Derimize rengini veren boyalar deri içindeki özel hücreler tarafından üretilir. Bu hücrelere melanosit adı verilir. Melanosit hücreleri deriyi koruyan melanin adı verilen bir boya salgılarlar. Uzun süre güneş gören bölgelerin esmerleşmesi melanositlerin melanin salgılaması ile olur.
Melanosit hücreleri hemen herkeste zararsız deri tümörleri oluştururlar. Bunlar kahverengı renkte deri ile ayni hizada veya kabarık olabilirler. Halk arasında bunlara ben veya et-beni adı verilir. Normalde nevüsler doğumdan sonra çeşitli zamanlarda ortaya çıkar ve sayıları kişiden kişiye değişen miktarlarda artar. Ancak doğuştan olan nevüsler de mevcuttur ve bunlara konjenital nevüs adı verilir. Büyüklükleri değişiktir. Nadir olarak çok geniş alanları kaplayacak boyutlarda olabilirler.
Vücudumuzdaki çok sayıdaki melanositler bazı koşullarda ve çoğu zaman da nedeni bilinmeden nevüs’e benzeyen ancak çok tehlikeli olan deri tümörleri oluşturabilirler. Bunlara melanoma veya malign melanom adı verilir.
Melanoma deride daha önce mevcut olan kansere eğilimli bir oluşumdan gelişebildiği gibi tamamen sağlıklı deride kendiliğinden de oluşabilir. Melanoma’nın oluş nedeni birçok kanserde olduğu gibi tam olarak bilinmez. Ancak bazı etkenlerin melanomayı tetiklediği bilinmektedir. Bunlar:
Birçok melanomanın gelişmesindeki sorumlu faktör ultraviyole ışınlarının etkisi altında kalmaktır. Hem ultraviyole A (UVA) hem de ultraviyole B (UVB) kanser yapıcı etkilere sahiptir. Bu ışınlar ticari solaryumlarda da mevcuttur. Halk arasında güneş ışınlarının sağlıklı bünye yarattığı inancı yaygındır. Aslında bunun aksine deri denilen ortanımıza en fazla zarar veren ve hızlı yaşlandıran etken güneş ışınlarıdır.
En riskli durumlar seyrek olarak güneş gören bölgelerde belli aralıklarla tekrarlayan ani, şiddetli ve su toplaması ile birlikte güneş yanıklarının oluşmasıdır. Bu durum özellikle deniz kenarında oturmayan kişilerde yaz tatilleri sırasında sık olarak görülmektedir. Güneş koruyucu yağların yaygın olmadığı geçmiş yıllarda deniz tatillerinin ilk günlerinde ciddi güneş yanıklarına ne kadar sık rastlandığını yaşı biraz ileri olanlar çok iyi hatırlarlar. Melanoma’ların çoğu güneş gören bölgelerde oluşur. Ancak avuç için, ayak tabanı ve genital bölge gibi güneş görmeyen bölgelerde de melanoma çıkabilir.
Derideki nevüsler (benler) sonradan melanoma dönüşebilmektedir. Bunlar başlıca:
Melanoma tanısı ancak şüpheli bir nevüsten biyopsi alınması ve patolojide tetkik edilmesi ile konulur. Bir nevüsün şüpheli olduğunu düşündüren bazı durumlar vardır. Bunlar:
Bir nevüsün tehlikeli olup olmadığına dermatoloji (deri hastalıkları) uzmanları karar verebilir. Ancak kesin tanı mutlaka şüpheli lezyonun tamamen çıkartılıp patolojik incelemeden geçirilmesi ile konulabilir. Bunun dışında hiçbir laboratuvar tetkiki veya görüntüleme (radyoloji MR, BT PET vs) yöntemi kesin tanı kondurmaz ve yapılmaları gereksizdir. Ancak bu tetkikler tanı konulmuş ve ilerlemiş hastaların takibinde yararlıdır. Biyopsi iki türlü alınır:
Deri melanoma’sının tedavisi kesinlikle Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi uzmanları tarafından yapılmalıdır. Bu tedavide hem tümör güvenli bir sağlam deri ile birlikte çıkartılır hem de sıçrayabileceği lenf düğümleri kontrol edilir. Tümörü çıkartırken dikkat edilmesi gereken şey geriden tümör bırakmıyacak kadar geniş alınmasıdır. Bu geniş alınma bölgenin yapısının bozulmasına yol açabilir. Ancak plastik rekonstrüktif cerrahi yöntemleri bu bozuk yapıyı yeniden yerine koyabilir. Görüntü bozulmasın diye gerekenden daha küçük bölgenin çıkartılması hastanın hayatına mal olabilir. Erken dönemde yakalandığında melanoma cerrahi çıkartılma ile tamamen temizlenip yok edilebilen bir hastalıktır. Ancak iler dönemlerde cerrahi tedaviye rağmen hastalık tekrarlar ise veya cerrahi yetersiz kalmış ise kemoterapi, radyoterapi, immünoterapi gibi tedaviler için diğer branşlar da devreye girer.
Deri lezyonlarının çok önemli bir kısmı iyi huyludur. Bunların bazıları lazer cihazları, koter cihazları ve kimyasal maddeler ile yakılarak veya soğuk tatbiki ile dondurarak ortadan yok edilebilirler. Bu yöntemler ameliyathane gerektirmediği için masraflı değildir. Ayrıca daha az iz bıraktıkları gibi yanlış bir inanış mevcuttur. Ancak önemli bir dezavantajları vardır. Eğer bunlar şüpheli lezyonlar ise gerçek tanının ne olduğunu ve yapılan tedavinin uygun olup olmadığını önceden anlamak mümkün değildir. Çünkü ortada tahlil edilecek bir parça yoktur. Deneyim karar vermekte önemlidir ancak bazı durumlarda en tecrübeli göz bile küçük bir kanser veya melanomu fark edemeyebilir. Bunlar yetersiz yakıldıklarında veya dondurulduklarında bir süre sonra daha geniş olarak tekrarlarlar. Bunun nedeni benlerle oynanması değil tedavinin yanlış yapılmasıdır. Yüzdeyüz emin olmadıkça hiçbir deri lezyonu biyopsiye gönderilmeden tedavi edilmemelidir. Prof. Dr. Ege Özgentaş çıkarttığı her tümörü görünüşü ne kadar masum olursa olsun istisnasız olarak patolojik incelemeye gönderir.
Malign melanom (veya melanoma) erken yakalandığında tam olarak tedavi edilebilir. Erken tanı için vücuttaki benlerin belli aralıklar ile deri hastalıkları (dermatoloji) uzmanları tarafından kontrol edilmeleri gereklidir. Şüpheli durumlarda mutlaka plastik ve rekonstrüktif cerrahi uzmanları tarafından uygun cerrahi tedavi gerçekleştirilmelidir. Melanoma tedavisinde estetik kaygılar tamamen bir tarafa bırakılmalı hayat kurtarma üzerinde yoğunlaşılmalıdır.