Kushner Beştepe’de “Yüzyılın Anlaşmasına” Destek Aradı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump’ın Kıdemli Danışmanı ve Asistanı Jared Kushner’i kabul etti. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde basına kapalı gerçekleşen kabul, 2 saat sürdü. Kabulde, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da hazır bulundu. Görüşme sonrası sosyal medya hesabından açıklama yapan Maliye Bakanı Berat Albayrak, “Sayın Cumhurbaşkanımızın ABD Başkanı Sayın Trump’ın Kıdemli Danışmanı Sayın. Jared Kushner ile gerçekleştirdikleri görüşmeye katıldık. Ardından Sayın Kushner ile baş başa görüşmemizde ülkelerimiz arasındaki ekonomik işbirliğini artırmaya yönelik adımları görüştük” ifadelerini kullandı. ABD Başkanı Donald Trump’ın Başdanışmanı Jared Kushner’un Türkiye ziyaretine ilişkin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Görüşme Sayın Trump’ın da bana ifade ettiği şekliyle ekonomi ve bölge sorunları. ÇAD Cumhurbaşkanı gelecek kanaat önderleri ile bir toplantı var, belki bir ara ben de kabul ederim. Bir görüşme yapma durumumuz olabilir” açıklamasında bulundu. Beyaz Saray Danışmanı ve ABD Başkanı Donald Trump’ın damadı Jared Kushner, Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Trump’ın “Yüzyılın Anlaşması” olarak sunduğu “İsrail- Filistin Barış Planını” görüştü. Planın 9 Nisan’da İsrail’de yapılacak seçimlerin ardından dünyayla paylaşılması bekleniyor. Dün gerçekleşen görüşmeyle ilgili Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada görüşmede ABD’nin Uluslararası Müzakereler Özel Temsilcisi Jason Greenblatt ve ABD İran Özel Temsilcisi Brian Hook’un da yer aldığı belirtildi. Kushner’in de yer aldığı ABD heyetinin İsrail-Filistin arasında yeni barış planı süreci için bölge ülkelerinde turlara devam ederken, Beyaz Saray ziyaretle ilgili yazılı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “ABD ve Türkiye arasında artan işbirliğiyle Trump Yönetimi’nin İsrailliler ve Filistinliler arasında barış sağlama çabaları ele alındı. Buna ek olarak bölgenin ekonomik yatırımlar yoluyla bir bütün olarak kalkındırılması konuları görüşüldü.” Trump’ın ‘Yüzyılın Anlaşması’ olarak duyurduğu ve taslağında 1949’da İsrail’in kurulmasından beri yerlerinden yurtlarından olan milyonlarca devletsiz Filistinlinin geri dönüş hakkına ya da bu hakkın tazmin edilmesi seçeneğine yer vermeyen maddelerin altında da Kushner’in imzası olduğu biliniyor. Kushner’in bu yolla amacının barış için müzakere masasından Filistinli mülteci meselesini planları kapsamında tamamen kaldırmak olduğu belirtiliyor. Dış basında geçen sene ulaştığı bilgilere göre hazırladığı haberde Jared Kushner’in Filistinli mültecilerin statülerinin toptan kaldırılmasıyla, geri dönme dahil tüm haklarının ellerinden alınmasına çalıştığı belirtilmişti. Haberde “Trump yönetiminin UNRWA’yı büyük oranda saf dışı bırakmaya çalışarak, Filistinli mülteci sorununun şartlarını İsrail’in lehine sıfırlamaya hazır olduğu” ifadeleri kullanılmıştı. Jared Kushner Trump’ın damadı ve özel danışmanı. Jared’in ailesi Yahudi, New York’un en zengin Yahudi ailelerinden biri. Mart 2017’de Suudi Arabistan Kralı Selman’ın oğlu Muhammed Bin Selman, Beyaz Saray’ı ziyaret etti. Muhammed bin Selman’ı Trump’a götüren kişi Birleşik Arap Emirlikleri’nin veliaht prensi Muhammed bin Zayed idi. Zayed, Jared Kushner’in yakın dostudur. Bu dostlukla Suudi prensini Trump ile görüştürdü. Mayıs ayına gelindiğinde Trump Ortadoğu turuna çıktı. Suudi Arabistan’a gitti. Kral Selman ve Sisi ile beraber o meşhur küre pozunu verdi. O poz bir semboldü. Ortadoğu’da bir takım şeyler değişmeye başlıyordu ve o değişimin görünen yüzü Kushner idi. Trump’ın o ziyaretinin bir ay kadar sonra Haziran ayında Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Katar’a diplomatik yaptırım uygulama kararı aldı. Krizin arkasında yine Kushner vardı. Kriz sona erdiğinde görüldüki ABD krizin tüm taraflarına milyarlarca dolarlık silah satmıştı. Katar krizinin sonrasında Suudi kral Selman oğlunu birinci veliaht yaptı.Jared Kushner’le yakınlığı olan Muhammed bin Selman’a ABD tarafından bir takım vaatler bulunulduğuna dair iddialar ortaya çıkmaya başladı. Aralık ayına gelindiğinde Suudi Arabistan’da tüm prenslere yönelik yolsuzluk operasyonu başlatıldı. Bu kriz sonunda Kral Selman’ın oğlu Muhammed Bin Selman, tüm rakiplerini tasfiye ederek, tek veliaht oldu. Artık Kushner’in Muhammed Bin Selman’a geleceğin Suudi Kralı sözü verdiği yönündeki iddialar ayyuka çıkıyordu. Aralık 2017’de Suudi Arabistan’da veliahtlara yönelik operasyonun olduğu gün Lübnan Başbakanı Hariri Riyad’da alıkonuldu. Hariri birkaç gün öncesinde Beyrut’ta İran’dan gelen bir heyetle görüşmüştü. İranlılar, Lübnan aracılığıyla Suudi Arabistan’la yaşanan gerginlikte tansiyonun düşürülmesi yönünde talepte bulunuyordu. Aynı gün Riyad’da da Amerikalı bir misafir vardı, o kişi Jared Kushner’di. Kushher Riyad’dan ayrılmadan operasyonlar başladı. Hem veliahtlar tasfiye edildi hem de Hariri krizi patlak verdi. Muhammed Bin Selman’ın birinci veliahtlığı garanti altına alındıktan sonra Suudi Arabistan’da değişim başladı. İsrail’le diyalog kuruldu, ılımlı İslam’a geçildi, kadınlara birçok hak peş peşe tanınmaya başladı. Kushner’in sık sık ziyaret ettiği Suudi Arabistan, BAE ile birlikte artık Ortadoğu’da ABD’nin yanındaki en önemli güçler haline geldi. Kushner’in görevdeyken en etkin olduğu bir başka konu da Kudüs’ün ABD tarafından İsrail’in başkenti olarak yasa dışı şekilde kabul edilmesiydi. Evangelist ve Siyonist lobi, bu kararı Trump’a aldırdı. Türkiye’den başka Müslüman coğrafyasında bu karara ses çıkaracak kimse bırakılmadı. Kushner’in buradaki rolü İsrail lehine alınan tüm kararlarda Suudi Arabistan’ı tamamen sessiz konumda bırakmaktı ve bunu da yaptı. Kushner, ABD büyükelçiliğinin Kudüs’e taşındığı 14 Mayıs’ta Kudüs’teydi. Aynı gün Filistinliler katledildi. Kushner’in “yakın dostu” olan Körfez kralları ve prenslerinden tek tepki gelmedi. Kushner Kudüs sürecini başarıyla tamamladıktan sonra sıra Filistin’in geneline geldi. Yüzyılın Anlaşması diye nitelenen projede Filistin topraklarında Filistinli bırakılmayacak. Projenin başında yine Kushner var. Ve Jared Kushner, Filistin’deki BM ofislerini kapattırıyor. Çünkü BM, Filistin’de kendi topraklarında mülteci olan Filistinliler için vardı. Hiçbir yardım, kamp, hizmet sağlamasa da BM, Filistinli mültecilere uluslararası hak olan “eve dönüş hakkını” veriyor. İşte Kushner, 6 milyon Filistinli mültecinin bir gün topraklarına dönme ihtimali olan o yasal hakkı, BM faaliyetlerini sonlandırmak suretiyle tamamen imha etmeyi planlıyor. Kaşıkçı cinayeti sonrasında büyük bir imaj kaybına uğrayan Prens Selman, çantasında göz kamaştırıcı yatırım ve ortaklık teklifleriyle Pakistan, Çin ve Hindistan’ı kapsayan bir imaj yenileme turuna çıkmıştı. Prens Selman’ın, ABD karşısında bir cephe oluşturmayı hedefleyen bu turunu tüm dünyayı yeniden şekillendirmeyi kafasına koyan eski kanlı Rothschild Ailesi organize etmişti. Geçtiğimiz ay iki nükleer güç olan Pakistan ile Hindistan’ın çatışmasıyla Damat Kushner’in Ankara’yı ziyareti birbirinden ayrı düşünülebilecek olaylar değildir. Suudi Arabistan’a nükleer silah kazandıracak girişimlerin perde arkasındaki ismin de Damat Kushner olduğu artık bir sır değil. Rothschild Ailesi’nin, Fransa ve Almanya öncülüğünde kurmayı ve Türkiye’yi de dâhil etmeyi düşündüğü Avrupa Ordusu, Soros’un sarı yeleklilerinin Paris sokaklarını ateşe vermeleri nedeniyle hayata geçirilememişti. Damat Jared Kushner’in Pentagon adına bir teklif getirdiği ise ihtimal dâhilinde değil. Terörist hamisi Rothschild Ailesi’nin yetiştirmesi olan ve bunu hiçbir zaman saklama gereği duymayan Damat Kushner, ABD’nin Arap Birliği ve YPG ordularına karşı kurulması planlanan Avrupa Ordusu (PESCO) konusunda Türkiye’nin düşüncelerinden tüyolar almak için geldi. Bu soruyu doğrudan muhatabına değil ama “çocuktan al haberi” prensibi ile “mevkidaşına” yöneltti. Trump’ın, damadı Kushner’in Ankara’da aniden görünmesi hiç de hayırlı bir durum değildir. Bilindiği gibi, Başkan Trump’ın bir süre önce, alimünyum ve çelik başta olmak üzere, Çin mallarına uyguladığı gümrük vergisini artırmasıyla başlayan savaş, Çin ekonomisini olumsuz yönde etkilemekteydi. Trump’ın yörüngesindeki diğer devletlerin de ABD’nin Çin’e uyguladığı yaptırımlara aynen uymalarını istemesi, küresel çapta bir ekonomik savaşın başlamasına neden olmuştu. Başkan Trump, 1 Mart öncesinde attığı tweette, iki tarafın da bir ortak nokta bulma eğiliminde olduğunu duyurması, tüm dünyanın rahat bir nefes almasına neden oldu. Fakat bu gelişme, ABD ile Çin arasında başlayan ekonomik savaşın barışla noktalandığı anlamına gelmiyor. ABD ile Çin arasındaki ekonomik savaş bir süre için beklemeye alınmıştır fakat yakın bir gelecekte yeniden gündeme gelme olasılığı da hiç azımsanamaz. Çünkü Çin, ABD’nin korkulu rüyası haline gelen Yeni İpek Yolu’nun taşlarını döşemeye devam etmektedir. Çin’in Yeni İpek Yolu, Pakistan ve İran üzerinden Ortadoğu coğrafyasına uzanmış, deniz yoluyla yapılan petrol ticaretinin üçte birinin gerçekleştiği Hürmüz Boğazı’na kadar gelmiştir. ABD, Suriye’den çekildiğini açıklayarak İran’a yönelik bir operasyona ve Hürmüz Boğazı kıyısında, Yeni İpek Yolu’nun önüne baraj olacak bir devlet (Belucistan) kurmaya hazırlanmaktadır. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman’ın, 13 Aralık’ta, çantasında 6 milyar dolarlık bir kredi teklifiyle Pakistan’ı ziyaret etmesinin hemen ardından, Rothschild sempatizanı olup buradan “maaşlanan” iki nükleer güç olan Pakistan ile Hindistan arasında, Keşmir konusunda, yürekleri ağızlara getiren düzmece bir çatışma yaşanmıştı. Pakistan tarafından düşürülen iki Hint uçağının dumanları halen üzerindeyken, Damat Kushner’in Ankara’yı ziyaret etmesi, küresel çapta yaşanan birçok gelişmenin birbirinden ayrı düşünülemeyeceğinin alameti farikasıdır. Kushner’in Ankara’yı ziyareti hafife alınacak bir olay değildir. Çünkü Trump’ın Damat Bey’i sıradan bir isim değildir. Damat, dünyadaki diğer “akran proje isimler” ile birlikte Rothschild Ailesinin yetiştirdiği bir elemandır. Aile adına yaptığı başarılı operasyonlardan dolayı küresel çapta tanınan ve “saygı gören” icraat adamıdır. Kusner’in saygınlık derecesi konusunda fikir verebilme adına, Damat Bey salona girdiğinde, Netanyahu, Selman ve Putin dâhil, pek çok devlet başkanının biat göstergesi olarak ceketinin düğmelerini iliklediği bir gerçektir. Çünkü arkasında Rothschild Ailesi gibi, her ülkede her konuda etkili olabilen bir küresel terör ve finans devi vardır. Böyle bir konjonktürde yapılacak resmi açıklamaların gerçekleri yansıtmayacağı bilindiğinden Kushner’in kimliği ve küresel çaptaki gelişmeleri, kulis bilgilerini yan yana koyarak bir okuma yapmak gerekir. ABD, Türkiye’yi güney sınırları boyunca kuşatacak Terör Koridoru oluşturma çalışmalarını, Türkiye’nin kararlı duruşu sayesinde, belirsiz bir tarihe erteleyerek İran’a, Hürmüz Boğazı’na yöneldi. Pentagon, Irak ve Suriye operasyonlarında kullandığı DEAŞ ve YPG militanlarının bir kısmına sarı yelek giydirerek Paris sokaklarında terör estirirken, önemli bir kısmını da, 2008’den bu yana, İran’da bir askeri darbe yapıp, hemen akabinde rejim değişikliği ile zaten eyalet sistemiyle yönetilmekte olan ülkeyi “özerk” bölgelere ayırarak Hürmüz Boğazı’nda kurmayı planladığı olası Belucistan operasyonunda kullanmak üzere Afganistan’a taşıdı. Pentagon, Belucistan’ı hayata geçirerek Astana Süreci’ni hiç yaşanmamışçasına ortadan kaldırmayı amaçladığı gibi, Çin’in Yeni İpek Yolu önüne bir set çekmeyi de hedefliyor.