Kendini suyun akışına bırakmak… Ertem İnözü ile bir söyleşi





Çocukluk yıllarımızda düşlediğimiz hayaller bir gün gözlerimizin önünde tekrar canlanırsa kaldırabilir miyiz geldikleri tozlu raflara yada buruk bir tebessüm ile keşkeler arasına?“Yapabilirim, hayır daha iyisi yapacağım” diyerek bırakabilir misiniz siz de hayatınızı suyun akışına? Neden olmasın?

Alp Gürhan – İş hayatınızda başarılar yaşamış ve tam da zirvede iken denizciliği seçmeniz, bütün hayatınızı bu spora kanalize etmeniz, eşinizin de aynı duyguları yaşayarak size otuz aylık bir “serüven” diyeceğim çünkü tam anlamı bu olsa gerek size eşlik etmesi, ortak bir hayalin başarısı mıdır?

Ertem İnözü – “Aslen ben Heybeliadalıyım, İstanbulluyum. Babam bir deniz subayıydı. Hep denizle iç içe bir hayat sürdük. Okul hayatı, iş hayatı derken uzun bir müddet kopukluk oldu. Denizden koptum bir süre. Türkiye’deki şirketimi ve fabrikamı sattıktan sonra bu tekneyi aldım. Tek amacım dünya turu yapmak idi. Tabii önce tekneyi tanımak.. Üç tane Atlantik geçişi yaptım. 2004 yılı Eylül ayında Bodrum Karada Marina’dan yola çıktık.

Akdeniz’i geçtik. Akdeniz’den sonra Cebelitarık Boğazı ve daha sonra Kanarya Adaları’na yol aldık. Kasım ayında Atlantik’ten geçtik; Atlantik’i geçerken, Arc Rally yarışına katıldık ve bu yarışta gurubumuzda birinci geldik. O kışı Karayipler’de geçirdikten sonra Panama Kanalı’ndan Galapagos adalarına gittik. Orada bir buçuk ay kaldık, orası gerçekten çok hoşumuza gitti. Bitki örtüsü hayvanlar enteresandı. Daha sonra Fransız Polinezyasından Markiz adaları, Tahiti, Tonga, Fiji ve Yeni Hebridler dedikleri Vanuatu -şimdi yeni ismi bu- ve burada bir müddet kaldıktan sonra Avustralya’ya geldik. Burada iki buçuk ay kaldıktan sonra ise Endonezya ve Sri Lanka, Tayland, Malezya yörelerini dolaştık.”

Alp Gürhan – Amatör denizcilerimiz arasında en süratli dünya turu yapan denizci oldunuz. Bu başarıya odaklanarak mı bu turu gerçekleştirdiniz?

Ertem İnözü – “İşin en zor kısmı turu hızlı yapmaktı. Bir dahaki sefere yaparsam bu çok daha yavaş olacaktır. Eşim çalışıyordu, dolası ile onun işinin başına dönmesi için birazcık daha hızlı gitmek zorunda kaldık. Tabii o da emekli olunca otuz ayda değil, üç beş senede yaparız dünya turunu. Hızlı bir dünya turu çok iyi bir şey değil yani.”

Alp Gürhan – Deniz subayı bir babanın oğlu olarak sizin denize aslında çok yakın olduğunuzu tahmin etmek zor değil. Bu serüven, sizin lise yıllarında hayal ettiğiniz ve şimdi başarısı konuşulan bir deniz adamı olmanız, yeni projelerin de aslında çok da uzakta olmadığının bir habercisi olsa gerek?

Ertem İnözü – “şžimdiki hayalim iki sene sonra yine bir dünya turu yapmak, ancak bu turda Süveyş ve Panama kanallarından geçmeyeceğim. Güney Amerika’da Horn Burnu’nu geçmek istiyorum.”

Alp Gürhan – Bu yolculuğun zor yanları da vardır elbet. Elli beş, altmış mili hızla esen rüzgârlar fırtınalar içinde iken motivasyonunuzu nasıl korudunuz?

Ertem İnözü – “Bu yaptığım gezi herkesin yapabileceği, hiçbir zorluğu olmayan, hiç bir sportif oluşum gerektirmeyen keyifli turistik bir yolculuktu. Yani bunun kahramanlık ile bir alakası yok. Sadece gezdim, gezdiğim yerlerden çok keyif aldım. Keşke daha çok zamanım olsa idi.

İşin yüzde doksan beşi çok keyifli idi. Deniz hali tabii rüzgâr, bilhassa Akdeniz, Kızıldeniz ve Panama Kanalına yaklaşırken fırtına olacağını bile bile bazı riskleri göze alarak yola devam etmemiz gerekiyordu. Bu sadece gezinin yüzde beşlik zor kısmı idi. Yüzde doksan beşlik kısmında rüzgâr arkamızdan keyifli keyifli alizelerle bizi gezdirdi.

Eğer insan sezonu beklerse hava raporunu iyi dinlerse gayet keyifli bir yolculuk geçirebilir.

Hem de hiç zorlanmadan. Bunu şişirmemek gerekir çok büyük dalgalar, fırtınalarla baş etmek diye bir şey yok, herkesin hiç zorlanmadan keyifle yapabileceği tembel işi bir yolculuk.”

Alp Gürhan – Anouk on kuvvetinde bir fırtınaya meydan okuyan bir tekne ve kızınızın adını taşıyor. Kızınızın denizcilik üzerine bu kadar çok şey yapmış bir aileden geliyor olması onun için ayrı bir şans olsa gerek?

Ertem İnözü – “Kızım profesyonel hayatta olduğu için pek tekneye binemiyor tabii, senede bir veya iki ay geliyor. Deniz bir virüs gibi, o da bu virüsü kaptıysa vakti gelince denize çıkar.”

Alp Gürhan – Denizle bütünleşmek isteyen okurlarımıza umarım aktardıklarınız, bu düşünceyi gerçekleştirmek adına bir güç verir.

Ertem İnözü – “Denize çıksınlar. şžoven bir görüş olduğu için bunu söylemiyorum; ben dünyayı gördüm burası çok güzel diyebilecek durumdayım. Hakikaten Bodrum hatta Ayvalık, Antalya arası dünyanın hiçbir tarafında bulunmayacak güzelliklere sahip, dolayısı ile çok büyük bir imkân bu sadece benim görüşüm değil, yolda tanıştığım bir sürü yelkenci ve Türkiye’yi tanıyan insanların da ortak fikri. Hep Türkiye en güzel ve en rahat yer diye biliniyor ve onlara katılıyorum.”

Sabahın ilk ışıklarına kadar düşünmek ve bulmak kalır bize geçmişteki hayallerimizi, şimdiden hatırlamak, onlar bizim karşımıza çıkmadan keşkeler arasında kaybolmadan önce.

Sevgili Ertem İnözü. Ne mutlu sana ve hayallerinin peşinden yelken açmış ufuklarda dolaşan denizcilerimize..

Dünyayı Dolaşan Amatör Türk Denizciler

Sadun Boro – Oda Boro çifti 1962 – 1965

Cumhur Gökova 1970 – 1976

Tanıl Tuncel 1986 – 1991

Eralp Akkoyunlu 1987 – 1995

Haluk Karamanoğlu ve ailesi 1988 – 1993

Erkan Gürsoy 1991 – 1995

Zuhal Atasoy – Osman Atasoy çifti 1992 – 1998

Ayfer Er 1993 – 1998

Alim & Hattaya Sür çifti 2003

Ertem İnözü 2004 – 2007

Hakan Öge 2004 – 2007

Ayça – Levent Kirişçioğlu çifti 2004 – 2007

Ertem İnözü hakkında..

1950 doğumlu, Galatasaray lisesi mezunu ve lise yıllarından beri amatör denizci. Denizciliğe deniz subayı olan babasının 5.5 metre motorlu Seagull’ı ile başlamış. Yüksek öğrenimini Belçika’da yapmış. Belçika’da ve Türkiye’de şirketler kurarak ticaret hayatına atılmış. 1996’da hisselerini satarak kendini tamamen denize vermiş. İnözü, 1965’te Sadun Boro ile başlayan ve bugüne kadar sayıları hâlâ iki elin parmaklarını geçemeyen amatör denizcilerimiz arasında, en süratli dünya turu yapan denizci oldu. 17 metre boyunda, kızının adını verdiği Anouk adlı yelkenlisi ile 2004 Eylül ayında Bodrum’dan yola çıkmıştı.