Marka Hakkına Tecavüz Davası hakkında bilgi vermeden önce marka tanımını ve oluşabilecek tecavüzlerin tanımını yapmakta fayda var.
Marka kelime anlamı olarak; bir mal, hizmet ya da kurumu tanıtmaya ve benzerlerinden ayırmaya yarayan tescil edilmiş özel ad, kısaltma veya işarettir. Ya da diğer bir ifadeyle; bir işletmenin yaptığı malları ya da ürettiği ürünleri, başkalarının mallarından ayırmak amacıyla malın ya da ambalajın üzerine konulan özel imge olarak bilinmektedir. Marka hakkı, hukuki olarak, sahibinin izni olmaksızın, markanın kullanılmasının önlenmesine ve buna bağlı olarak ayni hakların verdiği yetkilerin kullanılmasını sağlayan, mutlak bir haktır
Marka tescili özellikle günümüz iş hayatında ticari kimlik niteliği taşır. Markanızı belirleyecek olan bu isim hakkının hukuki adı marka tescilidir. Markanın adı, niteliği, logosu markanın tescili ile birlikte hukuki koruma altına alınır. Marka tescili illa ki sıfırdan gerçekleştirilen durumlar için geçerli değildir. Başka bir firmayı, bu firmanın isim haklarını kiralayabilir veya mülkiyetini devir alabilirsiniz.
– marka tescil başvurusunda bulunulur,
-Türk Patent Enstitüsü tarafından incelenir,
-Başvuruda bir aksaklık olmaması halinde başvuru yayınlanır,
-Başvurunun yayınlanması ile birlikte itiraz oluşması halinde bu itirazlar incelenerek sonuca varılır, itirazların olumsuz olması ile birlikte,
-Tescil belgesi verilir.
*Şayet itirazlar haklı bulunursa marka tescil başvurusunun reddine karar verilebilir.
Bu süreç usulüne uygun şekilde gerçekleştiği takdirde yaklaşık olarak 6-8 ay arasında sürebilmektedir. Marka tescil süresi ‘’Marka Tescil Belgesinin’’ alınmasıyla birlikte 10 yıl olup bu 10 yılın tamamlanmasının ardından sınırsız şekilde tekrardan 10 yıl olarak uzatılması halinde devam etmektedir. Tescilden itibaren 5 yıl boyunca marka kullanılmaz ise marka iptaline karar verilebilir. Marka tescili belgesi alınması ile sona eren bu haller ile ilgili hukuk büromuzla iletişime geçerek bilgi alabilirsiniz.
Marka hakkına tecavüz hallerini iki başlık altında inceleyebiliriz. Bu başlıklar tescilli marka hakkına tecavüz ve tescilsiz marka hakkına tecavüz olmak üzere iki tanedir.
Marka sahibi olan diğer bir deyişle tescil edilmiş marka hakkına sahip olan kimse, kendi izni dışında marka hakkına tecavüz teşkil edecek, tecavüz olarak nitelendirilecek olan fiillerin önlenmesi ve eğer oluştuysa zararların tazminini talep edebileceklerdir.
1-) Tescil edilmiş olan bir markaya tecavüz halinde Sınai Mülkiyet Kanununun 29.maddesine dayanılarak müdahale edilebilecektir. Bu maddeye göre:
-Marka sahibinin izni olmaksızın tescilli bir markayı Sınai Mülkiyet Kanunu madde 7’de belirtilen şekillerde kullanmak.
Sınai Mülkiyet Kanunu md.7:
-Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
-Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
– Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
-Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
2-) Marka sahibinin izni dışında, markayı veya markanın ayırt edilemeyecek düzeyde benzerini kullanmak, taklit etmek
3-) Marka hakkına tecavüz niteliği taşıyan işaret barındıran ürünleri ticarette kullanmak.
4-) Marka hakkı sahibinin lisans veya benzeri yollarla vermiş olduğu hakları izinsiz kullanarak, genişleterek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek…
şeklinde marka hakkına tecavüz davası açılabilecek durumları ilgili kanunda sıralanmıştır
Tescil edilmemiş olan marka hakkına tecavüzden söz ederken burada Sınai Haklar Kanununa değil Türk Ticaret Kanununun ‘’Haksız Rekabete’’ ilişkin hükümlerine dayanılacaktır. Haksız rekabete ilişkin açılabilecek davalar şu şekildedir: Men Davası, Düzeltme Davası ve Maddi-Manevi Tazminat Davaları.
Bu hükme dayanarak marka hakkına tecavüz nedeniyle dava açılması halinde davacı, davaya taraf olduğunu öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl her durumda bu hukuka aykırılığın oluşmasıyla birlikte 3 yıl içinde dava açmalıdır. Bu süreler hak düşürücü sürelerdir.
Marka hakkına tecavüz davası tescilli veya tescilsiz durumlarında farklılık göstermektedir. Tescilli marka haliden genel olarak
tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılmasını önlenmesini talep edebilir buna yönelik olan saldırılar marka hakkına tecavüz kapsamına girer. Ayrıca bununla birlikte ticaret alanında kullanılmak üzere, işareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi yasaklanabilir, bu ve bunun gibi fiiller tescilli şekilde marka hukukuna tecavüz kabul edilir.
Marka sahibinin izni dışında, markayı taklit etmek, marka Hakkına Tecavüz niteliği taşıyan işaret barındıran ürünleri ticarette kullanmak,
Marka hakkı sahibinin lisans veya benzeri yollarla vermiş olduğu hakları izinsiz kullanarak, genişleterek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek marka hakkına tecavüz sayılan fiillerdendir.
Marka Hakkı, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu hükümleri uyarınca koruma altına alınmıştır. Bunun dışında Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname çıkarılmış fakat bu Kanun Hükmünde Kararname daha sonra kaldırılmıştır. Lakin bu KHK’nın bazı hükümleri uygulaması devam edildiği için uygulayıcıya kolaylık sağlamak maksadıyla 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname sistemde korunmuştur.
Marka hakkına yapılacak ihlaller 6769 sayılı kanun çerçevesinde davalara ve taleplerde bulunulabilir.
Marka hakkına tecavüz hali birden fazla şekilde olabilmektedir. Bu yüzden birden fazla şekillerde dava açma hakkı bulunmaktadır. Öncelikli olarak hukuka aykırılığın tespiti olarak Tecavüzün Tespiti Davasına başvurularak, durumun varlığı ve ispatı sağlanır. Şayet tecavüz gerçekleşmemiş fakat gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel ise Muhtemel Tecavüzü Önleme Davası açılarak daha oluşmadan tecavüzün önüne geçilebilir. Marka hakkına tecavüz sürmekteyse Tecavüzün Durdurulması Davasına gidilerek mevcut olan marka hakkına tecavüz şeklinde olan hukuka aykırı fiilin durdurulması yoluna gidilebilir. Tecavüz devamlı olmakla birlikte ortadan kalkmamış ise Tecavüzün Kaldırılması Davası yolu ile tamamen ortadan kaldırılması da mümkündür. Gerçekleşen bu hukuka aykırı fiil(marka hakkına tecavüz) sebebiyle oluşan zararların tazmini için dava açmak da mümkündür. Malvarlığının aktifinde oluşan azalma ile veya pasifinde oluşan artma nedeniyle Maddi Tazminat Davası açılabileceği gibi kişinin iç dünyasında oluşabilecek tahribatlar nedeniyle Manevi Tazminat davası da açılabilecektir. Marka hukukunda toplum nezdinde itibara ayrıca önem verilir burada oluşacak zarar nedeniyle hukuka aykırılığı meydana getiren tarafa, İtibar Tazminatı Davası da açılabilir. Ayrıca marka hakkına tecavüz niteliğinde yapılan bu saldırı nedeniyle Sınai Mülkiyet Hakkının Gaspı Nedeniyle Hakkın Devri Davası da açılabilecektir.
Marka hakkına sahip kişi tarafından, marka hakkına tecavüz ve ihlal hallerinin veya failin öğrenilmesinden itibaren 2 yıl ve öğrenmenin gerçekleşmiş olup olmamasına bakılmaksızın her durumda 10 yılın geçmesi ile birlikte dava zaman aşımı gerçekleşmiş olacaktır.
Burada dikkat edilecek ve belirlenmesi gereken husus fiilin hala devam edip etmediğidir. Devam eden bir tecavüz durumunda zaman aşımı süresi başlamış kabul edilmez.
Tecavüz eylemi aynı zamanda suç olarak da teşkil etmekte ise TCK uyarınca uzamış zaman aşımı süresi olan 8 yıllık süre uygulanacaktır. Bu süre olayın kendi içerisindeki durum ve şartlarına göre 12 yıla kadar uzayabilmektedir.
Marka hakkına tecavüz halinde açılacak davaların mahkemesini, Sınai Mülkiyet Kanunu madde 156 belirlemiştir. Buna göre marka hakkına tecavüz halinde görevli mahkemeler Fikri ve Sınai Haklar Hukuku Mahkemeleri yetkili olacaklardır. Açılacak bu davalar hukuki durumu zedelenen kişinin veya hukuka aykırılığın gerçekleştiği yerin mahkemesinde açılmalılardır.