Alt Paleolitik Döneme dair daha fazla bilgi için karekodu okutunuz.
Doğu Anadolu Bölgesinde Elazığ, Tunceli, Kars ve son yıllarda keşfedilen Gürgürbaba Tepesi ile Van, Alt Paleolitik Dönem buluntuları veren illerimizdendir. Özellikle Dmanisi’de (Gürcistan) bulunan Homo erectus kalıntıları nedeniyle bölgenin olası göç yolları üzerinde bulunması önem arz etmektedir. Karadeniz Bölgesi coğrafi özelliklerinden dolayı çok fazla araştırılmamıştır ve Alt Paleolitik Dönemi sadece Samsun, Ordu, Kastamonu ve Bayburt illerindeki tekil iki yüzeyli alet buluntularıyla temsil edilir.
Ankara çevresinde bulunan iki yüzeyli aletler bir yana bırakılacak olursa İç Anadolu Bölgesi Dursunlu ve Kaletepe Deresi 3 gibi iki önemli Alt Paleolitik merkeze sahiptir. Her ne kadar yaşı 1 milyon yıl önceye götürülmek istense de aslında Alt Pleistosenden Orta Pleistosene geçişe (GÖ. 780.000) tarihlenen Dursunlu’da çok sayıda fauna kalıntılarıyla birlikte çoğunluğu Sultan Dağları’ndan getirilmiş beyaz kuvarstan yapılmış basit yontmataş aletler ele geçirilmiştir. Burada tamamen bir yonga endüstrisi söz konusu olup iki yüzeyli alet içeren endüstriler görülmez.
Tabandaki anakayanın yaklaşık olarak 1 milyon yıl önceye tarihlendiği Kaletepe Deresi 3, en eskisi 160 bin yıl önceye tarihlenen Orta Paleolitik seviyelere kadar Acheuléen iki yüzeyli aletleri dolguları içinde veren ünik yerlerden biridir. İki yüzeyli aletlerin yapımında obsidiyenin yanı sıra riyolit ve andezit hammadde de kullanılmıştır. Kaletepe Deresi 3 buluntu yerinin içinde yer aldığı Göllüdağ bölgesinde yapılan yüzey araştırmalarında da bazıları bazalt olan çok sayıda Acheuléen iki yüzeyli aletlere rastlanmış olup, bölgenin Alt Paleolitik Dönem açısından zenginliği ortaya konmuştur. Son zamanlarda Aksaray çevresinde yapılan yüzey araştırmalarında da iki yüzeyli aletlerin var olduğu not edilmiştir.
Alt Paleolitik Dönem buluntuları açısından oldukça fakir olduğu düşünülen Ege Bölgesinde, 2000’li yıllarda Denizli Kocabaş’ta keşfedilen ve ortalama olarak günümüzden 1.2 milyon yıl önceye tarihlenen Homo erectus kalıntısından sonra Paleolitik buluntuların sayısının arttığı görülür. 1960’lı yıllarda İzmir çevresinden bilinen iki adet iki yüzeyli aletten sonra, 1990’lı yıllarda Kütahya çevresinde bulunan Alt Paleolitik Dönem buluntularıyla bölgenin kaderi değişmeye başlamıştır. 2000’li yıllardan itibaren ise Ege Bölgesinin kuzeyi ile bağlantılı olarak Kuzfındık Vadisinde, Bursa güneyinde Belen Tepe’de, Kureyşler baraj gölü alanında ve Aizanoi çevrelerinde yapılan yüzey araştırmaları bölgenin Paleolitik Çağ açısından zengin bir potansiyeli olduğunu ortaya koymuştur. Afyon Menekşe Kayalar’da, Türkiye’nin en batı noktası Karaburun yarımadasında, Denizli ili ve ilçelerinde bulunan iki yüzeyli aletler, Manisa Bozyer’de Alt Paleolitik Döneme ait bir Açıkhava istasyonunda saptanan yonga endüstrisi ile Gediz Nehri’nin T11 isimli sekisinden elde edilen ve 1.2 milyon yıl önceye tarihlenen bir yonga bölgenin Alt Paleolitik Dönem açısından önemini gözler önüne sermiştir. Özellikle Ege adaları üzerinden Anadolu ile Kıta Yunanistan arasında kültürlerin yayılımı açısından birtakım ilişkilerin olup olmadığının sorgulanması ve yorumlanabilmesi için Ege Bölgesi’nin çok önemli bir konumda olduğunun altını çizmek gerekir.
Kültürlerin dağılımı açısından Anadolu ile Balkanlar arasında bir geçit olarak düşünülen Marmara Bölgesi’nin Alt Paleolitik Dönemi çok net değildir. Her ne kadar İstanbul Boğazı’nın doğusunda yapılan eski araştırmalarda Pendik ve Göksu gibi yerlerden iki yüzeyli aletler not edilmişse de bu durum Türkiye’nin Trakya kısmında bilinmez. Bölgede kazısı yapılmış en önemli Alt Paleolitik sit Yarımburgaz Mağarası’dır. Yarımburgaz yontmataş endüstrisi çakmaktaşı, kuvars ve kuvarsit hammaddelerden üretilmiş birkaç yontuk çakıl alet ile dişlemeli-çentikli aletler ve kenar kazıyıcıların baskın olduğu bir yonga endüstrisidir. Yarımburgaz’da iki yüzeyli alet üretimine ve Levallois teknolojiye dair herhangi bir kanıt yoktur. İstanbul Boğazı’nın batısında Eskice Sırtı, Yatak, Akçeşme, Kuştepe ve Balıtepe gibi açık hava sitlerindeki tek ve iki yüzden kıyıcılar Mod I teknolojisini hatırlatsa da gerek buluntuların stratigrafik pozisyonlarının belirsizliği ve gerekse tarihlendirme olmaması Marmara Bölgesi’nin Alt Paleolitik Dönemi’nin yorumlanmasını zora sokmaktadır. Dolayısıyla bölgede araştırmaların ve mümkünse Paleolitik kazıların çoğaltılması gerekmektedir.
Özetlemek gerekirse Anadolu’nun Alt Paleolitik Dönemi oldukça zengin bir görüntü sergilemesine karşın, yontmataş buluntuların büyük bir çoğunluğunun yüzey malzemesi olması, dolayısıyla stratigrafik konumlarının yeterince bilinememesi ve mutlak yaşlandırma çalışmalarının eksikliği olumsuz yönler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte Denizli Kocabaş Homo erectus kalıntısı ve Karain stratigrafisi göz önünde bulundurularak şimdilik Anadolu Alt Paleolitik Dönemini GÖ 1.2 milyon yıl ila 360 bin yıl arasına yerleştirmek olası görünmektedir.
MOD I: 1969 yılında Grahame Clark tarafından önerilen ve bugün hala kullanılmakta olan, gittikçe gelişen alet tiplerine göre yapılan bir sınıflandırma sistemidir. Mod I teknoloji, Erken Alt Paleolitik Dönem kültürleri olan Chelleen, Tayacien, Clactonien ve Oldowan’da görülen yontuk çakıl aletleri, çakıl çekirdekleri ve yonga aletleri içerir.