MACRON “TÜRKİYE İLE KÖPRÜLER ATILMAMALI, MÜZAKERELER DEVAM ETMELİ”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’la Paris’te görüştü. Erdoğan’a Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Enerji Bakanı Berat Albayrak, Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ve AB Bakanı Ömer Çelik eşlik etti. Zirvede en önemli hedef, Türkiye’de 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişiminin ardından Avrupa ülkeleri ve AB ile yaşanan gerilimi düşürmek, yeniden iletişime geçebilmekti. Ziyaret hain darbe girişiminden bu yana Erdoğan’ın ilk Fransa ve Avrupa ziyareti olması açısından önem taşıyor. Ayrıca Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un seçilmesinden bu yana da ilk ziyaret olma özelliğini taşıyor. Her ne kadar Türkiye, Avrupa Birliği konusunu öne çıkarsa da, iki liderin gündemindeki en önemli konu Suriye’de çözüm süreci, Kudüs krizi, Irak ve İran. Macron-Erdoğan görüşmesinde önceliğin Suriye ve Irak’taki geçiş süreci olduğu biliniyor. Göreve geldiği günden bu yana agresif bir diplomasi izleyen Macron’u en çok Suriye konusu ilgilendiriyor. Macron, Esat karşıtı politikasıyla müzakere masasından dışlanan Fransa’yı yeniden güçlü bir şekilde masaya çekmek ve Suriye’de politik geçiş müzakerelerine dahil olmak istiyor. Fransa Cumhurbaşkanı ayrıca, Fransızları en çok endişelendiren Suriye’de DEAŞ saflarında savaştıktan sonra ülkeye geri dönmek isteyen teröristler konusunda Türkiye’yle devam eden işbirliğini geliştirmek istiyor. Terörle mücadelede ve göçmen krizinde de Türkiye’yle yakın çalışmaya önem veriyor. Macron bütün bu alanlarda Türkiye’yi “vazgeçilmez bir partner” olarak değerlendiriyor ve Ankara’yla “karşılıklı çıkarların korunduğu” yeni bir ilişki biçimi geliştirme niyetinde. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin (AKPM), Türkiye’yi denetim sürecine alması, Merkel’in müzakereleri askıya almayı önermesi, Gümrük Birliği güncellenmesi görüşmelerinin askıya alınması, vize serbestisi görüşmelerinin tıkanması gibi olumsuz gelişmeler nedeniyle Avrupa Birliği’yle ilişkiler fiilen durma noktasında. AB, Türkiye’nin, darbe girişiminin ardından başlattığı yoğun işten alma ve tutuklama politikasını sert biçimde eleştiriyor. Memurların görevden alınması, gazetecilerin ve akademisyenlerin tutuklanması nedeniyle Türkiye ile köprülerin atılması noktasına gelindi. Başta Berlin olmak üzere Avrupa’da pek çok başkent Türkiye ile müzakerelerin askıya alınmasını istedi. Ancak Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, “Demokrasi ve AB değerlerinden sapma çok endişe verici olsa da Türkiye’yle köprüler atılmamalı ve müzakerelere devam edilmeli” diyerek farklı bir politika izledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan Paris’te Macron ile Elysee Sarayı’ndaki görüşmenin ardından Fransız İşadamları Derneği MEDEF’te işadamlarıyla bir araya geldi. Türkiye’nin Paris Büyükelçiliği’nde Türk sivil toplum örgütleriyle de görüştükten sonra aynı akşam Ankara’ya döndü. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Paris ziyareti sırasında Fransa-İtalya ortaklığı Eurosam ile Türk ortakları Aselsan ve Roketsan arasında uzun menzilli hava savunma ve füze projesi için sözleşme imzalandı. Erdoğan’ın Paris’te Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşmeleri sırasında uzun menzilli hava savunma ve füze projesi için Eurosam ile Türk ortakları Aselsan ve Roketsan arasında süresi 18 ay olan sözleşmeye imza atıldı. Üç ülkenin geliştireceği füze programının 2020’lerin ortasında hazır olması öngörülüyor. Böylece hayalet uçaklar, insansız hava araçları ve füzelerden kaynaklanan tehditlere karşı savunma imkanları sağlaması hedefleniyor. Eurosam “Ortak geliştirme faaliyetleri, Türkiye’nin kendi hava savunma ve füze sistemi geliştirme programını estekleyecek. Yanı sıra ihracat ve Türkiye-İtalya-Fransa arasında daha uzun dönemli işbirliği imkanları yaratacak” açıklaması yaptı. Fransa, İtalya ve Türk savunma bakanları Kasım ayında ortak savunma projelerinde işbirliği yapmak üzere bir niyet beyanı imzalamışlardı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşmeleri sırasında uzun menzilli hava savunma ve füze projesi için Eurosam ile Aselsan ve Roketsan arasında süresi 18 ay olan sözleşmeye imza atıldı. Bu aybaşında gerçekleşen Erdoğan- Macron görüşmesi, ikili ilişkilerde bundan sonraki dönemde hangi konu başlıklarının öne çıkacağını, hangilerinin daha geri planda kalacağını göstermesi açısından ve bunlardan da önemlisi şeyden önemlisi de Türkiye’nin AB üyeliği perspektifiyle ilgili olarak her iki ülke liderinin nerede durduğunu açıkça ve samimi bir şekilde ortaya koyması bakımından çok önemli. Öte yandan, Türkiye’nin AB’ye adaylığının resmi olarak ilan edildiği 1999 yılından itibaren Fransız siyasetçi ve devlet adamlarının, Türkiye’nin üyelik perspektifiyle ilgili net ifadeler kullanmaktan kaçınarak, süreci belirsizlikte sürdürme siyasetinin, Erdoğan-Macron görüşmesinden sonra yeni bir döneme girerek somutlaşmaya başladığı da söylenebilir. Türkiye’nin adaylık sonrası hızlı bir Avrupalılaşma sürecine girerek AB ile ilgili reformlara hız verdiği ve de AB üyeliğini önemli bir stratejik öncelik olarak belirlediği 2000’li yılların başında ve özellikle de 2007-2012 döneminde görev yapan eski Fransız Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy döneminde, üyelik perspektifi ile ilgili olarak Fransa’dan destek gördüğünü söylemek de epeyce güç. 2000’li yılların ilk dönemi, özellikle Fransız siyasetinde Türkiye’nin gerçekte Avrupa’ya ait olup olmadığı ve olası üyeliğinin tarihsel, dinsel ve kültürel kimliğiyle uyumlu olup olmadığı ekseninde yoğunlaşan oldukça derin ve hararetli tartışmalara sahne oldu. Türkiye’nin AB üyeliği ve Avrupa’ya aidiyetiyle ilgili uzun yıllardır devam eden ve sonuca ulaşmaktan uzak olan kısır tartışmalar ve de bireysel hak ve özgürlüklerle ilgili görüş farklılıkları bir kenara bırakıldığında Türkiye-Fransa ilişkileri uzun yıllara dayanan gerek ticaret gerekse de kültür-eğitim alanında önemli bir altyapıya sahiptir. Eldekilerin ve kazanılanın üzerine yenilerin inşa edilmesi suretiyle ve “birbirine normal davranabilme” üzerinden ikili ilişkilerde yeniden bir sinerji meydana getirmek esasen hiç de imkansız değil. Bundan dolayı her iki ülkenin lideri gerek küreselde gerekse de bölgeselde kendi ülkelerine tekrardan politik derinlik kazandırma ve ülkelerinin gücünü ve statüsünü artırmayı hedefliyor. İkili ilişkilerin “Avrupa sorunu” dışarda tutularak yeniden ticaret ve askeri ortaklık gibi stratejik konular üzerinden yeniden tanımlanması her iki ülkenin de çıkarına. Türkiye’den bakıldığında özellikle son iki senedir Avrupa ile bozulan ilişkileri yeniden tamir etme ve bunun için de Avrupa başkentlerinde kendine yeniden destek arama ve ikili ölçekte karşılıklı güven tesisi ve de son dönemde Rusya ile stratejik ve askeri meselelerdeki yakınlaşmanın dengelenmesi elzem görünüyor.