İdari yargıda açılmış olan davalar idari dava olarak adlandırılır. Menfaatleri ihlal edilmiş olan kişilerin İdari işlemler hakkında yetki şekil sebep konu ve maksat yönlerinden biri ile ilgili hukuka aykırı oldukları sebebiyle iptalleri için açılan dava iptal davasıdır.
İptal davasında güdülen amaç idarenin faaliyetlerinin hukuka uygun olarak sağlanmasıdır. İptal davasında sonuç olarak hukuka aykırı işlem iptal edilir. Ancak iptalden sonra iptale konu işlemin yerine başka bir işlemin yapılmasına karar verilmez. İptal kararının verilmesi ile idari işlem yapıldığı ilk tarihten itibaren ortadan kalkar. İptal kararlarında geriye yürüme söz konusudur. İptal kararının verilmesi ile birlikte idari işlem baştan itibaren hiç yapılmamış sayılır.
İptal davaları nın menfaatleri ihlal edilmiş kişilerin idari işlemlere karşı açtığı davalar olduğunu söylemiştik. Bu iptal davası içinde yer alabilecek işlemler ise bazı kriterlere sahiptir. Bu işlemler kesin yürütülmesi zorunlu ve icra iyi işlemler olmalıdır. Yani bu işlemler hukuk düzeninde bir sonuç doğurmanı ve bir başka makamın onayına ihtiyaç göstermemelidir. İlgili olduğu kişinin hukukunda bir değişiklik meydana getirebiliyor olmalıdır veya İşlemin hukuk düzeni içerisinde bir yere sahip olabilmesi için gerekli prosedürü son aşamasını geçirmiş olması gereklidir. Hukuk düzeninde değişiklikler oluşturabilmesi için başka bir makamın onayına ihtiyaç duymaması gerekmektedir
İptal davası na açabilmek için kişisel bir menfaatin ihlal edilmesi gerekir. Kişisel menfaati ihlal edilen kişiler idari yargıda iptal davası açabilir. Burada kişisel bir menfaatin İhlal edilmesi yeterlidir. İptal davası açacak kişinin işlem de bir ilgisinin bulunması gerekir. Bununla birlikte eğer bir kişi iptal davası açmak istiyorsa bu iptal davası iptalini istediği karar ile Bir ilişki içinde bulunması gerekir.
İptal davası açmak isteyen kişilerin menfaatlerini ihlal edilmiş olması gerektiğini söylemiştik. Kişilerin bu menfaatleri ile ilgili bazı durumlar söz konusudur. Kişilerin maddi menfaatleri ihlal edilmiş olabilir. Yani ihlal kişinin maddi çıkarına karşı yapılmış olabilir. Kişilerin manevi menfaatleri de ihlal edilmiş olabilir. Kişilerin ihlal edilmiş bu menfaatleri yasal olmalıdır. Kişiyi direk veya dolaylı olarak etkilemelidir. Kişiler her ne kadar menfaatlerinin ihlal edilmiş olduğunu düşünse de menfaatleri ihlal edilmemiş de olabilir. İdari yargı kişilerin menfaatlerinin İşler edilip edilmediğine karar verir.
İdari yargıda süreler hak kayıplarına yol açabilir. Bu yüzden sürelerin geçirilmeden davaların açılması gerekmektedir
Genel dava açma süresi Danıştay’da ve idare mahkemelerinde 60 gündür. Bu süre vergi mahkemelerinde ise 30 gündür.
Süreler Tebliği yayın veya ilan tarihini izleyen gün itibari ile işlemeye başlar. Eğer kişiler adresleri belli değilse özel kanunlardaki hükümlere göre ilan yolu ile bildirim yapılan hallerde süre son ilan tarihini izleyen gün itibarıyla 15 gün sonra işlemeye başlar. Bu süre için Özel kanunda bunun aksine bir hüküm bulunmaması gerekir. Tatil günlerinin sürelere dahil edilip edilmediği de önemlidir. Tatil günleri süreler içerisinde sayılır. Eğer sürenin son günü tatil gününe denk gelir ise süre tatil gününü İzlemiş olan çalışma gününün bitimine kadar uzar. Eğer sürenin bitmesi adli tatili denk gelirse bu süreler ara vermenin sona ereceğini günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılır. İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi bu ilan tarihini izleyen gün itibari ile başlar. Dava açmak isteyen kişiler bu işlemlerin uygulanması üzerine düzenleyici İşlem aleyhine dava açma hakkına sahiptirler. Düzenleyici işlem aleyhine dava açma hakkına sahip olmakla birlikte uygulanan işlem aleyhine de dava açabilirler. Ve düzenleyici işlem ile uygulanan işlemin Her ikisi aleyhine de dava açabilirler. Düzenleyici işlem iptal edilmemiş olabilir. Bu durum düzenlemeye dayalı işlemin iptalini engel değildir. Kişiler idari yargının görev alanına girmiş olmasına rağmen başka yargı yerlerine dava açmış olabilirler. Böyle bir durumda görev noktasının reddi kararı verilebilir. Farklı yargı yerlerine dava açmış kişiler bu görevsizlik kararının kesinleşmesine izleyen günden itibaren 30 gün içinde görevli mahkemede dava açabilirler. Kişilerin görevsiz yargı merciine başvurdukları tarihi idari yargıya başvurma tarihleri olarak kabul edilir.
İdari işlemlerin niteliklerine göre genel dava açma sürelerinin dışında özel kanunlara göre farklı dava açma süreleri öngörülebilir. Böyle bir durum söz konusu ise genel dava açma süreleri dikkate alınmaz. Yani dikkat edilmesi gereken süre özel kanunda belirtilmiş olan sürelerdir. Örneğin milli eğitim bakanlığı ile öğrenci Seçme Yerleştirme merkezi tarafından yapılan sınavlar ve bu sınavlara ilişkin işlemler ile sınav sonuçları hakkında açılacak davalar için belirtilmiş olan süre on gündür. Bir başka örnek olarak 6183 sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanundan bahsedebiliriz. 6183 sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun 58. maddesinin hükümlerine göre yükümlülerce ödeme emirlerine karşı vergi Mahkemesi’nde açılacak olan davada süre yedi gündür. Bir diğer örnek olarak Çevre kanunu göre uygulanan idari kararlara karşı dava açma süresi 30 gündür. Sosyal güvenlik kurumu tarafından uygulanan idari kararlara karşı dava açma süresi 30 gündür. Tüketicinin korunması hakkında kanun hükümlerine göre verilen idari kararlara karşı ilgililerin açacaklar dava süresi 30 gündür. Radyo ve televizyon Üst kurulu tarafından Verilmiş olan idari kararlara karşı dava açma süresi 15 gündür. 2014 yılında 6545 sayılı kanunla idari yargılama usulü kanununa eklenmiş olan “İvedi yargılama usulünün” uygulandığı davalarda dava açma süresi 30 gündür. İvedi yargılama usulü bazı işlemlerden doğan uyuşmazlıklar hakkında uygulanır. Bu uyuşmazlıklar belirtilmiştir. Bunlar Acele kamulaştırma işlemleri, özelleştirme yüksek kurulu kararları, afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanun uyarınca alınan cumhurbaşkanı kararları, 2634 sayılı Turizmi teşvik kanunu uyarınca yapılan satış tahsis ve kiralama işlemleri, 2872 sayılı Çevre kanunu uyarınca idari yaptırım kararları hariç olmak üzere çevresel etki değerlendirmesi sonucu alınan kararlardır.
İdari yargıda zamanında dava açılmazsa hak kaybına uğranabilir. Çünkü süreler hak düşürücüdür. Ancak bazı durumlarda bu süreleri durdurma imkanı vardır. İdari yargılama usulü kanununa göre bununla ilgili olarak iki usulden bahsedilebilir. Bunlar idari makamlara sukutu ve üst makamlara başvurmadır. İlk olarak idari makamların sükutundan bahsedebiliriz. İlgili kişiler haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylem yapılması için idari mercilere başvurma haklarına sahiptirler. Kişilerin bu başvurularından sonra 60 gün içerisinde eğer idare tarafından bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. Böyle bir durumda ilgili kişiler 60 günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içerisinde konusuna göre Danıştay’a idare mahkemelerine ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. 60 günlük süre içerisinde idare tarafından verilen cevap kesin olmayabilir. Eğer kesin değilse ilgili kişi bu cevabı istemin reddi sayarak dava açabilir. Ancak kesin cevabı da bekleyebilir. Bu durumda dava açma süresi işlemez. Yani sürenin durdurulması söz konusudur. Ancak bekleme süresi için bazı durumlar söz konusudur. Bekleme süresi yapılmış olan başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemez. Davanın açılmamış olması veya davanın süre nedeniyle reddi hallerinde 60 günlük sürenin bitmesinden sonra idari makamlar tarafından cevap verilirse cevap tebliğinden itibaren 60 gün içerisinde dava açılabilir. Sürelerin durduğu durumlarla ilgili olarak bir ikinci durum ise üst makamlara başvurma idi. İlgili kişiler idari dava açılmadan önce idari işlemin kaldırılmasına geri alınmasını değiştirilmesini veya yeni bir işlem yapılmasını üst makamdan idari dava açma süresi içerisinde isteme haklarına sahiptirler. Eğer üst makam yoksa İşlemi yapmış olan makamdan da idari dava açma süresi içerisinde istemde bulunabilirler. Bu başvuru işlemeye başlamış olan idari dava açma süresinin durdurur. Eğer 60 gün içerisinde herhangi bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. Bu isteğinin reddedilmiş olması veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar. Bununla birlikte başvurma tarihine kadar geçmiş sürede hesaba katılır.
Kanunlar tarafından yetkili mahkeme gösterilmiş olabilir. Bununla ilgili olarak genel yetki kuralı ve özel yetki kuralları mevcuttur. İdari yargı usulü kanuna göre davaya konu işlemeye sözleşmeyi yapan idarenin bulunduğu yerdeki idare Mahkemesi genel yetkili mahkeme olarak kabul edilir. Eğer bu yetkili mahkeme kanunda gösterilmiş ise buna özel yetki denir ve o mahkemenin yetkili olduğu kabul edilir. Yani kanunda Özel olarak yetkili olduğu belirtilmiş mahkemeye özel yetkili mahkeme denir. Özel yetkili mahkemenin var olması halinde genel yetkili mahkeme yetkisiz hale gelir. Böyle bir durumda ise davanın özel yetkili mahkemede açılması gereklidir. İdari yargılama Usulü kanuna göre bazı özel yetki kuralları vardır.
Hukuka aykırı bir idari işlemin iptal edilmesi ne, geçmişe etkili olarak bütün hüküm ve Sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına yönelik açılan davayı iptal davası demiştik. İptal davaları idari işlemler hakkında yetki şekil sebep konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptali için açılan davalardır. Burada sayılmış olan önemli kavramlar yetki şekil sebep konu ve maksattır. Bu beş unsurdan biri eğer hukuka aykırı ise iptali konu oluşturur. Yani yetki, şekil, sebep ve maksat unsurları iptal davası açma sebebidir. İptal davasını açma sebebini oluşturan bu idari işlemlerin yönlerini tek tek inceleyebiliriz.
Tam Yargı Davası Nedir? yazımızı da okuyabilirsiniz.