İçindekiler
Meditasyon nedirin cevabını vermeden önce meditasyonu hayatımızın neresine koyduğumuza ve bize ne hissettirdiğine bakmamız gerekir. Meditasyon, günümüzün telaşlı, karmaşık yaşam düzeni içerisinde bizi barışa ve mutluluğa götürecek bir adım olarak görülebilir mi? Mutluluk elde etmemiz de bize ne kadar ve nasıl yardımcı olur?
Meditasyon, modern dünyada serbest ve yanlış kullanılmaya başlanan bir kelime haline gelmiştir. Bu yüzden nasıl uygulanacağı konusunda çok fazla kafa karışıklığına neden olur. Bazıları meditasyon kelimesini düşünmek ya da düşünmek istediklerini ortaya çıkarabilmek için kullanırlar; bazıları ise onu hayal kurmaya veya kurmaya yönlendirebilmek için kullanır. Fakat meditasyon bunların hiçbiri değildir.
Meditasyon, zihni dinlendirmek ve normal uyanma durumundan tamamen farlı bir bilinç durumuna ulaşmak için kullanılan kesin bir tekniktir. Kendimizi bütünüyle kavrayabildiğimiz ve sonunda kendi merkezimize inerek ruhumuzu deneyimleyebildiğimiz bir araçtır. Meditasyon herhangi bir dine bağlı değildir, kendi başına da bir din olarak kabul edilemez. Meditasyon belli bir süreci takip eden, bu süreci takip ederken de kesin prensipleri olan ve doğrulanabilecek sonuçlar ortaya çıkaran bir bilimdir.
Meditasyonda zihin açıktır, rahattır ve içe odaklanır. Meditasyon yaparken tamamen uyanıksınızdır ancak aklınız dış dünyaya kendini kapatır ve etrafınızdaki olaylarla ilişkinizi kesersiniz. Meditasyon, zihnin sessizleşmesi için tek noktalı ve devam eden içsel bir durum gerektirir. Zihin tamamen sessiz ise ve artık sizi rahatsız etmeyecek hale geldiyse meditasyon derinleşir.
Çocukluktan itibaren bize öğretilen sadece dış dünyayı incelemek ve doğrulamak olmuştur. Kimse bize içimizde nasıl görüneceğimizi, nasıl görünmemiz gerektiğini, içimi nasıl bulacağımızı ve içinde nasıl doğrulayacağımızı öğretmedi. Bu yüzden kendimize ne kadar yabancıysak başkalarını tanımaya o kadar yakınız. Bu kendimizi anlama eksikliğinin ve ilişkilerimizin işe yaramaz görünmesinin ana nedenlerinden biridir. Hayatımızda karışıklık ve hayal kırıklığı yaşamamızda hüküm süren bir gerçektir.
Zihin, çok az resmi eğitim sistemimiz tarafından yetiştirilmektedir. Bunlar; aklın rüya gören kısmı, tüm deneyimlerimizin depolandığı bilinçaltının engin alemidir. Bu sistemler bilinmeyen ve disipline edilemez şekilde kalır. Herhangi bir kontrole de tabii değillerdir. Bedenin bütünü akıldadır ancak aklın bütünü vücutta değildir. Meditasyon pratiği yapmak dışında, zihnin bütünlüğü üzerinde kontrol sağlamak ve geliştirmek için hiçbir yöntem yoktur.
Meditasyonun amacı, zihnin ötesine geçebilmek, barış, mutluluk ve mutluluk olarak tanımlayabileceğimiz temel doğamıza inebilmektir. Ancak meditasyon yapmaya çalışan herkesin de bildiği gibi, akıl kendimizle bu farkındalık arasında en büyük engeli oluşturur. Zihin disiplinsiz ve adaletsizdir bu yüzden onu disipline etmemize ve belirli bir yoldan ilerletmemize direnir. Zihnimizin kendine ait bir aklı vardır. Bu yüzden birçok insan meditasyona başladığında sadece fantezileri, hayalleri veya halüsinasyonları yaşamaktadır. Asıl var olan o derin meditasyon deneyimini ayıran durgunluğa asla ulaşamaz.
Dış dünyada nasıl hareket edileceği ve davranılacağı bize öğretilmiştir, ancak nasıl duracağımız ve kendi içimizde ne olduğumuzu hiçbir zaman incelemeyiz. Bunu meditasyon yoluyla yapmayı öğrendiğimiz zaman, bir insanın yaşam üzerinde tadabileceği tüm sevinçlerin en iyisini elde etmiş oluruz. Dünyadaki diğer tüm sevinçlerin bir anlık olduğunu meditasyon sevincinin ise çok büyük ve sonsuz olduğunu anlarız. Bu bir abartı değildir; hem dünyadakiler hem de dünyayı terk etmiş ama aynı zamanda da gerçeğe ulaşmış olanların; uzun bilgeler dizisinin desteklediği bir gerçektir.
Meditasyon, kendinizi sakinleştirmek, önyargılarınızdan kurtulmak, gerçeğin ne olduğunu açık ve net bir şekilde görmeniz için pratik bir araçtır. Bu, zihnimizi eğitmek için bir yoldur, böylece rahatsız edici bir insana dönüşmüyor ve bitmeyen bir çalkantın içerisine girmiyorsunuz. Meditasyon sizlere içsel boyutlarınız sistematik olarak keşfedebilmeyi öğretir. Bu bir emir değil sadece bir taahhüt sistemidir. Kendinize, yolunuza ve kendinizi tanıma hedeflerinize bağlı kalıyorsunuz. Fakat sakin olmayı öğrenmek demek ayin ya da törenler için geçerli değildir, buralar da verilen tepkiler evrensel bir gereksinimdir.
Durağanlığı nasıl yetiştiririz?
Nasıl durağan kalınacağını öğrenmek meditasyon işidir. Durgunluğu geliştirme sürecimiz bedenle başlamaktadır. Yoga geleneğinde, asana şeklindeki (meditatif) bir duruşla otururken başınızı, boynunuzu ve bagajınızı dik tutmak için uzman bir öğretmen tarafından yönlendirilirsiniz. Bu duruşu öğrendiğiniz de ve rahat bir pozisyon aldığınız da aynı gün ve her gün aynı duruş pozisyonunda pratik yapmalısınız. Ve bunu alışkanlık haline getirmelisiniz. Rahatsız edilemeyeceğinizden emin olduğunuz basit, düzenli ve sessiz bir yer bulun. Altınıza yastık, minder vb. ya da sert bir sandalyede sırtınız düz ve gözleriniz kapalıyken oturma pozisyonunuzu alın. Daha sonra farkındalığınızı yavaşça vücudunuza verin, başınızı, boynunuzu ve sırtınızı destekleyenler dışında tüm kaslarınızın hafifçe gevşemesine izin verin. Zamanı serbest bırakın ve vücudunuzdaki gerilimi bırakma sürecinizin tadını çıkarın. Meditasyon hem bir bilim hem de bırakma sanatıdır. Bu bırakma bedenle başlar ve sonra düşüncelere doğru yol alır.
Vücudunuz rahat ve huzurlu olmaya başladığında farkındalığınızı nefesinize verin. Soluduğunuz zaman ciğerlerinizin hangi kısımları kullandığına dikkat etmeye başlayın. Öncelikle göğsünüzle nefes alıyorsanız rahatlayamadığınızı fark edeceksiniz. Solunumunuzu esas olarak diyaframınızın geçirin. Kontrol etmeye çalışmadan nefesinizi uzaktan gözlemleye devam edin. İlk başta nefesiniz düzensiz olabilir, ancak yavaş yavaş duraklar ve zamanla pürüzsüz hale gelir.
Meditasyon, seçtiğiniz bir nesneye tüm odağınızı verdiğiniz bir süreçtir. Bu durumda nefesten de haberdar olmayı seçiyorsunuz. Nefesinizi açık ve kabul edici bir şekilde deneyimlemeye bırakmalısınız. Yargılamadan, kontrol etmeye çalışmadan veya değiştirmeden takip etmelisiniz. Kendinizi o kadar açın ki en sonunda sizinle nefesiniz arasında fark kalmasın. Bu süreçte zihninizde birçok düşünceni belirdiğini göreceksiniz. Örneğin; ‘’Bunu doğru yapıyor muyum? Bunu ne zaman bitireceğim? Pencereyi kapatmalı mıydım? Önemli bir arama yapmam gerekiyordu. Boynuma bir ağrı girdi.’’ Bunlar gibi yüzlerce düşünce gelebilir ve her düşünce bir miktar daha tepkili olacaktır. Bunlar; bir eylem, bir yargılama, düşünceyi daha da ileri götürecek seviyede şeyler de olabilir. Bu noktada, düşüncelerinize tepki vermek yerine bu sürecin farkında olmuş olursanız, zihninizin ne kadar huzursuz olduğunun farkına varacaksınız. Uyuyamadığınız bir gece aniden fırlar ve geri döner. Ancak bu sadece zihinle özleştirdiğiniz ve tepki verdiğiniz zaman bir sorun haline gelir. Eğer bunu yaparsanız hiç bitmeyen bir huzursuzluk içine girersiniz. Ancak ortaya çıktıklarında tepki vermeden, ya da tepki verip de tepkiye katılırsanız, bu düşünceler katılırsanız sizi gerçekten rahatsız etmezler. Unutmayın sizi rahatsız eden düşünceler değil onlara verdiğiniz tepkilerdir.
Meditasyon yaparken kendi içinizde derin bir yolculuğa çıkın.
Meditasyon aslında çok basittir. Bu sadece katılmaktır. Önce nefesinize katılmakla başlayabilirsiniz, sonra bir düşünce gelir, ona da katılın, fark edin, açık olun ve geçemezseniz bekleyin. Ve geçecek. İşte o zaman nefesinize geri dönebiliriniz. Normal bir şekilde yatınız. Tüm düşüncelerinize tepki vermeye çalışmak sizi karışıklık denizin de meşgul eder. Meditasyon ise tepki vermeden etrafınızda gerçekleşen olaylara katılmayı öğretir ve bu da fark yaratır. Size aklınızdan kıvrımlı bir özgürlük getiriyor. Ve bu özgürlükte, zihnimizdeki karmaşıklıktan farklı olarak kim olduğumuzu deneyimlemeye başlarız. İçsel neşe ve memnuniyet duygusunuz yaşar, rahatlama içine girer ve bu içsel rahatlamayla yaşamın karmaşıklığında bir mola vermiş olursunuz. Kendinize içinizdeki derinliklere inmek için bir yolculuk tasarlayın.
Bu iç yolculuk dünyadan geri çekilme değil, iç huzurunuzu bulmak için bir keşiftir. Ayrıca, dünyevi faaliyetlerinizse katılma prensiplerini öğrenmeli, uygulayabilmelisiniz. Meditasyon sayesinde günlük yaşamınızda açık olmayı öğrenir ve tüm dikkatinizi verebilirsiniz.
Normalde, sizden önce gelen deneyimlerinize, düşüncelerinize tepki verdiğiniz gibi tepki verirsiniz. Birisi size olumsuz bir davranışta bulunduğunda üzülür, sinirlenir ve depresyona girersiniz. Bir şeyi kaybettiğiniz de duygusal olarak üzülürsünüz. Hayatınız tıpkı bir roller coaster gibi nasıl şekilleneceği önünüzde neler olduğuna bağlı. Tepki verdiğiniz şeyi tam olarak deneyimlemeden tepki verirsiniz. Gördükleriniz veya duyduklarınızı beklentileriniz, önyargılarınız veya dirençleriniz doğrultusunda yorumlarsınız. Deneyimleriniz kısa devre yapar ve böylece bir duruma açık yaratıcı bir cevap vermek yerine kendinizi bir veya birkaç koşulla sınırlandırırsınız.
Ancak meditasyon yöntemi ile sizden önce gelen deneyimlere uygularsanız gerçekleşen şeye tamamen katılabilirsiniz. Tepki vermeden önce ilk tepkinize katılabilirsiniz. Şunu söyleyebilin ‘’ Ah, bununla ne kadar iyi baş ettiğime bakın.’’ Tepkinizi deneyimlere açık tutun ve gerektiğinde en yarlı olanı seçebilin.
Bu şekilde meditasyon tedavi edici olur. Sadece denge ve istikrara neden olmaz., aynı zamanda içimizdeki komplekslerimizi, olgunlaşmamış olan yanlarımızı, verimsiz reflekslerimizi ve alışkanlıklarımız ortaya çıkarır.
İlerleme Belirtileri İçin
Sabırlı olmalı ve pratiklerinizi sistematik olarak yapmalısınız. Her hareketin bir tepkisi vardır, meditasyon yapmanın faydasını bazen hepsinin üstüne göremeyebilirsiniz. Bu faydaları hemen fark edemeyebilirsiniz. Ancak yavaş yavaş ve kademeli bir şekilde ortaya çıkacaktır. Zihninizde bunun tohumlarını ekmiş ve ihtiyaç halinde kullanmak için saklamış olmaya başlayacaksınız. Bugün bir tohum ekerseniz hemen yarın meyvesini yemezsiniz ama eninde sonunda sonucunu alırsınız.