Mehmet Siyam KESİMOĞLU Kırklareli Belediye Başkanı

Kırklareli halkına kimsenin inanmadığı bir şeyi kabul ettiremeyeceğini biliyordum. Artık bütün Türkiye biliyor.
Bu benim değil, Kırklareli halkının başarı öyküsü…

 Yerel seçim sürecinde yaşadığınız gelişmeler, Kırklareli halkının özgür iradesi ile verdiği oylarla yeniden belediye Başkanı seçilmeniz yerel seçim tarihimizde önemli ilklerden biri niteliğindedir. Bu sonuç Kırklareli halkının size güvenini, sevgisini, halkla bütünleşme başarınızı ve halkın net tercihini göstermektedir. Halkın sizi yeniden seçmesini hangi etkenlere ve gelişmelere bağlıyorsunuz? yöre insanını tanımayan, kültürünü bilmeyen o bir avuç insan manipüle edilmiş raporlarla yörenin kaderi hakkında karar veriyor. Kırklareli seçimleri bu sisteme başkaldırı niteliğindedir. Bağımsız aday olduğumda kimse seçileceğime ihtimal vermiyordu. Ama ben seçileceğime emindim. Beraber yola çıktığımız arkadaşlarımın da seçileceğimden hiçbir kuşkusu yoktu. Çünkü biz halkın arasındaydık, halkın gözünün içine bakıyorduk. Birbirimizin gözünden o sevgiyi okuyorduk. Biz halkın arasındaydık, halkın gözünün içine bakıyorduk. Birbirimizin gözünden o sevgiyi okuyorduk. En önemlisi Kırklareli halkının özgür ve bağımsız ruhunu biliyordum. Seçim sistemimizi sorgulamak gerekir. Bu sistemde halk nerede? Halkın iradesi nasıl belirleniyor? Seçim sistemindeki en önemli unsur “halk” olması gerekirken sistem halkı “etkisiz eleman” haline dönüştürmüş. Her şey sözde… Herkes “halk iradesi’’ diyor ama bu seçim sisteminde halk iradesi nerede? Halk, bir avuç insan tarafından belirlenenler arasında tercih yapmak zorunda bırakılıyor. Yöreyi, yörenin kültürünü bilmeyen, yöre sorunlarından habersiz, yöre insanını tanımayan, kültürünü bilmeyen o bir avuç insan manipüle edilmiş raporlarla yörenin kaderi hakkında karar veriyor. Kırklareli seçimleri bu sisteme başkaldırı niteliğindedir. Bağımsız aday olduğumda kimse seçileceğime ihtimal vermiyordu. Ama ben seçileceğime emindim. Beraber yola çıktığımız arkadaşlarımın da seçileceğimden hiçbir kuşkusu yoktu. Çünkü biz halkın arasındaydık, halkın gözünün içine bakıyorduk. Birbirimizin gözünden o sevgiyi okuyorduk.  Yerel seçim sürecinde yaşadığınız gelişmeler, Kırklareli halkının özgür iradesi ile verdiği oylarla yeniden belediye Başkanı seçilmeniz yerel seçim tarihimizde önemli ilklerden biri niteliğindedir. Bu sonuç Kırklareli halkının size güvenini, sevgisini, halkla bütünleşme başarınızı ve halkın net tercihini göstermektedir. Halkın sizi yeniden seçmesini hangi etkenlere ve gelişmelere bağlıyorsunuz? Biz halkın arasındaydık, halkın gözünün içine bakıyorduk. Birbirimizin gözünden o sevgiyi okuyorduk. En önemlisi Kırklareli halkının özgür ve bağımsız ruhunu biliyordum.  En önemlisi Kırklareli halkının özgür ve bağımsız ruhunu biliyordum. Kırklareli halkına kimsenin inanmadığı bir şeyi kabul ettiremeyeceğini biliyordum. Artık bütün Türkiye biliyor. Bu benim değil, Kırklareli halkının başarı öyküsü… Partim tarafından aday gösterilmediğimi öğrendiğimde önümde iki yol vardı. Ya politikayı bırakacak, memleketim için hayallerimden vazgeçecek ve anılarımı yazmaya başlayacaktım ya da halkımın bu konudaki talebine kendimi bırakacaktım. Uğur Mumcu’nun “İnsanlar yaptıkları kadar yapmadıklarından da sorumludur” sözü kararımda çok etkili oldu. Binlerce kişiyle Yayla Meydanı’nda bir toplantı yaptık. Halkımın aday olmam konusundaki kararına şahit oldum. Atatürk Evi’nin önünde halkım kararını bana tebliğ etti. Her şey o gün başladı. İttifaklara, devlet imkanlarını kullananlara karşı ardımda halkın gücüyle o gün yola çıktım. O güç “Gönüllüler Ordusu’’ olarak beni hiç yalnız bırakmadı. Her gün coşkuyla sokak sokak gezdik. Ali Altay’ın benim için yapmış olduğu seçim şarkısının verdiği coşku da inkar edilemez. Belki de o şarkı uğurumuzdu. O şarkıyı daha sonra sayın İmamoğlu kardeşime de uyarlayarak, İstanbul seçimlerinde kullanılmak üzere hediye ettik.

Halk İçin Belediyecilik

Kırklareli Belediyesi’nin vizyonu, misyonu, ilkeleri ve politikaları nelerdir? Belediyecilik diğer kamu görevlerine göre halkla daha iç içe olmayı gerektirir. Halk doğumda, düğünde, ölümde her an yanında belediyeyi görmelidir. İyi günde, kötü günde; halk her an belediyeye ulaşabilmelidir. Belediye başkanını yanında hissetmelidir. Sorunlarını iletebilmelidir. Rutin belediyecilik hizmetleri diyebileceğimiz temizlik, alt yapı işleri gibi hizmetleri şöyle ya da böyle her belediye sağlamaktadır. Fark geleceğe yönelik çalışmalarda, yöreye yeni ufuklar açmaktadır. Çağdaş çözümler bulabilmektedir. Kırklareli, farklı kültürlerin bir arada uyum içinde yaşadığı bir kent… Gelişimi de buna uygun olmak zorunda… Kentimizin gelişimi kültürel yapısına uygun olmalı. Aksi takdirde birçok kentimizin yaşadığı çarpık kentleşmenin esiri oluruz. İstanbul örneği bu sözümü daha somut anlatır. Eskiden cami siluetleri ve tarihi yapılardan oluşan bir İstanbul fotoğrafı vardı. Şimdi o siluet bozuldu. Onarılamayacak şekilde bozuldu. İstanbul siluetinin içinde koca koca binalar hakim unsur oldu. Eski siluet kentin tarihi ve kültürel dokusunu yansıtırken yeni siluet vahşi kapitalizmin fotoğrafına dönüştü. Görüleceği gibi yapılabilecek küçük hatalar telafisi olmayan sonuçlar doğurabiliyor. O nedenle biz aradığımız çözümlerde kültürel doku bozulmadan gelişimi hedef alıyoruz. Bir de Eskişehir örneğine bakınız. Daha çeyrek yüzyıl önce irice bir kasaba görüntüsündeki Eskişehir, dünyada marka oldu. Bir anlamda Trakya’da da bir Eskişehir örneği yaratmak istiyoruz. ‘’Kültürel dokusunu koruyan gelişme’’ dediğim bu örnek. Kentler halkın yaşamını kolaylaştırmalıdır. Araç öncelikli olmamalıdır. Kırklareli dar alanda toplanmış ve gittikçe sıkışmaktadır. Dar yollar bir süre sonra yoğunluğu kaldıramayacak hale gelecektir. Bu durum bir genişleme ihtiyacı doğurmaktadır. İşte bu genişlemeyi rant beklentileri olanların ağzını sulandıracak şekilde değil kentin yapısını bozmayacak şekilde dengeli olarak yapmayı planlıyoruz. O aşamada kent merkezini yayalaştırmayı hedefliyoruz. Bu bakış açısına kısaca “Halk İçin Belediyecilik’’ diyoruz.

Kırklareli’nin fiziki ve kültürel yapısı, gelenekleri ve görenekleri, kültür varlıkları ve halk edebiyatı hakkında bilgi verir misiniz? Bu sorunuzu UNESCO’nun kültürel miras tanımları çerçevesinde cevaplandırayım. UNESCO bunu somut ve somut olmayan kültürel miras tanımlarıyla değerlendirmiş. Kültürel miras yok olmadan önlemler almayı hedeflemiş. Maalesef ülkemizde kültürel miras dediğimiz geçmişten günümüze kalanları koruma bilinci henüz istenilen düzeye gelmemiş. Üstelik o mirası korumak belediye bütçelerinin hele hele bizim gibi küçük belediyelerin olanaklarının çok çok ötesindedir. Öyle yapılar var ki belediye bütçemizin tamamını ona ayırsak yetmez. Ancak bu demek değil ki bütçemiz yetersiz diye oturup yok olmalarını bekleyeceğiz. Çözümler arıyoruz. Birkaç yıldır kentimizdeki tarihi çeşmeler üzerine yoğunlaştık. AB fonlarından destek aldık. Projeleri hazırladık, gerekli izinleri de aldıktan sonra restorasyon çalışmalarına başladık. Kent merkezindeki Osmanlı mezarlığı ile ilgili de benzeri çalışmayı yürütüyoruz. Keza gayrimüslim mezarlığı ile ilgili olarak da kaynak araştırıyoruz. Bunlar hep bizim korunması gereken somut kültürel varlıklarımız. Bunlar hep bizim geçmişle bağımız. Yayla Mahallemizde Ali Rıza Efendi Kültür Evi oluşturduk. Orada kentin hafızasını tazeledik. Geçmişte burada yaşamış kültürlerin etnografik malzemelerini halka sunduk. Bunlar dışında gelenek, görenek, halk edebiyatı ve benzerlerinden oluşan somut olmayan kültürel mirasımızın korunması da en az bunlar kadar önemli… Kültür emperyalizmine dönüşen globalleşmenin somut olmayan kültürel mirasımız konusundaki en büyük tehlike olduğunun farkındayız. İletişim teknolojisi geliştikçe bu teknolojiyi elinde tutan güçler istedikleri gibi tek kültürlü toplum yaratmaktadırlar. Buna direnebilmek hayli zor. UNESCO başta olmak üzere yerel kültürler üzerinde kafa yoranlar 1965 yılından bu yana yerel kültürlerin korunmasıyla ilgili projeler üretiyor, kültürel miras listeleri hazırlıyor. Kırklareli’mizde bu geleneksel yapıyı, kültür emperyalizminden en az etkilenebilecek şekilde koruyabildik ancak ekonomide ‘’Kötü para iyi parayı kovar’’ diye bilinen “Gresham Kanunu” vardır. Bu kanun kültür konusunda da geçerlidir. Biz iyi paramızı güçlendirerek bu kanuna direnmeye çabalıyoruz. Bugün Trakya’yla özdeşleşen dokuz sekiz diye bir ritim hala varlığını sürdürüyorsa bu ritim kitleleri ayaklandırıyorsa bu ‘’iyi para’’nın direnmesidir. İlimizde geçmişten gelen birçok meslek ve sanat yok olmuş… Doğal olarak bir çömlekçilik, semercilik ve benzeri fabrikasyon ürünler karşısında direnememiş. Bu meslekleri, sanatları koruyabilmek ya da geleceğe aktarabilmek o ürünlere yeni işlevler yükleyerek turistik değer yaratarak mümkün… İşte Yayla Mahallemizde ahşap satış kulübeleri kurup halka ücretsiz tahsis etmemizdeki ana amaç buydu. Hem kültürel değerleri korumak hem de istihdam yaratmak… Kırklareli halkının siyasi bilinç ve siyasi kültür düzeyini, demokratik iradesini ve “Kırklareli’de her renk özgürdür’’ hususunu değerlendirir misiniz? “Kırklareli’de her renk özgürdür” sözü aslında daha geniş bir anlatımdır. Bu söz o anlatımı özetleyen bir mottodur. “Dünyada ve ülkemizde tüm renkler kirleniyor. Her renk griye dönüşüyor. Kırklareli halkı bu grileşmeye direniyor. Çünkü Kırklareli’de her renk özgürdür.’’ Bunu dilerseniz siyasi, dilerseniz kültürel anlamda değerlendirin. Renklerimizi koruduğumuz sürece var olduğumuza inanıyoruz. Aynılaştıkça benliğimiz yok oluyor. Bir önceki sorunuza cevabımdaki hususlarla birlikte değerlendirirseniz konu daha iyi anlaşılacaktır. Globalleşmek grileşmeyi doğuruyor. Her şey aynılaşıyor. Kırklareli ruhu buna direniyor. Kendi renklerini koruyor. Kırklareli halkı siyasi bilinci yüksek ve empozelere prim vermeyen bir halktır. Ruhu, vicdanı özgürdür, bağımsızdır. Kırklareli’de demokrasi tüm unsurlarıyla varlığını sürdürmektedir. Çok sesli olabilmek bunu gerektirir. Kimse Kırklareli’de ‘’ben yaptım oldu’’ diyemez. Halk bunu kabullenmez. O nedenle Kırklareli’de yönetici olmak da zordur. Yapacağınız her hareket halkın gözü önündedir. Halk tarafından yargılanmaya, değerlendirilmeye açıktır. O nedenle “Kırklareli’de her renk özgürdür.” Seçimlerde o renkler bir araya gelerek ‘’beyaz’’ rengi oluşturdu. Türkiye haritasında Kırklareli, beyaz rengiyle görünür oldu.  Seçimlerde o renkler bir araya gelerek ‘’beyaz’’ rengi oluşturdu. Türkiye haritasında Kırklareli, beyaz rengiyle görünür oldu. Hızlı gelişen ve değişen toplumda mevcut sorunlar çözülürken dinamik ve gelişen toplumsal bir yapıda yeni sorunlar da doğal olarak gündeme gelmektedir. Kırklareli’nin başlıca sorunlarından ve bu sorunları çözmek için belediyenizin yürüttüğü projelerden söz eder misiniz? Kırklareli’de son dönemde demografik yapıda değişiklik dikkat çekmektedir. Kırklareli çevresindeki arazilerin hızla el değiştirdiği görülmektedir. Tarım politikaları nedeniyle yoksullaşan çiftçiler topraklarını yok pahasına satmakta, kendilerini kente atmaktadırlar. Maalesef doğayı, doğal ortamı yok edip saksıda çiçek büyüterek doğaya özlemimizi anlatıyoruz. Yok etmeden değerini bilemiyoruz. O nedenle yapacağımız her planı ince eleyip sık dokumalıyız. Kente gelenler iş ve ekmek kapısı olarak belediyeyi görmektedir. Tabii ki bu talebi karşılamak bizim boyumuzu aşmaktadır. Diğer devlet kurumlarıyla ortak çözümler arayışına giremezsek korkarım büyük kentlerin başına gelenlerle biz de karşılaşacağız. Ankara’nın Gaziosmanpaşa ve Bahçelievler semtlerinin dokusunu kaybetmesi, o iki katlı bahçe içindeki, bahçesi çiçekli evlerin yerini insanların birbirlerini tanımadıkları dikey yapılara dönüşmesi gibi… Bu durum kentin kültürel dokusunun bozulması, tüm kentlerin aynılaşması demektir. Buna önlem olabilecek projeler geliştirmeye çabalıyoruz. Maalesef doğayı, doğal ortamı yok edip saksıda çiçek büyüterek doğaya özlemimizi anlatıyoruz. Yok etmeden değerini bilemiyoruz. O nedenle yapacağımız her planı ince eleyip sık dokumalıyız. Bazı konulardaki çözümler yerel yönetimlerin olanaklarını aşmaktadır. Hele ki küçük bir belediyeyseniz; Büyükşehir ya da bütünşehir belediyesi değilseniz. Bakınız yıllardır Kırklareli’ye su bekliyoruz. 24 Km ötedeki Armağan Barajı’ndan gelecek su Kırklareli’mizi çok uzun süre idare edecektir. Ancak bu kadarcık mesafeden bile hala su gelmesini sağlayamadık. DSİ ile sık sık görüşmemize rağmen bu sorunu aşamadık. Halk musluğunda su akmadığında belediyeyi suçluyor. O insanlara kamu kurumları arasındaki görev dağılımı nedeniyle bu konuda bir şey yapamadığınızı söyleyemezsiniz. ‘’O suyu Kırklareli’ye ulaştırmak bizim görevimiz değil’’ deseniz de anlatamazsınız. Herkes belediyeyi sorumlu tutar. Ancak büyükşehir belediyesi olsaydık bu sorunu da kendimiz çözebilirdik. Buna rağmen arıtma tesisimizi yeniledik ve mevcut suyun daha ileri teknoloji ile arıtılmasını sağlayarak halkımıza temiz su sunabilme şansını elde ettik. Hani ‘’ekonomi kıt kaynakların rasyonel kullanımıdır’’ şeklindeki tanım var ya işte biz de kaynaklarımızı rasyonel kullanarak çözümler aramaktayız. Yukarıda ifade ettiğim gibi Kırklareli’de topraklar el değiştiriyor ve toprağını satan çiftçi kente geliyor. O insanlara iş lazım, aş lazım. Bir yandan sanayiyi geliştirecek alt yapı için neler yapabileceğimiz üzerinde çalışırken diğer yandan turizmde çıkış yolu arıyoruz. Kıt olanaklarımızla Yayla Mahallemizde turizm cazibe merkezi yaratmaya çabalıyoruz. Daha sonra detaylarından bahsedeceğim İnci Deresi projesine kaynak bulmaya çalışıyoruz. Keza Karahıdır korumuzda da mevcut dokusuna zarar vermeden turizme kazandırarak ekonomik katkıya dönüştürmek için proje ürettik. Projemizi tanıtmaya ve projemize yatırımcı bulmaya çabalıyoruz. Ancak bu dönemde yatırımcılar genel ekonomik durum nedeniyle geleceği tahmin edemedikleri için zor karar veriyorlar.

Kırklareli Belediyesi’nin mevcut sorunlarının çözümü ve öngördüğünüz projelerinizin uygulanması için maddi kaynaklar yeterli mi? Yeterli değilse çözüm önerileriniz nelerdir? Belediyenizin yeni dönemdeki finansman olanaklarını geliştirmek için hangi önlemleri almayı tasarlıyorsunuz? ’Maddi kaynaklar yetersiz’’ demek bile yetersiz. Ülkenin ekonomik durumu malum… Kaynağını kendi yaratan projeler üretmeye çabalıyoruz. Örneğin Kapalı Pazar ve Fuar Alanı yaptık ve altına da yaptığımız dükkanları satarak projenin tamamına yakınını finanse edecektik. Ancak bina bitti, tam dükkanları satma aşamasına geldik ki ülkemizin yaşadığı ekonomik koşullar satışı engelledi. Her birini en az 1,5 Milyon liraya satabileceğimiz dükkanlara yarı fiyatına bile alıcı bulamadık. Keza hastane yanında yaptığımız eczane ve diğer işyerleri ile Kapalı Otopark altındaki dükkanlar aynı şekilde… Başta da söylediğim gibi bütçe olanaklarımızla ancak rutin belediyecilik hizmetleri diyebileceğimiz işleri yapabiliyoruz. Halka verdiğimiz sözler var. Her türlü destek ve hibe programlarını takip ediyoruz. Yapacağımız hizmetlerin bedelini halka yansıtma şansımız yok. Halk zaten kıt kanaat ayakta durmaya çalışıyor. ‘’Mademki yönetmeye talip olduk. Çözümleri bulmak zorundayız’’ mantığıyla bakıyoruz. Geçen dönemde çöpten elektrik üretme projemizi hayata geçirdik. Artık sanayi bölgemizin elektriği çöpten geliyor. Avrupa Birliği’nce üye ve aday ülkelere veya üçüncü ülkelere sağlanan fon-hibe, destek kredileri açısından belediyenizin AB kurumları ve diğer uluslar arası kuruluşlarca sağlanan fon-hibe destek kredilerine ilişkin projeler oluşturmak suretiyle yaptığı hizmetler var mı? Büyük projeler olmasa da bazı projelerimize destekler aldık. Walldorf Ormanı Çevre düzenlemesi ile Tarihi Çeşmelerin Restorasyon Projesi’ni fonlarla gerçekleştirdik. Atatürk Kültür Merkezi’mizi fon desteği ile yaptık. Tarihi Mezarlıkların Restorasyonu Projesini ise tamamladık, fona sunma aşamasına getirdik.  Kırklareli Belediyesi’nin yıllık yatırım programındaki öncelikleri nelerdir? Yatırım programınızdaki öncelikleri belirlerken esas aldığınız temel ilkeler ve kriterleri açıklar mısınız? Önceliğimiz yarım kalan otogar inşaatımızı tamamlamak ve ardından seçim sürecinde söz verdiğimiz kreşleri yapmak. Ardından meydan, yer altı otoparkları ve yaya alanları düzenlemeleri gelecek. Bütçe olanaklarımızla bunları bir defada yapabilmek mümkün olamayacağı için birkaç yıllık süreç içinde hepsini tamamlayacağız. Bunları belirlerken temel kriterimiz her zaman yaşanabilir kent oluşturmak ve insanların yaşamını kolaylaştırmaktır.  Ülkemizin genel sorunlarından biri olan işsizliğin azaltılabilmesi ve istihdam arttırılabilmesi için Kırklareli’de gerçekleştirmeyi planladığınız yatırımlar nelerdir? İşsizlik sorununun aşılabilmesi amacıyla sürdürdüğünüz çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz? Genel de insanlarımız kamu kurumlarında özellikle belediyelerde çalışmak istiyor ancak bizim bu istihdam taleplerinin karşılayabilmemiz mümkün değil… İstihdam sağlayıcı yatırım yapmak isteyenleri teşvik ederek kolaylıklar sağlıyoruz. Ayrıca kadınlarımıza meslek kazandırabilecek kurslar açıyoruz. Onların el becerilerini ekonomik katkıya dönüştürebilecek stantlar ve kulübeler yaptırıp ücretsiz tahsis ediyoruz. Önümüzdeki dönem üretici ve tüketici kooperatifleri oluşturabilmek için ilgili kurum ve kuruluşlarla görüşmeler yaparak kooperatifçilikle de istihdam alanı yaratmayı planlıyoruz. Ayrıca İnci Deresi ve Karahıdır korusu projelerimizi tamamlamamız halinde yeni istihdam alanları da açılacaktır.

Yaşayanların Ayrıcalığını Hissedeceği Bir Kırklareli Yaratmak İçin Çalışıyoruz…

Vatandaşlarımızın dinlenme ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla inşa ettiğiniz ve projelendirdiğiniz parklar ve yeşil alanlar hakkında bilgi verir misiniz? Belediye sınırları içindeki çevre düzenlemeleri ve yeşil alanların arttırılması amacıyla yaptığınız çalışmaları anlatır mısınız? Kırklareli’de insanlarımız hafta sonları büyük oranda doğayla buluşurlar. Olanakları ölçüsünde kent çevresinde piknik yaparlar. Öncelikle buna yönelik olarak Karahıdır ve Walldorf korularında düzenlemeler yaptık. Piknik masaları koyduk, tuvaletleri düzenledik. Kent içinde yeni parklar ve çocuk oyun alanları inşa ettik. Ancak asıl önemli projemizi henüz uygulamaya koymadık. Projemizi Porsuk Çayı Rekreasyon Alanı Projesini de yapan geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Prof. Dr Yalçın Memlük hazırladı. Kentimizde geçen ve suyu iyice azalan İnci Deresi’ni düzenleyeceğiz. İnci Deresi çevresindeki 6,5 km alanda çeşitli sosyal, kültürel, sportif anlamda kapalı ve açık mekanlar inşa edilecek… İnci Deresi’nde kapalı-açık sinema, kafe, restoran, çay bahçesi, piknik alanları, spor alanları yer alacak… Bu proje hem kentimize turist çekerek esnafımıza katkı sağlayacak hem de kayda değer bir istihdam sağlayacak… Ayrıca projede yer alan bazı bölgeler ağaçlandırılarak çevre düzenlemesi yapılacak. Bu proje Kırklareli’mizin çehresini değiştirecek. Gelenekselleşmiş olan yirmi sekizincisi geçen yıl yapılan ‘’Kırklareli Karagöz Kültür, Sanat ve Kakava Festivali’’ amaçları, hedefleri hakkında bilgi verir misiniz? Sizin de belirttiğiniz gibi Kakava geleneksel bir festivaldir. Geleneksel olarak Mayıs ayındadır. Ancak geçen yıl ramazan nedeniyle Eylül ayına erteledik. Bu yıl da yine ramazan ve seçim nedeniyle zamanında yapabilmek mümkün olamadı. Yine Eylül ayına almak fikri üzerinde tartıştık. Bu yıl 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı bir şenlik olarak kutladık. Ardından da Bağ Bozumu Şenlikleri var.Yoğun bir ayda araya bir de Kakava Festivalini sıkıştırmak festivale haksızlık olacak, gereken ilgiyi göremeyecekti. Yapılacak o kadar harcamalar da karşılığını bulmayacaktı. Eylül ayında Kakava Festivali yapmaktansa şimdiden 2020 festivaline hazırlanmanın daha uygun olacağına karar verdik. Festivallerin amacı çeşitli eğlencelerle halkın kaynaşmasını sağlamak, onları kültür ve sanat etkinlikleriyle buluşturarak kişisel gelişimlerine katkıda bulunmaktır. 2020 yılı festivalinde daha geniş alternatiflerle dolu kültür ve sanat etkinlikleri organize edeceğiz. Festivalimizde her vatandaşımız kendisine uygun programlar bulacaktır. Son olarak eklemek istediğiniz hususlar var mıdır? Söyleşimizde geçen dönem yaptığımız hizmetlere yeterince yer vermediğimi düşünüyorum. Kısaca onlardan da bahsetmek istiyorum. Hizmetlerimizi listelemek gerekirse en başına Atatürk Evi koyulur. Atatürk’ün doğduğu evi aynısını Yayla Mahallemize yaptık. Vatandaşlarımız Selanik’e gitme ihtiyacı duymadan Atatürk’ün doğduğu evi gezebilir. Çok kısa sürede 300 bin kişi ziyaret etti. Hafta sonları insanlar kuyrukta bekleyerek ziyaret ediyorlar. Kırklareli’ye gelen herkes kent girişinden itibaren her adımda Atatürk’ü hissediyor. Adeta ‘’Kırklareli’de insanların nabzı Mustafa Kemal diye atar’’ sözü sokaklarımızda doğrulanıyor. Atatürk Evi’miz Yayla Mahallemizde kentimize başındaki taç gibi duruyor. Atatürk Evi’nin hemen yakınında Ali Rıza Efendi Kültür Evi’ni tamamladık. Kentimizin hafızası gibi… Geçmişte burada yaşayan Yunan ve Bulgarlar ile Karadağ’a ve tabii ki bize ait etnografik eserler yer almaktadır. Odaların tefrişini bizimle birlikte Yunanistan, Bulgaristan ve Karadağ yaptı. Önümüzdeki günlerde Kosova odası da tefriş edilecek. Yayla Mahallemiz kentimizin turizm cazibe merkezine dönüştürdük. İlimize gelenler Atatürk Evi’ni, Ali Rıza Efendi Kültür Evi’ni ziyaret etmeden oradaki el sanatları ve yerel yiyecekler stantlarına uğramadan gitmiyor. Yukarıda da belirtmiştim; geçen dönemimizde çöplerimizi elektrik enerjisine döndüren tesis kurduk. Sanayi sitemizin ihtiyacını karşılayacak kadar elektrik çöpten üretiliyor. Yayla Mahallemiz kentimizin turizm cazibe merkezine dönüştürdük. İlimize gelenler Atatürk Evi’ni, Ali Rıza Efendi Kültür Evi’ni ziyaret etmeden oradaki el sanatları ve yerel yiyecekler stantlarına uğramadan gitmiyor. Yine geçen dönem su arıtma tesisimizi yeniledik. Her yıl Ekim- Kasım aylarında mangan nedeniyle sarı renge dönüşen suyumuz artık berrak akıyor. Önceki seçimde söz vermiş olduğum kapalı Pazar yerimizi tamamladık. Üstelik Türkiye’de 8. büyüklükte fuar alanı elde ettik. Önümüzdeki günlerde artık Pazar orada kurulacak, Pazar olmadığı günlerde o alanda çeşitli etkinlikler yapılacak. Otogarımızı da tamamlamak arzusundaydık ancak inşaat % 50 oranında tamamlandığında döviz kurlarındaki tahmin edilemeyecek düzeyde olağanüstü artış maliyet hesabımızı alt üst etti. Mevcut duruma göre hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. En kısa sürede orayı da halkımızın hizmetine sunacağız. Kentimizdeki park yeri sıkıntımıza çözüm bulmak amacıyla kapalı otoparkımızı da tamamladık. Hizmete soktuk. Şimdi sıra yer altı otoparkları inşamıza geldi. Bunların yanı sıra bizlerle aynı doğayı paylaşan sokak hayvanlarımızı da ihmal etmedik. Yeni bir bakım evi yaptık. Önümüzdeki dönemde daha da geliştireceğiz. Tarihi belgelerde Kırklareli sınırları içinde 40 adet kilise bulunduğu ve bu nedenle Yunanca isminin kırk kilise anlamına gelen Saranta Eklesias olduğu belirtilmektedir. Önümüzdeki dönemde bu kiliselerden birinin kalıntıları üzerine aynı mimaride kilise inşa etmeyi düşünmekteyiz. Bu sayede ilimize yoğun bir turist akını olacaktır. Kırklareli son birkaç yıl öncesine kadar Kırıkkale ile karıştırılan Trakya’da içine kapalı küçük bir kentti… Özellikle 31 Mart seçimlerinden sonra ülkemizde herkes tarafından bilinir oldu. Kırklareli Bağımsızlığın markası oldu. Kırklareli’ye gelen turist sayısında önemli oranda yükselmeler kaydedildi. Artık Kırklareli’ye turlar düzenleniyor. Tabii ki okuyucularınızı da Kırklareli’ye bekleriz. Ama dikkatli olsunlar biz bağımlılık yaparız. ‘’Kırklareli bağımsızlığın markası oldu’’ dedim ama bağımlılık yapıyor. Her geçen gün Kırklareli bağımlıları artıyor. Okuyucularınızı da Kırklareli bağımlıları arasında görmek isteriz.