İpek Tuzcuoğlu ile… BAVULUNUZU ALSANIZ ÇIKSANIZ YOLA…

BAVULUNUZU ALSANIZ ÇIKSANIZ YOLA…
Bavulunuzu alsanız çıksanız yola cebinizde de beş kuruş para
olmasa aylarca kalabileceğiniz bir yeriniz var mıdır? Çoğunluk vardır
diyecek belki , ”-Var tabi ki arkadaşlarım var, akrabalarım var köyüm
var,orası var burası var “ Ama benim sorduğum doğmadığınız,
büyümediğiniz, akrabalarınızın olmadığı bir şehriniz var mı?
İşte benim öyle bir şehrim var; KAPADOKYA …
İkinci evim ,ruhumu besleyen büyülü beldem .
Çoğunuz biliyorsunuzdur Asmalı Konak dizi ile bu bölgeye gelmiştik
onsekiz yıl önce. Türk dizi sektörünün her anlamda ilki olan,yöreye
büyük katkı sağlayan,ödüller alan, reyting rekorları kıran, çoluk çocuk,
genç yaşlı, total ,ab her gruptan seyirci kitlesi ile zirvede olan o meşhur
dizi.İşte bendeniz o dizi sayesinde Kapadokya ile buluştum. Gelişimle
büyülenmişcesine çakıldı kaldı ruhum. O zamandan bu güne hiç
kopamadım. Dedim ya ruh etkilendi mi koparamaz sizi o yerden
hiçbir şey.
Bu kez de Nevşehire’e gelmek “Siyaset Dergisi’nin” özel sayısı
için dostum Gül Kılıçaslan’la nasip oldu. Her zaman ki gibi el üstünde
tutulmanın ve gönülden kurulan sofraların içinde olmanın huzuru ile bir
kez daha sevdalandım buralara Bendeniz için hep farklı, hep hoştu bu
belde hep güzelliklerle anıldı ve bu kez de güzel şeyler oluyor ve daha
da olacak anlaşılan. Nevşehir Belediye Başkanı Sayın Rasim Arı ve
ekibinin yeni, dinamik, atılımcı projeleri belli ki çok şey katacak. Genç
ve enerjisi yüksek bir başkanın her gününü özverili ve koşturma içinde
geçirmesi, severek yılmadan yorulmadan çalışması şehir adına büyük
bir kazanç. Nevşehir Valisi Sayın İlhami Aktaş ise 2016 yılından bu
yana bölgede ve tüm turizmcilere her anlamda verdiği desteği, katkısı
ile oldukça taktir gören bir vali. Emniyet Müdürü Mehmet Artunay ve
eşi Seçkin ablayı dostum turizimci ve bölgeye tutkun Perihan Çakır
sayesinde tanıdım. Mehmet Baba özü sözü sazı ile tam bir gönül dostu.
Gelelim eski dostlara; bendeniz için “Kapadokya demek Museum
Otel demek“ derim her zaman ve sahibi nevi şahsına münhasır 20 yıllık
dost Ömer Tosun ile yine otelin terasından Uçhisar’a iç geçirdik. “-Nasıl
güzel nasıl huzurlu yer burası“ diye diye günleri geçirdik. Anatolian
Houses sahibi kadim dost Hasan Kalcı (Göreme’ye her anlamda kattığı
değer çok büyüktür.) yine harika ağarladı bizi. Mavi-Beyaz ve Şıra
restoranlarının sahibi canım Mete Açıkgöz ve Sevda’sı, yöresel mutfağın
şahane temsilcisi Dibek’in sahibi Mehmet Şişman ve de Mutlu Mesut ile
her zaman olduğu gibi yine güzel, keyif dolu saatler günler geçirdik.
Yani demem o ki, bölgeye hâla gelmediyseniz mutlaka gelin derim,
zihni sıfırlamak için kirden pasdan arınmak için, Dünya hayatının
gamından kederinden sıyrılıp nefes alabilmek için ve en önemlisi
kendiniz için gelin derim. Malum son dönemin Corona virüsü Dünyayı
etkilediği kadar ülkemizi de etkileyip bir çok önlem alınmasına sebep
verdi. Yani biz bize kaldık …
Gelelim benim bavula… O bavulun içinde neler var biliyor
musunuz? Günümüzde pek rastlanmayan hatta mumla aranan
dostluklar var… Menfaatsiz, hesapsız- kitapsız geçen saatler, günler,
yıllar var… Kâh kahkahalar, kâh gözyaşları, özenle saklanmış anılar,
candan geçen sohbetler ve el emeği göz nuru ile bezenmiş gönül
sofraları var… İşte o yüzden burası benim ikinci evim ve bu yüzdendir ki
bavulumu alıp alıp gelişlerim… Zenginlik denilen şey daima gönüldedir,
gerisi Dünya malı işte…
”Gerçek zenginlik; mal çokluğu değil, göz tokluğu ve gönül
zenginliğidir.” (Hz. Muhammed)