İçindekiler
Milli edebiyat döneminin özellikleri; İçerik ve biçim açısından yüzyıllara dayanan ulusal kültürden yararlanma fikridir. 20. yüzyıla aktarılabilecek kültürel değerleri olabildiğince yabancı unsurlardan arındırma hedefine dayanan bu hareket, 19. yüzyılın son çeyreğinde eserler üreten Türklere, 16. yüzyılda sade Türklerden, başta Mehmet Emin Yurdakul olmak üzere Vatanseverlik özelliği taşıyan eserler veren sanatçılara. Ziya Kokalp, Umar Safetein, Tariq Ali Kanib ve daha birçok yazara kadar uzanan tarihi bir diziye dayandığı kabul edilmektedir.
Fecr-iti’nin ve Osmanlıcılık, İslamcılık, Batılılaşma, Türkçülük kavramlarının milli edebiyatın oluşumundaki yeri, tarihi arka planı, Balkan savaşları, kültürel arka planı açısından çeşitli yorumlar yapılabilir.
Tanzimat edebî döneminin son yıllarından itibaren milliyetçilik ve Türkçülüğün küçük hareketlerle de gelişmesiyle başlayan hareket, edebiyatımızda uzun soluklu edebî akımlardan birinin başlamasına neden olmuştur.
Bilindiği gibi 1839 yılından itibaren toplum hayatını şekillendirecek bir takım siyasi görüşler ortaya atılmıştır. Bu görüşler dört ana başlık altında toplanabilir: Osmanlıcılık, İslamcılık, Batılılaşma ve Türkçülük.
1856 tarihli Islahat Fermanı ile siyasi temsilini Ali ve Fuad Paşalar tarafından sunulan Osmanlı Devleti, Balkan ve Trablusgarp savaşlarından sonra etkisini kaybetmiştir. Temsilcileri Mehmet Akif Ersoy, Vasit Halim Paşa, Mehmet Şemseddin, Musa Kadim Efendi ve Eşref Edib gibi aydınların faaliyetlerinde de görülen İttihad-ı İslam fikri, cemaatin icraatları nedeniyle imkânsız olarak değerlendirilmiştir. Müslümanların düşmanı. Birinci Dünya Savaşı sırasında ülkeler. Batı fikri zaten her siyasi bakış açısının gerekli bir bileşeni olarak kabul edildi. Dolayısıyla medeniyet ya da medeniyet kelimeleri ile yorumlanan Batı, Abdullah Cevdet gibi temsilcilerin elinde kalmamıştır. Her siyasi fikrin temsilcisi Batı fikrini benimsedi.
Millî edebiyat dönemi anlayışının oluşmaya başladığı günlerde, ülke savaşlarla boğuşuyor ve halk olağanüstü bir psikolojik ortamın etkisi altındaydı. Toplumun zihinsel değişimi, bir imparatorluktan bir ulusa geçiş sürecini başlattı. Öte yandan edebiyat, bireyin aşka ve doğaya karşı şarkı söylemesi ya da böyle bir dönemde Batılılaşmanın gerekliliği gibi çeşitli mesajlar vererek artık toplumun beklentilerinden uzaklaşamaz. Halkın “millet olma” şuurunun önünü açan, dönemin psikolojik bunalımlarına deva olmaya çalışan milli edebiyat anlayışı da böyle bir ortamda yetişmiştir. Millî Edebiyat Hareketi, önce aydın ve sanatçıların eserleriyle ortaya çıkmış, daha sonra İttihat ve Terakki’nin başlattığı faaliyetlerle siyasi alanda etkili olmuştur.
Dönemin aydınları, milliyetçiliği de içinde barındıran Türklük anlayışını tek çıkış yolu olarak görmeye başladılar. Tanzimat döneminden II. Meşrutiyet yıllarına kadar milliyetçi hareket ve Türkçülük birçok müellifin yürüttüğü çalışmalara bir hazırlık dönemine sahne olmuştur. Ahmet Vivek Paşa Seri e Türk, Polonya Osmanlı ve m. Celaleddin Paşa
Eski ve Yeni Türkler eseriyle, Ali Soy siyasi faaliyetleriyle, Süleyman Paşa Sarf-ı Türkî ve Esmâ-i Türkiye eserleriyle, Şemsettin Sami Kâmûs-ı Türk ile, Mehmet Emin Yurdakul Türkçe şiirleri ve benzeri yayınlarıyla, Necip Esem Türk aydın sayılır Memleket diliyle ilgili eserleriyle bu edebiyatın hazırlık dönemine katkı sağlayanlar, vatansever eserleriyle Felid Çelebi, Ahmet Hikmet Gönül Hanım ve Çağlayanlar.
* Türk akımı bu dönemde hızlandı ve milli edebiyat adı ilk kez Genç Kalemler dergisinde kullanıldı.
* Bu dönemde çeşitli dergiler yayınlandı. (Gençlik kalemleri, Türk derneği, Türk yurdu, Darqa…)
* Batı taklidinden kaçınmak, milli meselelere yönelmek, popüler edebiyatı taklit etmek.
* Popüler edebiyatta nazım biçimleri kullanılmıştır.
* Şiirde ünlü ünlüler atlanmış, dörtlüklerle birlikte kullanılmıştır.
* Türk kültürü ve tarihi zengin bir hazine olarak görülüyordu.
* Dil birliği, ulus-devlet anlayışının temeli olarak görüldü.
* Sade dil savunulmaktadır.
* Tiyatro eserleri teknik olarak zayıf, ancak dil ve üslup olarak güçlüdür.
* Sanat anlayışı toplum tarafından benimsenir.
* İnsanların yaşamları ve sorunlarının yanı sıra bireysel konularda da eserler kaleme alınmıştır.
Tiyatroda bir canlanma var. Ancak etnik köken açısından fazla bir gelişme göstermemiştir. Eserler sade bir dille yazılmıştır. Özel ve devlet tiyatroları oluşturuldu. İbnürrefik Ahmed Nuri Zengin ve Musahipzade Celal tiyatroya katkıda bulunmuştur.
Hiciv ve mizahi türde, toplumsal ve siyasal koşullar gereği ulusal ve tarihsel temalar işlenir. Sade bir dil kullanılmış. Ziya Kokalp, İslam öncesi Türk tarihi ve kültürüne önem vermiştir.
“Jamil Mreij, yeni bir dilbilimsel deneme”
[wpcin-random-posts]