İSTANBUL’UN KİMSESİ VAR MI?

Bu İstanbul’un sahip çıkanı yok. Vallahi de yok, billahi de yok. Şu şehri Akepe zihniyeti 30’a yakın yıldır yönetti; rant aktarmaktan başa bir şey beceremedi; becermek istemedi. Marmaray’ı yaptı bak, hakkını yemeyelim… E, bozuk saat bile günde 2 kez doğruyu gösterir. Sahil yolu trafiğine alternatif çözümler kimsenin umurunda olmadı. Hiçbir çözüm üretilmedi. Trafik sıkışıklığı rezalet. Toplu taşımanın hiçbir cazibesi yok. Olmayan bir cazibenin  neyine özenelim?

Üsküdar otobüs durakları tam bir rezillik

Hatta daha da kötüye gidiyor durum: Beykoz’a giden otobüslerin de yer aldığı Üsküdar sahildeki otobüs durakları tam bir facia… Kim hangi durak için bekliyor belli değil. Sıralar birbirine karışıyor. Duraklar yol kenarında değil; az yukarıda olunca, farklı yerlerde beklemeler oluyor ve bu da kavgalara sebebiyet veriyor. Yani, görevlilerin işlerini hakkıyla yapmadıkları yerde, halk birbiriyle karşı karşıya geliyor.

Ne yani, bu sorunun farkına varmak için illa birinin birini öldürmesi mi gerekecek? Bu belediyelerin denetçileri yok mu? Ne var ne yok İstanbul’da diye gezmiyorlar mı? Eksik gedik nedir diye otobüse vesaire binmiyorlar mı? Şoförler yaşadıkları, gördükleri sorunları üstlerine bildirmiyorlar mı? Bu çözümsüzlük nedir? 2022’de hala bunları mı konuşacağız?

Bayrammış…

15 Temmuz’u bayram ilan ediyor devlet. Herkes sokakta ama otobüs sayıları az. Üsküdar’dan 15 A’ya binip Yuşa’ya gidecekmiş vatandaş, kuyruk o biçim uzamış… Otobüs tıklım tıkış. Sorsan bir yandan da Corona var… Sağlık Bakanlığı duyuruyor: “aman dikkat edelim” Şoför yolcu almak istemiyor daha fazla; millet camlara yapışmış zira. Ama vatandaş da o otobüse binmek istiyor haklı olarak. Sonraki otobüse daha çook var ne de olsa…

Yani İstanbul’da yaşamak iyice bir eziyet oldu. Bugüne kadar İstanbul’u yönetmiş olanlar, onu sadece insanla doldurdu. Altyapı malt yapı hak getire…

Bu yeni “sınırlı-yönetim” zamanında hiç değilse şu durak rezilliklerini konuşmasaydık artık, ne güzel olurdu.

Eski otobüs duraklarını hatırlayanlar?

Aklıma çocukluğumuzdaki duraklar geldi. Hani şu demirden olan… Dönemeç dönemeç… Bunlarda herkes sırasını bilirdi en azından. Bizim millete ondan lazım. Tırnak içinde “medeniyet”in gereksiz nesi varsa alırız da, insan ilişkilerinde seviye bakımından bir adım ileri gitmeyiz zira.

Mahallenin bir delisi varsa o görür, konuşur, bağırıp çağırır; ötekiler susarlar…

Otoritenin olmadığı yerde halk karşı karşıya gelir

Devletin varlığını hissettirmediği her yerde, her konuda halk karşı karşıya gelir. Bu marifet midir? Bu tür durumların ortaya çıkmaması için imzalanmadı mı Toplum Sözleşmesi?

Devlet yönetmek, ip cambazlığı dikkati ve hassasiyeti ister. Öyle harala gürele yönetilmez devlet. Öyle yönettiğin zaman işte, güven kalmaz devlet kurumlarına. Ne polisine, ne zabıtasına, ne savcısına hakimine, ne doktoruna. Hiç kimseye, hiçbir yere.

Beykoz Belediyesi bu yasağı neden koydun?

Beykoz’da Belediye’nin mahalle içinde bazı noktalara koyduğu “tek yön” işaretini hiçbir araç takmıyor. Otorite burada da eksikliğini gösteriyor. Uyulmayacaksa, ya da daha doğru bir söylem ile, o kurala “uydurmayacaksan” ne diye kural koyuyorsun? Yarın bir gün ters yönden giren araç ile doğru yönden gelen araç burun buruna gelseler, kavgaya tutuşsalar…. onlar yanacak; kuralı koyan ama gerekli tedbiri almayan senden kimse hesap sormayacak ey Belediye!..

Beykoz Belediyesi’ne Paşabahçe Mahallesi, Sunazırı sokak yokuşunun başına koydukları ters yön işaretine rağmen araçların giriş yaptıklarını bildirmiş olmama ve bunu engellemek üzere ters yön tuzağı talep etmiş olmama rağmen, aldığım cevap, programımızda böyle bir uygulama yok gibisinden bir şey oldu…

Ne diyeyim ki? Dikkatinizi çekmek için birilerinin birilerini bıçaklaması mı gerekiyor?

Vazgeçmeyeceğim. Yazılı bir dilekçeyi bizzat Belediye Meclisi’ne teslim edeceğim. Bu millet kural ihlaline bayılıyor, kurala uyması için ne yazık ki caydırıcılık ya da ceza şart. Kural koyuyorsan, uyulup uyulmadığını da denetleyeceksin. Hadi denetlemiyorsun madem, vatandaş şikâyette bulunduğuna göre demek ki bir sorun var; gidip bakacaksın… Nerde???? Bizdekiler salla kafayı al maaşı derdinde…

Ya o koyduğunuz ters yön işaretini kaldırın bir zahmet, ya da uyulmasını sağlamak için tuzağı kurun… Her şeye bütçeniz var; bunun için de bütçe bulun…

Halk, iyi bir taklitçidir

Devleti yönetenler ne yaparsa onu izler halk. “Balık baştan kokar” atasözü boşuna değil yani.

Mesela;

Sen doktora “gidersen git,” dersen; halk da saygı duymaz o mesleğe artık.

Sen, “Gel, okyanus ötesinden gel, bitsin bu hasret” dersen, vatandaş o çağrılana senden daha çok tapar.

Sen, “benim memurum işini bilir” dersen, memur gerçekten işini bilir eğer içinde vicdan yoksa.

Sen, makyaj yapan kadına “kaporta” benzetmesi yaparsan, sokaktaki adam da o gözle bakar.

Sen, vatandaşa “artistlik” yapma dersen, senin bürokratın da tekme ile girişir başka bir vatandaşa.

Her gün ayrı bir rezilliğe uyandığımız şu ülkede sen’li …o’lu örnekler ciltler doldurur.

Temmuz ayının sözü:

Senin ‘âli’ aklın ile yediğin hurmalar, sokaktaki vatandaşı tırmalar…

Kalın sağlıcakla…