Kendi Çocukluğumuz Ebeveynliğimizi Etkiler mi?

Çocuklarımız bizi neden bu kadar tetiklerler? Çocuklar zorlayıcı davranışlar sergilerken, neden bir ebeveynin yüzünde bir gülücük olurken, öteki bağırıyor durumdadır? Neden bazı ebeveynler endişe, şüphe ve eleştirilerle kendilerine rahatsızlık verirken, ötekiler rahattır ve çocuklarıyla keyifli vakit geçirir?

Tüm bu soruların cevabının pek çok yanıtı vardır. Bazen bu durumun sebebi sadece stres seviyemiz ile ilgilidir. Herkesin bildiği gibi, ne kadar çok stresliysek, o kadar tahammülümüz azalır. Fakat, sıklıkla bizim olayları nasıl yorumladığımızla ilişkili olarak düşüncelerimiz ve tutumlarımızla ilgilidir.

Ebeveynlerin kök ailesindekilerle ilişkileri ve ebeveynlik stilleri

Genellikle çocukluğumuzda oluşmuş olan bu inançlarımızın farkında bile değilizdir. Örneğin; eğer küçüklüğümüzde mutsuzken ebeveynlerimiz bize sert davrandıysa, üzülmek tehlikeli bir durumdur gibi bir sonuç elde etmiş oluruz ve çocuğumuz üzüldüğünde, savaş-ya-da-kaç tepkisi göstermeye başlarız. “Savaş” tepkisi içine girdiysek, çocuğumuz bize düşman gibi görünür.

Eğer gençliğimizde ailemizden saygı göremediysek, diğerlerinin bize saygısızlık ettiğini düşünerek büyürüz ve bu gelecekte en küçük saygısızlığa öfke ile karşılık vermemize sebep olur. Eğer küçükken yeterince iyi olmadığımıza dair bir inanç geliştirdiysek, gerçekleştirilmesi imkânsız olan standartlarımız olur ve kendimizi sürekli eleştirerek eziyet ederiz. İşin kötüsü bu durum çocuklarımızı koşulsuz sevmemizi de engeller ve çocuklarımız da kendilerini olduğu gibi kabul etmediğimize inanırlar.

Hepimizin tetikleyicileri var mıdır?

Ebeveynlerimiz her ne kadar sevgi dolu ve duyarlı olsalar da, hepimiz çocukluğumuzda yaşadığımız deneyimler sonucu bize hizmet etmeyen bazı sonuçlara varırız.

Duygularımız çoğu zaman şu anki deneyimlerimizin sonucunda ortaya çıkmaz. Pek çok kez daha önce yaşadığımız deneyimlerde hissettiğimiz duygular, benzer olaylar karşımıza çıktığında ortaya çıkar. Bunun sebebi beyin, baş edemeyeceği kadar büyük bir üzüntü yaşandığında o anda anıyı işlemleyemez ve o deneyim sonucunda hissedilen tüm duygular da bununla birlikte işlenmemiş şekilde hafızada bekler. Benzer olayı yaşamasanız bile, hissettiğiniz benzer duygular neticesinde bedeniniz ani tepkiler vermeye başlar. Her tetiklendiğinizde, benzer duygu ve aşırı tepkileri göstermeye başlarsınız. Beyin, bunu hayatta kalmak için yapar, çünkü eğer en başta hissettiğiniz korku veya tehlike gibi duygular olduğu gibi hatırlanırsa, o kadar hayatta kalabilme şansınız artar. Fakat, bu durum bazı zamanlarda pek de işe yaramaz. Örneğin; öğretmenimiz tarafından aşağılanmışsak, ileriki zamanlarda topluluk karşısına çıkmak bizde deprem etkisi yaratabilir. Eğer çocuğunuz size vurmuş veya size bağırmışsa, bu davranış küçüklüğünüzde sizi kurban durumuna düşüren tüm bu duygular ve korkuları harekete geçirir, tetikler. Açık bir şekilde düşünemezsiniz. O anda ya donup kalırsınız ya da fiziksel olarak veya sözel olarak çocuğunuza saldırırsınız.

Pek çoğumuzun çocukluğundan miras kalan bazı işlenmemiş anıları mevcuttur. Biz bu işlenmemiş anıları ve duyguları kendi duygu çantamızda saklarız. Bu çanta farkında olmasak da hayatımız boyunca kaçınılmaz bir şekilde tetiklenir ve açılır. Eğer bilinçdışı bir şekilde hareket edersek, asla söylemeyeceğimiz ve yapmayacağımız şeyleri söylerken ve yaparken kendimizi bulabiliriz. Tüm bunlar çocukluk zamanlarına aittir ve tüm bu işlenmemiş anı ve duyguların farkında olmak oldukça faydalı olacaktır. Bunun en iyi yolu ise, kendi ruhsal yolcuğunuza çıkma cesareti göstermektir. Böylece çocuklarınızla olan ilişkileriniz ve bağınız çok daha kuvvetli olacak ve artık çocuklarınızın davranışları sonucunda tetiklenmemiş olacaksınız.

Klinik Psikolog Işık Dilayla Elgin

KAYNAKÇA:
– Markham, L. (2018). Does Your Own Childhood Affect Your Parenting? Psychology Today.
– Firestone, L. (2021). 7 Ways Your Childhood Affects How You Parent. Psychalive.
– Lerner, C. (2016). The Past Is Present: The Impact of Your Childhood Experiences on How You Parent Today.