MAKÜ Rektörü ve Vali Arslantaş gazetecileri unutmadı

Dün akşam MAKÜ Lavanta Tepesi Otel’de MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Adem Korkmaz, bugün de Serenler Tepesi’nde bir restaurantta Vali Ali Arslantaş 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü münasebetiyle Burdur basınıyla bir araya geldiler.

Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ), Burdur Gazeteciler Cemiyeti (BGC) iş birliği ile düzenlenen 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü etkinliğini, Burdur basın tarihini anlatan slayt gösterisi ile başladı. Ardından ölen meslek büyükleriyle sahada çalışan basın emekçilerine plaket takdim edildi.

İlkönce Burdur’da geçmişte faaliyette bulunmuş, hayatını kaybetmiş basın mensuplarının ahfadı eyaline plaket verildi. Daha sonra il merkezinde ve ilçelerde faaliyet yürüten basın emekçileri plaketle ödüllendirildi.

10 Ocak Çalışan Gazetecilik Günü MAKÜ Plaket Töreni

Programa, Rektör Prof. Dr. Adem Korkmaz, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Durmuş Acar, Prof. Dr. Mehmet Karaca ve Rektör Danışmanları Prof. Dr. Ömer Tekşen ve Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Kılınç, Genel Sekreter Ali Nihat Gündüzalp, Burdur Gazeteciler Cemiyeti (BGC) Başkanı Kürşat Tuncel, il ve ilçedeki basın mensupları ile aileleri katıldı.

Programda BGC Başkanı Kürşat Tuncel ile Rektör Prof. Dr. Korkmaz birer konuşma yaptılar.

Burdur Gazeteciler Cemiyeti (BGC) Başkanı ve Yenigün Gazetesi Sahibi Kürşat Tuncel

Günün anlam ve önemini belirten konuşmasında B urdur Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Kürşat Tuncel Koronavirüs döneminde yazılı basın camiasının kan kaybettiğini, internet gazeteciliğinin kuvvet topladığına dikkat çekerek, “Şunu itiraf etmek gerekirse bu salondakilerin

pek çoğu cep telefonundan izliyor. Sosyal ağlarından takip ediyor. Bu bir realite… Ama bizler Taraşlı ailesinin, Muharrem Tuncel’lere yüklediğimiz kâğıdı bitirmeden dijital yayıncılığı da uyum sağlamanın formüllerini arayışları içerisindeyiz” dedi.

MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Adem Korkmaz

Rektör Prof. Dr. Adem Korkmaz ise basın mensupları ile her zaman fikir alış verişinde bulunduklarına değinerek, “Bilgi ve düşüncelerinizi her zaman almaya devam edeceğiz. Bunlardan güç almaya devam edeceğiz. Bugün bu güçlü enerjiyi beraber yaşayalım. Özel

bir gün olsun diye bu mesleğin duayenlerini, hayatını bu mesleğe adamış, aramızdan ayrılmış çok değerli basın mensuplarımızı ve onların yakınlarını, aileleri ile burada birlikte olmak istedik. Katılımınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyorum ” ifadelerini kullandı.

Program birlikte yenilen akşam yemeği ile son buldu.

Vali Arslantaş da çalışan gazetecileri unutmadı.

Burdur Valisi Ali Arslantaş, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla, ilimizde görev yapan gazeteciler ile yemekte bir araya geldi.

İl merkezi ve ilçelerden gelen, basın emekçilerinin geniş katılımıyla gerçekleşen programda Vali Arslantaş, tek tek basın mensuplarının 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladı.

Konuşmalar ile başlayan programda, en genç gazeteci olarak Yeni Gün Gazetesi ve ANKA Ajansı Muhabiri Muhammet Fatih Başçı, Burdur’un kıdemli gazetecilerinden İlkadım İnternet Gazetesi Sahibi Mustafa Arslan, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Kürşat Tuncel ve Vali Arslantaş birer konuşma yaptılar.

Vali Arslantaş yaptığı konuşmanın ardından, söz alan gazeteciler günün anlam ve önemine binaen duygu ve düşüncelerini dile getirdiler.

Program, ilimizde kamu kurum ve kuruluşları tarafından yürütülen çalışma ve hizmetlerle ilgili dile getirilen konuların görüşülerek karşılıklı değerlendirilmede bulunulmasıyla sona erdi.

Vali Arslantaş, gazeteciler tarafından dile getirilen konuları, hazır bulunan kurum müdürlerine talimat vererek, gerekli çalışma ve bilgilendirmelerin yapılması talimatları verdi.

Vali Arslantaş burada yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi.

Burdur Valisi Ali Arslantaş

“Çağların ruhu vardır. Kendi halkına karşı savaşmayı reddettikten sonra askeri unvanı elinden alınan Trakyalı Spartaküs, eşiyle birlikte saklandığı mağarada bir Roma askeri birliği tarafından ele geçirilip Capua kentindeki Ludus Batiatus gladyatör okuluna satıldıktan sonra, okuldaki 78 gladyatörle birlikte kaçarak üçüncü köle savaşının fitilini ateşlemiştir. Spartaküs’ün isyanı kanlı şekilde bastırılmasına rağmen, insan onurunun, özgürlük mücadelesinin ve insanların kendi kaderi üzerinde söz sahibi olma iradesinin timsali olarak iki bin yılı aşkın süredir canlılığını hiç kaybetmemiş epik bir destan olarak günümüze kadar ulaşmıştır.

Spartacus’ten on sekiz asır sonra Edmund Burke basın yayın organları için dördüncü güç kavramını ilk kez kullanmıştır.

Dördüncü güç, devrin yönetici, ruhban ve soylu sınıfından olmayıp kendi kaderleri üzerinde söz söyleme serbestisi verilmeyen kitlelerin demokratik hak arayışını ifade etmekte, Spartacus’un kılıç zoruyla elde ettiği kazanımların, egemen hegemonya üzerinde kurulacak sivil baskıyla kazanılabileceği düşüncesini içermektedir. Oksimoron bir benzetmeyle meseleyi betimlemek gerekirse Hanzala cılız Spartacus, Spartacus kaslı Hanzaladır.

Ece Ayhan ‘Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler’ der. Basının temel işlevi örgütlenmeyi aşk için değil halk için gerçekleştirmektir. Kurtuluş savaşında kurulan Anadolu Ajansı’nın İstiklal Harbi’ndeki etkinliğinden, günümüzde cürüm işleyenlerin ulusal basında nam salmış programlar sayesinde tutuklanmasına hatta ahlaka mugayir hareketlerde bulunanların akıllı telefonlar marifetiyle afişe edilerek mücrimlerin cezasız kalmamasına kadar pek çok örnek bu örgütlenmeye misal verilebilir.

Toplum normlarını bozan ayrık otlarını temizleyip kamu vicdanını rahatlatmakta, sosyal adaletin tesisi için kitlelerin sesini ilgililere duyurmakta dördüncü kol mefhumunun sorumluluk alanı içerisindedir.Bilgi çağında yaşamanın en tehlikeli yanı doğru bilgiler kadar asılsız enformasyonun da dolaşıma sokulabilmesidir. Medyayı iş edinen profesyonellerin yanında gelişmiş teknoloji sayesinde toplumun tüm unsurlarının haber değeri yahut kisvesi taşıyan içerik üretebilmesi, tabiri caizse medyanın hibrit bir nitelik kazanması, doğrunun yanında yer alma sorumluluğunu üst seviyeye çıkarmıştır.

Bilmem hatırlar mısınız, haber kanalının birinin tarafsızlığını vurgulamak için servis ettiği bir karikatür vardı. Karikatürde tam teçhizatlı bir askerin kendisine doğrulttuğu silahtan kaçan bir sivil ile yere düşmüş bir çocuk görünüyordu.

Hadisedeki incelik, üzerinde üç farklı kanal logosu bulunan üç kameranın, çekim açısını kullanarak, olayı birbirinden çok farklı şekilde izleyicilerine aktarmasındaydı. İlk kameranın kadrajında sivilin tabana kuvvet kaçarken kaldırdığı ayağı, kendisine silah doğrultan askerin bağrına saplanmaya çalışan bir hançer gibi görünüyor, dolayısıyla askerin nefsi müdafaa için silah kullanacağı sonucuna ulaşılıyordu. İkinci kadrajda kaçan sivile hiç yer verilmeyerek askerin yerde yatan çocuğu öldürdüğü illüzyonu yaratılıyordu. Üçüncü ve son olarak tarafsız gazetecilik yaptığını iddia eden kanalın kamera kadrajında tüm sahne bir arada verilerek doğru habercilik yaptıkları teması işleniyordu.

Bu noktada meslek etiğinin bir gerekliliği olarak basın emekçilerimizin yalnız doğru haber yapmanın ötesinde dezenformasyonu en aza indirme yükümlülüğünün bulunduğunu da söylemek gerekiyor. Gerçekte olanlarla sanal gerçeklik evreninde yaratılanlardan hangisinin geniş halk kitlelerine ulaştırılacağının tercihi basın mensuplarımızın uhdesinde bulunuyor ki basın emekçilerimizin beyaz şapkalı olmayı seçeceği muhakkaktır.

Basın mensubu olma nosyonu başta ifade ettiği gibi Spartacus ruhunu asırlar sonra yaşamayı gerektirir. 4 Ocak 1961’de Resmî Gazete ’de yayınlanan 212 sayılı kanuna ve 195 sayılı yasaya karşı çıkan dokuz gazete patronunun ortak bildirisiyle ulusal çapta dokuz gazete üç gün süreyle kapatılmıştır.

İstanbul Gazeteciler Sendikası üyesi gazeteciler, üç günlük boykot süresince “Basın” adlı bir gazete çıkarmışlar, bu olaya atıfla “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak kutlanmaya başlanmıştır. Askeri müdahaleden sonra ağır baskılar nedeniyle günün adı “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” olarak değiştirilmiştir.

Günümüzün basın mensuplarının nüvelerinde de haksızlığa tahammülsüzlük ruhu taşıdıkları muhakkaktır. Bu itibarla basın emekçilerimize toplum adına medyun-u şükran olduğumuzu ifade ediyor ve günlerini tüm içtenliğimle kutluyorum. Selvet ve esenlikle kalın!”

ata-eti-ite-otu İndir