İş Hukuku uygulamasında net bir biçimde çözüme kavuşturulmamış konulardan birisi de maktu ücret ödemesi yapılan işçinin; hastalık, izin ya da sair sebeplerle iş göremediği veya mazeretli olduğu hallerde ücretinin tam ücret olarak ödenip ödenmeyeceğine ilişkindir.
Hizmet akdi ile çalışan sigortalıların, işyerinde çalışmadığı hallerde işveren tarafından kendisine ücret ödenmesi gerektiren istisnai durumlar içerisinde “üç günden az istirahat süreleri” ile ilgili bir hüküm bulunmamaktadır. Hal böyle iken, üç günden az rapor alan sigortalıların ücretinin kim tarafından ödeneceği büyük bir sorun teşkil etmektedir.
Ne var ki, maktu ücret ödemesi yapılan işçinin raporlu olduğu veya sair sebeplerle mazeretli olduğu hallerde işçiye ücretinin her hâlükârda tam ücret ödeneceği, 4857 sayılı İş Kanunu madde 49 fıkra 4’te; “hasta, izinli veya sair sebeplerle mazeretli olduğu hallerde dahi aylığı tam olarak ödenen aylık ücretli işçilere…” açıkça gösterilmiştir.
Bu madde hükmüne ek olarak, üç günden az rapor alan sigortalıların durumu ile ilgili karmaşa, 4 Şubat 2011 tarih ve 27836 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ve 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) ile bir nebze açıklığa kavuşturulmuştur. Şöyle ki, TBK madde 409’da: “Uzun süreli bir hizmet ilişkisinde işçi, hastalık, askerlik veya kanundan doğan çalışma ve benzeri sebeplerle kusuru olmaksızın, iş gördüğü süreye oranla kısa bir süre için iş görme edimini ifa edemezse işveren, başka bir yolla karşılanmadığı takdirde, o süre için işçiye hakkaniyete uygun bir ücret ödemekle yükümlüdür” denilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 49 uncu maddesinin 3 üncü fıkrasında; “Hasta, izinli veya sair sebeplerle mazeretli olduğu hallerde dahi aylığı tam olarak ödenen aylık ücretli işçilere 46, 47 ve 48 inci maddenin birinci fıkrası hükümleri uygulanmaz. Ancak bunlardan ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışanlara ayrıca çalıştığı her gün için bir günlük ücreti ödenir.”hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu Kanun hükmünde yer alan “Aylık Ücretli” kavramının yeterince açık olmaması, işverenin ücret ödeme yükümlülüğünü yerine getirmesi bakımından uygulamada farklı yorumların ortaya çıkmasına neden olmuştur.
4857 sayılı İş Kanununun 32 nci maddesinde; “Ücret en geç ayda bir ödenir. İş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile ödeme süresi bir haftaya kadar indirilebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu hükümde yer alan “ay” kavramı, ücretin ödeme zamanına yöneliktir. Bir işyerinde ücretlerin ay ay ödeniyor olması, bu işyerinin aylık ücret sistemini benimsendiği anlamına gelmemektedir. Dolayısıyla, öncelikle aylık ücreti ayda bir ödenen günlük ücretten ayırmak gerekir.
Gündelik çalışan işçilerin ücretleri, tarafların anlaşmasıyla, işçinin çalıştığı ve çalışılmış gibi sayılan günler toplanarak ayda bir toplu olarak ödenebilir. Bu durumlarda ücret aylık olarak ödendiği halde, işçinin ücreti çalıştığı günlere göre belireceğinden, aylık ücret şeklinden söz edilemez.
Buna karşılık, taraflar, 4857 sayılı Kanunun söz konusu 49 uncu maddesinde yer alan “hasta, izinli veya sair nedenlerle mazeretli olduğu” hallere bakılmaksızın her ay tam olarak“Maktu” bir aylık ücretin işçiye ödeneceğini kararlaştırmış olabilirler. Bu durumda, içinde bulunulan takvim ayının kaç gün olduğuna bakılmaksızın işçiye her ay için sabit bir ücret ödenecektir.
İşçiye Yapılacak Ödemeler Benimsenen Ücret Sistemine Göre Değişmektedir:
Ücretlerin gündelik olarak belirlendiği ve aylık olarak ödendiği durumlarda, işçi, hasta izinli veya sair nedenlerle mazeretli olduğu durumlarda ücrete hak kazanamamaktadır. Ancak, maktu aylık ücretle çalışanların ücretlerinde ise söz konusu nedenlere bağlı olarak herhangi bir kesinti yapılamayacaktır.
Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanun un 48 inci maddesinin 2 nci fıkrasında; “Hastalık nedeni ile çalışılmayan günlerde Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından ödenen geçici iş göremezlik ödeneği aylık ücretli işçilerin ücretlerinden mahsup edilir.” hükmü yer almaktadır.
4857 sayılı Kanunun 48 inci ve 49 uncu maddelerinde yer alan bahse konu hükümler birlikte değerlendirildiğinde, maktu aylık ücretle çalışan işçilere, hastalık halinde 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 18 inci maddesi doğrultusunda ödenecek olan geçici iş göremezlik ödeneğinin işçi ücretlerinden mahsup edilebileceği, dolayısıyla geçici iş göremezlik ödeneğinin üzerinde kalan kısımların işverenlerce ödenmeye devam edileceği; günlük ücretle çalışan işçilerin ise sadece almış oldukları geçici iş göremezlik ödenekleriyle yetineceği ve kendilerine geçici iş göremezlik ödeneği dışında herhangi bir ilave ödeme yapılmayacağı anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte, 4857 sayılı Kanun un 49 uncu maddesinin son fıkrasından da anlaşılacağı üzere; maktu aylık ücretle çalışan işçilere hafta tatili için ayrıca hafta tatili ücreti altında bir ödeme yapılamaz. Çünkü; maktu aylık ücretle çalışan işçilere yapılan ücret ödemelerine hafta tatili ücreti de dahildir. Ancak, gerek hafta tatili izin günlerinde, gerekse ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yapılması halinde, bunun ayrıca ücretlendirilmesi gerektiği de göz ardı edilmemelidir.
Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmalarının karşılığı olan ücret, her bir gün için, normal ücretin otuza bölünmesiyle elde edilecek olan tutar olmalı; hafta tatili çalışmasının karşılığı olan ücret ise aynı zamanda fazla çalışma olup olmaması durumuna göre hesaplanmalıdır. Günlük ücret ödeme sistemini benimseyen bir işyerinde ise, hafta tatili için hak kazanılan ücret, bordrolarda ayrıca gösterilmeli; ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma olması halinde, her bir gün için ilave bir günlük ücret işçiye ödenmelidir.
Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın