dünya genelinde başarılı dönüşüm projelerine imza atmış şirketlerin hikayelerine değinip, hep birlikte ilham alacağız.
Bu yazı serisinin ilk konuğu: Legrand
Firma ile kısaca bilgi vermek gerekirse;
Legrand 1860 yılında kurulmuş Fransız bir firma, dünya genelinde 90’dan fazla ülkede hizmet veriyor ve 2019 yılı verilerine göre 39.000 çalışanı var. Ana faaliyet alanı; bina ve elektrik altyapıları için sistem ve dijital ürün geliştirmek.
Hazırsanız hadi başlayalım.
Legrand’ın dijital dönüşüme iten neden neydi? Hangi ihtiyaçla yola çıktılar?
Dikkat ederseniz, şirketin ana faaliyet alanında “bina ve elektrik altyapıları için sistem ve dijital ürün geliştirmek” dedik ama 5-6 sene öncesine kadar bu faaliyet alanı, sadece “elektrik anahtarı ve priz üretmek” şeklindeydi. Yani “dijital ürün” boyutu yoktu. Ama artık var. Çünkü Legrand bir şeyleri farketti ve değiştirdi. Peki bu nasıl oldu?
Öncelikle şunu söyleyerek başlayalım: Legrand; geleneksel, çok fazla yenilik fırsatı barındırmayan bir endüstride yavaş hareket eden klasik bir sanayi şirketiydi. “Dijital” gündeminde bile değildi. Ancak IoT (Internet of things, Nesnelerin interneti) ile birkaç yıl içinde her şey değişti. Çünkü bu yeni ve yıkıcı teknoloji ile pazar değişti ve sakin ve tahmin edilebilir şekilde ilerleyen piyasaya yeni ve iddialı başka oyuncular girmeye başladı.
Frédéric Levaux, Legrand firmasının CDO’su ve gelin onları Dijital Dönüşüm’e iten sebepleri kendisinden dinleyelim:
“Bizim için kırılma noktası, Google Asistan ve Nest’in ortaya çıkmasıydı. Bir şirketin sıfırdan gelebileceğini, yerli bir termostat oluşturabileceğini ve doğrudan üreticiyi, toptancıları ve son kullanıcıları içeren geleneksel bir değer zincirinde satabileceğini gösterdi. Bizim de buna çok hızlı tepki vermemiz gerekliydi. Yani dönüşüm bir anda kaçınılmaz oldu.”
Peki bu noktada önemli bir soru: Legrand pazardaki bu yeni oyuncuların yakaladığı ivmeye karşılık verebilmek için neler yaptı? Nelere öncelik verdi?
Özetleyelim:
Yani “bağlı ürünler” vizyonunu önce ortaya koymak, sonra da hayata geçirmek için hızlı aksiyonlar almak, onlar için birçok başka kapıyı da aralamış oldu. Öncelikli olarak odaklandıkları ana konu: “Müşteri Deneyimi” oldu. Bağlı ürünler sayesinde “Müşteri Deneyimi” kavramı onlar için yeniden anlam kazandı ve elde ettikleri verilerle bu süreci yeniden ve sürekli geliştirmeye odaklandılar. Fakat hala bu konuda gidecek çok yolları olduğuna inanıyorlar.
Frédéric Levaux müşteriye sağladıkları fayda ile ilgili bakın neler söylüyor:
“Bir anahtarın bağlı olması tüketiciyi doğrudan etkilemez, ancak bu anahtarı veya prizi bir dizi akıllı sensör (sıcaklık-ısı hava ya da ışık) olarak görürseniz, o zaman işler değişir. Bağlı anahtarların ve prizlerin daha büyük bir bağlı ev ekosisteminin bir parçası olduğunu anlamalısınız. Bu sensörler ve mikrofonlar üzerinden aldığınız verilerle, örneğin herhangi bir elektrik tehlikesini izleyerek, müşterinizin evini daha güvenli hale getirebiliyorsanız, o zaman onun hayatına değer katarsınız. Veriler, akıllı ev yardımcılarınızı daha akıllı hale getirecek ve kullanım verileri ve yapay zeka ile birleştiğinde, ürünlerimiz evde yaşam kalitenizi büyük ölçüde artıracak, enerji tasarrufuna ve güvenliğe-gizliliğe katkıda bulunacak.
Bununla birlikte müşteriye daha fayda yaratmak adına odaklandığımız bir diğer başlık ise: Tasarımı farklılaştırmak ve daha kullanıcı merkezli bir tasarım yaklaşımını tüm iş akışlarımızda kullanmak oldu. Örneğin, kullanıcılarımız işten eve geldiklerinde ne yaparlar? Evlerinin hangi kısımlarına sıklıkla dokunuyorlar? Önce hangi odaya girerler? Tasarımcılar, son kullanıcılarımızın ses, dokunma veya hareket yoluyla ürünlerimizle nasıl etkileşime girebileceğini ve bu bilgileri yeni kullanıcı arayüzleri için nasıl kullanabileceklerini düşünüyorlar. Ayrıca ürünlerimizin, müşterinin evine koymayı seçtiği her sistemle uyumlu olmasını sağlıyoruz. Bu kullanıcı merkezli tasarım yaklaşımında ses, dokunma ve harekete odaklanmanın bizi farklılaştırdığına inanıyoruz.”
Peki tüm bu dönüşüm sürecini “Veri”, “Müşteri Deneyimi” ve “Tasarım” ekseni dışında, başka neleri doğru yaparak yürüttüklerine de göz atalım
Bunlar; bizim de altını sıklıkla çizdiğimiz ve şirketlerde “Dijital Dönüşüm” süreçlerini yönetirken, atlanmaması gereken başlıklardan bazıları.
1-Stratejik ortaklıklardan yararlanma
Bu konuda 2 önemli strateji izliyorlar. Teknolojik ortaklıklar ve iş ortaklıkları.
Zaten güçlü oyuncuların olduğu bir alanda, yeni bir ürün geliştirmektense, kendi ürünlerinin o ürünle konuşmasını sağlıyorlar. Örnek vermek gerekirse, yeni bir ses asistanı (voice assistant) geliştirmek yerine, bu konuda çok güçlü Apple, Google ve Amazon gibi şirketlerle teknolojik ortaklıklara girerek, kendi ürünlerinin bu ses asistanları ile konuşmasını sağladılar. Bu sayede de, hem hız kazandılar, hem de akılcı bir strateji uygulamış oldular.
İş ortaklıkları tarafında ise; Marriott International ve Samsung ile birlikte çalıştılar. Buradaki amaçları ise, otel odalarında konuk deneyimini arttırarak, insanların yaşadıkları olumlu deneyimleri evlerine de taşımak istemelerini sağlamak oldu. Bunun için IoT Guestroom Lab i kurdular ve burada “daha iyi bir konuk deneyimi nasıl yaratılır?”, “verimli bir otel odası nasıl tasarlanır?” vb. konularda çeşitli araştırmalar yaptılar. Bu laboratuvar, endüstrinin konuklara daha iyi hizmet vermesine ve ayrıca verimlilik ve optimizasyon anlamında operasyonel süreçlere büyük katkı sağladı ve burada yaşanan deneyimlerin zaman içerisinde evlere nasıl daha hızlı taşınabileceği konusunda da onlara güçlü bir kaynak sunmuş oldu.
2-İç iş birliğini teşvik etmek ve yetenek geliştirmek
Legrand’ın aslında en baştan doğru yaptığı şey; vizyonunu ve dijitalden ne beklediğini çok net şekilde ortaya koymak olmuş. “Bağlı ürünler vizyonu” derken, aslında dijitalden ve şirketlerinden de ne beklediklerini de açıkça ortaya koymuş oldular. Şöyle ki:
Bağlı ürün geliştirebilmek için, şirketteki birçok farklı çalışanın ve departmanın bir araya gelip, birlikte çalışması gerekliliği kendiliğinden ortaya çıkıyor. Çünkü aslında daha önce birbirinden ayrı olan ürünlerin birbiriyle konuşabilmesi için, önce o ürün ekiplerinin birbiriyle konuşması ve daha çok iletişimde olması gerekliliği ortaya çıkıyor. Bu da aslında en baştan onlar için “Dijital = İş birliği” gibi bir korelasyona gidiyor. Zaten kendileri de bunu “bizim için dijital, şirket içinde daha fazla iş birliği anlamına geliyor” şeklinde özetliyorlar.
Çalışma ve iş yapış şeklindeki bu değişim de, Legrand için aslında içeride bir kültür değişimini de beraberinde getirdi. Bu kültür değişimi hareketi kapsamında, şirket içinde iletişimi arttırma, departmanlar arası bilgi ve veri alışverişini hızlandırma ve eskiden hayatlarında daha çok olan prosedürleri artık mümkün olduğunca azaltma gibi aksiyonları çok hızlı hayata geçirmeye başladılar. Şirkette farklı çalışma grupları kurarak, işyeri işbirliği araçları dedikleri toollardan destek aldılar.
Sonuç olarak, kısa zaman içinde bu “bağlı ürün yaratma vizyonu”, şirketin kurum kültürünü de kendiliğinden daha bağlı, daha birlikte hareket eden, daha hızlı çözüm üretebilen çok değerli başka bir noktaya taşımış oldu.
3-Çalışanlara Dijital Eğitimler vermek ve dijital yetkinlikler kazandırılması
Legrand’ın projelerinden biri de “dijital eğitim ve beceriler” konusuna odaklanmak oldu. Bu anlamda, tüm çalışanları dijitalin farklı adımlarında eğitmek için dahili bir dijital platform oluşturdular. İlk aşamada 9.000 çalışana eğitimler verildi ve onların dönüşüme çok hızlı şekilde adapte olmaları sağlandı. Hedefleri her zaman ve sürekli dijital konusunda genel farkındalık düzeyini artırmak ve çalışanların günlük işlerinde dijitalden ve dijital yetkinliklerden daha çok faydalanmalarını sağlamak oldu. Bunu da, hem çalışanlarının görevlerine, hem de mevcut bilgi seviyelerine uygun şekilde hareket derek hayata geçirdiler.
Legrand önümüzdeki birkaç yıl içinde Dijital dönüşümü nasıl görüyor?
Şu bir gerçek. Bağlı ürünler giderek artıyor ama pazarda halen bağlı olmayan ürünler daha fazla. Önümüzdeki 1-2 sene içinde, bağlı ürün pazarının öngörülenden daha fazla artacağını düşünüyorlar ve öncelikle ev ve binalar için geçerli olan bu vizyonun, hızlı bir şekilde “akıllı ve bağlı şehirler yaratma” noktasına taşınacağını söylüyorlar.
Diğer yandan, bu yeni vizyon için de 2 kaynağın değerinin daha da artacağını öngörüyorlar. Bunlar “Veri” ve “Yazılımlar”. Hatta Frédéric Levaux özellikle verinin ne kadar önemli ve alınıp, satılan bir kaynak olacağının altını çiziyor ve öngörüsünü paylaşıyor.
“Daha iyi evler veya enerji yönetim sistemleri inşa etmek için diğer şirketlere bilgi satabileceğimiz bir gelecek öngörebilirim.”
Legrand’ın dijital dönüşüm yolculuğunun başındaki firmalara tavsiyelerine gelirsek;
Bir numaralı tavsiyeleri; tahmin edeceğiniz gibi, mutlaka üst yönetimin desteğini ve sponsorluğunu almak. Bu olmadan dönüşümün hayata geçmesinin mümkün olmadığını, hatta üst yönetimin desteğinin yanı sıra, “dijitali anlaması ve uygulaması”nın da öneminin altını çiziyorlar.
Burada en önemli rol de CEO’da. CEO’nun dijitali anlama ve uygulamanın dışında, dönüşümün de en büyük savunucusu olması gerekiyor. Çünkü çalışandan beklenen şeylerin hayata geçebilmesi ve şirket içinde uygulanır hale gelebilmesi için, en başta liderlerin onlara örnek olmasının ve ikna etmesinin son derece kritik olduğunu düşünüyorlar. Çünkü biliyorlar ki, bu gerçekleşmezse dönüşümün sonraki aşamalarına ilerleyebilmek, çok da kolay olmuyor.
Yazının sonuna gelirken, “Sizce Legrand’ın tüm bu süreçte yaptığı en başarılı şey ne?” diye soracak olursanız;
Dönüşümün erken aşamasında, içindeki bulundukları pazardaki değişen dinamikleri erken görmeleri ve kendilerini buna göre çok hızlı ve esnek şekilde yeniden konumlayabilmiş olmaları derim. Çünkü bu sayede yeni vizyonlarını ve gidecekleri yönü belirleyebilmişler.
Çünkü;
Gideceği limanı bilmeyen gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere,