Infantas’ın kurucusu Marina Ayhan’ın annesi Tatiana Ishimtseva, II. Dünya Savaşı sırasında 6 yaşında hem annesini hem de babasını yitirince yetimhanede büyüdü, çok sevdiği öğretmenlerinden biri ise Alevtina Grigorievna oldu. Alevtina, 1917 yılında son bulan Rus İmparatorluğunun son Çarı Nikolay Aleksandroviç Romanov’un ve ailesinin, özellikle de eşi ve kızlarının terzisiydi. Tatiana, terziliğin tüm inceliklerini daha küçük yaşta öğrenmeye başladı. Gerçek prenseslerin terzisi olan Alevtina Grigorievna tüm dikiş bilgisini ve en gizli terzilik sırlarını Tatiana’ya tıpkı bir nakış işler gibi aktardı.
Tatiana büyüdü ve genç bir doktor oldu, evlendi çocukları oldu. Kızı Marina, 6 yaşında bale okuluna başladı. Küçük Marina için sanat, tarih ve moda daha o yaşlarda merak uyandıran bir üçlemeydi. Bale aşkı onu hep geçmişi irdelemeye itti… Farklı sahne kostümlerini tasarlamak için Marina’nın en büyük şansı annesinin sihirli elleriydi. Alevtina Grigorievna’nın öğrencisi Tatiana kızının kıyafetlerini dikmeye başladı. Marina’da annesinden, terziliğin en ince detaylarını öğrendi. Büyüdükçe bu yeteneğini daha da geliştirdi, modaya duyduğu merak tarih ve sanata olan ilgisini daha da arttırdı. Zaten hem bale okulunda, hem de sanat ve kültür üniversitesinde aldığı tarih, sanat dersleri ile Rönesans, Barok ve Empresyonizm akımlarını yakından tanıma fırsatı buldu. Resimlerdeki ve edebiyattaki kadınlar, kostümler ve moda akımları onu çok etkiledi.
Üniversiteyi bitirdiğinde hayat onun için yepyeni planlar yapma hazırlığındaydı… Önce İstanbul macerası başladı, eşi Atilla ile tanıştı, evlendi ve Can’ın annesi oldu. Hayallerine kısa bir mola verdi, ta ki oğlunun anaokulu gösterisini izleyinceye kadar. Sahnede oğlunu izlerken gözyaşlarına hakim olamadı, bir anne için en duygulu anlardan biriydi bu. Oyunun teması ve konusu deniz ile ilgiliydi ama oğlunun giydiği siyah pelerinden hangi rolü üstlendiğini anlayamamıştı Marina. Pelerinli küçük çocuk aslında bir denizatıydı. Sahne tasarımı, kostüm dizaynı ve koreografi planlaması ile yetişen Marina için oğlunun bu gösterisi hayatında başka bir dönüm noktası oldu. Bu vesileyle çocuklar için sahne kostümleri tasarlamaya başladı. Uzun bir süre birçok özel okul ve dans okulu için sahne kostümleri tasarladı. Fakat bu iş de Marina’nın hayallerini tam anlamıyla gerçekleştirmesi için yeterli olmadı, özgürlüğünü ve benliğini tam anlamıyla ifade edemedi.
Marina aile mirası olan kostüm tasarlama yeteneğini Infantas markasının couture tasarım elbiselerinde hayat vererek sürdürmeyi arzuladı. Terziliğin inceliklerini en iyi ustalardan öğrenen Marina, tasarımlarında hep gerçek prenseslerden etkilenmişti, onların saray hayatlarını hayal etmişti. Bu hayal onda tüm kız çocuklarını bir masalın kahramanı yapma arzusunu besledi ve böylece Infantas doğdu.
Infantas hem ilhamını hem de adını prenseslerden aldı, Infanta kraliyet ailesinin kız çocuklarına verilen addı, özellikle İspanya ve Portekiz’de günümüzde bile kullanılan bu isim Marina’ın modern prensesleri için adeta biçilmiş kaftan oldu… Ne de olsa Marina da kaftan biçme işinde ustaydı…
Infantas’ın logosunda yer alan küçük kız çocuğu da bu ilhamın ana yıldızı oldu, çünkü Marina küçük bir kızken bile ondan çok etkilenmişti, bale okulunda onu hep kendine benzetmiş, hayallerinde yaşatmış, resimlerini çizmişti. İspanya’nın Altın Çağ ressamı Diego Velázquez’in 1656 yılına ait Las Meninas (The Maids of Honour) tablosunda yer alan Infanta Margarita yani Margarita Teresa’dan esinlenerek Infantas’ın logosu ortaya çıktı.
Geçmişin asaletini ve izlerini taşıyan Infantas, günümüzün modern prenseslerini hayal ederek yaratıldı. Her kız çocuğu prenses olmayı hayal eder ve Infantas’ın couture elbiseleri ile bu hayalini gerçeğe dönüştürür