Kimi çok sever kimi hiç sevmez, kimi zorunlu gider kimi keyfi ama ne olursa olsun o yolların sonunda kimi için hasret kimi için kavuşma vardır. Son dönemler bendeniz de oldukça fazla yolculuk yaptım. Ankara-Kütahya-Mersin-Malatya derken yine güzel insanlar yine bambaşka duygular kattık yaşam arşivimize.
Ankara
18 yaşımda tanıştım başkentle. Konservatuar yılları. Ne çok şey öğrendim orada. Ne çok şey birikti. Bir İzmirli olarak en çok denizi özledim; martıları, vapur yolculuklarını gevreği, boyozu, bir de kumruyu. Öylesine bir özlemdi ki Karşıyaka benim için her hafta Gölbaşı’na giderdim yeter ki bir nebze su parçası görebileyim, denizi hayal edebileyim diye. Fazla ciddi fazla düzenli fazla mesafeliydi oralar İzmir’e oranla. Saat 21.00 oldu mu hayat biterdi. Oysa bizim oralarda hayat yeni başlardı; Kordon Boyu, yürüyüşler, yazlık sinemalar, mahallelinin balkon sefaları… Samimi, sıcak, rahattı bizim oralar. Ama insan alışıyor işte. Ankara’nın diplomatik ağır havasına da alıştım zamanla. Beş koca yılın ardından ver elini İstanbul. O vakit bu vakit bazı organizasyonlar için gidip gelirim Ankara’ya… En çok da canım dostum Gülüm’ün yanına… Yıllar geçse de her gidişimde üniversite yıllarımın kokusu hala üzerindedir bu şehrin…
Kütahya
Dünya Kadınlar Günü vesilesi ile Kütahya Belediyesi’nden bir söyleşi teklifi geldi ve çok sevdiğim senarist dostum Eda ve moderatörlüğümüzü yapan Ayşe ile Kütahya’da buluştuk. Şehirde gezerken Konya’nın havasını hissettim doğrusu. Çünkü ne vakit Konya’ya gitsem bir huzur bir güzellik bulurum o şehirde. Malum Kütahya’nın da evliyaları Hazretleri de çok olunca aynı sükut aynı huzuru orda da hissediyor insan. Güzel insanlar güzel anılar birikti yine. Artık Kütahya deyince ilk aklıma Belediye Başkan Yardımcısı Ali İhsan Ertaş ve zarif eşinin ilgi-alaka ve hoş sohbetleri gelecek hep. Bir şehri kıymetli kılan o şehrin insanlarıdır da. O yüzden bir şehre ilk kez gelen misafirleri karşılayacak ağırlayacak ve uğurlayacak kişiler çok önemlidir. Çünkü o şehirden geriye kalan duygular oluyor. Bir de kaldığım Harlek Termal otelde ki küçük dostum kendisi av köpeği kırması. Onu otel personeline ve Ali İhsan Beye emanet edip döndüm yoksa hayvan barınağına gidecekti garibim acayip hareketli şen şakrak bir av köpeği için ne hazin bir durum olurdu. Kader işte. Allah birilerini vesile kılar bazen o da öyle oldu işte. Adını da Kıtmir koydum bu arada. Bahçeli bir evim olmuş olsaydı kesin alacaktım onu yanıma yani düşünün kısa sürede nasıl bir sevgi doğduysa aramızda. Artık Kıtmir önce Allaha sonra orada ki dostlara emanet…
Mersin
Uluslararası Rofife Kısa Film Festivali için Mersin’deydim. Hem organizasyon her zamanki gibi harikaydı hem de Mersin Üniversitesi’ndeki öğrencilerle söyleşi çok keyifliydi. Gençlerle sohbet etmek onların hayata dair sinemaya dair fikirlerini öğrenmek, duyguları paylaşmak değerliydi doğrusu. Bir diğer gurur verici ve kıymetli olan ise Atilla Dorsay ve Defne Yalnız ile birlikte Rofifeden onur ödülü almaktı. Hayatını sinemaya ve oyunculuğa adamış iki usta isimle aynı sahnede olmak müthiş onur vericiydi. Beni rofife film festivali ile tanıştıran dostum Burcu Şenkal’a selam olsun o zaman…
Malatya
8.ine gitmiştim şimdi de 10. Uluslararası İnönü Üniversitesi Kısa Film Festivalinde yine jürideydim. Yine harika kısa filmler izledik… Yine yetenekli ve genç yönetmenlerle sohbet etme şansım oldu. İletişim Fakültesi’ndeki genç öğrencilerin yoğun ilgi ve alakaları sayesinde harika paylaşımlarda bulunduk. Söyleşinin Prof. Dr. Nezih Orhon’un moderatörlüğünde olması hem benim hem öğrenciler adına müthiş bir deneyim oldu sağ olsun, var olsun. Ödüller verdik, sohbetler ettik yine güzel dostluklarla vedamızı edip hayırlısı ile şehr-i İstanbul’a döndük. Bu arada dönüş uçağında yan yana oturduğum Evkur Yeni Malatya Spor Başkanı Adil Gevrek ve güler yüzlü güzel eşi Necla hanımla bolca ve hoşça sohbet ettik. Başkan ve küçük oğlu Miraç bayağı heyecanlı ve oldukça da ümitli 1. Lig’ de olan takımın bu yıl Süper Lig’e çıkması adına. Ne diyelim şansları bol olsun… Necla Hanım dualara devam… Ezcümle yollar nice insanı nice insana kavuşturur, bazen böler bazen eksiltir, bazen çoğaltır
bazen de tamamlar. Ömür bir yoldur. Bizler de birer yolcu… Maksat o yollarda neleri heybene attığındır ey yolcu! Malum dolu göçmek gerek bu diyarlardan…